Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Kapitalizmin “Planlı Hızlı Tüketim” modeline karşı “Kendin-Yap” gönüllüleri

Scudo
Kendin yap kardeşim bir kere de kendin yap. Dilinden fışkıranlar bile iradeni teslim ettiğin hacılara hocalara ait, düşünceyi bile kendin üretemediğin için burada konunun dışına çıkıyorsun.
Gerekirse çorabına yama yap, yapabiliyorsan kadronu kendin yap. İşi döndürüp dolaştırıp herkesin kendi vicdanında yanıtını bulacağı dine getirme. Ortada bir kutsal kitap var zaten. İnancı endüstriyelleştirme.
Bisiklet römorku yapımı ile ilgili konuşulmuştu daha önce. Römorkun çok zıplamaması için tekerlere uygun maliyetli başka neler yapabiliriz? Örneğin buradan devam edelim.
 
  • Beğen
Tepkiler: Tasogare ve Kazuya
Silinen mesajlarla ilgili arkadaşlarımıza bilgilendirme mesajım gitti. Bundan sonra lütfen tartışmalarımızı konu bütünlüğünü bozmayacak şekilde devam ettiriniz. Aksi takdirde mesajları silmekle kalmayıp, ceza puanı vermeye başlayacağız. Lütfen biraz daha dikkatli olalım.
 
  • Beğen
Tepkiler: Harbi Bisikletci
-İki gat çamaşırımız vaadı. Birini yıkarken öbürünü giyerdik. Hayvan gibi yaşıyooduk emme mutluyduk. - bunlar anneannemin sözleri. Şimdi herşey var çok şükür. Antidepresanlar da gani.
Bisiklet için sinyal lambası yapmaya çalışmıştım ben de lisede, bizdeki trafik ortamı için boşuna bir uğraştı. Neyse.
 
Karbon ayak izimizi hesaplayalım mı?

(link)

Yazalım bakalım ayak izi kaç çıkıyor,
Benim 2.1
Çevreciyim desem de korkunç bir ayak.izine sahibim.
 
@Ahmetgitar

Of be, benimkisi 3,62. 1 dünya var 3,62 dünya varmış gibi yaşıyormuşum!! :( Sözde dikkat ediyormuşum.. Startı verelim bakalım, 1'e kadar uzun bir etap beni-bizi bekliyor...
 
@soner kalaycıoğlu bunu paylaşmış olmanız çok önemli ve değerli. Belki de 3. Kez okuyorum ve bu bilgileri öğrencilerimle paylaşacağım. Böylece biraz daha dusunmelerini ve farkındalıklarini arttırmaya çalışacağım.

Belki sadece bir deniz yıldızı nın hayatı kurtulacak ama olsun :)
 
@Ahmetgitar
Ahmetgitar bende zannediyorumki bu kadar laftan sonra bu adam kesin manisa tarzanı gibi yaşıyordur. Benim karbon izim bile 1.84 çıktı. Ne demişler atalarımız ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz...;)
 
@mehmetsunu
Bu site insanlar ayakizi ölçümü yapıp önerilerden faydalansın diye yapılmış.
Ben de bunu yaptım. Yani önerilerden faydalandım. Sözgelimi, yerel gıdanın ekolojik ayakizi için faydalı olduğu hiç aklıma gelmemişti. Geçen hafta önerilerle birlikte aynı test 1.8 sonucunu verdi. Daha düşmez. Bunun en büyük sebebi de yalnız yaşıyor olmam. Mesela aynı cevapları verip evde yaşayan kişi sayısına iki dedikten sonra ekolojik ayakizi 1.56 çıkıyor.
Bunlar genel sorular ve genel cevaplar. Başka bir site vardı orada harcadığın elektiriğe kadar soruyordu ve benim orada yaptığım ölçüm daha spesifik cevaplarla işlendiği için sonuç daha az çıkıyor.
Yani bu sitelerin amacı haftanın galibini seçmek değil alabileceğimiz önerileri alıp bir şeyleri daha değiştirmek için çaba harcamak.

