Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

İngiliz kadın bisikletçi Türkiye'deki tacizi anlattı: Ben de insanım...

Cem Tunç

@bike33travel
Kayıt
5 Nisan 2010
Mesaj
371
Tepki
369
Şehir
Mersin
İsim
Cem Tunç
Başlangıç
2010—11
Bisiklet
Scott
Bisiklet türü
Triathlon
Nedir bu bisikletçilerin çektiği..

İngiliz bisikletçi kadın Türkiye'deki tacizi anlattı: Ben de insanım

İngiliz kadın bisikletçi Türkiye'de yaşadığı tacizi anlattı: Üç erkek beni yol üzerinde durdurup 'You. Me. Sex' diye garip bir teklifte bulundular. ‘Merhaba’, lugatlarında yoktu herhalde...
Frances Grier isimli İngiliz bisikletçi, yolculuk günlüklerinde, İngiltere’den Çin’e giden rotası üzerinde bulunan Türkiye’ye özel bir bölüm açtı. Genç kadın, Türkiye’de karşılaştığı erkeklerle yaşadığı korku dolu anları sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı.
Grier, “Tek başına bir kadın olarak dünyayı gezmenin olumsuz yönleri var ve bunlar istenmeyen, davetsiz ve korkutucu tecrübeler. Fotoğrafını çekemeyeceğimiz, yola çıkarken yıkmak istediğimiz önyargılar gerçek olunca geceleri uyumaktan, sabahları ise yola çıkmaktan vazgeçiren yönler” dedi ve Türkiye’de geçirdiği günleri şöyle aktardı: “Son iki günde, üç erkek beni yol üzerinde durdurup ‘You. Me. Sex’ diye garip bir teklifte bulundular. ‘Merhaba’, lugatlarında yoktu herhalde. Başka biri yaklaşıp beni ellemeye çalıştı, hızla uzaklaştım. Bir başkası ise aracından uzanıp öpmeye kalktı. Köyler ve kasabalardan geçerken atılan lafları saymıyorum bile…”
‘DOĞU KÜLTÜRÜ, BATILILARI AHLAKSIZ OLARAK TANITIYOR’
İngiliz bisikletçi, “Yaşadıklarım, yalnız ve Batılı bir kadın olmamdan kaynaklanıyor. Doğu kültüründe ve medyasında bizleri ahlaksız ve gevşek mahluklar olarak tanımlıyorlar. Ancak ben tacizcilerime demek istiyorum ki; “ben de sizin gibi insanım. Sizlerden korkmak zorunda olmak istemiyorum. Tacizlerinizi başka biri kızınıza veya kız kardeşinize yöneltse nasıl hissederdiniz?” dedi.
‘BU ÜLKEDE SABAH YOLA ÇIKMAK CESARET İSTİYOR’
Medyascope’un haberine göre, Bir an önce güvenli bir yere gitmek istediğini aktaran Grier, “Dört hafta boyunca bu ülkenin güzelliklerini, misafirperverliğini ve nezaketini anlattıktan sonra Karadeniz’de karşılaştığım bu insanlardan, tüm olumlu izlenimimi yıkmış olmalarından dolayı da nefret ediyorum. Başka bir köyde bana meyve suyu ikram eden nazik bir beyefendiye şüpheyle bakmaktan da nefret ediyorum. Halbuki Türkiye’de geçirdiğim süre içerisinde sayısız cömert insan tanıdım. Bu insanları anlamakta zorlanıyorum. Bu korkutucu tecrübeleri yaşadığım dağ yolundan bir an önce kaçmak ve kendimi yeniden güvende hissedebilmek istiyorum. Burada sabahları yola çıkabilmek bile cesaret gerektiriyor” dedi.

(link)
 
Scudo
Cem Yılmaz'ın skeçlerinde anlattığı "Are you sex? ve are you kola?" soruları meğer gerçekmiş :snzdglsn:

Berbat bir zihniyet, berbat insanlar. O öküzlerin evli ve çoluk çocuk sahibi olduklarına bahse girerim. Yani kendileri hem baba, hem koca, hem hayvan :bsmagryr:
 
kadın üstüm başım çamur yağ yine de kıçımı ellediler diyo :koptum:
 
Ah be ablam, taytla çıkıyoruz diye istanbulda biz erkek halimizle bile atılan laflara, ters bakışlara maruz kalıyoruz. Hayatta olduğuna şükret bence.

