Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Küresel ısınma ve dünyamız.

Scudo
Türkiye kuraklık alarmı veriyor!


Kuraklık, siyaset meydanının öncelikli konuları arasında yok. Ama Türkiye'de çölleşme manzaraları artık alarm veriyor! Burdur'da göçmen kuşların uğrak yeri olan Yarışlı Gölü buhar oldu. Van Gölü'nde ise tehlike çanları çalıyor.

Haberin devamı

(link)

Kaynak:milliyet.com.tr
 
DÜNYAYI KURTARMAK İÇİN 10 YILIMIZ KALDI!

Felaketin adı "küresel ısınma"
Amerikalı bilim adamları, önlem alınmaması halinde küresel ısınmanın deniz suyu seviyesinde sanıldığı gibi 40 santimetre değil, metrelerce yükselmeye yol açabileceğini belirtti.

DIŞ HABERLER SERVİSİ

İngiliz "Independent" gazetesi, küresel ısınma nedeniyle dünyanın zannedilenden çok daha yakın bir gelecekte büyük tehlike altına gireceğine dikkat çekti. Gazete, küresel ısınmaya karşı "dünyanın her yerinde başlatılacak bir kurtarma operasyonu" dışında hiçbir şeyin insanları bir çevre felaketinden kurtarmaya yetmeyeceğini bildirdi.

Gazetenin haberine göre, ABD'nin önde gelen bilim enstitülerinde görevli 6 bilim adamının İngiliz "Philosophical Transactions of the Royal Society" adlı yayın organı için hazırladıkları bilimsel bir araştırma, küresel ısınmanın "tüm bir medeniyeti tehdit ettiği" gerçeğini kesin ve net bir biçimde ortaya koydu.
Amerikalı uzmanlar, BM Hükümetlerarası Küresel Isınma Paneli'ni (IPCC) bu yüzyılın sonuna kadar buzullardaki erime nedeniyle denizlerde meydana gelecek su seviyesi yükselişini "düşük göstermekle" eleştirdi.

IPCC'nin bilgisayar ölçümüyle yaptığı tahminlere göre, 2100'e kadar deniz suyu seviyesindeki artış 40 santimetre olarak tahmin edilirken, bu yükselişin gerçekte birkaç metre olabileceğini vurgulayan Amerikalı bilim adamları, "İşte tam da bu yüzden bugün dünyada tehlike çok yakın" dedi.
Amerikan Kongresi'ni küresel ısınmayla ilgili olarak ilk uyaran bilim adamı olan NASA uzmanı Dr. James Hansen'in başını çektiği araştırmacılar, hazırladıkları raporda şu tespitte bulundu:

Rapordaki gerçek

"Şu andaki mevcut sera gazı salımı dünyadaki küresel iklimi, insanlar ve diğer canlılar için büyük tehlike oluşturabilecek ve tehlikeli bir şekilde kontrolden çıkabilecek dramatik değişikliklerin eşiğine taşıyor."
Dr. Hansen, karbon gazı emisyonunu çok acil bir şekilde azaltmak için insanların 10 yılı olduğuna dikkat çekerek, "Aksi takdirde, aşırı ısı, kutuplardaki buzun erimesini son derece hızlandıracak" diye konuştu.

Klima küresel ısınmayı artırıyor

TEMA Vakfı Genel Müdürü Uygar Özesmi, birçok kişinin sıcaklık artışını, klima ile çözeceğini düşündüğünü belirterek, çalışan her klimanın küresel ısınmayı artırdığını, bu yüzden herkesin sıcakla yaşamayı öğrenmesi gerektiğini söyledi. Klima kullanımının sınırlandırılması gerektiğini belirten Özesmi, "Herkesin küresel ısınma nedeniyle bazı alışkanlıklarını bırakması, sıcaklık artışına karşı yaşam biçimini değiştirmesi gerekiyor" dedi.

Kaynak:milliyet.com.tr
 
  • Beğen
Tepkiler: Kuzey Ege
Küresel ısınma endişe veriyor...

Türkiye’de her üç kişiden birinin küresel ısınmayı en büyük tehdit olarak gördüğü ortaya konuldu. Bunu yüzde 29,1 ile savaşlar, yüzde 8,9 ile de terör ve anarşi izliyor.
AA
Güncelleme: 10:15 TSİ 20 Haziran 2007 Çarşamba

ANKARA - GfK Türkiye ve ARYA Sponsorluk tarafından Türkiye’nin 16 ilinde yapılan araştırma ile, insanların “gelecek konusundaki korkuları, küresel ısınma konusundaki düşünceleri ve çevre konusunda özel sektörün yürüttüğü faaliyetler” değerlendirildi.

Buna göre, gelecek konusunda en fazla korkutan gelişme sorusuna katılımcıların yüzde 34,1’i “küresel ısınma” cevabını verirken, kentsel kesimde bu oranın kırsal kesimlere göre daha yüksek olduğu dikkati çekti.

Katılımcıların yüzde 29,1’i savaşları, yüzde 8,9’u terör ve anarşiyi tehdit olarak görürken, yüzde 8,4’ü fakirliğin yüzde 5,7’si açlığın, yüzde 2,6’si ise işsizliğin korkutucu olduğunu belirtti.

Küresel ısınma konusunda önlemler almakla sorumlu görülen kurumların başında yüzde 37 ile devlet gelirken, bunu yüzde 28,1 ile bireyler izledi.

Araştırmaya katılanların yüzde 7’si küresel ısınma konusunda ABD’nin tedbir alması gerektiğini savunurken, yüzde 5,9’u özel sektör ve şirketlerin, yüzde 5,4’ü hükümetlerin, yüzde 1,9’u sivil toplum kuruluşlarının, yüzde 1,2’si Avrupa Birliği’nin önlem alması gerektiğini kaydetti.

