Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Hayat bir şiir...

ÇaNakkaLeRuHu

Forum Bağımlısı
Kayıt
11 Eylül 2015
Mesaj
1.839
Tepki
5.487
Şehir
İstanbul
İsim
MuHammeT
Bisiklet
Merida
Burda birçok farklı düşünce ve duygudan insanın bir hobi çevresinde ortak birşeyler paylaşabildiğini görmek güzel. Bu noktada bende bu kadar çeşitliliğin içinde ortak bir dil olan ve bence bu dillerin en etkilisi olan "şiir" hakkında birşeyler paylaşmak istiyorum. Bu platformda kimse kimseyi tanımıyor. Dolayısı ile bir fikir beyan ederken daha açık ve net olunabiliyor. Yani çıkarlar yada menfaatlar için insanlar söylemek istediklerini gizlemiyor. Tabi bunun aksine sırf gırgır olsun diye fikir beyan edenler, mikserlerde yok değil :) benim sizden ricam şu : Aşağıya kendi yazdığım öncesinde birçok dergiye gönderdiğim bir şiirimi yorumlamanız ve fikirlerinizi söylemeniz. Dergilerin çoğu beğendiğini fakat bir tane şiir ile yayın kararını veremeyeceklerini söylediler. Oldu !!! hepsini yollayayımda bizim kitap hayal olsun öylemi :) İlk defa böyle bir platformda kendi şiirlerimden birini yayınlıyorum. Onlar benim için çok değerli. Fikirlerinizde öyle. Yorum esnasında şiirden profesyonel noktada anlamak anlamamak gerçekten önemli değil bana göre. Duygu herkezin anlayabileceği şekilde karşı tarafa aktarılmış ise bunu yorumlayamayacak insan yoktur diye düşünüyorum.

TREN

Dizi-dizi, katar-katar yol alıyor,
Hızlı bir trende düşüncelerim,
Çevremden akarken tarifsiz güzellikler,
Her vagon ve içindeki her yolcu,
Dertlerimi simgeler.
İlerlemek için rayda böylesi hızla,
Kazanda avuç-avuç, yürek-yürek sevdam yanar,
Şirin bir kasabadan geçerken,
Çocuklar camlarımı taşlar hınçla,
Karşılık veremem,
Acı bir siren, siyah bir duman bırakırken ardımda.
Başarmanın verdiği kendini beğenmişlikle,
Yemyeşil dağların eteklerinden geçerken,
Sevinç çığlığı yankılanır,
Camımı kıran çocuğun.
İşte o an çıkmak isterim raydan,
Başaramam.
Anlatamam çoğu hislerimi insanlara,
Niçin aynı rayda gitmek zorunda olduğumu,
Sizleri rahatsız ediyorum belki tamam,
Çıkardığım sesler ve simsiyah dumanımla.
Fakat son istasyona çektiğim dertlerime,
Göstermek zorundayım,
Rayda kalmaya değecek güzellikler olduğunu,
Kırılan penceremden....
 
Scudo
selam dostum şiir kendi dalında başarılı tabi ben beğendim . fakat edebiyat dünyası sanat dünyası o kadar çetrefilli ve o kadar kibirli insanlarla doludur ki çoğu zaman o dünyada yer almak istediğinde bir duvara kafa attığını sanırsın.bende yazıyorum üç beş bşiler 25 yıldır paslaşabiliriz hatta bende paylaşayım bi tane kısa şiirimi güzel olur kanımca ;

İnsanlık testi
İnsanlığımız kutlanmayalı kaç yıl geçti?
kimdi mezuniyet balomuzu basan o katil?

A:Hatırlar gibiyim;
Bi ara deniz kıyısındaydım
Aşıktım

B:Hayat martılardan
Ve çilekli pastalardan ibaret
Sanırdım..

C:Ardımda bir rüzgar,
Önümde yollar vardı
HE-MAN yenilmezdi o zamanlar


D: Maymunlara taş atmaya,
Bekçilere rüşvet vermeye
O kadar alıştım ki
Elimde muzlar,
Ceplerimde taşlar saklıydı
 
Şiirlerim pavyona düştü sonra,
Kucaktan kucağa gezdi dizeler
Artık çok geçti...

İşte yukardaki dizelerde yazdığın gibi olmaması için şiirlerimi hiçbir yerde paylaşmıyorum :) Şu an 10. şiirini okuyorum. Yazımın başında da söylediğim gibi açık olacağım. Cumhur abi şiirlerin bana uzak, birazda anlaşılmaz. Hepsini yazamıyorum şiirlerimin benim için herkezin anlaması ve anlatılmak istenen duygunun tüm izdüşümleri şiirin her noktası ile bağlantılı olması ve son darbeyi son mısranın yapması. Tabi ki dediğim gibi herkezin tarzı farklı. Devam ediyorum okumaya şiirlerini elbet bana yakın olanlarda vardır.
 
oda ayrı bir stil oluyor abi haklısın
 
YAŞAMAK
Biliyorum kolay değil yaşamak
Gonul verip turku soylemek yar ustune;
Yıldız isiginda dolasmak geçenleri,
Gündüzleri gün ışığında ısınmak
Şöyle bir firsat bulup yarın gün ,
Yan gelebilmek Çamlıca tepesine...
-Bin türlü mavi akar Boğaz'dan-
Her şeyi unutabilmek maviler içinde
ORHAN VELİ 1951

En sevdiklerimdendir...

