Into The Wild

Aktör-senarist-yönetmen Sean Penn, Jon Krakauer’in 1996 yılında yayınlanan aynı adlı romanından uyarladığı Into the Wild’da, Alaska’nın vahşi doğasında 112 gün dolaştıktan sonra ölü bulunan macera adamı Christopher McCandless’in gerçek hayat hikayesini anlatıyor… Filmin başrollerinde Emile Hirsch, Vince Vaughn, Catherine Keener, Kristen Stewart, William Hurt, Marcia Gay Harden, Zach Galifianakis ve Steven Wiig kamera karşısına geçti.

Filmin konusu:
Into the Wild’da Christopher McCandless’in öyküsü anlatılır. Amerika’nın en iyi okullarından birisi olan Emory Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra o güne kadar biriktirdiği paralardan 25 bin dolarını Oxfam’a bağışlayarak arabasına atladığı gibi çöllerin yolunu tuttu ve geri kalan parasını ateşe verip ortadan kayboldu. Bir süre sonra Alaska’ya düzenlenen grup yolculuğuna katıldı.

Ancak grubun lideri Jim Gallien tarafından gruptan çıkarılınca Alaska yolculuğuna tek başına devam etti. Yanına sadece 5 kilo pirinç, 22 kalibrelik bir tüfek, bir kamera, tüfek için mermiler ve sevdiği kitapları almıştı. Aylar sonra Alaska’nın vahşi ortamında geyik avcıları tarafından ölü halde bulundu.


Into the Wild
Yönetmen: Sean Penn
Oyuncular: Emile Hirsch (Christopher McCandless), Vince Vaughn (Wayne Westerberg), Catherine Keener (Jan Burres), Kristen Stewart (Tracy), William Hurt (Walt McCandless), Marcia Gay Harden (Billie McCandless), Zach Galifianakis (Kevin), Steven Wiig (Ranger Steve Koehler)
Senaryo: Jon Krakauer, Sean Penn (Jon Krakauer’in aynı adlı kitabından)
Türü: Macera
Yapım: 2007 ABD yapımı
Süre: 140 dk

Hımmmm güzel bir ffilme benziyor.. catngs paylaşım için teşekkürler devamlarını beklerizzz

@BMX_rider07
Evet gerçekten muhteşem bir film . Mutlaka izleyin pişman olmayacaksınız!

ev arkadaşlarımın övgüsü üzerine izlediğim ama izlerken çok haz edemediğim çünkü diyalogların az olduğu bazı zamanlar akıcılığın tamamen kaybolduğu bir film.
ama farklı olması sebebi ile bir başarı elde etmiştir.

tek kelimeyle süper bi film herkesin mutlaka izlemesi gerek. diyalogların az olmasıda. kahramanızımın yalnızlıgı dogada yaşamayı seçmiş olması olabilirmi? bence diyalog az olması daha güzel olmuş...

Bu harika filmi 4 veya 5 kez izledim, tabuları kırma, gençlik ateşi, saf özgürlük ve doğa, kendini bulma cabası.. ne diyeyim çok güzel duygular ve çoşkunluklarla dolu
ayrıca bu gerçek bir hikaye

Filmde dialogları çoğaltmak anlatımda kolaycılığa kaçmak anlamına gelir. Into the Wild anlatımı dolayısıyla sinema otoriteleri tarafından en iyi dereceyle nitelendirilmiştir.
Filmin bana verdiği his ise; ulaşılamayacak hayallerdir...
Vizyondayken hayranlıkla izledim adeta. Sonrasında her anlattığım arkadaşımla izlemeye karar verdik. Hiçbirinde sıkılmadım ve aynı duyguları hissettim. Bisiklete tutkunluğum, doğanın içinde gezi-tur hobim filmle tamamen örtüşmüştü ve tavan yapmıştı.
Herkese tavsiye ederim.
Şehirden uzak bi yerlerdeyken filmin müzikleriyle bisiklet sürmek de bambaşkadır.