Muasır medeniyetler seviyesinden vazgeçtik, medeniyyet seviyesine ulaşsak o bile olumlu.
 
bisiklet zor iş
 
  • Beğen
Tepkiler: nemesis225
Çok yazık...
 
kadın sadece karadenizde yapıldığını diyo abi zaten 20 lik kızlara evde kalmış diyolar yani ne bekliyorsunuz
 
ülkemiz bu kadar geri olmamalı artık ya
 
  • Beğen
Tepkiler: ahmet1914
Ortaçağ avrupasindan bile feci bir durum. Onlar en azından gezegenler ve güneş dünyanın etrafında dönüyor diyorlardı. Tutupta hersey bunun etrafında donuyor dememişler bizdeki gibi......
 
  • Beğen
Tepkiler: Balkaya
Ülke utanç duyulacak durumda. En basitinden yaşadığım şehirin facebookta 2. el ürünleri satılan sayfalarını örnek verebilirim. Bir bayan herhangi bir paylaşımda bulunduğu zaman dakikakar içinde onlarca, yüzlerce yorum , özel mesaj ve iğrenç istekler oluşuyor. Gerçekten bu midesiz , karaktersizler yüzünden utanıyorum. Yazık çoookkk yazık.
 
Bu cehalet maalesef ülke genelinde problem.

Turizmin başkenti sayılan Antalya'da yaşıyorum ve bisikletle en fazla 1-2 saatlik mesafedeki ilimizin dağ köyleri civarlarında ; son 3 sene de 6-7 kez motorcu veletlerin laf atmalarına , yanımdan son sürat silme geçmelerine , tükürmelerine, el-kol hareketlerine , küfürlerine maruz kaldım. Tek başına olan Kadın sürücülere ne yapabilirlerdi düşünemiyorum. Mümkün olduğunca tek çıkılmaması , ana yollardan uzaklaşılmaması gerektiğini tanıdığım tüm bisikletçilere tavsiye ediyorum.
 
Birde arabadan kafayı çıkarıp euuuuuvvv diye yanımızdan hızla geçerken bağıranlar var artık hangi dili konuşuyorsa Allah şifa versin diyorum yazık Allah da ona o kadar kabiliyet vermiş diyorum.[emoji38]


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
 
Bisiklet yollarımızı (!) görmemiş neyse ki.
 
  • Beğen
Tepkiler: UTK~16 ve BugAdam
Taciz olayının anlatıldığı Instagram paylaşımının vurucu noktası benim için şu kısmı oldu:

"Dört hafta boyunca bu ülkenin güzelliklerini, misafirperverliğini ve nezaketini anlattıktan sonra Karadeniz'de karşılaştığım bu insanlardan, tüm olumlu izlenimimi yıkmış olmalarından dolayı da nefret ediyorum. Başka bir köyde bana meyve suyu ikram eden nazik bir beyefendiye şüpheyle bakmaktan da nefret ediyorum. Halbuki Türkiye'de geçirdiğim süre içerisinde sayısız cömert insan tanıdım. Bu insanları anlamakta zorlanıyorum. Bu korkutucu tecrübeleri yaşadığım dağ yolundan bir an önce kaçmak ve kendimi yeniden güvende hissedebilmek istiyorum. Burada sabahları yola çıkabilmek bile cesaret gerektiriyor"

@Ömer Ş. sağ olsun rotayı da paylaşmış, böylelikle kadıncağızın yukarıdaki paragrafta ne demek istediği daha net anlaşılıyor. Güzelim ülkemize Edirne'den yani Yunanistan'dan girmiş, İstanbul'u ziyaret ettikten sonra Ege kıyılarını dolaşmış, sonra Akdeniz'e inmeden İç Anadolu'dan geçmiş ve sonra doğuya geldiğinde Karadeniz'e doğru sapmış. İşte ne olduysa, bu Doğu Anadolu/Doğu Karadeniz bölgelerinde olmuş.