ALINMASI GEREKEN BİREYSEL TEDBİRLER
Küresel ısınma için alınması gereken bireysel tedbirler dikkate alındığında katılımcıların yüzde 70’u suyu, yüzde 63,2’si elektriği tedbirli kullanmak gerektiğini belirtirken, yüzde 57,9’u ozon tabakasına zararlı maddeleri olabildiğince az kullanmak gerektiğini, yüzde 41,6’sı da yakıtı (doğal gaz kömür gibi) tedbirli kullanmak gerektiğini ifade etti.

Çöpleri plastik, kağıt olarak ayırmak gerektiğini belirtenlerin oranı yüzde 41,3’ü bulurken, yüzde 40,6’sı elektronik eşyaları kullanılmadığında açık bırakmamak gerektiğini, yüzde 35,9’u ise çevredeki insanları uyarmak, yüzde 33,1’i ise kurşunsuz benzin kullanmak gerektiğini kaydetti.

Katılımcıların yüzde 24,7’si buzdolapların mevsim ayarlarını doğru yapmak, yüzde 21,8’i ısıyı yükseltmek yerine daha kalın giyinmek gerektiğini belirtti.

Küresel ısınmaya karşı herhangi bir tedbir alınıp alınmadığını sorulması üzerine de yüzde 25,9’luk kesim herhangi bir tedbir almadığını söyledi.

ŞİRKETLERDEN AĞAÇLANDIRMA BEKLENİYOR
Araştırma, özel sektör şirketlerinin çevre konusunda yürüttükleri projeler hakkında ise halkın çoğunluğunun fikir sahibi olmadığını ortaya koydu.

Katılımcıların yarısı firmaların yürüttüğü çevre projelerinden hiç haberdar olmadığını belirtirken, “yeterince veya kısmen haberdarım” şeklinde yanıt verenlerin oranı ise yüzde 18’te kaldı.

Çevre konusunda yürüttüğü faaliyetler açısından en başarılı bulunan şirket veya sivil toplum kuruluşunun sorulması üzerine de katılımcıların yüzde 76’sı bilmediğini ifade etti.

Bu oranın yüksekliği de çevre konusunda çalışan kurumların iletişim faaliyetlerini yoğunlaştırarak halkı daha fazla bilgilendirmeleri gerektiğini gözler önüne serdi.

Çevre konusunda şirketlerden beklentiler içinde en fazla dile getirilen talep yüzde 28,9 ile “ağaçlandırma” iken, bunu yüzde 14 ile su kaynaklarının korunması, yüzde 13,5 ile bireylerin bilinçlendirilmesi ve yüzde 13 ile atık kontrolü gibi çevre koruma faaliyetlerine dair beklentiler takip etti.

Kaynak:ntvmsnbc.com
 
NTV Yayınları’ndan Küresel Isınma Atlası


Küresel ısınmayla birlikte dünya nasıl değişti? Daha başka neler, nasıl değişecek? Hayvanlar, tehlikeyi nasıl fark etti, nasıl önlemler aldı? Ve insanlar... Onları nasıl bir gelecek bekliyor? Hepsinin cevabı Küresel Isınma Atlası’nda.

İSTANBUL - NTV Yayınları tarafından gündemimizi meşgul eden ve hayatımızı saran sorunların ele alındığı yeni bir Atlas dizisi okurlara sunuldu. Fransız Çevre Mühendisi Frederic Denhez tarafından yazılan, Özgür Adadağ tarafından çevirilen Küresel Isınma Atlası, küresel ısınmayla birlikte hayatımızda olabilecek tüm değişiklikleri haritalar, grafikler ve resimlerle anlatıyor.

Kitabın Türkçe baskısı için önsöz yazan İklimbilimci Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu, 21. yüzyılda Türkiye’yi bekleyen riskleri anlatıyor. Kadıoğlu şunları söylüyor:

“Kış aylarında yağış miktarı yazdan daha hızlı azalırken, sıcaklıklardaki artış yazdan daha düşük olacak. 2100’e doğru özellikle yaşlılar, hastalar ve çocuklar üzerinde sağlık sorunları açısından olumsuz sonuçlar meydana gelecek.

Daha az karlanan dağlar ve daha fazla Akdeniz manzarasının görüleceğini söyleyen Kadıoğlu, “2100’e gelindiğinde, Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklık artışı gezegen ölceğinde öngörülen ortalama değerde gerçekleşecek olmasına rağmen, Türkiye üç deniz arasındaki coğrafi konumu ile ‘tanrılar tarafından kutsanmış’ ülke olmaya devam edecek” diyor.

2100 YILININ DÜNYA HARİTASI
Çocuklarımız ve torunlarımız nasıl bir dünyada yaşayacak? 21. yüzyılın başında günlük hayat nasıl değişecek? Küresel Isınma Atlası’nda gelecekle ilgili öngörüler ve 2100’de bugünkünden çok farklı bir dünya haritası yer alıyor.

HABERCİ HAYVANLAR, UYUMLU BİTKİLER
Küresel Isınma Atlası’nda, iklim değişikliklerine hayvanlar ve bitkiler dünyasının nasıl uyum sağladığı da gösteriliyor. Canlıların küresel ısınmaya adaptasyonu şu sözlerle anlatılmış:
Hayvanlar, bizden çok daha önce iklimin eskisi gibi olmadığını anladı. Özellikle son 30 yılda çok sayıda hayvan türü yaşadıkları alanı değiştirdi. Dünyanın her yerinde, özellikle de Avrupa’nın doğusunda bazı türler (örneğin beyaz leylek) kışın göçe başlayacakları bölgelere gitmek için göçe başlamakta gecikmeye başladılar.
Bitkiler alemi atmosferdeki sıcaklık değişimine daha önce tepki verdi. Ilıman bölgelerdeki bitki ve ağaçlar daha hızlı büyüyor ve 20. yüzyılın başına göre daha hızlı ürüyorlar. Güneydeki türler daha kuzeye yerleşiyor, alçaklarda yaşayanlar yukarılara doğru alanlarını genişletiyorlar.
http://img508.imageshack.us/img508/7836/268364ym6.jpg

