Bisiklette klasik görünüm tercihim.
Üst borunun düz olması , yere paralel olması benim deneyimimle bisiklete hakimiyeti artırıyor. Scott Sub 20 klasik kadro yapısında, kullanımı çok konforlu, bacak aranda bisiklet ve onunla bütünleşiksin. Diğer 2 bisikletimde ise (onlar dağ bisikleti) üst boruda belirgin eğim var.Sele ile gidon arasında bir boşluk hissediyorum. ( eskiden bu üst boru alçak ya da yoksa kız bisikleti denirdi
Scott spark 35 ve Corratec motion XVERT de bu. eğim belirgin. Bence bir üstünlük sağlamıyor. Cyclocross' larda en iyi markalarda inceleme yaptığımda üst boru hep düz( Genesis, Cannondale, Focus, Trek..) olduğuna göre taşık engebeli arazide üzt boru alçak ve eğimli olmalı diyen dağ bisikleti düsturuna uyulmuyor.
Bir de çok uzun sele borusu kullanmak bana doğru gelmiyor.
Kadro geometrisinde çok ufak oynamalar bile bisikleti amacından saptırabiliyor.
Burada bir alıntı var: kadro geometrisi hakkında, tabi herkes çok iyi biliyor, ancak bu dünyaya yeni girmiş arkadaşalara da yararı olabilir diye buraya alıyorum. (Gürsel tarafından yazılmıştı)
günümüz yol bisikletlerinin temeli 1890 İngiltere’sinde atıldı. Daha o yıllarda bile çift üçgen (diamond) kadronun bisiklet mühendisliğinde en iyi tasarım olduğu kabul edilmişti. Bu şekildeki bir kadro, her türlü statik-dinamik streslere en dayanıklı yapıyı oluşturur.. Geçen yüzyıl boyunca diamond kadro yavaş fakat düzgün değişim gösterdi . Önceden fazla eğilimli olan arka boru dikleşti. Bu ön çatal için de gerçekleşti. Arka üçgenin tabanının boyu kısaldı, sonuç olarak yol bisikletlerinin kadrosundaki bu değişiklikler verimi, sağlamlığı ve dengeyi büyük ölçüde arttırdı. Dağ bisikleti de benzer değişiklikleri sadece 10-15 yıl gibi görece kısa sürelerde yaşadı. Bu değişim, hızını yol bisikletlerinden kazanılan deneyimlere borçludur.
Kadro Geometrisi:
Temel kadro geometrisini tanımak ve çeşitli ölçülerini kavramak bisikletin sürüş kalitesi hakkında karar vermeye yardımcı olduğundan çok önemlidir. Boruların uzunlukları ve açıları bisikletin manevra yeteneğini, sürücünün oturma pozisyonunu ve güç aktarım oranını belirler. Kadronun herhangi bir yerindeki bir ya da iki santimetrelik bir fark çok ciddi sonuçlara yol açar.
A: Arka Boru Uzunluğu
B: Üst Boru Uzunluğu
C: Sele Borusu Açısı
D: Ön Çatal Açısı
E: Çatal Eğim Farkı
F: Arka Göbek-Ayna Mil Uzaklığı
G: Ön Göbek-Ayna Mil Uzaklığı
H: Kadro Uzunluğu
I: Ayna Mil Yüksekliği
J: Gidon Boğazı Açısı
K: Gidon Boğazı Uzunluğu
A: ARKA BORU UZUNLUĞU:
Bu kadro boyunu belirleyen önemli bir ölçüdür. Fakat üst borusu eğimli kadrolarda bu borunun yatay olduğu varsayıldığı zaman sele borusuyla bu hayali çizginin kesiştiği noktada ayna mil merkezinin mesafesi kabul edilir.
B: ÜST BORU UZUNLUĞU:
Bu borunun idealde bisikletçinin vücut boyuyla orantılı olması gerekir. Dağ bisikletlerinde bu uzunluğun yol bisikletlerine oranla biraz daha uzun olması istenir. Bu, konforu, dengeyi arttıran bir özelliktir. Çoğu zaman üst boru arkaya doğru eğilimlidir. Tabii bu eğim bisikletler arasında farklılık gösterebilir. Bu özellik, düşme anında bisikletçinin kadroya çarpma riskini azaltır.
C:SELE BORUSU AÇISI:
Bu açı bisikletin sürüşünü etkileyen en önemli faktördür. Eski bisikletlerde bu boru oldukça eğimlidir. Günümüzde 72 veya 73 derece standart kabul edilmiştir. 69 -71 derece arası daha konforlu bir sürüş sağlar. Fakat bu bisikletin tırmanışını ve ataklığını olumsuz etkiler. Bacağı kısa bisikletçilerin daha dik açılı (72 - 73 derece), uzun olanların ise biraz eğimli (70 -71 derece) sele borulu bisikletlere binmeleri önerilir.
