Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Organik gıda bulamazsak ne yemeliyiz?

Nedret Günaydın

Forum Bağımlısı
Kayıt
29 Ocak 2007
Mesaj
4.626
Tepki
3.589
Şehir
Avrupa Yakası
Artık anne sütüne bile karışan tarım ilaçlarından korunabilmenin tek yolu, mümkün olduğu kadar organik gıda tüketmek... Ama organik gıdalar bazen pahalı, bazen çürük ya da kurtlu, bazen de evimizden çok uzak bir yerde olabiliyor.


Organik gıda tüketmek, balkonda kendi yiyeceklerini yetiştirmek, mevsim sebze-meyvelerini almak... Her bütçe ve her koşul için bir çözüm önerisi var.

Ekolojik gıda ürünleri insan sağlığı için çok önemli. Tükettiğimiz yiyecekler, içecekler çok sayıda katkı maddesi barındırıyor. Tarlada verim artsın, daha çok ürün çıksın diye tarım ilaçları kullanılıyor. Ama bu ilaçlar insan sağlığını olumsuz etkiliyor. Şeftali, marul ve çilek tarım ilaçlarını üzerinde en çok barındıran sebze ve meyveler olarak öne çıkıyor.

1250 ÇEŞİT İLACIN KALINTISI ANNE SÜTÜNDE Özellikle kanser vakalarının artışında, “pestisitler” adı verilen “tarım ilaçları”nın “aşırı”, “zamansız” ve “uygunsuz” kullanımının da büyük payı var. Türkiye’de zirai mücadelede 1250 çeşit ilaç kullanılıyor. Araştırmalara göre, gerek piyasada satılan et ve süt ürünlerinde, gerekse anne sütünde tarım ilacı kalıntısına rastlanıyor. Özellikle Çukurova gibi yoğun tarım ilacı kullanılan bölgelerde, anne sütünde dikkat çekici oranlarda ilaç kalıntısı görülüyor. Tarım bakanlığı verileri de bunu doğruluyor... Bu verilere göre örneğin biberde “kükürtdioksit”, üzümde “parafin” gibi birçok tarım ilacı kalıntısı var.


ABD 293 BİN TON, TÜRKİYE 13 BİN TON İLAÇ KULLANIYOR
Dünyada her yıl 2.5 milyon ton tarımsal mücadele ilacı kullanılıyor. ABD’de yılda 293 bin, İtalya’da 43 bin, Fransa’da 41 bin, İngiltere’de 30 bin, Almanya’da 25 bin, Yunanistan’da 32 bin ton, Türkiye’de 13 bin ton “zirai mücadele ilacı” toprağa ya da bitkiye uygulanıyor. Buna karşın organik olarak yani doğal yollarla üretilen meyve ve sebzelerde tarım ilaçları ya kullanılmıyor ya da son derece kontrollü bir biçimde uygulanıyor. Ayrıca endüstriyel yollarla üretilen gıdalarda kimyasal gübreler ve antibiyotikler de kullanılırken, organik gıdalar bu katkı maddelerini de içermiyor. Yani organik gıdalar tüketerek tarım ilaçlarından ve katkı maddelerinden korunmak mümkün. Ayrıca günümüzde mısır ve soya gibi pek çok ürünün genleriyle oynanıyor. Genleriyle oynanmış bazı tohumlarsa özellikle hayvan yemi olarak kullanılıyor.

Gerek bu ürünlerin gerekse hayvansal gıdaların tüketilmesi yoluyla insana zarar verebilecek olan besinlerden kaçınmak için de organik gıdalar kullanmak önem taşıyor. Kısacası organik gıdalarla beslenerek tarım ilaçlarından, hormonlara, genetiğiyle oynanmış gıdalardan, katkı maddelerine kadar insan vücuduna zararlı olabilecek pek çok maddeden korunabilirsiniz. Birçok yerde yaygınlaşan ekolojik pazarlar doğal gıdalara ulaşabileceğiniz başlıca adresler arasında geliyor. Özelikle İstanbul Şişli, Bursa, Antalya ve Samsun'da faaliyete geçen ekolojik pazarlar organik domatesten tavuğa, patlıcandan şeftaliye yüzde yüz doğal olarak elde edilen ürünleri tüketiciye sunuyor. Ancak ekolojik pazarlara ulaşamıyorum diyen tüketiciler için başka yollar da mevcut. Özellikle büyük kentlerdeki süpermarketlerin hemen hepsinde organik ürün rafları yer alıyor. Buralardan da kuruyemişten süte, pirinçten meyveye her ürünün organik olanına ulaşabilmek mümkün.