ATLAS DİZİSİNDEN ÇIKACAK DİĞER KİTAPLAR:
Dinler Atlası
Amerikan İmparatorluğu
Diller Atlası
Mutfak ve Gastronomi Atlası

Küresel Isınma Atlası
NTV Yayınları
Perakende Fiyatı : 15 YTL
Internet / Call Center Fiyatı : 11 YTL

Kaynak:ntvmsnbc.com
 
Onu bunu bilmem, kimse (ben dahil) tam manasında üstümüze düşen görevi yerine getiremiyoruz. Tam bir protesto yok. Küresel ısınma için illa zararlı gazların oluşmasını engellemek yetmez. Tasarruf yapmalıyız. Ulaşımda tasarruf yapmalıyız. Otobüsler simsiyah karbon attırıyor ve kimse de ilgilenmiyor. İthal gelen meyveleri istiyoruz. Halbu ki o meyvenin gelmesi için havada salınan uçak yakıt atığının hesabını yapan yok, orman yangınlarının önne geçebilen yok, protesto, bilinçlendirme için dünyada konserler düzenlendi ve o konserler için yapılan taşıma, ulaşım, elektrik harcamasıyla oluşan çevreyi kötü yönde etkileyen gazlardan herkes bi haber.

Sonumuza katlancaz.

2-3 hafta içinde yine Kaynaşlı'dan Ankara'ya bisiklet yolculuğu yapçam. İmkanım olursa küresel ısınmaya karşı bir yolculuk yaparım.
 
Acilen enerji kısıtlanmasına gitmek gerekiyor.Artık devlet politikası olmalı bu...
 
  • Beğen
Tepkiler: Kuzey Ege
Küresel ısınma 2009’dan sonra artacak


Çevre uzmanları, küresel ısınmanın 2009 yılından sonra artacağı tahmininde bulundular.

NTV-MSNBC VE AJANSLAR
Güncelleme: 20:24 TSİ 09 Ağustos 2007 Perşembe

WASHINGTON - Küresel ısınmanın, 21. yüzyılda karbon gazı salımının etkisiyle artacağı yönündeki genel uyarının yanında, 2005 yılını takip eden 10 yıl içindeki olasılıklara değinen İngiliz bilim adamlarının raporunda, insanın neden olduğu küresel ısınmadan ziyade, doğal etkenlerin sebep olduğu iklim değişikliği üzerinde duruldu.

Tahminde bulunmak için, El Nino ile okyanus sirkülasyonundaki diğer dalgalanmalarla ısı üzerinde çalışmalarda bulunan uzmanların Science dergisinde yayımlanan raporuna göre, dünya gerçek ısınmayla 2009 yılında tanışacak. 2009’a kadar ise doğal güçler, insanın yol açtığı tahmini ısınmayı dengeleyecek.

Kaynak:ntvmsnbc.com
 
Manyas’ta kuş türü sayısı 27’ye indi

“Manyas Kuş Cenneti”nde kuraklık, kirlilik ve tahribat nedeniyle kuş türü sayısı 27’ye indi, kuş popülasyonunun da azaldı.

AA
Güncelleme: 21:05 TSİ 11 Haziran 2007 Pazartesi

BALIKESİR - “Uluslararası Bandırma Kuş Cenneti Kültür ve Turizm Festivali” kapsamında, “Küresel Isınma ve Manyas Kuş Cennetine Etkileri” konulu panel düzenlendi.

Çevre ve Orman Bakanlığı Biyolojik Çeşitlilik Koruma Ekolojisi Uzmanı Sühendan Er, panelde yaptığı konuşmada, Manyas Gölü’nün kirlilikten yakasını kurtaramadığını söyledi.

Gölün en büyük kaynağı Sığırcı Deresi’ne, beyaz et sektöründe faaliyet gösteren işletmeler tarafından günde 200 ton atık bırakıldığını iddia eden Er, göl etrafında yaşayanların ise söğüt ve sazlıkları yaktığını, bunun da doğal yaşamı olumsuz etkilediğini belirtti.

KUŞ DAVRANIŞLARINDA DEĞİŞİKLİK

Göldeki kuş davranışları üzerine 25 yıldır çalışma yapıldığını belirten Sühendan Er, “Kuşlar, doğanın ve insanların yaşamlarının tehlikeye girmesi konusunda erken uyarı sistemidir. Bu yıl kuşların davranışlarında değişiklikler gözlendi. İlk defa yerel türler 1,5 ay, göçmen kuşlar da gelir gelmez 3-4 hafta önceden kuluçkaya yattılar. Bu fizyolojilerindeki değişmeyi gösteren bir işaret. Bunun küresel ısınmayla ilişkili olup olmadığına zamanla karar verilecek. Kuraklık nedeniyle de su 200-250 metre çekildi. Kuraklık, kirlilik ve tahribat nedeniyle Manyas Kuş Cenneti’ndeki kuş türü sayısı 27’ye indi, kuş popülasyonu da azaldı.”

Var olan kaynakların çok iyi korunması gerektiğini vurgulayan Er, “Bu tür sulak alanlar, bir bölgenin iklim statitasyonunu sağlayan en önemli tampon bölgeler. Onları şu anda tahrip ediyoruz, yok ediyoruz, farkında değiliz” dedi.

