Scudo Sports

Hayat bir şiir...

salı gün Çarşamba’da düzey sınavı
öyle zart diye geçilmiyor sultanî’den bir
maarif lisesine
her nedense
her dersten düzey sınavı
fakir okumuş herşeyi frenkçe
sınavlarımız renkli türkçe
Şubat’ın sonu onsekiz yaşımın bittiği gün
babam beldenin başkanı
fakat iltimas sevmiyor
sultanî’ye kapıcı olabilemez bir biyolojici
terliksi hayvan diyor
fakir bel bel bakıyor
amip midir söz konusu yoksa paramesi mi
yoksa
l’oursin debarasse de ses piquants mı kim
bu terliksi hayvan atlatılır biyolojici
gut mornink çarşamba’lı fransızcacı âlim
adam kendisi
frenklerin bilmediği fiiller biliyor frenkçe
çek bakalım uvre fiili, vöne fiili
afbuyurun mösyö de la çarşamba
uvre değil uvrir’dir
vöne değil vönir’dir
çarşamba’lı âlimin yanıtı
hassiktir

Ferhan Şensoy
 
  • Beğen
Tepkiler: yakubi
Scudo
MaviYaka,
Şiirden anlayan birilerini görmek gerçekten güzel. Ben bile ancak bu kadar yorumlayabilirdim. Anlatılmak isteneni aynıyla almışsınız. Demekki verebilmişiz birşeyler şiire. Yorumunuz için tekrardan çok teşekkürler.
 
Ben ne güzel işerim güneşe karşı
Arkamda medrese duvarı önümde çarşı

T. Uyar
 
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...
II
Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur...
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...
III
Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.
Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.
Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.
Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...
 
Ne el öptü ne etek.
Dudaklarım, bakir dudaklarım.
Bir gün yıldızları öpecek.
 
Sor beni

Olur da bir gün beni ararsan
Sor beni gökte uçan kuşlara
Bekleme hemen yol al anılarla
Bulursun beni sen sarhoş yıllarda

Sor beni sevgilim yıldızlara
Sor beni sevgilim yalnızlara
Sor beni sevgilim mutsuzlara
Mutsuzlara sor beni

Neydi bilmem suçum neydi günahım
Bir hiç yüzünden aşkı harcadın
Kalmadı tahammülüm kalmadı sabrım
Vebalim sendedir sendedir ahım

Sor beni sevgilim yıldızlara
Sor beni sevgilim yalnızlara
Sor beni sevgilim mutsuzlara
Mutsuzlara sor beni.

Seni benden kimler aldı

Akıl alır gibi değil kölen olurum derdin
Akıl alır gibi değil sana ölürüm derdin
Elindeki hançeri vurma, vurma kalbime
Kahrımdan ölür oldum ayrılık deme

Seni benden kimler alacak
Kollarına kimler saracak
Yüreğimi kimler yakacak susma söyle!

Seni benden kimler aldı
Yaşanacak yıllar vardı
Tükenirim dayanamam
Of of of.
 
Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı kazmayı kazmayı yı yı yı
Kapat kulağını, önle kaldatonun şiirinden gelen sızmayı sızmayı sızmayı yı yı yı
boş bırakma çeker o gözünden sürmeyi burnundan altın hızmayı hızmayı hızmayı yı yı yı
maden hoşgörülü değilsin bırak bana kızmayı kızmayı kızmayı yı yı yı
 
Kitap Hastanesi /Bisiklet


Yaşamak kendinle tanışmaktır.
İçinin neye benzediğini bilmeden yaşamak- yaşamak mıdır?
İşte burada başlar ağır tanışmalar,
Kaç damarın niçin gerilmiştir,
Sebebini bilmekten uzağım demek de
Güzel bir beceri olurdu yaşamak için...
Ama ilerlemek zorundayız,
Yoksa yana düşeriz yaşamdan.
Kaç kaburgam var ki benim, demek yaşamın kendisi olmalıdır,
Kırılmayı beklemeden...

Meral Meri/Kitap Hastanesi /Bisiklet
 
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
Arif Nihat ASYA
  • Mekanin cennet olsun. Allah bizi bayraksiz birakmasin.
 
Geri