Kendisinin blogundan (link) açıp okuyabildiğim kadar okudum, çok fazla yazı var ama taciz olayıyla ilgili son olarak şunları yazmış (hemen aşağıya çevirisini de ekledim):

"I have been humbled by the response I received to my last post where I detailed some unpleasant meetings with a handful of men in Turkey’s rural north-eastern mountains. The outpouring of encouragement, sympathy, support and inspiration has been incredible from friends near and far, old and new. In fact, I now feel rather pathetic for making such a fuss, and I have heard from many women who have experienced similar things, and from a couple of solo women cyclists who have experienced far, far worse than me in these parts and neighbouring countries, and I am thankful that I came out as unscathed as I did compared with what they endured physically. I am in awe at their bravery and strength."

Çevirisi:

"Türkiye'nin kırsal kuzeydoğu dağlarında bir avuç insanla yapılan bazı nahoş karşılaşmaları ayrıntılarıyla anlattığım son paylaşımımla ilgili olarak aldığım dönüş beni alçakgönüllü hissettirdi.Yakındaki ve uzaktaki, eski ve yeni arkadaşlardan taşan teşvik, sempati, destek ve ilham inanılmazdı. Aslında, şimdi böyle bir yaygara kopardığım için oldukça acınası hissediyorum ve benzer şeyler yaşayan birçok kadından ve bu bölgeler ile komşu ülkelerden, çok çok daha kötü deneyimler yaşayan solo kadın bisikletçilerden haber aldım ve onların fiziksel olarak dayandıklarıyla karşılaştırdığımda bu kadar zararsız sıyrıldığım için şükrediyorum. Onların cesareti ve gücüne hayranım."