Kaynak:ntvmsnbc.com
 
selamlar bütün dünyayı ve insanları ilgilendiren yaşamı tehtit eden konuları açtığınız iç teşekkürler. insanlık olarak anı yaşa diye bi kavram taşıyoruz sanırım gelecekte ne olacak umurunda olmayan sadece gelecekte maddi şeyleri umursayan bir toplum gözüküyo şu an .yaşamak her insan istiyo fakat bunun için çaba gösteren insanlar nadir gözüküyo.doğamızı yaşama alanlarımızı kendimiz yok ediyor fakat hep bir suçlu arıyoruz.yaşanacak bir dünya için el ele vermemiz yeni nesilleri aydınlatmamız ve ilerdeki neslimizide düşünmemiz gerekiyor.her şey kendi elimizde.benim düşüncelerim bunlar....


saygılarımla
 
Bu haber için yeni bir konu açmak istemedim.

Türkiye’nin en önemli doğal milli parkı olan Manyas Kuş Cenneti, yılda 266 farklı kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Dünyanın en önemli kuş konaklama merkezlerinden biri olarak kabul edilen Manyas Kuş Cenneti’nin can damarını ise Manyas Gölü oluşturuyor. Kuraklıktan etkilenen Manyas Gölü, şu anda yüzlerce metre içeriye çekildi. Kayıklar karaya oturdu, iskeleler kurudu, toprak yarıldı, milyonlarca midye ortaya çıktı.
VATAN-Peki bu tablo Manyas Kuş Cenneti için nasıl bir tehlike oluşturuyor. VATAN bu soruya yanıt aramak için Manyas’taydı.
Pelikanlar çoğalamıyor
Milli Parkta bulunan 13 metrelik gözetleme kulesine çıkıldığında, vahim tablo ortaya çıkıyor. En önemli kuş türü olarak kabul edilen Tepeli Pelikanlar’ın yumurtlaması için yapılan 2 metre yüksekliğindeki sazlıklardan bile sular çekilmiş. Sazlıklar Manyas Gölü’ne 200 metre uzaklığında. Orman Bakanlığı Milli Parklar Genel Müdürlüğü yetkilileri, Manyas Gölü’nde doğal dengenin korunabilmesi için, ağustos ayında göldeki su seviyesinin denizden en az 14 metre yükseklikte olması gerektiğini belirtiyor. Şu anda ise gölün deniz seviyesinden yüksekliğinin 14.30 santimetre olduğunu vurgulayan yetkililer “Eğer sular 30 santimetre daha çekilirse işte o zaman tehlike sınırı aşılmış oluyor” dedi.
Türler azalmadı ama
Yetkililer geçmişte daha kötüsünün de yaşandığını da belirterek, şu bilgileri verdi: “1983 ve 1985 yıllarında göl seviyesi 14.05 ve 14.10 santimetre seviyelerine ulaştı. O tarihte de ciddi bir kuraklık yaşanmıştı. Ancak ilerleyen yıllarda Ağustos ayında 15 metre seviyelerinin de üzerine çıktı. Şimdi de kuraklığın etkisi var ancak bu kuraklık birkaç yıl daha devam ederse tehlikeli boyuta ulaşır. Şuana kadar 266 tür içinde azalma olmadı. Ancak bazı kuş türleri kuraklığa doğal tepki vererek, üreme sayısını azalttı. Bunun yanısıra Tepeli Pelikanlar geçen yıl da 104 yuva yapmıştı, bu yıl da 104 yuva yaptılar.”
50 yıl önce de yaşadık
Manyas Köyü’nün etrafında 13 köy bulunuyor. Bu köyler tarım ve balıkçılıkla geçimlerini sağlıyor. Manyas Kuş Cenneti’nin hemen yanındaki Manyas Köyü’nde köylüler gölün hiç bu kadar kurumadığını anlaıyor. 75 yaşındaki Mustafa Öznarin, bu yıl yaşanan kuraklığı bir de 1957 yılında gördüklerini belirterek, şunları söylüyor: “Doğdum doğalı bu köydeyim. Buna benzer bir kuraklığı 1957 yılında da yaşadık. Göl yine çekilmişti ama bu kadar olmamıştı. Özellikle poyraz estiğinde göl neredeyse 1 kilometre içeri çekiliyor. Gölün kenarında bataklıklar oluştu. Bu bataklıklar insan yutacak kadar büyük. Kışın hiç kar yağmadı bu yüzden göl kurudu.”
Tek bir balık bile tutamıyoruz
180 hanelik Bereket köylüleri ise geçimlerini balıkçılıkla sağlıyor. 58 yaşındaki Yaşar Gındık “Köyümüz Bereket ama, bereketimiz kalmadı” diyor. Gındık şunları söylüyor “Ağustos ayından nisan ayına kadar balığa çıkardık. Sazan, Turna, İsrail çapağı tutar hemen hergün bir tır balık satardık. Ama ağustos ayı geldi birgün bile balığa çıkamadık. ben geçimimi balıkçılıkla sağlayan biriyim. Günlerdir eve nasıl ekmek götüreceğim diye kara kara düşünüyorum.” 33 yaşındaki Zeki Tek ise hem balıkçılıkla hem de hayvancılıkla geçindiğini söylüyor. Susuzluğun ineklerini de olumsuz etkilediğini anlatan Tek “4 ineğim var, geçen ay bin 200 YTL vererek yem satınaldım. Hayvanların sütünden 700 YTL kazandım. Susuzluk ineklerin verimini de düşürdü. 500 YTL zarardayım” dedi.

alıntıdır.
 
Küresel ısınmayı durdurmak için

Evde ve iş yerinde alınacak küçük önlemlerle büyük oranda enerji ve su tasarrufu sağlanabiliyor.
AA
Güncelleme: 09:44 TSİ 20 Ağustos 2007 Pazartesi

KONYA - TEMA, küresel ısınmayı durdurmak için herkesin uygulamaya koyabileceği bir dizi önlem alınmasını öneriyor.