Bu ay tüm işimi bisikletle hallettim. Strava kayıtlarında da görüldüğü gibi günlük km ortalamam 50. Çaba gösteriyorum çok da zor olmasına rağmen. Bu yıl sadece işlerimi halletmem için araba yerine bisikleti seçerek 6000km yaptım. Gezi ve turları saymıyorum. Yani bisikletin üretim aşamasında ortaya çıkan emisyonu dahi telafi ettim. Hem de ilk yıldan. Ama nedense size göre çevreci değilim, olmadığım gibi sürekli de boş konuşan bir üyeyim. Her türlü sataşmanıza, hatta hakaretle şakalaşma arasında sınırın çok belli olmadığı sözlerinize cevap veriyorum.
Geçen gün 20 sayfa ve 400 iletiyi geride bırakan tek bir tartışmanın olmadığı ben dahil herkesin bir şeyler paylaşıp bir şeyler öğrendiği tüketim karşıtı çevreciler platformu başlığında da yazılanların traş olduğunu ve başlığın kilitlenmesi gerektiğini savundunuz. Orada neden bunu istediğinizi sordum. Cevap vermediniz, ya da gözünüzden kaçtı. Ben yine sizi o başlığa davet edip, başlığın sizin beş yıllık üyeliğiniz hatırına neden kilitlenmesini istediğinizi söylemenizi beklerim.
Nedir sizde bu başlıklarda ya da yazdıklarımda rahatsız veren şey? Beni boşverin, hiçbir üyenin, hiçbir mesajının da sizin için değeri yok mu?
Kusura bakmayın ama sonra eski üyeler geri dönsün diye başlık açıyorsunuz. Sizin gibi her yazdığıma bu tarz aşağılayıcı, alaya alıcı cevaplar veren şu forumda birkaç üye olsa emin olun gidenlerden biri de ben olurdum.
Gerçi önemli değil, ne de olsa sizin için dört bisikleti ve arabası olan çevre katili, diğer taraftan da yazılarıyla çevre düşmanı olmasını bilinçaltında rahatlatan biriyim.
 
@Ahmetgitar
Takdiri sonuna kadar hakeden bir açıklamaydı. Klavyenize sağlık.
 
@Yusufclp geçen yıllarda doğa ve hayvan sevgisi üzerine konuşuyoruz bir arkadaşla. Ben mahallede kedi, kuş falan beslerim. Canlıları öldürmem. Sivrisinek dahi öldürmem. Arkadaşıma elbette ki bu bilgiler yetmiyor. Çünkü diyalog kurmak demek laf sokmak, karşındaki insana galip gelmek demek başka türlü olmaz.
Arkadaşımın sorusu,
"İyi de hayvan seviyorum diyorsun ama yemeye gelince çok güzel yiyorsun hayvanları!"
Müthiş değil mi? Ama cevabım,
"İyi de ben vejetaryenim, hayvan yemiyorum."

Ama ne demiştik, diyalog kurmak demek her koşulda karşındakini rezil etmek. Hayvan yemiyorum ya, bu arkadaşımı tatmin etmiyor.

Hemen cevabı yapıştırıyor:
"Tamam vejetaryensin ama doğayı canlıları severim dedin, bitkiler de canlı değil mi, onları yiyorsun ama."

Ne güzel değil mi? Arkadaşım müthiş zekası ile benim aslında doğa ve canlı sevmediğimi bana tokat gibi çarpmış oluyor. Oysa ki ben doğayı ve canlıları gerçekten seviyor olsam bitkileri de yemeyerek ölmem gerekiyor. Bitki yiyorum ya o zaman canlı sever olmak da boş bir laftan öte değil.
Yani gerçekte ben, arkadaşımın zekası sayesinde sokakta hayvanları öldüren, doğayı katleden insanlarla aynıyım. Çünkü canlı olan sebzeyi bitkiyi falan yiyorum.
 
@Ahmetgitar

Ahmetciğim seninle tanışmasak bile sana acaip saygı duyuyorum dostum, çünkü efendiliğinden gram taviz vermiyorsun. Bir bakıma forumun erdal inönüsüsün. Böyle insanlarla rastlaşmak günümüzde bir hayli zorlaştı. Herkes fazlasıyle ukala ve iddia sahibi. Kendi anlatımının en bulunmaz, en ezoterik olduğuna inanmış durumda. Bak o kadar üzerine geldik bir evliya sabrıyla tane tane anlatmaya devam ediyorsun. Gelelim asıl konuya. Ben zıvanadan çıkmış dünyanın bir takım ekolojik pansumanlarla düzeleceğine inanmıyorum. Dünyada yeni bir pradigmaya ihtiyaç var. Biz sadece olası sonu az biraz daha uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Ben her ne kadar senin gibi düşünsemde metodum 180 derece farklı. Buna paralize etmek adını verdim. Herkes ortalama bir isviçre vatandaşı gibi yaşamak istiyor, peki 2.5 milyar hintli ve çinlinin birer isviçreli gibi yaşamaya başladığını bir düşünsene. Buna dünyamı dayanır. Bence dibi görmemiz gerekecek. Küresel ısı artacak, açlık yayılacak, dünya yaşanmaz bir hale gelecek. İşte iş işten geçtikten sonra küresel olarak geride kalanlar bu böyle olmayacak yeni bir sisteme geçmemiz gerekir diyecekler. Hiç kimsenin rahatından ödün vermediği bir ortamda senin küçük çaban sadece dünya nimetlerini umarsızca yiyenlere kendi düzenlerini sürdürme imkanı veriyor. Onun için çatlayıncaya patlayıncaya tıksırıncaya kadar yemeye devam.
 
