Yusuf Z. Şipal
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 14 Nisan 2010
- Mesaj
- 1.789
- Tepki
- 1.438
- Şehir
- Aydın, İzmir
- Bisiklet
- Cannondale
Konu hakkında ne denmek istendiğinin daha iyi anlaşılabilmesi için biraz daha yazmak gerekiyor sanırım. Zira meseleye duygusal yaklaşıp konu dışında değerlendirme yapanlar oluyor. Şükür ki forumun genel yapısı sayesinde arkadaşlarımızın etik sınırları aşan ifadelerine de rastlamadık bu güzel bir şey.
Öncelikle bilinmesini isterim ki firmayla maddi olarak bir bağım yoktur. (Fiziki anlamda diyorum, parasal anlamda değil). Ancak Türk olduğum için tek taraflı olarak kurduğum manevi bir bağım vardır, zaten bütün mesele de buradan çıkıyor. Dikkat edileceği üzere farklı bir ülkenin farklı bir markasının ismi üzerinde bir tartışma değil bu, zira beni ilgilendirmez.
Bu noktada vurgulamak istediğim, firmanın yaratmaya çalıştığı marka için seçtiği ismin doğru olmadığıdır. Ben daha iyi algılanan bir isim ile çok daha yüksek Pazar başarılarının yakalanabileceğini düşünüyorum. Bir Türk firması olduğu için de başarısı tek taraflı olarak beni ilgilendiriyor.
Şimdi meselenin biraz teknik kısmı ile ilgili yazayım.
Marka algısında isim çağımızda neredeyse markanın önünde bir kavramdır. Musakka seviyorsunuz diye buyurun motosiklet firmanızın adını Musakka olarak koyun bakalım ne tür sonuçları olacak. Musakka uç bir örnek ama söylenmek istenilenin anlaşılabilmesine yardımcı olacak.
Al Ries, Jack Trout, Guy Kawasaki, Keller veya Türk marka uzmanı Temel Aksoy gibi konu hakkında duayen isimler marka adının önemini vurgulamıştır.
Marka ismi bulunmaz, bu isim tasarlanır. Bu haliyle Stratejik bir süreçtir esasında isim tasarımı. Temel Aksoy’ un da dediği gibi, eşe dosta sorulup da verilebilecek bir karar değildir.
Marka isminde olumsuz anlam içeren harf dizinleri olmamalıdır. Bu noktada “NO” işi bozuyor. Bu hem iç hem dış pazarı etkileyebilecek bir durum. Ayrıca Semantik ve Fonetik eleme süreçlerine de takılır bu isim. Yani:
---Kendi iştigal alanından uzaklaşması (SalÇa, sonuçta bir gıda ürünü ve kelime Salca olsa da SalÇayı çağrıştırıyor, Semantik Çağrışım)
---Ve beraber okunduğunda Fonetik iticilik Salcano (Fonetik Çağrışım ve yine Salça sevmeyenlerin farkında olmadan üründen uzaklaşmaları- başka bir örnek; muhabbete salça olmak derler, salça; bir markada olması pek de tercih edilen bir kelime değildir)
---Bir de kötü ve özensiz logo- yazı dizaynı ile birleşince, iç pazarda belirli bir kesimin önyargılı davranmasına neden olmaktadır. Bu noktada da İstatistik değerlere itibar ederek konuşuyorum. Çünkü bu sporla ilgilenenlerin bulundukları ortamlarda anakütleyi güçlü bir şekilde temsil edebileceğine inandığım sayıda bir örneklem grubunda ciddi anlamda bu hususlar dile getirilmektedir.
Tabi firma sahibinin kurucusunun anısını yaşatmak istemesi çok güzel, takdire şayan ve ulvi bir duygu. Bunu yine yapsın ama dediğim gibi, marka isim koyma sürecinde, yaşadığımız bilgi çağında kabul görmüş hususlara dikkat ederek yepyeni bir isim ve logo ile ortaya çıktıktan sonra, yazının ya da logonun üstünde bir yere, veyahutta; çok dikkat çekmeyecek bir yere, itinalı karakterler kullanarak by Salko Usta yazsın bu sorun ortadan kalkar. (Firmanın kurucusu Salih Usta bu şekilde anılırmış). Böyle bir şey yapılsa, orta ve uzun vadede iç pazarda da tercih edilirliğinin artacağını düşünüyorum. Umarım bu durumdan mutlu olacağımı söylememe gerek yoktur.
Dediğim gibi performans vs ile alakası yok. Başarılı bir isim ve karakter dizaynı olsa daha iyi olur diyorum sadece. Orada Specialized yazıyor olsa bu bisiklet farklı algılanırdı şüphesiz. Tabi bu hususu bu kadar dile getirmem tüm seçimlerimi böyle içi boş argümanlarla yaptığımı göstermez. Bir Türk firmasının pazardaki konumunun daha iyi olması için meseleye dikkat çekmiştim.
Bisikletin eklenen son resimleri hoş görünüyor. Özellikle aero bölgeye vurgu yapan seat tube kısmındaki yeşil kıvrım hoş olmuş. Bu hoşluk da bir değerli yorumcunun Apple tasarımındaki altın oran örneğindeki gibi bir yapıya sahip olduğu için göze hoş geliyor. Çünkü o yeşil kıvrım, teker- çember şekli ile paralel ölçülere sahip.