TEMA yetkililerinden alınan bilgiye göre, küresel ısınmaya karşı kişisel çabalar yetersiz olabiliyor, ancak hep beraber hareket edildiğinde etkili oluyor. Evleri ısıtmak ve soğutmak için kullanılan enerjiden, yapılacak ufak değişikliklerle tasarruf yapılabileceğini belirten TEMA yetkilileri, daha az enerji kullanımı için şu önerilerde bulundu:

Evimizin yalıtımını iyi yapalım. İyi yalıtılmış çatılar metrekarede 15 litre yakıt tasarrufu sağlayabilir. İç ve dış duvarların yalıtımı, eski binalarda zor da olsa ısıyı korur.

Doğru oda sıcaklığı sağlanmalı. Çalışma ve yaşama alanları için ortalama 20-21 derecedir. Bu değerlerden aşağı her derecede yüzde 6 oranında ısınma giderlerinden tasarruf edilir. Gece düşürülen ısı da aynı yönde etkili olacaktır.

Üşüyünce her zaman biraz daha fazla giyinebiliriz. Kullandığımız odaları ısıtalım.

Sürekli oturmadığımız odaların ısıtıcıları kapatılabilir, daha az kullanılan yatak odası, misafir odası ve banyolardaki ısıtıcıları ise gerektiği zamanlarda kullanabiliriz.

Havalandırma, az ve öz olmalı. Bütün gün yarı açık bir pencere ve çalışan bir radyatör, odamız yerine sokağı ısıtır. Geceleri panjurları, perdeleri, storları kapatalım. Tek camlı pencerelerimizi şeffaf izolasyonla kaplayabiliriz, ucuzdur ve yüzde 6-10 enerji giderlerini azaltır.

Elektrikli ısıtıcıları asgari düzeyde kullanalım. Elektrikli radyatörleri ancak acil durumlarda kısa süreli kullanalım. Her türlü elektrikli ısıtıcı yoğun enerji tüketir.
Isıtma sistemlerinin birkaç yılda bakımları, temizliği yapılmalı, havaları alınmalı. Bakımı yapılmış sistemler yüzde 10 civarında enerji tasarrufu sağlar.

Çamaşırlarımızı kaynar su yerine ılık suda yıkayalım. Aynı temizliği ve yüzde 50 enerji tasarrufu sağlamış oluruz.

Bulaşık makinesi tam doluncaya kadar bekleyelim. Makineye bulaşıkları koymadan önce çalkalamayalım, bırakalım doğru seçtiğiniz ekolojik deterjanlar işlerini yapsın.

ESKİ BUZDOLAPLARI YÜZDE 40 FAZLA ENERJİ HARCIYOR

Dışarısıyla içerisi arasındaki her 1 derecelik farkın, yüzde 10 oranında ısınma ve soğutma faturalarına yansıyacağını ve sera gazlarına ekleneceğini vurgulayan yetkililer, konfor ve ekonomi için oda sıcaklıklarının kışın 18-20, yazın da 23-25 derece olmasını önerdi.

Az enerji harcayan ampullerin kullanılması gerektiğini, ifade eden yetkililer, “Akkor ampullerimizi tasarruf ampulleriyle değiştirelim. Tasarruf ampulleri yüzde 80 daha az enerji harcar, daha çok ışık verir ve uzun ömürlüdür” dedi.

Eski buzdolaplarının yenileriyle değiştirilmesi önerisinde bulunan yetkililer, 10 yıl önce üretilen buzdolaplarının bugünkü modellerden yüzde 40 daha fazla enerji tükettiğini, bu miktarın evin üç aylık aydınlatma tüketimine eşdeğer gelebileceğini bildirdiler.

Bilgisayarların, müzik setlerinin, televizyonların uyur konumda bırakılmaması gerektiğine dikkati çeken yetkililer, kumandadan kapatılmış televizyonların açık konumda oldukları kadar enerji harcadığını kaydetti.

TEMA yetkilileri, 4 kişilik bir ailenin, musluğun gereksiz yere akmasına izin vermeyerek, kısa duş alarak, bulaşıklarını makinede yıkayarak, gereksiz yere sifon kullanmayarak, güneş battıktan sonra bahçe sulayarak, bir yılda 140 ton su tasarrufu yapabileceğini söyledi.

İŞ YERİNDE NELER YAPILABİLİR?

İş yerlerinde aydınlatma, ısınma, soğutma, bilgisayarlar, yazıcılar, fotokopi makinelerinin de küresel ısınmaya katkıda bulunduğuna işaret eden yetkililer, şu önerilerde bulundu:

Evdeki kurallar iş yeri için de geçerlidir. Bunlara bir de çalışanların ulaşımı, uçak yolculuklarını, kağıt kullanımlarını da eklersek iş yerlerinin küresel ısınmaya etkisinin azımsanmayacak miktarda olduğu görülür. Dolayısıyla karbon salımı azaltma çabamızda iş yerlerimiz önemli bir yere sahiptir. Bilgisayarlarımızı kapalı tutalım. Bilgisayarlarımızı üç saatten fazla bir süre, ekranımızı 30 dakikadan fazla bir süre kullanmayacaksak kapatalım.

Kahve-çay makinesini açık bırakmayalım. Sıcak durması için termos kullanabilirsiniz.

Enerji tasarrufu etiketine dikkat edelim. İş yerimize tasarruflu ofis donanımları seçelim. Sadece enerji tasarrufu değil, bütçemize de katkı sağlamış oluruz.
Alternatifler düşünelim. İş yerimizde, bisiklet kullanımını teşvik edelim. Toplu ulaşım araçlarının kullanılmasını, araçların paylaşılmasını kağıtların geri kazanımını düşünerek hareket edelim.

Karbondioksit salınımının en önemli kaynağı, kara ve hava taşıtlarının oluşturduğu ulaşım sektörüdür. Uçaklar küresel karbondioksit miktarının yüzde 12’sini oluştururlar.