Aşk Resmi Geçidi

Birincisi o incecik, o dal gibi kız,
Şimdi galiba bir tüccar karısı.
Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
Ama yine de görmeyi çok isterim,
Kolay mı? İlk göz ağrısı.

İkincisi Münevver Abla, benden büyük
Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları
Gülmekten katılırdı, okudukça.
Bense bugünmüş gibi utanırım
O mektupları hatırladıkça.

.............. çıkar
.............. dururduk mahallede
......................... halde
............ yan yana yazılırdı duvarlara
................... yangın yerlerinde.

Dördüncüsü azgın bir kadın,
Açık saçık şeyler anlatırdı bana.
Bir gün de önümde soyunuverdi
Yıllar geçti aradan, unutamadım,
Kaç defa rüyama girdi.

Beşinciyi geçip altıncıya geldim.
Onun adı da Nurinnisa.
Ah güzelim
Ah esmerim
Ah
Canımın içi Nurinnisa.

Yedincisi, Aliye, kibar bir kadın.
Ama ben pek varamadım tadına.
Bütün kibar kadınlar gibi
Küpe fiyatına, kürk fiyatına.

Sekizinci de o bokun soyu.
Elin karısında namus ara,
Kendinde arandı mı küplere bin.
Üstelik .......
Yalanın düzenin bini bir para.

Ayten'di dokuzuncunun adı.
İş başında şunun bunun esiri,
Ama bardan çıktı mı,
Kiminle isterse onunla yatar.

Onuncusu akıllı çıktı
....... gitti .........
Ama haksız da değildi hani.
Sevişmek zenginlerin harcıymış
İşsizlerin harcıymış.
İki gönül bir olunca
Samanlik seyranmış ama,
İki çıplak da, olsa olsa,
Bir hamama yakışırmış.

İşine bağlı bir kadındı on birinci,
Hoş, olmasın da ne yapsın,
Bir zalimin yanında gündelikçi.
.........leksandra
Geceleri odama gelir,
Sabahlara kadar kalır.
Konyak içer sarhoş olur,
Sabahı da işbaşı yapardı şafakla.

Gelelim sonuncuya.
Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der,
Eşit olsak der.
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar.
(link)

Bu, kitaplarında yayımlanmamış ve öldükten sonra bulunan şiirlerinden biriymiş. Hatta bazıları diş fırçasına sarılı hâlde bir kâğıt parçası üzerine yazılmış şekildeymiş.
Böylesi bir şairin, üzerini belediyenin ortmedigi bir çukura dusup ölmesi neyle açıklanabilir?
 
Hep bu ayak sesleri, hep bu ayak sesleri,
Dolaşıyor dışarıda, gün batışından beri,
Bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime,
Bir eski çıban gibi işliyor içerime,
Ey şimdi kara haber gibi bana yaklaşan,
Sonra saadet olup yanımdan uzaklaşan,
Sesler, ayak sesleri kesilmez çıtırdılar!
Bana gelen müjdeyi galiba caydırdılar,
Böyle adım atarlar, ayrılanlar eşinden,
Böyle yürür, gidenler, bir tabutun peşinden,
Kimsesiz gecelerim, bu kesik sesle doldu,
Artık, atan kalbimde bir ayak sesi oldu
Bir gün, sönük göğsüme düştüğü vakit başım
Benden ayrılıyormuş gibi bir can yoldaşım,
Gittikçe uzaklaşan bu sesi duya duya,
Yavaşça dalacağım, o kalkılmaz uykuya

Necip Fazıl Kısakürek
 
Nazım Hikmet
Ben Yanmasam, Sen Yanmasan, Biz Yanmasak,
Nasıl Çıkar Karanlıklar Aydınlığa…


ve bir tane daha...

Özleyeceksin.
Kızıyordu,
Kıskanıyordu,
Küsüyordu,
Çok soru soruyordu;
Ama beni seviyordu diyeceksin.

Nazım Hikmet Ran

Dünyayı Verelim Çocuklara
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler
Nazım Hikmet
 
Hayat üç buçukla dört arasındadır; Ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın.
Neyzen Tevfik


“Ben” kattım sana biraz, Öyle sevdim seni.. Çünkü sen de bensiz; O kadar güzel değilsin hani..
Özdemir Asaf


@mariokaldato
üzülme ben seni okumaya devam ederim, hem ne kadar kötü olabilirsinki:booo:
 
AYDINLIK

Uyan yârim, uyan, söndü yıldızlar,
Gün, karşı tepeden doğmak üzredir.
Her sabah güneşi seyreden kızlar,
Mahmur gözlerini oğmak üzredir.

Uyan yârim, sesler geldi derinden,
Karanlık oynadı, koptu yerinden;
İlk ışık, kapının eşiklerinden,
Şimdi bir gölgeyi kovmak üzredir.

