Merhaba,
Yakın bir geçmişte ben de ciddi bir şekilde araştırmaya girmiştim. Kısaca kendimden ve iki teker geçmişimden bahsedeyim. 43 yaş, 100 kg -> 96 kg (iniyor) ve 185 cm. Şu an Kullandığımdan önceki son 3, iki tekerler: ... Kawasaki ZZR 1100 -> BMW 1100 GS -> BMW 1150 GS
bunu belirtmemin sebebi; Daha önce kullandığım Cadde, Super sport touring katergorisindeki motosikletten (Kawasaki) sonra Grand Enduro Touring'i deneyince aslında Türkiye yolları ve koşullarını biraz daha dayanıklı, amortisör yönü güçlü araçların karşıladığını düşünmeye başladım ve sonrası o yönde tercih kullandım hep.
Bisiklet almak istediğimde ise bana en önemli 2 şeyin;
1) Bisikletin hafif olması gerektiği : Bunun için amortisöden ve disk frenden kolaylıkla vazgeçilebileceğini
2) Donanımın (vites takımı vs..) ise belirli bir seviyenin üzerinde olması gerektiği söylendi.
Tüm bu tavsiyelere inanıyorum ve saygım sonsuz. Ancak ben bunlara ek olarak bazı başka kriterler de düşünerek Carraro Sportive 227 modelini satın aldım.
1) Bu hobi/spora ayırdığım bütçe. Bütçe önemlidir. Ancak sonuçta alınan şey çok sevdiğim "bisiklet" olunca, öngördüğüm bütçenin +/- 1.000 TL oynaması olasılık dahilinde idi. Yaptığım seçim ile bayağı bir tasarruf yaptım.
2) Kadro. Üç tip kadro olduğunu düşündüm. Çelik, Aluminyum ve Karbon. Karbon'u saniyeler içinde eledim
Çelik çok ağır ve paslanmadan korkarım. Aluminyumu seçtim. Kadroyu aluminyum seçince zaten kalite anlamında alt kümenin bir tık üzerine çıkmış oluyorsunuz. Seçtiğim markanın dünyada yeri olan bir marka olduğunu öğrendim. Kadro dahil tüm parçaların ise ithal olduğu malumunuz...
3) Amaç. Bisikleti nerede kullanacak idim. Cevabım basit: Göztepe'de oturuyorum. Kalamış - Pendik sahil yolu! yani şehirde. Şehir ama nasıl bir şehir! Kadıköy'de bile caddelerdeki türlü engebelerden sakınırken her an bir taksiden dolmuştan kaçarken kaldırıma kaçacağınız, kaldırıma kaçınca ise parke taşları, moloz kamyonlarının her yere kum çakıl saçtığı bir şehir. Ağırlığım da bir problem. O kalın motosikletlerden sonra şu an amortisör olduğu halde sanki ön çatal, tekerlek her an yamulacakmış gibi geliyor. Özetle amortisörün ağırlığına karşın benim için avantaj olduğuna %100 eminim. Çok kısa bir süredir kullanmış olmama rağmen amortisör üzerindeki izlerden çok sıkı bir iş çıkardığı ve ciddi bir şekilde esnediği çok net görünüyor. Seçtiğim bisiklet fabrika çıkışı pedallar dahil 15 kg (51 kadro). Frenler ve amortisörleri, bir de bir çok bisikletteki değerin pedalları kapsamadığını, küçük kadroları örnek verdiklerini de düşünürsek rakamsal olarak 11,5 - 12,5kg 'lık bir değere denk geldiğini, aslında orta/hafif bir bisiklet olacakken tecihlerden bu rakama ulaştığını düşünüyorum (kadro ve diğer mlz. hafif olduğunu düşünüyorum). Carraro Sportive 227 'nin karşılığı bir Kawasaki ZZR 1100 gibi +285 km/h'ı aşan agresif, hızlı bir bisiklet olmadığı kesin, ancak bir BMW R1150 GS gibi konforu ile birlikte 200 km/h'e ulaşacak çeviklikteki bir bisikletin karşılığı oldu benim için. Lastikler çok ince değil, ancak ince! Oturuş çok açılı değil ama açılı! gibi... Selesini beğenmedim dev bir SR Jel sele ile değiştirdim
. Aldığımın birinci haftasında Göztepe'den Pendik'e gittim ve geri geldim, 51 km oldu ve 11 tane de kupa almışım
(Strava şahidim olsun
) ve inanın perişan da olmadım.
4) Hidrolik Disk Fren. Motosiklette 2 tip fren var. Kampana veya disk fren. Motosiklette disk frenlerin dengeli/sabit bir tutuş sergilediği tartışılmayan, zaten ön frenlerde neredeyse tüm motosikletlerde standart olan bir durumdur. Ancak motosiklette ağırlık kaygısı çok çok düşüktür. Çocukluğumda kullandığım bisikletlerin frenlerinde 2 şey beni rahatsız ederdi. Pabuçların simetrik janta baskı yapmaması (asimetriye antipatim var
), frenlerin çoğunlukla uğultulu bir şekilde hem gürültü yapması hem de bu gürültü ile senkronize fren gücünde değişimin olması. Elbette ki günümüz vFrenlerde bu sorunların büyük oranda giderilmiş olacağını düşünüyorum. Ama ben gene de motosikletten gelen teknoloji merakı ve çocukluğumdan gelen ön yargı ile hidrolik frenli bir bisiklet tercih ettim. Yaptığım tercihten ise memnunum. Kızımda TREK (mtb) ve eşimde Carraro Sportive 222 var ve ikisi de vFrenli. 3 bisiklette yaptığım testte naçizane edindiğim fark şu: Hidrolik Disk'te fren gücünü çok iyi yönetebiliyorsunuz. 1 birim basınç uyguladığınızda 1 birim fren elde ediyorsunuz ve bu oran hep böyle, homojen. Ancak vFrende 1-3 birim basınç uygulamanın karşılığı 1-3 birim fren olsa da bir panik halinde 5 birim uygulanan fren gücün karşılığı 8-9 birime çıkıp, istenmediği halde çivi gibi durmaya veya kontrolün kaybına daha kolay yol açabiliyor. Belki de o bisikletlere yeterince alışık olmadığım için böyle hissetmiş olabilirim.
5) Donanım. Bisiklet arayışına çıkarken ilk aklımdaki modeller TREK FX veya Cannondale Quick gibi modeller (bunların alt segmentleri) idi. Ancak satıcılarının bile söylediği: artık herkesin kolay erişebildiği bu bahse konu modellerin alt segmentlerinde kullanılan donanım çok alt seviye ve markalarını haketmediği yönde. Daha üst modellere baktığımda ise aklımdaki bütçemi ciddi aşıyordum. Carraro Sportive 227 'de kullanılan donanım ise bahse konu büyük markaların orta segmenttekiler gibi ya da onlara yakın. Kadrosu, jantı, gidonu aluminyum, bilindik bir marka ve ithal... kalan diğer şeyler, hareketli her aksam tekerleklerin göbeği, ayna kol vs. dahil Shimano. Bunların süper segmentte olmadığı kesin, ama ben de süper bir bisikletçi değilim
ve kesinlikle bana yeterli olduğunu düşünüyorum.
Yaşadığım bu süreci sizin ile paylaşmak istedim
Kalın sağlıcakla...