Bu kez güldürmedi.
Hayırdır hocam ciddi işlere dalmışın. Forumdaki ilk şiirini hatırlarım, nerde o şiiiiir nerde bu şiir.
Konuya gelirsek, seksenlerin sonları, doksanların başları benim çocukluk zamanlarım yani. Hani tüm mahalle çocukları köpek gibi koşardıkta susuzluktan dilimiz dışarda ölmeye yakın, takım arkadaşımıza "ben eve su içmeye gidiyorum" hareketi yapıp son kalan gücümüzü eve su içmek için koşmaya harcardık. Musluğa ağzımızı dayayıp içtiğimiz o suyu hatırladınız değil mi? Mesela ben 25 senedir içtiğim hiç bir sudan öyle keyif almıyorum. Bunun gibi nice hatıraları sabahlara kadar sayarımda en anlamlısı bu benim için.
Neyse doksanların sonlarına doğru internet diye bir şey söylenmeye başladı, insan fıtratıdır bilmediği şeyi merak eder. Halbuki şunu da bilir, söyleriz eşi, dostu eleştirirken "adamın başına ne gelirse ya meraktan, ya .. öhöm." Nerden bilirdik ki yıl başlarında arkadaşlarımıza attığımız o sanal tebrik kartlarının, bizim için sanaldan insanlığa doğru açılan bir pencere olacağını. Şunu demek istiyorum "ulan çok bilgisayar oynadım susuzluktan geberiyorum gidipte ağzımı dayayıp bi su içem" ne saçma değil mi? Evet genele yaymamak gerekiyor, hala dışarda oynayan çocukların olduğunu biliyorum ama onlarında yanlarında pet şişeleri var ama onuda göz önünde bulunduralım.
Ne alaka konuyla diyorsan ey mariyo abi, kölelik diyorsunya işte. Var mı bundan ala kölelik?
Sen yaşamış olabilirsin çocukluğunu ama çocuğunun çocukluğunu çalıyorlar şimdi. Dahası ninelerin nineliklerini bile çalıyorlar, oğlumu babaannesine bırakıyorum 1 saat dışarda işim oluyor, halledip dönüyorum çocukla birlikte tabletten şeker patlatıyorlar. Ama babannelik bu değilki.