Arazi araçları, pikaplar, minibüsler gibi yüksek motor hacimli araçlar diğerlerine göre daha çok yakıt tüketirler. Bu tip büyük araçları kullanmaktan kaçınalım.
Eğer 30 saniyeden fazla bekleme yapacaksak kontağı kapatalım.

Lastiklerimizi kontrol edelim. 0,5 bar eksiltilmiş hava, yakıt tüketimimizi yüzde 5 arttırır. Bagajdaki gereksiz yükleri ayıklayalım. Aracımız, 100 kiloluk bir yükle 100 kilometrede 1 litre daha fazla yakıt tüketir.

Arabamız dururken ısıtmaya çalışmayalım. Yürürken daha hızlı ısınır ve daha az yakıt tüketir.

TÜKETİME DİKKAT

Küresel ısınmanın önlenmesinde günlük gıda tüketiminin de önemli rol oynadığını belirten yetkililer, önerilerine şöyle devam etti:

Organik ürünleri seçelim. Çiftçiler her yıl milyarlarca ton tarım ilacı kullanırlar. Bu ilaçlar zararlıları öldürürken toprağın içindeki karbonu tutan mikro organizmaları da öldürür. Dolayısıyla karbon toprakta tutunamadığı için atmosfere karbondioksit olarak salınır. Organik olmayan tarım ürünleri sadece sağlığımıza zararlı olmayıp küresel ısınmaya da yol açar.

Yerel ürünlerle beslenelim. Çok seyahat etmiş ürünler bize ulaşana kadar karbondioksit salınımına neden olurlar.

Mevsiminde yiyelim. Ulaşımın yol açacağı sera gazlarını önlemiş oluruz.
Atıkları azaltalım, geri dönüştürelim ve tekrar kullanalım. Evimizde ne kadar atık ürettiğimizi düşünelim. Halen çevresel maliyetler atık yönetimine yansımamaktadır ve Avrupa Birliği ülkelerinin yüzde 60’ında çöpler gömülerek ortadan kaldırılmaktadır.

Yeşil enerjiye yatırım yapalım. Yeşil enerji üreten firmaların hisse senetlerini tercih edelim. Yeşil enerji geleceğin enerjisidir.

Kaynak:ntvmsnbc.com
 
Küresel ısınmada kritik eşik

Biyolog-Bir Derneği, Birleşmiş Milletlerin (BM) iklim raporuna göre, dünyanın ortalama sıcaklığının 2 derece daha artmasının, “kritik eşiğin aşılması” anlamına geldiğini, bunun da insanlık için “telafisi olmayan sonuçlar doğuracağını” duyurdu.
AA
Güncelleme: 14:45 TSİ 23 Ağustos 2007 Perşembe

ANKARA - Biyolog-Bir Derneğinden yapılan yazılı açıklamada, insanlar tarafından atmosfere bırakılan gazların, sera etkisi sonucu dünya yüzeyinde sıcaklık değerlerini arttırdığı, bunun da “küresel ısınma” olarak tanımlandığı hatırlatılarak, “Son 10-15 yıl içinde insanlığın temel ekolojik sorunları arasına eklenen küresel ısınma ve küresel iklim değişimi, ülkemizde içinde bulunduğumuz yılda kuraklık etkisiyle kendisini göstermiştir” denildi.

Güneşten gelen ışınların, yeryüzünden tekrar atmosfere yansıtıldığı, bazı ışınların da su buharı, karbondioksit ve metan gazının dünya yüzeyinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutulduğu anımsatılan açıklamada, dünya sıcaklığının bu nedenle arttığı belirtildi.

“Son yüzyılda fosil yakıtların yakılması, ormansızlaştırma, hızlı nüfus artışı gibi nedenlerle karbondioksit, metan ve diazotmonoksit gazlarının atmosferde birikmesi artmıştır” denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“1860 yılından günümüze kadar tutulan kayıtlar, küresel sıcaklığın ortalama 0,5-0,8 derece arttığını göstermektedir. Bilim adamlarına göre bu sıcaklık artışı, canlılar üzerinde etkisini göstermeye başlamış ve geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşmıştır. Küresel ısınmaya bağlı olarak dünyanın bazı bölgelerinde kuraklık, çölleşme yaşanırken, bazı bölgelerde kasırga, seller ve taşkınların şiddeti ve sıklığı artmıştır.

Küresel ısınmaya karşı alınacak önlemleri içeren uluslararası Rio Sözleşmesi, 21 Mart 1994 tarihinde, devamında da Kyoto Sözleşmesi 16 Şubat 2005 tarihinde resmen yürürlüğe girmiştir. Sanayileşmiş ülkelerin çoğunluğu, sözleşmeyi imzalayıp onaylamıştır. Bu ülkelerden, tüm dünya sera gazı emisyonlarının yüzde 25’inden tek başına sorumlu olan ABD ve yüzde 1,5’lik paya sahip Avustralya, sözleşmeyi imzalamış, ancak onaylamayı reddetmiştir.”

Türkiye’nin, küresel ısınma konusunda her zaman çok yavaş davranan, zaman kazanmaya çalışan bir ülke olduğu iddia edilen açıklamada, “Sözleşmenin getirdiği en büyük yükümlülük olan sera gazı envanterini, Birleşmiş Milletlere ancak 2006 yılında sunabilmiştir. Türkiye, yüzde 1,3 payla dünyada en fazla sera gazı üreten 13. ülke durumundadır” ifadelerine yer verildi.

“Sera gazı salınımına kısıtlama getiren fosil yakıtların kullanılmasının azaltılmasının, çok yönlü ekonomik sorunlar yaratmasına karşın, uygulanmasının zorunlu olduğu’ kaydedilen açıklamada, “Zira, BM’nin iklim raporuna göre, dünyanın ortalama sıcaklığının 2 derece daha artması, kritik eşiğin aşılması anlamına geliyor. Bu da insanlık için telafisi olmayan sonuçlar doğuracaktır” denildi.