@Ahmetgitar İnanın söylenecek söz yok bu kadarına da. 5 yaşında çocuk olsa bu zeka seviyesine inemez. Yine de hoşgörülü ve mütevazi olmak en güzeli. Bir önceki mesajınızda olduğu gibi.
 
@mehmetsunu Ahmet hocamın olayı karınca misali safını belli etme. Ayrıca diyelimki dünyanın can ceiştiği bir dönemde Ahmet hocam tasarruf ettiği su sayesinde 10 çocuk 1 hafta daha geç ölecek.-Allah korusun- Başka bir şekilde eğer ahiret inancımız var ise Allah'a hesabımızın daha kolay olması.
 
  • @mehmetsunu tüketim karşıtı ve çevrecilik sadece çevreyi, ekolojiyi öne çıkaran bir olgu değil. Öyle olsaydı zaten ekoloji kulübü, çevre platformu gibi bir isim verir başlığı öyle açardım.
İlk başlık mesajında hatırlar ya da yeniden okursanız tüketim kültürünün insan gelişimi üzerine de etkisini konuştum. Birçok üye de bu bağlamda çevrecilik dışında tüketim kültürü eleştirisi üzerine çok güzel paylaşımlarda bulundular.
Yani konumuz sadece çevrecilik değil, asıl büyüğü ve başlıkta ilk madde olarak yazılması boşuna olmayan bir tüketim kültürü, modern kültür eleştirisi.
İnsanların hayatlarını tüketim kültürü üzerine inşa etmesinin mutsuzlaştırıcı bir geleceğin tohumlarını atması. Yani ilk konumuz bu. Biz de diyoruz ki bak değerli kardeşim sen hayatını bu şekilde yaşarken mutsuz oluyorsun, çünkü hayatı yaşanır kılmıyorsun. İşinin meslek değil hayat olduğu bir dünyada gıda, eşya değil sadece, sevgi, aşk, bağlılık dahi bir ticarete dönüşmüş.
Yani Dünya Antares yıldızı kadar büyük olsa ve ekolojik nimetler bize bir milyar daha yetecek olsa bile yine de hayatı tüketim üzerine inşa etmek kötü bir şeydir.
Yani olaya ister çevre ister tüketim kültürü ya da tüketim kültürünün çevreye olan tahribatı açısından bakalım durum bu ve bizler; ortaya bir şey koymaya çalışanlar, fikirleri uygulamaya çalışanlar, yeni şeyler öğrenenler, öğrendiklerimizi paylaşanlar olarak bu felsefeden dolayı huzurluyuz.

Diğer yandan kendi adıma konuşursam, devrimci ruhu ve kişisel mücadeleyi salt çevreci oluşumlardan gören insanlardan değilim. Forumumuz bisiklet olduğu için tüketim karşıtlığı ve çevrecilik foruma uygun.
Kişisel olarak dünya nimetlerinin daha önce de söylediğim gibi herkese eşit ulaştırılmasından yanayım. Ağaç için kendimi paralayıp sendikalı olduğu için işten atılan Sütaş işçisine sırtımı dönüyor değilim. Sütaş sendikalı oldukları için işten attığı işçileri geri işe alana kadar Sütaş ürünleri almayacağım. Bunu kendilerine tweet olarak da yazdım. Peki işçiler alındı mı geri işe. Hayır. Ama bir milyon kişi bu tweeti atsa, ya da en azından benim facebook listemdeki tek bir kişi buna dikkat kesilse minik de olsa bir umut taşıyabilirdik. Sütaş'ta tanıdığım var mı? Hayır. Aynı Tuzla tersanelerinde ya da Soma'da tanıdığım olmaması gibi.

Konuya genelden özele doğru bakarsak, bizim az tüketim yapmamız, yetersiz tüketim yaptığımız ya da yanlış tüketim kültürüne haiz olduğumuzu göstermediği gibi, dünya nimetlerini küçük bir zengin azınlığa teslim edeceğimiz anlamına gelmez.
En azından kendim için konuşacak olursam,
Yaşamdaki tek gayem bu.

