Santibag
Daimi Üye
- Kayıt
- 3 Mayıs 2013
- Mesaj
- 328
- Tepki
- 127
- Yaş
- 27
- Şehir
- İzmir
- Başlangıç
- 1998—99
- Bisiklet
- Salcano
- Bisiklet türü
- Şehir - Tur
Öncelikle hikayeye hiç bakmasanız da sondaki değerlendirmeye bir bakın.
Bir defa Kemalpaşa'da(İzmir) bizim köyden dağa çıkmaya kalkmıştım City Sport 40 tur bisikletimle, orada kirazlık vardı, oraya gideyim dedim,(gerçi bilmediğim bir sapak varmış) oruçlu da olunca tabi tahmini 2 km tırmandıktan sonra pil bitti. Ama o inişteki keyif başka hiçbir şeyde yok. Zift üstüne mıcır kaplama asfalt her ne kadar tehlikeli olsa da aldım son vitese ve muhtemelen kendi hız rekorumu kırdım.(araçların geçmesiyle gerçekleşen sıkışmanın henüz tam olmaması durumunda mıcırlar kısmen kayıyor) Zaten köy dağ yolu olduğu için trafik ortalaması muhtemelen 1 araç/saat veya belki onun da altıdır. 2 kez yaptım bunu farklı günlerde ve ikincisinde çocuklara hava atmak için (affedersiniz) hıyarlık yapıp normalden hızlı gidip tam bir köşe başında olan topraklı yola geçişten sonra muhtemelen hafif fren sıktığım ve sert dönüş prosedürünü uygulamadığım için eldivenin, dizliğin ve dirsekliğin gerekliliğini bir kez daha gördüm. Belki asfalttan çıkmadan fren şartlarımı biraz daha zorlasaydım yeterince yavaşlayabilirdim. Zira frenler baya kuvvetli, öyle ki takla atmaktan korkuyorum. Aslında da arkama baktığımda virajı baya bir geçtiğimi gördüm. Çok şükür asfaltta düşmedim, çünkü o mıcırlı asfaltta düşseydim Allah bilir, belki de (Allah korusun) ayağa bile kalkamayabilirdim.(o günün gecesinde bisikleti temizleyip, yamulan arka aktarıcıyı düzeltip bir test sürüşü yaptım. Siz anlayın) Kazadan sonra zaten oruçlu olan vücut bir anda yat, dinlen alarmı vermeye başladı. İkindiden sonra olduğu için bir duvar dibinde biraz oturdum. O halde eve gitmem mümkün değildi. Gözlerim kararıyordu. Azıcık dinlendim ve eve gittim. Dizimdeki yara temizlendikten sonra zaten kendi iyileşecek türdendi ve sadece merhemle geçti. Dirseğimin ordaysa tahmini 5mm derinlikte yara vardı. Ona biz yine aynı tedaviyi uyguladık ama yaklaşık 3 gün sonra akşam hastanede gösterdiğimde doktor "neden daha önce gelmediniz" dedi. Önce yarayı batikonla temizledi, sonra kırılıp, düzgün kaynamayan kemiğin tekrar kırıldığı gibi, aldı eline küçük bir kesici alet,(sanıyorum bistüri) yarayı komple tekrar açtı ve emin olun o anki acı, biraz farkla kaza anındakinden daha fazlaydı. Bir de o hastanenin klasik kokusu, insana tedaviyi tüm detaylarıyla hissettiriyordu. Sonunda bitti ve kolumu sardı. Ertesi gün açabilirsiniz dedi. Dizime de baktı ama birşey olmadığını söyledi. Bu arada hastanede halamın kızıyla karşılaşmamız da babamla bana sürpriz oldu. Onun da ufaklık ateşlenmiş. Bir de yolda babama sorduydum: Gitmişken birilerine de uğrar mıyız diye(köyden Kemalpaşa'ya giderken).(bkz. Ansızca köyü/Kemalpaşa)
Bu kazayla ilgili genel değerlendirmem şöyle oldu:
1-Kask, eldiven, dizlik ve dirseklik, kaza anında acıyı adeta yok eder. Zira elimde eldiven vardı ve elimde çizik bile olmadı. Normalde elimde o kazada yara olmaması mümkün değildi.
2-Derin bir yarada, hatta küçük olmayan herhangi bir yaralanmada, hastaneye gitmezseniz veya geç giderseniz, ya enfeksiyondan çekersiniz, ya doktordan.(doktorun suçu yok. suç tamamen sizde)
3-Doktor bana aşıların tam mı diye sordu. Bunun anlamı, aşılarda eksik olması durumunda tetanoz riski var.(yani yırttım )
4-Uzun zamandır düşmüyordum, arada böyle düşmek iyidir Sonuçta her düşüşün, acısından başka bir de tecrübesi vardır. Böylece aynı hataları bir daha yapmayız. Aynı tecrübe hastane konusunda da var.
5-Sert dönüş prosedürü mutlaka uygulanmalı.(Bisiklet virajda gerekli derece yatık, vücut hizası, lastiklerin yere değen kısımlarının arasındaki çizginin, mümkün olduğunca dönüşe zıt yönünde)
6-Toprak veya stabilize yollarda virajlar azami dikkatle alınmalı. Virajda fren yapılmamalı.
