Yazıyı okurken aslında çok özendiğimiz, ucundan kıyısından parçası olmaya çalıştığımız, bugünlerde zirvesine ev sahipliği yaptığımız Kapitalist Global Sistemin bile ne kadar uzağında olduğumuzu fark ettim. Biz Kapitalist filan değil sadece pazarız. Üstelik sadece para ve emekle değil huzurumuzla, canımızla, kanımızla ödediğimiz bir pazar yerinin ortasında, elalemin elektronik tüketim malzemelerinin tuzağını tartışıyoruz.
Sistem hangisi olursa olsun toplumun her bireyini koruyup kollayacak kurumlara, kurallara gereksinim var.
Ben de size çok Faydalanacağınız bir başka kaynak sunmak isterim:
"Yol Ayırımındaki Türkiye, Ya Özgürlük Ya sefalet" Selçuk R. Şirin. Doğan Kitap Yayınları, 2015.
Bir, iki alıntı yapayım. Yazar diyor ki;
"Hem mevcut iktidarın ekonomi bakanları, hem de muhalefet ekonomistleri diyorlar ki, Yapısal Reform şart!"
Neymiş yapısal reform,
"Hukuk, Eğitim ve Özgürlükler"
Sanırım bu reformlar sadece kapitalizmin değil, sosyalizmin de gereksinimleri.
Yazar bir başka başlıkta durumumuz nedir sorusuna bakmış. Geliştik, çok geliştik, dünya devi olduk masalına, kapitalist global sistemin kurumlarının verileriyle bakmış;
"BM Gelişme Fonu (UNDP) 2014 Beşeri Kalkınma Endeksini 24 Temmuz 2015 te açıklamış. Bu endeks sadece refah, kalkınma parametrelerini değil, aynı zamanda SAĞLIK, EĞİTİM, GELİR EŞİTSİZLİĞİ, TOPLUMSAL GÜVEN konularını da hesaplayarak değerlendirme yapıyor. İşte bu endekste ilk yirmisindesinde olduğumuz, ilk on a girmeye çalıştığımız sistemde 187 ülke arasında 69. sırada yer alıyoruz.
Türkçesi, toplumunu koruyan yerlerde Soma'lar, olmuyor, masum insanlar bombalarla sürekli parçalanmıyor, iş güvenliği kağıt üzerinde kalmıyor, çocuk tecavüzcüsüne "saygınlık indirimi" rezilliği yaşanmıyor. Dördüncü kuvvet denen basın diye bir kavram var, hemen her türlü yürütme acizliği üzerine yayın yasağı konamıyor!
Hangi sistem olduğu henüz önceliğimiz değil, insanca olması için anlaşalım.