D: ÖN ÇATAL AÇISI:
Ön çatal ve çatal farkı ile birlikte ön çatal açısı bisikletin manevra yeteneğini belirler. Eskiden bu açı 68 derece civarındaydı. Günümüzdeki standart 71 derecedir. Daha dik açılar hafifçe kıvrık bir çatalla birlikte en duyarlı manevra yeteneği sunar. Daha eğimli çatallı bisikletler ise eskiden şehir bisikletlerinde çok yaygındı. Ön çatalın bu kadar eğimli olması bisikletin düz bir çizgide rahatlıkla ilerlemesini sağlar. (Hatta bu bisikletlerde elleri gidondan bırkmak çok kolaydır..Dikkat: Kesinlikle bunu önermiyorum. Bilgi vermek amacıyla yazılmıştır) Bunu yapmak gidon açısı daha dik bisikletlerde çok daha zordur.
E: ÇATAL EĞİM FARKI
Bu fark, ön teker milinin izdüşüm noktasıyla (ön tekerin yere değdiği nokta) çatal borusundan geçen hayali çizginin, yerde kesiştiği nokta arasındaki uzaklıktır. Bu uzaklığı, çatalın eğimi ile çatal borusunun açısı belirler. Bu mesafe azaldıkça ön teker, gidondan gelen en küçük hareketi "yanıtlar". Bu özellikle bozuk, taşlı yollarda çok önem kazanır. Eskiden bisiklet çatallarındaki kavis çok fazlaydı. Bu gereken manevra duyarlılığını azaltıyordu. Bundan 10 yıl önce düz (kavissiz) çatallar ortaya çıktı. İstenen duyarlılık sağlandı ancak bu kez de, yoldaki en küçük girinti çıkıntı büyük bir ölçüde bisikletçiyi yordu. Bu sistem çabuk terk edildi ve ne dik ne de çok kıvrımlı çatalların ,en iyi çözüm olduğu ortaya çıktı.
F: ARKA GÖBEK-AYNA MİL UZUNLUĞU:
Bu mesafe ne kadar uzun olursa konfor o oranda artar. Fakat bu kez de bisiklet ataklığını kaybeder ve yokuşlarda verimsiz bir sürüş ortaya çıkar. Günümüzde bu ortalama 17 inch (43 cm.)dir. Ancak bu mesafeyi kısaltmaya doğru bir eğilim vardır. Zaten yarış bisikletlerinde burası 39-42 cm. arasında değişir.
G: ÖN GÖBEK-AYNA MİL UZAKLIĞI:
Bu mesafenin, pedal kolları (kranklar) yere paralelken gidonu çevirdiğinizde ayak ucu tekere değmeyecek kadar olması gerekir. Bu, pedal çevirirken aynı zamanda güvenli manevra anlamına gelir.
H: KADRO UZUNLUĞU:
Her iki teker merkezleri dolayısıyla ön ve arka tekerin yerle temas eden noktaları arasındaki mesafedir. Bunun uzun olması, bisiklete düz yollarda rahat kullanım, kısa olması duyarlılık, ataklık sağlar.
I: AYNA MİL YÜKSEKLİĞİ:
Ayna milin yerden yüksekliğidir. Bunun yere yakın olması manevra yeteneğini arttırır. Yüksek bir ayna yatak yuvası daha fazla denge ve düz yolda daha iyi sürüş sağlar. Buranın yüksek olması, engellerden geçerken yine avantajdır. Zaten artık dağ bisikletlerinde son yıllarda en büyük ayna dişlinin çapı (diş sayısı) azaltılarak bu, en aza indirilmiştir.
.J: GİDON BOĞAZI AÇISI:
Gidon boğazının ön çatal borusu ile yaptığı açıdır. Bu, şehir bisikletlerinde genellikle 15 ile 25 derece arasındadır. Sportif bisikletlerde ise 15 ile 10 derece dir. Ön kısmı yükselen ön süspansiyonlu bisikletlerde bu açının 0-5 derece , yani alçak olması, amortisörün yarattığı yüksekliği dengeler.
K: GİDON BOĞAZI UZUNLUĞU:
Ön çatal ekseniyle gidon merkezi arasındaki uzaklıktır. Gidon boğazının uzunca olması bisikletçinin ağırlığının arka ve ön tarafta daha dengeli dağıtılmasını sağlar. Bu tip boğazlar (13-15 cm.) daha çok yarış tipi, yüksek performanslı bisikletlerde bulunur. Kısa tip (5-10 cm.) boğazlı bisikletlerde, gidon hakimiyeti daha zor olur fakat konforlu bir sürüş sağlar.
Doğal olarak, tüm bu ölçülerin ayrı değerlendirilmemesi gerekir. Bisikletin tüm ölçüleri-açıları birbirlerini etkileyen faktörlerdir. Bunların tümünün toplamı bir bisikletin sürüş karakterini belirler. Bu özellikleri görebilme, tanıyabilme yetisi, bir performansı hakkında oldukça fazla fikir verir.
Kadro Geometrisi Kullanım Alanını Belirler
Bir kadronun boyutları ve geometrisi bisikletin hangi alanda kullanılacağını belirler. Eğer bisikletiniz boş zamanlarınızda gezinti için kullanacağınız bir araç ise ve de kadrosu yarış performansına göre ayarlanmışsa yanlış bisiklet satın almışsınız demektir. Ya da bisikletinizden yüksek yarışma performansı bekliyor ve bunu da uygulamayı düşünüyorsanız ve de bisikletinizin açıları eğimli, arka tekeriniz de ayna yatak yuvasından uzakta ise, yine yanlış bir seçim yaptınız demektir.