@cesurokcu bir ekleme yapayım sizin iletinize binaen; illa dünyayı değiştiremiyorsak sessiz kalmak da gerekmiyor doğru. Ama yazılan yüzlerce iletiden -tüketim karşıtı çevreciler başlığı değil sadece- insanlar bir şeyler alıyor. Bir üyemiz ayakkabı kutusundan çanta yapmış. Bu hepimize ilham veriyor. Ben de bunu katlanır bisiklet için yaparım. Hepimiz yaşıyoruz bunu. Geçen bir arkadaşımız yazmadı mı, telefon alacaktım ama düşündüm bu başlığı okuyunca, aslında ihtiyaç yokmuş dedi. Benzer mesajı özel mesajda başka bir üye arkadaşımdan aldım. Yani bırakın dünyayı kurtarmayı en basitinden iki arkadaşımız her birimizin çabası ile aslında doğru ihtiyacın telefon olmadığını gördü.
Dün bir arkadaşımız kredi kartını kırdı. Geçen günlere kadar kredi kartı olmadan güvende olamayacağını düşünürken şimdi kartını kırıyor. O sadece bir kart kırması değil. Güven ile istediğin zaman bir şey alma ilişkisinin kafasında çözülmesi aslında.

Yani genele bakıp dünya değişmez ki diyoruz, evet ben de biliyorum sekiz silindirli jiplerde insanlar ömür geçiriyor. Peki ben en basitinden kendi adıma mutlu muyum? Hayata yeniden bakış şeklim benim için hayatı daha yaşanılır kılıyor mu? O halde neden sadece ihtiyaçlarım ölçüsünde tüketim yapıp onun dışında hayatta başka şeylere yoğunlaşmayayım?
 
@Ahmetgitar Kesinlikle katılıyorum hocam. Böyle bir reklamların etkisinde kalıp "Of be şunu alsan var ya" diye içimden geçirirken bir anda diyorumki yine kendime"Kendine gel Salih. Onu alsan ne olacak yine bir üstünü isteyeceksin."

Mesela bugün önümden güzel bir sedona yol bisikleti geçti, "Off be şu olsa var ya yolda kaymak gibi giderim be" diye geçirdim ardından "Ulan Salih ne doyumsuz insansın lan. Bundan 1 ay önce 4 kilometre yolu 1 saatte gelen insandın, şuan altında çoğu insanda olmayan bisiklet var hala daha iyisini istiyorsun." "Halimize şükretmeliyiz." dedim içimden.
 
Bende diyorumki sevgili ahmetgitar insanların tercihleri bir zorunluluğun dayatmasımı mesela parasız kalmaktan kaynaklanan tüketimi kısıtlamak gibi, yoksa bir yaşam tarzının dışavurumumu. Kendini tüketimi ve tükettiği kadarıyla ifade eden ve toplumda bununla bir statü kazanan insanlar dünyasında yapılan davranış ilke sahibi değil ezik oluyor. Bisiklette bile bunun yansımalarını görüyoruz. Herşey bu sistemin yaşatılması odaklı tasarlanmış. Mesela daha ekolojik diye sığındığımız bisiklette bile kapitalizmin çarkları dönüyor ve her gün bir masraf kapısı açıyor. Che yi bile satılabilir ikona döndüren ve kar eden bir mantık yeryüzünde paraya tahvil edilemeyecek bir boşluk bırakabilirmi. Yoksa bizde şekspirin tanrım bir fındık kabuğuna sığıp yinede kendimi hudutsuz ülkelerin hükümdarı sayabilirim anlayışıyla yaşıyor ve hayatımıza yön vermeye çalışıyoruz.

Mesela ben şu düğün ritüellerine ifrit oluyorum. Bence işe buradan başlayalım. Kendine takısız, törensiz, yemeksiz, tantanasız sade bir düğünü kabul gören varmı.
 
@mehmetsunu
İşte biz de gerek burada, gerek yakın çevremizde konuşuyoruz söylüyoruz ki insanların çevreye duyarlı olması ya da tüketimi ihtiyacı kadar yapması ezik değil tam tersi bir kültürdür.
İnsanın parası yoktur, zorunluluktan az tüketir; diyorum ki senin paran yok ama az tükettiğin ya da sadece doğru noktalar için tüketim yaptığın için üzülme, mutsuz olma. Sadece yeteri kadar tüketerek yaşamak da mümkün ve insanlar lükse harcama yapamadığı için mutsuz olmamalı. Hayatta daha büyük sorunlar var.
Yine zengine diyoruz ki, tamam paran var ama senin paran dünyanın canına okuyacak standartta yaşamana ses çıkamayacağım bir zenginlik değil. Bana lüks tüketiminle değil doğru yaşayış tarzınla örnek olabilirsin.

