@CandanC
polemiğe itina ile dahil olunur
selam verme olayı şöyle; malum trafikte pek adam yerine konmuyoruz. ayrıca işin bir spor kısmı var; psikolojik olarak çok zorlandığımız zamanlar oluyor. bunun dışında günlük hayatımızda da bisiklet sürüyor olmamız diğer insanlar tarafından yadırganabiliyor. haliyle bir bisikletçi kardeşliği, bir dayanışma ihtiyacı ortaya çıkıyor. zaten bisikletçiliğin felsefesinde de var bu; ama bir yerlerde yazılı olarak böyle bir felsefe bulunmadığından ya da insanlar bisiklet alırken "...bisikletçi kardeşliği'ne uyacağıma..." diye bir yemin ettirilmediğinden her bisikletlinin haberi yok bundan. ayrıca hiç bir gruba kendini dahil etmeden, turlardan haberi bile olmadan, tamamen şahsi arzuları doğrultusunda bisiklet almış kullanan insanlar da var. onlar da varlığından bile haberdar olmadıkları bisiklet kardeşliğine katılmıyorlar haliyle.
ancak bu işi spor olarak yapan, turlara katılan, etrafındaki insanların bisiklet sahibi olmalarını teşvik eden, birikimini arttırmak için gerekli çabayı gösteren insanlar; camiadan birini görünce selam verirler. bu biraz kültür, biraz da dayanışma meselesidir dediğim gibi. bunun en iyi örneklerini de tecrübeli, yaşı 40'ın üzerinde olan bisikletçilerde görürüz
onların arasında bir tane bile yoktur ki öyle burnu havalarda gezsin, kendisine selam verilince "sen kimsin lan ezik" bakışı atsın. gençlerin bu değerli büyüklerimizi örnek alması gerekiyor...
az önce bisikletliler camiası dedim; ama aslında dahil olduğumuz başka camialar da var bisiklet sürerken. iki tekerlekliler var mesela; motorcuların da dahil olduğu. özellikle çok kalabalık olmayan yollardayken, bir motorlu gördüm mü ona da selam veririm ben; hoşlarına gider ve ya elleriyle, ya da kornayla selamımı alırlar. uzun yolda ise; uzun yol çilesinin ne demek olduğunu belki de bizden daha iyi bilen kamyoncularla aynı camiada oluruz, onlarla da selamlaşırız.
beni şimdiye kadar hiç bir kamyoncunun sıkıştırmamış olmasının sebebi de budur belki; ben yolda bireysel olarak konsantre olmuş "hiçbiriniz umurumda değilsiniz" modunda ilerlemiyorum, benimle ortak bir yanı bulunan herkesle selamlaşıyorum. tamam bazı insanlar hırsla sporunu yaparken ya da sadece A noktasından B noktasına giderken yol dışında hiç birşeyle muhatap olmak istemiyor olabilirler; onlara da bir yere kadar saygı duymak boynumun borcudur, ama kimisinin tavrı artık başkalarına aşağılık bir yaratık olarak bakmaya giriyor. yahu sen nesin ki başkalarını bu kadar uzak durulası varlıklar olarak görüyorsun; en nihayetinde sen de iki ayaklı, zeka düzeyi belli bir canlısın işte. bu tarz tavırlar da saygı sınırlarını aşıyor haliyle... hem ben bu yaşıma kadar insanları birazcık olsun tanıdıysam; böyle tavırlar sadece kompleksli insanlar tarafından sergileniyor. gerçekten bir yerlere gelebilmiş insanlar belli şeyleri de aşmış oluyor, öyle havalarda gezmeye ihtiyaç duymuyorlar.
asıl konumuza tekrar dönersek... sadece bir selam verme olayından belki bir insanı tamamen tanıyamayabiliriz; ama o 1-2 saniyelik zaman dilimindeki surat ifadesinden ya da vücut dilinden, o insanla ilgili önemli ipuçları elde edebiliriz. gülümsemesi, kimseyi kırmak istemeden sadece yalnız kalmanın derdinde olması, ya da karşısındaki insanı aşağılaması; tek bir yüz ifadesiyle gayet net görülebir. bunun için insan sarrafı olmaya gerek yok
ayrıca sadece selam veriş şekli ya da vücut dili de değil; tur sırasında veya yol kenarında dinlenirken gerçekleşen bazı bireysel olaylar da ayrı olarak benim bu başlığı açmamı tetikledi. gerekirse onlardan da bahsederim, ancak kişilere tekil olarak değinmek değil benim derdim. olayın çapını mümkün olduğu kadar geniş tutmak istiyorum ki, ders çıkarması gereken herkese hitap etsin yazdıklarım.
polemiğin devamı gelirse ben buradayım