7-Artistlik işin içine, normal seyirde girmemeli.
Bir defa Kemalpaşa'da(İzmir) bizim köyden dağa çıkmaya kalkmıştım City Sport 40 tur bisikletimle, orada kirazlık vardı, oraya gideyim dedim,(gerçi bilmediğim bir sapak varmış) oruçlu da olunca tabi tahmini 2 km tırmandıktan sonra pil bitti. Ama o inişteki keyif başka hiçbir şeyde yok. Zift üstüne mıcır kaplama asfalt her ne kadar tehlikeli olsa da aldım son vitese ve muhtemelen kendi hız rekorumu kırdım.(araçların geçmesiyle gerçekleşen sıkışmanın henüz tam olmaması durumunda mıcırlar kısmen kayıyor) Zaten köy dağ yolu olduğu için trafik ortalaması muhtemelen 1 araç/saat veya belki onun da altıdır. 2 kez yaptım bunu farklı günlerde ve ikincisinde çocuklara hava atmak için (affedersiniz) hıyarlık yapıp normalden hızlı gidip tam bir köşe başında olan topraklı yola geçişten sonra muhtemelen hafif fren sıktığım ve sert dönüş prosedürünü uygulamadığım için eldivenin, dizliğin ve dirsekliğin gerekliliğini bir kez daha gördüm. Belki asfalttan çıkmadan fren şartlarımı biraz daha zorlasaydım yeterince yavaşlayabilirdim. Zira frenler baya kuvvetli, öyle ki takla atmaktan korkuyorum. Aslında da arkama baktığımda virajı baya bir geçtiğimi gördüm. Çok şükür asfaltta düşmedim, çünkü o mıcırlı asfaltta düşseydim Allah bilir, belki de (Allah korusun) ayağa bile kalkamayabilirdim.(o günün gecesinde bisikleti temizleyip, yamulan arka aktarıcıyı düzeltip bir test sürüşü yaptım. Siz anlayın) Kazadan sonra zaten oruçlu olan vücut bir anda yat, dinlen alarmı vermeye başladı. İkindiden sonra olduğu için bir duvar dibinde biraz oturdum. O halde eve gitmem mümkün değildi. Gözlerim kararıyordu. Azıcık dinlendim ve eve gittim. Dizimdeki yara temizlendikten sonra zaten kendi iyileşecek türdendi ve sadece merhemle geçti. Dirseğimin ordaysa tahmini 5mm derinlikte yara vardı. Ona biz yine aynı tedaviyi uyguladık ama yaklaşık 3 gün sonra akşam hastanede gösterdiğimde doktor "neden daha önce gelmediniz" dedi. Önce yarayı batikonla temizledi, sonra kırılıp, düzgün kaynamayan kemiğin tekrar kırıldığı gibi, aldı eline küçük bir kesici alet,(sanıyorum bistüri) yarayı komple tekrar açtı ve emin olun o anki acı, biraz farkla kaza anındakinden daha fazlaydı. Bir de o hastanenin klasik kokusu, insana tedaviyi tüm detaylarıyla hissettiriyordu. Sonunda bitti ve kolumu sardı. Ertesi gün açabilirsiniz dedi. Dizime de baktı ama birşey olmadığını söyledi. Bu arada hastanede halamın kızıyla karşılaşmamız da babamla bana sürpriz oldu. Onun da ufaklık ateşlenmiş. Bir de yolda babama sorduydum: Gitmişken birilerine de uğrar mıyız diye(köyden Kemalpaşa'ya giderken).(bkz. Ansızca köyü/Kemalpaşa)
Bu kazayla ilgili genel değerlendirmem şöyle oldu:
1-Kask, eldiven, dizlik ve dirseklik, kaza anında acıyı adeta yok eder. Zira elimde eldiven vardı ve elimde çizik bile olmadı. Normalde elimde o kazada yara olmaması mümkün değildi.
2-Derin bir yarada, hatta küçük olmayan herhangi bir yaralanmada, hastaneye gitmezseniz veya geç giderseniz, ya enfeksiyondan çekersiniz, ya doktordan.(doktorun suçu yok. suç tamamen sizde)
3-Doktor bana aşıların tam mı diye sordu. Bunun anlamı, aşılarda eksik olması durumunda tetanoz riski var.(yani yırttım )
4-Uzun zamandır düşmüyordum, arada böyle düşmek iyidir Sonuçta her düşüşün, acısından başka bir de tecrübesi vardır. Böylece aynı hataları bir daha yapmayız. Aynı tecrübe hastane konusunda da var.
5-Sert dönüş prosedürü mutlaka uygulanmalı.(Bisiklet virajda gerekli derece yatık, vücut hizası, lastiklerin yere değen kısımlarının arasındaki çizginin, mümkün olduğunca dönüşe zıt yönünde)
6-Toprak veya stabilize yollarda virajlar azami dikkatle alınmalı. Virajda fren yapılmamalı.
7-Artistlik işin içine, normal seyirde girmemeli.