yıllardır hem okuyup hem çalışıyorum, türkiyenin en büyük marketlerinden birinde part time olarak çalışıyorum..
belkide milyon tane müşteri gördüm, belkide onbinlerce müşteriyle diyalog kurdum, belkide 9bin tanesini çok sevdim, geri kalanının bir kısmından uzak durdum, bir kısmandan nefret ettim, bir kısmının bir an önce alışverişini yapıp gitmesini istedim, ve birkaç tanesine (malesef) de kafa atmak istedim.. sinirden ne yaptığımı bilmediğim zamanlar da oldu, mutluluktan saatlerin nasıl geçtiğini anlayamadığım zamanlarım da oldu.
peki mağaza aynı mağaza, ben aynı ben. neden bir gün eve çok kızgın dönüyorken, ertesi gün gülücükler şakalar dönüyordum?
müşteriler sayesinde.. o gün mağazaya gelen müşteriler beni moralman çöküntüye sokuyor, yada mutlu ediyordu..
ben, sorumluluklarının bilincinde bir personel olmaya çalışıyorum her zaman. bana "sen kim oluyorsun ki? sen benim kim olduğumu biliyor musun? bilmemnerde avukatım ben" diyen de oldu, "ben bilmemhangi üniversitede profesörüm, bana bunu bu fiyata vereceksiniz diyorsam vereceksiniz!" diyen müşterim de oldu..
ve ben, türkiyenin en büyük perakende kuruluşunda çalışan bir personel olarak yüzüme tükürükler saçarak bağıran o adamlara yine de "efendim" dedim. "haklısınız efendim, gereğini hemen yapıyoruz efendim" gibi..
yeri geldi müşterimi okadar çok sevdim, abi dedim (yasaktır normalde müşteriye abi demek), o da bana kardeşim dedi, sık sık bana geldi, sohbet ettik, alışverişini yaptı, gitti. mutlu etti beni. bana kendimi "değerli" hissettirdi.
çok uzattım.
her insanın hayattan beklentileri olduğunu biliyoruz, fakat ben yeni birşey daha öğrendim çalışırken "her müşterinin de benden farklı bir beklentisi var"dı..
ve %1 gibi ufak bir kesim müşterilerim, ben ters takla bile atsam memnun olmayacak, burun kıvıracak müşterilerdi. bana verilen yetkiyi aşıp ona yardımcı olduğum halde beni şikayet eden müşterilerim de oldu..
peki neden? çünkü beklentisi okadar yüksekti ki mağazaya gelirken.. şirketimden beklentisi yüksekti. ve o an şirketi ben temsil ediyordum. dolayısıyla bu yüksek beklentiye karşılık verme zorunluluğu direktman BANA aitti.
fakat, insanlar bazen imkansız şeyler ister. neden böyle davranırlar, bilemiyorum. gün içinde ne yaşamıştırlar, mağazama neden gelmiştirler, sadece alışveriş yapıp gidecekler midir, yoksa sırf kendilerini daha "önemli" hissetmek için beni yokyere şikayet mi edeceklerdir, bilemem..
konuyu açan beyefendi, pazar günü sirkecideki bisikletçilerin TÜMÜ kapalıydı en son gittiğimde. uzun zaman olmadı. eğer ki birtane bisiketçi açık olsaydı, o bisikletçinin niyeti zaten belli olacaktı. "pazar günü buraya acil bir alışverişini yapmak için gelmiş, ve tüm bisikletçiler kapalı! bu adam eninde sonunda benden alacak bu aleti, 50 liraya da satsam, 70 liraya da satsam" diyecek.
siz, bu konuyu açtınız, haklısınız da. fakat bu satıcının bu niyette olduğunu o pazar kestirememiş miydiniz? onun yerinde kim olsa muhtemelen aynı şeyi yapacaktı (insanların %90ı)
ve sizin hatanız, o adamdan çok şey beklemenizdi.. o adamın amacı, pazar günü oraya gitmekten başka çaresi kalmamış müşterilere fahiş fiyattan ürün satmaktı. ve siz bunu bile bile oraya gittiniz, ve neredeyse eminim ki onunla ciddi ciddi tartıştınız, sesler yükseldi, tehditler savuruldu, sinirler bozuldu..
buna ne gerek vardı? sizin hiç mi ihmaliniz yok burda? suçunuz demiyorum bakın. ihmaliniz diyorum.
lütfen insanlardan beklentilerinizi iyi ayarlayın. çok şey beklerseniz, muhtemelen aynı sorunları yaşayacaksınız. ve nerede hata yaptığınızı bilemeden şuçu direk karşıya atacaksınız.
insanların bu kadar anlayışsız olmasını hiç ama hiç sevmiyorum..
3 lira için, 5 lira için, yada ufak bir eşya için.. ne gerek vardı? Allah'a inanan insanlarız. bırakın, Allah'a havale edin, ondan çıkar deyin. çıkmaz mı? Allah'a inancınız yok mu? o adamın yaptığının acısının er yada geç çıkacağına dair şüpheniz mi var?
var demekki..
taraflardan biri alttan almazsa, her iki taraf da zarar görür. aynı burada olduğunu gibi.. bahsettiğiniz biiskletçi de zarar gördü, bu yazdıklarınız sayesinde, siz de zarar gördünüz "farkında olmadan".. anlayışınızı, sakinliğinizi, soğuk kanlılığınızı, profesyonelliğinizi yitirdiniz..
tamam, bisiklet üzerinde bisikletçiyiz, ama bisikletten indiğimizde de aynı ruhu korumalıyız. madem biz insanlardan trafikte anlayış bekliyoruz, en anlayışlı biz olmalıyız. her konuda.
fiyatları mı yüksek?
gitmeyin o satıcıya.