Lee Iacocca, Ford Mustang’ e kendi adını verseydi bu model bu kadar yaşamazdı herhalde. Oysa Çılgın- Özgür At Mustang, hem isim kurgusuyla hem fonetik yapısıyla markayı bugünlere taşımıştır.
Uzun bir yazı oldu, umarım kendimi ifade edebilmişimdir. Sürç- ü lisan ettiysek affola.
Öncelikle bilinmesini isterim ki firmayla maddi olarak bir bağım yoktur. (Fiziki anlamda diyorum, parasal anlamda değil). Ancak Türk olduğum için tek taraflı olarak kurduğum manevi bir bağım vardır, zaten bütün mesele de buradan çıkıyor. Dikkat edileceği üzere farklı bir ülkenin farklı bir markasının ismi üzerinde bir tartışma değil bu, zira beni ilgilendirmez.
Bu noktada vurgulamak istediğim, firmanın yaratmaya çalıştığı marka için seçtiği ismin doğru olmadığıdır. Ben daha iyi algılanan bir isim ile çok daha yüksek Pazar başarılarının yakalanabileceğini düşünüyorum. Bir Türk firması olduğu için de başarısı tek taraflı olarak beni ilgilendiriyor.
Şimdi meselenin biraz teknik kısmı ile ilgili yazayım.
Marka algısında isim çağımızda neredeyse markanın önünde bir kavramdır. Musakka seviyorsunuz diye buyurun motosiklet firmanızın adını Musakka olarak koyun bakalım ne tür sonuçları olacak. Musakka uç bir örnek ama söylenmek istenilenin anlaşılabilmesine yardımcı olacak.
Al Ries, Jack Trout, Guy Kawasaki, Keller veya Türk marka uzmanı Temel Aksoy gibi konu hakkında duayen isimler marka adının önemini vurgulamıştır.
Marka ismi bulunmaz, bu isim tasarlanır. Bu haliyle Stratejik bir süreçtir esasında isim tasarımı. Temel Aksoy’ un da dediği gibi, eşe dosta sorulup da verilebilecek bir karar değildir.
Marka isminde olumsuz anlam içeren harf dizinleri olmamalıdır. Bu noktada “NO” işi bozuyor. Bu hem iç hem dış pazarı etkileyebilecek bir durum. Ayrıca Semantik ve Fonetik eleme süreçlerine de takılır bu isim. Yani:
---Kendi iştigal alanından uzaklaşması (SalÇa, sonuçta bir gıda ürünü ve kelime Salca olsa da SalÇayı çağrıştırıyor, Semantik Çağrışım)
---Ve beraber okunduğunda Fonetik iticilik Salcano (Fonetik Çağrışım ve yine Salça sevmeyenlerin farkında olmadan üründen uzaklaşmaları- başka bir örnek; muhabbete salça olmak derler, salça; bir markada olması pek de tercih edilen bir kelime değildir)
---Bir de kötü ve özensiz logo- yazı dizaynı ile birleşince, iç pazarda belirli bir kesimin önyargılı davranmasına neden olmaktadır. Bu noktada da İstatistik değerlere itibar ederek konuşuyorum. Çünkü bu sporla ilgilenenlerin bulundukları ortamlarda anakütleyi güçlü bir şekilde temsil edebileceğine inandığım sayıda bir örneklem grubunda ciddi anlamda bu hususlar dile getirilmektedir.
Tabi firma sahibinin kurucusunun anısını yaşatmak istemesi çok güzel, takdire şayan ve ulvi bir duygu. Bunu yine yapsın ama dediğim gibi, marka isim koyma sürecinde, yaşadığımız bilgi çağında kabul görmüş hususlara dikkat ederek yepyeni bir isim ve logo ile ortaya çıktıktan sonra, yazının ya da logonun üstünde bir yere, veyahutta; çok dikkat çekmeyecek bir yere, itinalı karakterler kullanarak by Salko Usta yazsın bu sorun ortadan kalkar. (Firmanın kurucusu Salih Usta bu şekilde anılırmış). Böyle bir şey yapılsa, orta ve uzun vadede iç pazarda da tercih edilirliğinin artacağını düşünüyorum. Umarım bu durumdan mutlu olacağımı söylememe gerek yoktur.
Dediğim gibi performans vs ile alakası yok. Başarılı bir isim ve karakter dizaynı olsa daha iyi olur diyorum sadece. Orada Specialized yazıyor olsa bu bisiklet farklı algılanırdı şüphesiz. Tabi bu hususu bu kadar dile getirmem tüm seçimlerimi böyle içi boş argümanlarla yaptığımı göstermez. Bir Türk firmasının pazardaki konumunun daha iyi olması için meseleye dikkat çekmiştim.
Bisikletin eklenen son resimleri hoş görünüyor. Özellikle aero bölgeye vurgu yapan seat tube kısmındaki yeşil kıvrım hoş olmuş. Bu hoşluk da bir değerli yorumcunun Apple tasarımındaki altın oran örneğindeki gibi bir yapıya sahip olduğu için göze hoş geliyor. Çünkü o yeşil kıvrım, teker- çember şekli ile paralel ölçülere sahip.
Lee Iacocca, Ford Mustang’ e kendi adını verseydi bu model bu kadar yaşamazdı herhalde. Oysa Çılgın- Özgür At Mustang, hem isim kurgusuyla hem fonetik yapısıyla markayı bugünlere taşımıştır.
Uzun bir yazı oldu, umarım kendimi ifade edebilmişimdir. Sürç- ü lisan ettiysek affola.