Ayrıca tamamen organik ürünler satan dükkanlar da birçok farklı noktada hizmet veriyor. Market ve pazarların yanı sıra internet de organik gıdalara ulaşabilmede farklı alternatifler sunuyor. Birbirinden renkli internet siteleri sipariş verdiğiniz ürünleri kapınıza kadar getiriyor. Küçük kentlerde ise iş biraz daha kolay. Kentlerde kurulan semt pazarlarından özellikle de tarla üretimine yakın olan bölgeler de kurulanlardan doğala en yakın ürünler elde etmek mümkün olabiliyor. Market, pazar ve internet alternatiflerinin yanı sıra artık büyük şehirlerde yaşayanlar kendi evlerinin bahçelerinde ya da balkonlarında da organik ürün yetiştirebiliyorlar. Özellikle de domates, maydanoz ve biber gibi sebzeler balkon tarımı için müsait görünüyor.


NE YAPMALIYIZ?
Peki pazardan, marketten veya internetten organik ürün satın alma ya da yetiştirme imkanınız yoksa neler yapmalısınız?

Öncelikle tüm sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmeye başlayabilirsiniz. Mevsiminde piyasaya sürülen her türlü sebze ve meyve diğer zamanlara oranla daha doğal ve hormonsuz.

Ayrıca eve alınan sebze ve meyvelerin yıkanması da çok önemli. Birçok sebze ve meyveyi iyice yıkayarak tarım ilaçlarının zararlı etkilerinden korunabilirsiniz.

Diğer gıda ürünlerini alırken ürün etiketini okumak da birçok tehlike karşısında önlem almak için birebir. En başta ürünün son kullanma tarihini daha sonra da ürünün içeriğindeki maddeleri okumak alışveriş bilincini kazanmak anlamında da önemli bir adım. Özellikle “HACCP” etiketli ürünleri,yani ürün güvenliği test edilmiş ürünleri tercih etmekte de yarar var.

Ancak tüm bunların ötesinde bilinçli tüketim alışkanlıklarını edinmek ve doğal bir yaşam tarzını elde etmeye çalışmak her bireyin atması gereken en önemli adım.




bilgiler için yeşil bültene teşekkürler.
 
Scudo
gelismis ulkelerde oldugu uzere Turkiye'de de bi sure sora organik tarıma olan talepte bir patlama yasanacagına inanıyorum ama ne kadar surer o zmana kadar o ayrı...
 
Organik ürünlerin üretim ve tam manası ile organikleşmesi ciddi bir süreçtir.

Yani, halk arasında ciddi yanlış bir inanış var, bir domatesin tohumunu alıp, saksıda standart şartlarda ve naturel bir şekilde sulayarak yetiştirince organikleşiyormuş gibi. ama hiç ilgisi olmayan bir durum.

O domatesin tohumunun geldiği ana domates eğer ilaçlı ve hormonal dengesi bozuk bir organizmaya sahipse o denli mahsül de bu zehirleri taşıyor oalcaktır.

Dolayısı ile, orjinal hali ile bozulmamış bir tohum tanesi bulabilmek günümüz dünyasında nekadar mümkün bilemiyorum açıkcası. Hiç kimse kendini, doğal şartlarda, doğal ortamda, güneş ışığında ve suni gübre kullnamaycak tarım yapıyorum diye kandırmasın. Havadan yağan gaz çökeltileri, zehirli atıklar ve bir yolunu bulup toprağımıza karışan civa, zaten yapısal olarak durumu ciddi manada bir erozyona uğratıyor.

Öte yandan da, yine halk arasında, bir yanlış anlaşılma daha var, Organik olan en iyi olnadır diye. Yok böyle birşey.
Temel yapısına zarar vermeyen ilaçlar, bitkilerin içeriğindeki, zararlı bazı organizmaları ve çürüme reflekslerini durağanlaştırdığı için, bazen daha temiz ve sağlıklı bile olabiliyor.

Günümüz dünyasındaki, nüfus fazlalığı ve bunu karşısındaki üretim yetersizliği, yani öetle arzın talebe karşı yetersiz kalışı, malesef her geçen gün işi daha da zorlaştırıyor.

Mevsimi haricinde ürün tüketmemeye ve olabildiğince toksin atıcı faaliyetlerde bulunmaya çalışmak galiba en güzeli bizler için.
Ki zaten bisiklet binerek bunun gayretinde olduğumuz açık.
 
  • Beğen
Tepkiler: Fırat Dizman
Geri