Yani sorun ne ki? Tüketim yapanın önünü alamadığı, lüks tüketim yapamayan insanların da iphone için böbreğini sattığı bir dünyayı mı kabul edelim?
Bisiklet sürüyoruz, trafikte insanlar sinir hastası olmasın diye gücü olanın bisiklet sürmesini, efor harcamaya imkanı olmayanlar için de elektrikli bisiklet öneriyoruz. Peki çok kişinin bisiklete binmesini, sadece zengin adamların trafiğe takılmadan rahat rahat arabasıyla ilerlemesi için mi istiyoruz?
Sizin öneriniz nedir? Bırakalım dünya ve insanlık dibi görsün, sonra toparlarız. Böyle düşünürsek petrol kralları ve savaş tüccarlarından ne farkımız var.
Ormanlara, sahip çıkalım, her insanın onurlu yaşaması için alternatifler bulmaya çalışalım, eğitimin, sağlığın, ulaşımın ve sıcak yuvanın herkesin hakkı olması gerektiğini söyleyelim. Che'nin bile metalaştırılıp pazar yapıldığı dünyada tüketim için yaşayan insanlara hayatı yeniden sorgulatmanın nesi kötü? 10 yaşına gelene kadar 100.000 reklam görerek almaya programlanmış insanların gerçek dünyada yaşadığı mutsuzluğa karşı hayat denen şeyin sadece para, ticaret, kâr olmadığını söylemenin, parasız da birçok şeyin elde edilebileceğini, sevginin maddiyatla ilişkilendirilmemesi gerektiğini söylemenin, insanların başka bir düşünce tarzının, başka türlü bir hayatın da var olduğunu düşündürmenin ne zararı olabilir ki...

Düğün dediğiniz şeyin de buradan alacağı bir şey var. İnsanlar düğün için 3 yıl kredi ödüyorsa, sevgililer sevdiğini değerli takılar almakla gösterme yoluna giriyorsa bunun böyle olmadığını, bunun sağlıksız olduğunu söylemeyelim mi?

İnsanların çoğu nükleer enerjiye karşı. İyi de toplumun bu kadar israf içerisindeki korkunç enerji ihtiyacını nasıl karşılayacağız, bunu düşünen yok.

Japonlar düşünmüş, bakmışlar ki Fukuşima'da nükleer felaket olmuş, onlar da daha az enerji tüketmeyi seçmişler. Aynı hayat standardını yaşarken enerji giderleri yüzde 25 düşmüş. Çünkü gereksiz elektirik kullanmamaya başlamışlar. Basit tanımı bu. Daha birçok şey. Yani anlamışlar bu yol yol değil diye.
Portekiz geçen gün tamamen geri dönüşüm ile bir gün boyunca evden sanayiye kadar tüm enerji giderini karşıladı. Dünyanın dibe vurmasına gerek yok. Bizlerin satın almak için yanıp tutuşmamıza da.

Yine aklıma gelen, mesaja cevap olarak. Evet bisiklet ve kapitalizm. Bakın çanta yapanlar var, enerji barı yapanlar var. Yavaş yavaş insanlar gerçekten 100 gram daha hafif sele demiri mi yoksa biraz kilo vermek mi diye tartışıyor.
Yani umut çok. Yeter ki hepbirlikte bu umudun peşinden gidelim. Siz de katkı sunun. Boşverin benim ekolojik ayak izimi ya da katlanır bisikletimi. Yoksa şükür halen alacak durumum var ama almıyorum. Kimse de eziklemiyor beni. Ezik diyene de sabırla anlatıyorum. Anlıyorlar, öğreniyorlar. Geçen yıl iki araba gidip avm de yaptığımız buluşmayı şimdi aynı arkadaşla iki bisiklet olarak parkta yapıyoruz. Üşürüm ama diyen, üşümediğini görüyor. Avm rahat ama diyen çimlerde yayılırken ya özlemişim neydi o avm zırvalığı diyor.
Neyse size de uzun uzun anlattım. Umarım benim çevreye katkı sunamayan ya da eksik sunan biri olmam sizin gözünüzde değerli başlık ve paylaşımları değersiz kılmaya devam etmez.

Bu da son iletimdi. Bir daha verecek başka bir cevabım ve yazacak enerjim yok.

Çok sevdiğim bu başlığı açan arkadaş ve yorumculardan başlığın seyrinin, tüketim karşıtı çevreciler platformu başlığına kaymasından dolayı özür diliyorum.

İyi akşamlar dilerim.
 
Geri