Bu filmi daha önce izlemiştim. Dün gece tekrar koyup izledim ve yine çok büyük keyif aldım.
Gerçek bir olayın ele alınması da bence filmi daha etkileyici kılıyor.
Doğayı, kaçışı, özgürlüğü, iç huzuru arıyorsanız izlemeye değer bir film.

o filmi 3 kere izledim o filmden sonra bakışım değişti...

Üst üste 13 kere izlediğim, her izleyişimde boyut değiştirdiğim ve her izleme sonrasında acı ve haz karışımı şiddetli bir duygu hissettiğim filimdir.Film müzikleri de harikadır,hayatı sorgulatır, buzlu şok etkisi yaratabilir hatta ve hatta üzerinizdeki bu tuhaflığı yakın çevreniz bile farkeder. Hala izlemediyseniz daha çok vakit kaybetmeyin derim.

İki kere izledim,
arşivimde yer alan bir film.

berduşumuzun amacına, istediğine ulaşıp ulaşamadığıyla ilgili çeşitli yorumlar var. fakat kesin bir gerçek var ki o da bir grup ile gitmediği. bu konu üzerinde uzun uzun durmuştum vakti zamanında. kitabını da okudum. hatta tuttuğu günlüklerin hepsini bulabildim yabancı kaynaklı sitelerden. yapmak istedikleri planladıkları, bölgenin haritasını çıkarmaya çalışışından, av hayvanlarının rotalarını belirlemesine kadar bir çok ayrıntıyı bulmuştum. hatta en sonunda geri dönemediği nehirin biraz aşşağıda genişleyip akış gücünün düşmesi, hatta gene aşşağıda teleferik tarzı bir geçidin olması ama berduşumuzun nehirin boyunu araştırmaması vs vs.

bence ayrıntıcı olmak lazım çünkü grupla gitmek ile kendi başına gitmesi çok farklı şeyler arkadaşlar, insanlar bilmeden yanlış bilgi aktarabilirler. önemli olan doğruya ulaşmaktır.

Saygılar

Etkileyici bir film bence. Tabi biraz yogunlaşmak gerekiyor filme. İzlemeyenler izlemeli derim. Kesinlikle beğeneceksiniz demiyorum bu sizin bir filmden beklentilerinize bağlır. Bir filmde kan hareket cinayet bekliyorsanız bu film size göre değil.

Harika bir film, çok etklinemiştim bende.. Bisikletle birlikte yapılırmı acaba aynısı^^

Filmi çok severek izlemiştim izlemyen arkadaşlar varsa mutlaka tavsiye ederim bu tarz filmler her zaman hoşuma gitmiştir izlyeli çok oldu ama şöyle bir söz geçiyordu

''Yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır.
Yalnız yürünen deniz kıyısında sevinç.
Topluluklar vardır kimsenin zorla girmediği derin denizlerde, sesinde de müzik.
insanı az seviyorum diyemem,
ama doğayı daha fazla...'' çok hoşuma gitmişti bu söz....

Romantik bakış açısından sıyrıldığınızda alınan en etkili mesajlardan birisi de şu oldu benim için: Doğa asla kollarını açarak evden kaçmış yavrusunu bekleyen bir şefkatli ana kucağı değildir insan için. İnsanın doğadan kaçışının haklı nedenleri vardır ve tam bir uyum artık mümkün değildir.

Arşivimde yer alan bir film.3-4 Kere izledim.Huzurun doğada olduğu gösteren bir film.Gerçek bir hikayeden alınması ; etkileyici olmasında ki en büyük faktör.

Bu filmde anlatılan olayın belgeselini de izlemiştim. Yazık olmuş elemana.

biyografi filimleri her zaman mükemmeldir. seven için elmas değerinde sevmeyen için kömür

@Ömer Özdaş
Bahsettiğiniz belgeselin tam ismini verebilir misiniz ?