Sevgilim, kapımı çaldı aydınlık,
Baygın gözlerimi aldı aydınlık,
İçimde tıkandı, kaldı aydınlık,
Bu aydınlık beni boğmak üzredir.
Necip Fazıl Kısakürek
 
Mal sahibi Mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan,mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan

demiş ve hayatı özetlemiş yunus emre
 
Zindan iki hece mehmed'im lafta!
baba katiliyle baban bir safta!
bir de, geri adam, boynunda yafta...

halimi düşünüp yanma mehmed'im!
kavuşmak mı... belki... daha ölmedim!

avlu... bir uzun yol... tuğla döşeli,
kırmızı tuğlalar altı köşeli.
bu yol da tutuktur hapse düşeli...

git ve gel... yüz adım... bin yıllık konak.
ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

bir âlem ki, gökler boru içinde!
akıl, olmazların zoru içinde.
üst üste sorular soru içinde:

düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
buradan insan mı çıkar, tabut mu?

bir idamlık ali vardı, asıldı;
kaydını düştüler, mühür basıldı.
geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.

ondan kalan boynu bükük ve sefil;
bahçeye diktiği üç beş karanfil

müdür bey dert dinler, bu gün ''maruzat''!
çatık kaş... hükümet dedikleri zat...
beni ALLAH tutmuş, kim eder azat?

anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
anlamaz! ruhuma geçti bilekçem!

saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
sayım var, maltada hizaya dizil!
tek yekûn içinde yazıl ve çizil!

insanlar zindanda birer kemmiyyet;
urbalarla kemik, mintanlarla et.

somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
zift dolu gözlerde karanlık kat kat..
yalnız seccademin yününde şefkat;

beni kimsecikler okşamaz mâdem
öp beni alnımdan, sen öp seccadem!

çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
dakika düşelim, senelik paydan!
zindanda dakika farksızdır aydan.

karıştır çayını zaman erisin;
köpük köpük, duman duman erisin!

peykeler duvara mıhlı peykeler;
duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...

duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
kanla dolu sünger...beynimi içtin!

sükût...kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
tek nokta seçemez dünyada nazar.
yerinde mi acep, ölü ve mezar?

yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

ses demir, su demir ve ekmek demir...
istersen demirde muhali kemir,
ne gelir ki elden, kader, bu emir...

garip pencerecik, küçük, daracık;
dünyaya kapalı, ALLAH'a açık.

dua,dua eller karıncalanmış;
yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...

bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
iplik ki, incecik, örer boşluğu.

ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
karanlığında nur, yeniden doğuş...
sesler duymaktayım: davran ve boğuş!

sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
ölsek de sevinin, eve dönsek de!
sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

--- NECİP FAZIL KISAKÜREK---
 
@mariokaldato Abi şiirlerin beni şaşırttı. Ben sevdim bir çoğunu. Şiirden asla soğuma lütfen hep yaz. Ben de bisikletle haşır neşirim. Şimdi çok da hoşuma gitti çünkü bu camiadan birilerinin de şiirle ilgisi olması ne kadar hoş. Benim şiirlerim de dergilerde yayımlandi. Şiirden anlarım. Kaleminizi sevdim, hepsini okuyacağım şiirlerinizin. :)
 
Şiirle haşır nesir olmayan yoktur.
Bunun farkında olmayan çoktur.
(Bu bir şiir değildir.)
 
  • Beğen
Tepkiler: MaviYaka
TREN = HAYAT
DERTLER = VAGON + YOLCU
TRENİ TAŞLAYAN ÇOCUKLAR = HAYAT MÜCADELESİ ESNASINDA KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR
TRENİN ÇIKARDIĞI SESLER VE DUMAN = BU HAYAT YOLUNDA İSTEMEDENDE OLSA KARŞI TARAFA VERİLEN RAHATSIZLIĞIN BİLİNİRLİLİĞİ VE HATASIZ KUL OLMAYACAĞINI İRDELEMESİ
VE SON VURUŞ = HERŞEYE RAĞMEN YAŞIYOR OLUŞUN KENDİ BENLİĞİNE VE ÇEVRESİNE "KIRILAN PENCERE"LERDEN GÖSTERİMİ.

Ben son zamanlarda bunun kadar mükemmel bir şiir okumadım. Duygu okuyucuya her mısrada sanki bir "mıh" gibi pekiştiriliyor. Hayat(tren) tüm zorluklara rağmen rayda ilerlerken ne kadar dertli olsakta çevremizdeki güzellikleri görmemiz gerektiğini ve umutlu olmamızı anlatıyor ve insan maalesef son istasyon olan "ölüm" e kadar dertlerini bu şiirde de irdelendiği gibi bir "vagon" misali peşinden çekiyor ve çekmeye devam edecek. Dertsiz insanın olmadığıda ayrıca burda anlatılmış. Her harfi ayrı bir mana. Bu şiirin manası ile ilgili bir kitap yazılabilir. Eminim sizde daha ne şiirler vardır. Çok başarılı buldum. Devamını görmek dileği ile.
 
  • Beğen
Tepkiler: ÇaNakkaLeRuHu
Geri