Servis ayağı zayıf olan, yurt çapında kötü bir imaja sahip olan ancak bunu düzeltmek için henüz elle tutulur bir fark yaratamayan bir markayı, sırf Türk markası diye kullanmak akıl işi değildir. İsteyen kullanır tercihidir. Bu sebeplerle kullanmayanları da "bu marka türk diye mi kullanmıyorsunuz" gibi bir düşünceyle eleştirmek de yersizdir. İnsanları, tercihleri yüzünden batı özentisi gibi suçlamak oldukça yanlış bir tutum. Marka işini iyi yapıyorsa ama kötü bir imaja sahipse yapar reklamını, şikayet edilen servis ağlarını baştan aşağı yeniler ve kurumsal bir hizaya sokar ondan sonra hepimiz markanın bisikletlerini alsak da almasak da markayı yüceltiriz, gurur duyarız reklamını yaparız, hele hele yurtdışında başarılı olduğunda da yerlere göklere sığdıramayız. Firma bu konuda doğru düzgün elle tutulur bir çaba sarf etmediği sürece kimse almasın arkadaş bu markayı. Yeri geldiğinde kötü bir hizmet anlayışı ve alışkanlığı olduğu için hepimiz örneğin yurtiçi kargoyu kötülemeyi biliyoruz, yeri geldiğinde "hizmet anlayışını değiştirmediği sürece kullanmayın bu kargo firmasını" diye change.org'da kampanya başlatıyoruz.
Para kolay kazanılmıyor. Bizler bu paraları marka ürünlerine harcarken marka da bize bir takım sözler veriyor. Diyor ki kardeş satın al bisikletimi, montajını ben yapacağı, bakımını ben yapacağım, bir şey olduğu zaman getir sana yedek parça temin edeceğim. Garanti kapsamında cebinden para vermeyeceksin vs.. Hangisini istikrarlı bir şekilde sorunsuz yapıyor? Bir de lütfen inceleyin diğer büyük markaların kurumsal olarak nasıl müşterisine sahip çıktığına ve değer verdiğine.