Kadro Yapısının İncelenmesi
Bir kadroda, mühendislerin neden belirli malzemeler, belirli boru birleştirme teknikleri, belirli tasarımlar ve komponetler kullandıklarını anlamak için önce kadronun ne gibi streslere maruz kaldığını incelemek gerekir. Kadroda iki çeşit gerilim vardır:
1.Statik Gerilim: Kadronun ağırlığı, bisikletçinin ve varsa yükünün ağırlığıdır.
2.Dinamik Gerilim: Bisikletin hızına, yolun durumuna ve fren koşullarına göre değişiklik gösterir.
Bu iki tür gerilim birbirleriyle etkileşerek dağ bisikleti kadrosunda hatırı sayılır yüklenmelere yol açar. Dikkat edilirse önemli faktörlerden birisi, kat edilen yolun durumudur. Eğer bu yol derin çukurlu, büyük taşlı ve de aşağı eğimli bir yol ise, bunun dinamik etkileri kadroda iyice hissedilir ve kadronun yapısının çok sağlam olmasını gerektirir. Son yıllarda dağ bisikleti kadro tasarımlarında ve malzemelerinde bu kadar çeşitlenme olmasının nedeni, yol bisikletlerinde pek rastlanmayan bu problemlere karşı çözümler bulmak için çok çeşitli araştırmaların yapılıyor olmasıdır. Kadroya üst taraftan yükleme yapan vektörler bisikletçinin kendisi ve varsa yükü ayrıca kadronunun ağırlığıdır. Yanlardan gelen stres ise, çoğunlukla ayakta ve yüklenerek pedal çevirme sonucu artar.
Eğer kadroda, özellikle ayna yatağa bağlanan yatay bacaklarda tasarım ve malzeme iyi değilse, bacak enerjisinin bir kısmı boşa gider. Eğer bu bölge esnek bir yapıda ise, kadronun geri kalan bölümlerinde oldukça büyük streslere yol açar ve bisiklet hızlı arazi inişlerinde dengesiz yol alır. Dinamik gerilimlerin en önemlisi kadroya alttan etki eder ve baş edilmesi en zor strestir. Eğer bisikletçi ve kadro ağırsa, ayrıca bir de arazi koşullarında hızlı yol alınıyorsa özellikle kadronun alt bölümlerine çok yük biner. Dağ bisikletlerinin bozuk yollara dayanabilmesi için şu kriterler saptanmıştır:
1.Mümkün olduğu kadar küçük kadro yapısı.
2.Yerden yüksek ayna yatak yuvası (bu, esnemeyen bir yapı ve altta daha fazla bir boşluk kazandırır).
3.Boru çaplarının artması (borularda “rijidite” sağlar).
4.Ön çatal borusu yatağının çapının artması (daha iyi şok yutulması ve dağılımı sağlar).
5.Oval, kare, dikdörtgen bitişli boru kesitleri (kritik noktalarda dayanıklılığı arttırır).
6.Kuvvetlendirilmiş arka çatal ve bacaklar.
7.Dövme( forged) ön ve arka mil yuvaları.
8.Ön veya arka amortisör (özellikle arazi inişlerinde).
Kadro Tasarımı
70'li yıllarda ilk MTB kadrosu üreten Joe Breeze’den sonra artan talebi karşılamak üzere hepsi Kaliforniyalı olan Gary Klein, Richard Cunningham, Keith Bontrager gibi ilk tasarımcıların ürünleri, son 30 yıldır büyük değişimlere uğradı.
Günümüzün en son tasarımı MTB kadrolarının, eğimli üst boru, çok hafif kıvrımlı ön çatal ve özellikle amortisör, çok kaliteli kadro malzemesi ( alüminyum, karbon, titanyum vs.) ve dik açılı bir kadro yapısı gibi özellikleri vardır. Bir dağ bisikleti kadrosu son derece dengeli, fonksiyonel, rijid (sert) fakat aynı zamanda da bazı yönlere esnek olmalıdır. Ön-arka çatallar, geniş lastiklerin üstü çamurla kaplandığı zaman dahi rahatça dönebilecekleri açıklıkta olmalı, kadronun stres noktaları sağlamlaştırılmış fakat bozuk yolda bile sürücüyü çok fazla sarsmayacak şekilde üretilmelidir. Tabii tüm bu özelliklerin toplandığı kadroların (bisikletlerin) fiyatlarının da yüksek olması doğaldır. Bu tür bir bisiklet kullanmanın zevkini ve heyecanını sadece onu tadanlar bilir. Ayrıca her bisikletin yarattığı duygular çok değişiktir. Sanırım sadece kadrolar hakkında bile yüzeysel bu bilgiler, size bisiklet denen şu "basit" aracın aslında günümüz teknolojisinin minik bir aynası olduğunu göstermiyor mu?