Modern bir Avrupa kadını, bu bölgede yaşadığı kötü olayı, ülke ile ilgili diğer gözlemlerinden sonra bu şekilde ifade ediyor. Aslında yazının toplamının içinde bu taciz olayı epey küçük bir yer tutuyor, fakat tabii ki en çok dikkat çeken konu bu oldu. Yazının geri kalanında ise ülkemizle ilgili pek çok övgünün yanında, son derece yerinde eleştiriler de var. Hazır ülkemizi dışarıdan ziyaret etmiş ve bu kadar iyi gözlem yeteneği olan birini bulmuşken, ben de konudan biraz uzaklaşıp diğer gözlemleri paylaşmadan edemeyeceğim:
  • Öncelikle Türkiye'de en çok ön plana çıkan konu kesinlikle misafirperverlik olmuş ve buna hayranlığını açıkça belirtiyor. Ülkemize gelmeden önce kendi ülkesinin medyasında Türkiye'nin kötü tanıtılması, insanlar arasında Türklerin yalancı, vahşi, medeniyetsiz insanlar gibi tanınmasından dolayı çekinceleri varmış. Fakat ülkemizi dolaştıktan sonra neredeyse hiç bir yerde görmediği kadar sıcakkanlılık, misafirperverlik ve cömert ikramlar görmüş ve düşünceleri tamamen değişmiş. Anlamış ki dışarıda anlatılanlar hiç gerçeği yansıtmıyor.
  • Ülkemizin devasa büyüklükte, çok çeşitli kültürleri bir arada barındıran bir yapısı olduğundan yine hayranlıkla bahsediyor. Özellikle İstanbul'da neredeyse her pedal çevirişinde tamamen farklı bir insan tipiyle karşılaşıp, ülke boyunca karşılaştığı bütün kültürleri bu şehirde iç içe görmek onu fazlasıyla heyecanlandırmış. İstanbul'dan uzaklaştıkça değişim yavaşlamaya başlamış ve her bir kültüre ayrı ayrı odaklanma şansı olmuş.
  • Ülkenin coğrafi güzelliklerini, tarihi zenginliğini, meyve-sebze çeşitliliğini ve lezzetini farklı farklı maddelerde övdüğü kadar, yerdiği başka konular da olmuş ki onları aşağıda sıralıyorum:
    • Araçlardan yol kenarına atılan bira şişeleri, poşetler, bebek bezleri(!) ve diğer yabancı maddelerden dolayı şikayetçi.
    • Ülkenin her yerinde yol kenarında işsiz gezen adamlar varken her yere dikilen gökdelenlere anlam veremediği kadar, terk edilmiş inşaatlar da kafasını karıştırmış. Ziyaret ettiği pek çok tesiste Avrupa standardının 2-3 katı sayıda personel olması ve günün herhangi bir saatinde bu personelin yarısının oturup çay içiyor olmasına anlam verememiş. Ekonomimizin iyi mi kötü mü olduğunu çözemediğinden yakınmış, en sonunda yazının başka bir yerinde orta seviye ekonomisi olan ülkelerden biri diyerek işin içinden çıkmış.
    • Etrafta kadınların çok az olduğundan yakınıyor. Büyük şehirlerde yanaştığı bilet gişesi veya mağaza gibi yerlerde kadınlardan hizmet aldığını, bazı turistik yerlerde yol kenarında bir şeyler satan kadınlar olduğunu, fakat buralar haricinde hep erkekler olduğunu söylüyor. Şehirlerarası mola yerlerinde bütün garsonların erkek olması, bazı şehirlerin meydanında bir tane bile kadın olmaması, etrafta sürekli sigara içen, muhabbet eden, çay karıştıran erkekler olması tuhafına gitmiş.
    • Çevre konusunda Türkiye'nin daha gidecek çok yolu olduğunu yazmış. Bunun iki boyutu var: Enerji ve kirlilik. Enerji konusunda; bu kadar çok güneş alan bir ülkede çok daha fazla güneş paneli olması gerektiğini söylüyor (ki bence de çok haklı). Kirlilik konusunda ise; aşırı fazla miktarda ambalaj malzemesi kullanmamızı eleştirmiş (ki ben de o kadar alışmışım ki ne var bunda dedim içimden, ama belli ki Avrupa'da çok daha az ambalaj israfı var), ama asıl gıcık olduğu nokta; İstanbul'da bindiği vapurda bir amcanın ayağa kalkıp vapurun arka tarafından elindeki boş su şişesini denize atması ve bunun son derece normal karşılanması olmuş.
  • Yazıyı bitirirken yoldan kendisine el sallayan, internette kalacak yer sunan, kendisine yaşadığı bölgedeki güzellikleri gezdirip gösteren ve çeşitli şekillerde destek olan herkese ayrı ayrı teşekkürlerini sıralamış ve genel olarak güzel bir deneyim olduğunu belirtmiş.

Bence bu yazıdan çıkartılacak çok fazla ders var, keşke hepsini değerlendirecek yeterli sayıda insan olsak şu ülkede...
 
Eğitimi iyi olmayan toplumlarda ahlak bitmeye mahkumdur.

Milli Eğitim’in gayesi yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok memlekete ahlâklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılâpçı, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli, iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir. Bunun için de öğretim programları ve sistemleri ona göre düzenlenmelidir.
M.Kemal ATATÜRK
 
böyle davarlar sadece bizde mi var kardeşim. sürekli ülkenizi dünyanın en yobaz ülkesi olarak lanse etmenizin sebebi nedir? tamam böyle insanlara karşı olmayın demiyorum ama sanki bu konuda dünya 1. siymiş gibi sürekli yerden yere vuruyorsunuz

 
@sirrunu

turkiye-cocuk-pornosunda-ilk-beste.png

gerçek osmanlı torunu gibi düşünüp öldürülmediği için haberi önemsiz buldun, sen de haklısın. kadın; çin'e kadar gittim geldim kimse taciz etmedi "sadece Türkiye'de taciz'e uğradım, g*tüme ellediler" (grabbed my bum) diyorsa ne var bunda?

bu ülkede sadece yabancılar mı tacize uğruyor? ne zaman haberleri açsanız Türkiye'de Türkler de tacize uğruyor, hatta son yıllarda Suriyeliler tarafından tacize uğrayan Türk haberleri de başladı @sirrunu haklı ne var bunda? bu ülkede eşşeğe, köpeğe, kediye, tavuğa, su damacanasına tecavüz ediliyorsa neden sürekli yerden yere vuruyorsunuz?
 
Geri