Kaynak:ntvmsnbc.com
 
Küresel ısınma, küresel soğumayı beraberinde getirir. 10-15 yıl kadar daha bu ısınma sürecek belki ama sonrasında kutuplarda eriyen buzlar okyanuslardaki soğuk deniz suyu miktarını arttırarak akıntıların durmasına yada yavaşlamasına yol açacak. Tabi bunun sonucunda Dünya yeni bir buzul çağına doğru gitmeye başlayacak. Bu doğal bir süreç.. İnsanoğlu bu süreci "bilmeden" hızlandırıyor. Küresel ısınma olayına rağmen 10-15 yıl sonra hiç görülmedik sertlikte kışlar yaşanmaya başlarsa kimse şaşırmasın.

Öte yandan belirtmek istiyorum ki küresel ısınmayı geçici olarak durdurabilecek bir şey yanardağlardır. Önümüzdeki 10 yıllık dönemde dünyanın herhangi bir yerinde "sağlam" bir yanardağ patlaması olursa çıkacak atmosfere yayılacak küller ve sülfirik asit, Güneş ışığını yansıtarak en fazla bir kaç seneliğine yaz mevsimini bile iptal edecek kadar soğuma yapabilir. Tarihte bunların örnekleri mevcut. Tabi sadece soğuk filan değil, soğuğa, asit yağmurlarına ve sürekli yağışa bağlı olarak ekin hasadı alınamaması yani KITLIK.

Endonezya' daki Tambora dağı 1800 lerin ilk çeyreğinde havaya uçtuktan sonra Avrupa' da ilk yıllar yaz yaşanmamış. İnsanlar açlıktan kırılmış.
 
  • Beğen
Tepkiler: Speedy Cycler
BM'in hazırladığı rapor, küresel ısınma için ne gibi önlemler alınması gerektiğini bildiriyor.

BM raporuna göre, 100 yıl içinde küresel ısınma yüzünden ortalama hava sıcaklığı 1.8 derece artacak. Denizler 59 cm. yükselecek ve İstanbul gibi kıyı şehirlerinin büyük bölümü sular altında kalacak. 3 milyar kişi su sıkıntısı çekecek ve 600 milyon insan kuraklık yüzünden ölümle burun buruna gelecek

Saygın haftalık haber dergisi Time, felaketi önlemenin pratik yollarını açıkladı. Time’a göre, küresel ısınmayı engellemenin en önemli yolu enerji tüketimini azaltmak. Daha az tüketim, ısınmaya yol açan kirli gazların atmosfere daha az salınması anlamına geliyor. İşte öneriler:

1 Mısır yakıtı kullanın
ÇÜNKÜ dünyadaki otomobillerin yarısı, petrol yerine mısırdan üretilen etanol yakıtını kullanırsa küresel ısınmaya yol açan gazları atmosfere salınımı yüzde 7 düşer

2 Evinizi izole edin
ÇÜNKÜ küresel ısınmaya yol açan gazların yüzde 16’sından konutların enerji tüketimi sorumlu. Evlerin izole edilmesi ısınma enerjisini yüzde 40 azaltır.

3 Ampulleri değiştirin
ÇÜNKÜ sadece 7 watt harcayan çevre dostu ampüller 40 watt’lık standart bir ampül kadar ışık yayabiliyor.

4 Sokakta LED ampül
ÇÜNKÜ cadde aydınlatmalarının 18 ayda bir yenilenmesi gerekiyor. Yüzde 40 daha az elektrik harcayan LED ampüller, 2 kat daha pahalı ama 5 yıl kullanılıyor.

5 Ciplere ağır vergi
ÇÜNKÜ 1.8 litre motor hacmine sahip bir sedan otomobil kilometrede 170 gram karbon gazının atmosfere salınmasına yol açıyor. Ciplerde bu oran 2 kat fazla.

6 Organik kıyafet giyin
ÇÜNKÜ içinde tamamen doğal ortamda yetişmiş pamuktan yapılan yüzde 100 organik kıyafetler üretilirken yüzde 60 oranında daha az enerji harcanıyor.

7 Yolculuğu paylaşın
ÇÜNKÜ araştırmalar otomobil kullananların yüzde 38’inin yalnız seyahat ettiğini gösteriyor. İşe gidip gelirken otomobille topluca seyahat edin.

8 Jeotermal ısıtma
ÇÜNKÜ 13 dereceye kadar ısıtılan suyun merkezi bir sistemden binaya dağıtırak, doğalgazlı ısıtmaya destek sağlanabilir ve enerji tüketimi düşürülebilir.

9 Hybrid otomobil
ÇÜNKÜ elektrik ve benzin olmak üzere iki motora sahip olan hybrid otomobiller, yüzde 20’ye varan yakıt tasarrufu sağlıyor.

10 Ekolojik makyaj
ÇÜNKÜ içerdiği kimyasal maddelerden dolayı kozmetik ürünlerin bir çoğu çevreye zarar veriyor. Bitki özlerinden yapılan organik makyaj ürünleri moda oldu.

11 Kırmızı et yemeyin
ÇÜNKÜ kırmızı et yemeyi azaltarak ısınmaya yol açan sera gazlarının oranı yüzde 4 azaltılabilir. Dünyada 1.7 milyar inek, 1.5 milyar koyun var.

12 Plastik kullanmayın
ÇÜNKÜ plastik doğadan 1000 yılda temizleniyor. Yılda 500 milyar poşet kullanılıyor. Sadece yüzde 3’ü kağıttan...

13 Geridönüşümlü kağıt
ÇÜNKÜ geri dönüşümlü kağıdın üretimi yüzde 60 enerji tasarrufu sağlıyor.

Yılda 900 milyon ağaç kağıt üretimi için kesiliyor.

14 Toplu taşıma kullanın
ÇÜNKÜ sera gazlarının yüzde 14’ü araçlar yüzünden atmosfere salınıyor. Otobüse binerek bu oran yarıya yarıya azaltılır.

