- @mehmetsunu tüketim karşıtı ve çevrecilik sadece çevreyi, ekolojiyi öne çıkaran bir olgu değil. Öyle olsaydı zaten ekoloji kulübü, çevre platformu gibi bir isim verir başlığı öyle açardım.
İlk başlık mesajında hatırlar ya da yeniden okursanız tüketim kültürünün insan gelişimi üzerine de etkisini konuştum. Birçok üye de bu bağlamda çevrecilik dışında tüketim kültürü eleştirisi üzerine çok güzel paylaşımlarda bulundular.
Yani konumuz sadece çevrecilik değil, asıl büyüğü ve başlıkta ilk madde olarak yazılması boşuna olmayan bir tüketim kültürü, modern kültür eleştirisi.
İnsanların hayatlarını tüketim kültürü üzerine inşa etmesinin mutsuzlaştırıcı bir geleceğin tohumlarını atması. Yani ilk konumuz bu. Biz de diyoruz ki bak değerli kardeşim sen hayatını bu şekilde yaşarken mutsuz oluyorsun, çünkü hayatı yaşanır kılmıyorsun. İşinin meslek değil hayat olduğu bir dünyada gıda, eşya değil sadece, sevgi, aşk, bağlılık dahi bir ticarete dönüşmüş.
Yani Dünya Antares yıldızı kadar büyük olsa ve ekolojik nimetler bize bir milyar daha yetecek olsa bile yine de hayatı tüketim üzerine inşa etmek kötü bir şeydir.
Yani olaya ister çevre ister tüketim kültürü ya da tüketim kültürünün çevreye olan tahribatı açısından bakalım durum bu ve bizler; ortaya bir şey koymaya çalışanlar, fikirleri uygulamaya çalışanlar, yeni şeyler öğrenenler, öğrendiklerimizi paylaşanlar olarak bu felsefeden dolayı huzurluyuz.
Diğer yandan kendi adıma konuşursam, devrimci ruhu ve kişisel mücadeleyi salt çevreci oluşumlardan gören insanlardan değilim. Forumumuz bisiklet olduğu için tüketim karşıtlığı ve çevrecilik foruma uygun.
Kişisel olarak dünya nimetlerinin daha önce de söylediğim gibi herkese eşit ulaştırılmasından yanayım. Ağaç için kendimi paralayıp sendikalı olduğu için işten atılan Sütaş işçisine sırtımı dönüyor değilim. Sütaş sendikalı oldukları için işten attığı işçileri geri işe alana kadar Sütaş ürünleri almayacağım. Bunu kendilerine tweet olarak da yazdım. Peki işçiler alındı mı geri işe. Hayır. Ama bir milyon kişi bu tweeti atsa, ya da en azından benim facebook listemdeki tek bir kişi buna dikkat kesilse minik de olsa bir umut taşıyabilirdik. Sütaş'ta tanıdığım var mı? Hayır. Aynı Tuzla tersanelerinde ya da Soma'da tanıdığım olmaması gibi.
Konuya genelden özele doğru bakarsak, bizim az tüketim yapmamız, yetersiz tüketim yaptığımız ya da yanlış tüketim kültürüne haiz olduğumuzu göstermediği gibi, dünya nimetlerini küçük bir zengin azınlığa teslim edeceğimiz anlamına gelmez.
En azından kendim için konuşacak olursam,
Yaşamdaki tek gayem bu.
@cesurokcu bir ekleme yapayım sizin iletinize binaen; illa dünyayı değiştiremiyorsak sessiz kalmak da gerekmiyor doğru. Ama yazılan yüzlerce iletiden -tüketim karşıtı çevreciler başlığı değil sadece- insanlar bir şeyler alıyor. Bir üyemiz ayakkabı kutusundan çanta yapmış. Bu hepimize ilham veriyor. Ben de bunu katlanır bisiklet için yaparım. Hepimiz yaşıyoruz bunu. Geçen bir arkadaşımız yazmadı mı, telefon alacaktım ama düşündüm bu başlığı okuyunca, aslında ihtiyaç yokmuş dedi. Benzer mesajı özel mesajda başka bir üye arkadaşımdan aldım. Yani bırakın dünyayı kurtarmayı en basitinden iki arkadaşımız her birimizin çabası ile aslında doğru ihtiyacın telefon olmadığını gördü.
Dün bir arkadaşımız kredi kartını kırdı. Geçen günlere kadar kredi kartı olmadan güvende olamayacağını düşünürken şimdi kartını kırıyor. O sadece bir kart kırması değil. Güven ile istediğin zaman bir şey alma ilişkisinin kafasında çözülmesi aslında.
Yani genele bakıp dünya değişmez ki diyoruz, evet ben de biliyorum sekiz silindirli jiplerde insanlar ömür geçiriyor. Peki ben en basitinden kendi adıma mutlu muyum? Hayata yeniden bakış şeklim benim için hayatı daha yaşanılır kılıyor mu? O halde neden sadece ihtiyaçlarım ölçüsünde tüketim yapıp onun dışında hayatta başka şeylere yoğunlaşmayayım?