@nonsteril
Bir zamanlar ilk bisikletini (Güven marka sarı bmx) alabilmek için sünnet olmaya razı olmuş bir çocuktum ben de. Padişah takkeme (takkelerimiz desem daha iyi, çünkü bu sünnet partisindeki diğer yaralı yavrucak da kardeşimdi) atılan harçlıklar sayesinde beni aylarca vitrinlere yapışan küçük bir Mecnun etmiş bmx'lerden bir tane almıştık. Hayaller kontra pedallı 'American Rider'dı ama gerçekte külah dolusu banknotların çoğu küçük paraydı ve Güven markası iyi ki vardı. Krom gidonlu, sarı gövdeli (o zamanlar kadro nedir bilmiyordum), sarı lastikli, sanırım mavi gözlüydü de

, gördüğüm en güzel şeydi. Kızlardan bile güzeldi, biri hariç

. Üstelik külahlarda hala biraz para kalmıştı, sanırım 34 marktı

ama sene henüz 1987 olduğundan tetris diye bir şeyin esamisi okunmuyordu. Ekranı daha minik (iphone 4 ekraninin yarisi kadar) bir atari almıştık, o konuda inisiyatifi kardeşime bırakmıştım o da kol saati piliyle çalışan, 'made in japan' bir el atarisi seçti. Tek bir oyunu vardı, tenis, sağa sola gidip geri çizgiden topları karşılıyorsun. O bisiklet ve o atari bize alınmış en pahalı şeylerdi ve çekilen acıya da değmişti. Maşası birçok defa kaynaklandı, jant telleri birer birer bel verdi, atari tuşları içine göçene kadar elimizden düşmedi.