15 Bekleme modu
ÇÜNKÜ araştırmalar evlerde harcanan elektriğin yüzde 75’ini bekleme modunda tutulan televizyon ve bilgisayar gibi elektronik cihazların harcadığını ortaya koyuyor.

16 İnik lastiklere dikkat
ÇÜNKÜ havası inik lastiklerle seyahat etmek benzin tüketimini yüzde 10 oranında artırır.

17 Küçük evde oturun
ÇÜNKÜ 200 metrekarelik bir evi ısıtmak için, 100 metrekarelik bir evden 2.5 kat daha fazla enerji harcanması gerekiyor.

18 Eski kıyafeti verin
ÇÜNKÜ eski kıyafetlerin eritilip yeniden kumaş haline getirilmesiyle yüzde 76 enerji tasarrufu sağlanabiliyor.

19 Gökdelene izin verin
ÇÜNKÜ cam dış cepheye sahip olan gökdelenlerin ışıklandırma ve ısıtma giderleri, beton bir binaya göre daha az.

20 Kravat takmayın
ÇÜNKÜ kravat takmayarak sıcaklamazsınız. Erkek çalışanların tümü kravat takmazsa, klimalar daha az çalışır ve daha az enerji harcanır.

21 Pamukluları atmayın
ÇÜNKÜ pamuklu kıyafetler, sentetik madde içermediği için geri dönüşüm yapılamıyor. Ne kadar giyilirse o kadar kardır.

22 Ofis değil evde çalışın
ÇÜNKÜ imkanı olanlar ev-ofislerde çalıştığında ulaşım nedeniyle ortaya çıkan sera gazlarının azalması bekleniyor.

23 Karbon gazı denize
ÇÜNKÜ atmosfere her yıl salınan 7.3 milyar ton karbon gazının yüzde 10’u okyanus tabanında depolanabilir.

24 Yazın pencere açın
ÇÜNKÜ klima yerine bir pencere açarsanız yıllık 22.7 ton olan kişibaşı karbon gazı salınımınızı 1.8 ton azaltırsınız.

25 Bahçenize bambu
ÇÜNKÜ sadece çapı geniş dallara sahip olan bitkiler, saldıklarından daha çok karbon gazını emebiliyor.
(Alıntı)
Daha geniş kapsamlı konuya ulaşmak isteyenlere National Geography'nin son sayısında verilen ek kitabı öneririm.
 
unutmayalim 29 mart saat 20'de 1 saat isiklari sondurmeyi.:smily143:
(link)
 
Alman sanatçı Yutta Saftien'in küresel ısınmayla kaybedilen ''yeşili'' insanlara hatırlatmak amacıyla örmeye başladığı ''Greeny Sarmaşıkları'', İstanbul'u süsleyecek.

Alınan bilgiye göre, ana sponsorluğunu Nako'nun üstlendiği "Greeny On The Tour Projesi", Şişli Belediyesi, Türk Kalp Vakfı, Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV), Olympic Hava Yolları ve Onur Ofset'in desteği ile Nişantaşı'nda olacak.

"Greeny On The Tour Projesi"ni gerçekleştiren Derya San & Puente Travel ve Alman sanatçı Yutta Saftien, 22 Nisan'da Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi'nde ilk yünü örerek açılışı yapacak.

Amerika, Almanya, Brezilya, İskoçya, İngiltere, Japonya, Şili, Uruguay gibi dünyanın en önemli ülkelerinden insanların destek verdiği, sokakta herkesin yünle örerek büyüttüğü "Greeny Sarmaşıkları" projesi, Nişantaşı'ndan sonra Bağdat Caddesi'ne taşınacak. İstanbul'da iki alışveriş merkezinde sahnelenecek olan projenin sonraki durakları Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa olacak.

Daha sonra Berlin ve New York'a uzanacak projenin son durağı, dünya üzerinde 2 kıtayı birbirine bağlayan tek şehir olması dolayısıyla İstanbul olacak. Proje, "Bosphorus Greeny" adı altında 2010 Avrupa Kültür Başkenti konsepti kapsamında, Avrupa ile Asya'yı birbirine bağlayan Boğaziçi Köprüsü'nde son bulacak.

Greeny nedir?

Alman sanatçı Yutta Saftien'in 2002'de Hamburg'da kendi stüdyosunda geliştirmeye başladığı "Greenyler", elle örülen yün sanatsal bitkilerden meydana geliyor. Stüdyodan çıkan bu sarmaşıklar, insanların erişebilecekleri alanlara bırakılan yün ve şişlerle örülen parçacıklar sayesinde daha da büyüyerek genişliyor.

Özellikle koşuşturmacanın en yoğun yaşandığı metropollerde günün stresinden insanları bir dakikalığına da olsa uzaklaştırmayı hedefleyen proje, günümüzün en büyük sorunlarından küresel ısınmayla kaybedilen "yeşili" insanlara hatırlatmayı amaçlıyor.

Büyük şehirlerde unutulmaya yüz tutmuş örgü sanatını da tekrar canlandırması beklenen "Greeny Sarmaşıklarına" bugüne kadar dünyadan binlerce kişi tarafından destek verildi.

Sosyal sorumluluk projesi olan "Greeny Sarmaşıkları", özünde, dil, din, ırk gözetmeksizin tüm insanları, çevreye ve insanlığa duyarlı olmaya ve günlük koşuşturmacalarından uzaklaşıp birbirleri ile diyalog içinde bulunmaya davet ediyor.(Alıntı)
 
  • Beğen
Tepkiler: ZekiAlper
@el turco

Bize bu anlamlı olayı Hatırlattıgınız için teşekkürler .. Dünyamız bahçemizdeki çiçeklere benzer:), su verirsen büyür vermezsen...:(
 
Geri