Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Şehir merkezinde ulaşım için bisiklet kullanmak sağlıya faydası mı zararı mı var?(spor, stres)

Kayıt
16 Ekim 2016
Mesaj
90
Tepki
67
Şehir
Çanakkale
İsim
Enes
Bisiklet
Salcano
Dügün başlık bulamadım tavsiyesi olan olursa değiştirilebilir.
Fakat artık cidden bıktım rahatça bisiklete binemeyecek miyiz. Köyde mi yaşayalım napalım?
Bisiklet malasef trafikte araçtan sayılmıyor. Saygı gösterilmiyor. Dün ilk defa scooter tarzı elektrikli motor kullandım. Arabalar yayalar yol veriyor dikkat ediyor. Heralde zarar görmekten koktukları için. Bisiklet oldumu bakmıyorlar bile. Dün bisiklette ana caddeye bağlanan yoğun bir yolda abla hiç yola bakmadan direkt atlıyor yola.(onlarcası var) Dibinde durdum. Bakmadı bile. Yavaş gitsen arkadan araba sıkıştırıyor hızlı gitsen yayalar diğer araçlar duymuyor görmüyor. Ana cadde de giderken sürekli bütün araçları yayaları kolluyorum araç kapılarına dikkat ediyorum. Tam bir stres araçı oluyor bu iş.Bisiklet ile şehir içinde 10-15km/s den daha hızlı gidiyorsan tam bir eziyet ve stres. O hızda gittimi de nerede süreceksin onu bisiklet yolunda. bisiklet yolu kaldırımda olduğundan yayadan yol mu kalıyor sana. Ulaşım için bisiklet ülkemizde çok sıkıntılı malasef. Forumda kaç kişi şehir içinde ulaşım için kullanıyor bisikleti onu da merak ediyorum.
 
Scudo
Saygı hiç yok yani bir çok kaza geçirdim bisiklet ile hala sürüyorum stres de olmuyorum onlar nasıl rahatsa bende rahat sürüyorum normal bi araba gibi konumumu yapıyorum bende insanım benim de altımda bi araç var :)
 
özellikle büyük şehirlerde ulaşım bisikletle olsun başka araçla olsun ciddi şekilde strese neden oluyor. ağır akan trafik en cekilmez olanı. araclar en ufak boşluğa kafayı sokuyor. bunlara dikkat edeceğim derken durmadan fren sıkarken bisiklet sürmenin pek keyfi olmuyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: -velespitçi-
Valla dün bir antenman yapayım dedim pişman oldum, yani hiç keyif almadım. Tehlikenin her türlüsü var Ankara'da. Yediğim egsoz kokusu da cabası. Zaten etrafa bakmaktan spor yapamıyorsun.

Benim de 2 sene öncesinde motorum vardı, chopper tipli kocaman görünümlü çantalı falan. Kimse sıkıştırmıyordu, gören kaçıyordu :) rahat rahat geziyordum. Bir de motosiklet olunca hızla giden trafiğe uyum sağlıyorsun, dönüşler falan sorun olmuyor, aynalardan arkayı falan çok rahat görüyorsun, nefes nefese kalmadığın için dikkatini daha iyi yola veriyorsun, ama motosiklet olayı bana göre değilmiş, sattım kurtuldum.

Birsürü insan bisiklete heves ediyor herkesin ortak korkusu trafik.
 
Nefret ediyorum ş.içinde araba ve bisiklet kullanmaktan.Bisiklet yolu var güya bi dünya hödük,ters yönden giden,yağmur olsa her taraf göl.Bir an önce kendimi ş.dışına atıyorum gerçi orda da ayrı sıkıntılar ama hastalık işte kopamıyorsun ...
 
otobüs ve dolmuş bekleme stresi olmadığından en azından sinir ve ruh sağlığına bence faydalı
bisikletle 15-20 dk gittiğim yolu otobüs dolmuş trafiğin en boş olduğu zamanlarda bu sürede alıyor
diğer araçların ve yayaların bizi görmemesi en büyük sorunumuz ben buna kendimce şöyle bir çözüm buldum elektrikli korna evet zil değil bildiğiniz korna formunda ses çıkartıyor biraz gürültülü bir yöntem olsa da büyük bir kolaylık sağlıyor ara yollardan ana yola çıkmaya çalışan araçlar beni görmese de duyuyor
yol kenarına park eden araçlardan dolayı 2 şeritten tek şeride düşen yollarda o tek şeridi ortalayarak kullanmak arkadan gelen araçlara yol vermek için park halindeki araçlara yakın gitmekten daha rahat ve güvenli
 
Ben Gebze’de ikamet ediyorum ve her yer yokuş çarşıya çıkmak için bildiğin büyük bir ciğer lazım aksi taktirde inip yürüyorsun çünkü yokuşu çıkarken haliyle yavaş çıkıyorsun arkadan gelen korna sesleriyle kenara yaklaşıp yürümeyi tercih ediyorsun ve bu antrenmandan zevkten çıkıp işkenceye dönüşüyor sıkıştıran araçları söylemiyorum bile ve burda yolu ortalayıp gitmekte yürek istiyor bu yüzden kavga etmişmişim bile var maalesef ki insanlar saygısız ve eğitimsiz (eğitim okumakla olmaz arkadaşlar kültür gelişimi lazım)
 
  • Beğen
Tepkiler: JusTiMe
Aslında en tehlikelileri, ters yönden süren, kasksız, mtbli, yüksek kadans-ayarsız sele sürücüleri. Siz anladınız kimlerden bahsettiğimi. Kafa kafaya çarpışma riski çok büyük. Çok tehlikeliler.
 
26 yıldır sadece trafikte kullanıyorum bisikleti. Minnacık gidona bağlı zeval aynam ve kulağımda müzik. Hiç sorun olmadı. Sorum diye yazacaklarım tuzu biberi. Bu sürenin 24 yılı eskişehir yolunda ankarada geçti. Reaktif olmayın. Gideceğiniz yere gitmek önemlidir. Hızlı veya yavaş gitmek değil. Arabalar sıkıştırır gibi geliyor görürsem aynamdan başlarım yalpa yapmaya. İstisnasiz tüm sürücüler aha bu adam düşecek başımıza bela olacak diye 1 varsa 2 şerit benden uzağa açılır. Sadece birkez odtü içinde dolmuş sürücüsü beni karşı kaldırıma çıkartmıştı. Yolcu alırken sollamaya kalktım yediremedi kendisine. Küçük bir dolmuşçu latifesi yaptı ben de onu doğuran kişiye doğru saygılarımı ilettim.
 
Dün çıktım gezdim 20km bisikletimle , akşam dönüşte trafik de yoğunlaşıyor ışıklarda , sağ tarafta koca araç parketmiş , yanında da kırmızı ışığı bekleyen araçlar , ikisinin arasından yavaş yavaş geçerken sol gidon solumdaki aracın aynasına çarptı şöförü hemen kornaya asılıyor. Davar niye asılıyon kornaya hemen ? Görüyosun bize geçecek yer mi kalmış doğru düzdün. Sanki kırdık geçtik , altı üstü gidon çarptı çok çok düzeltirsin elinle. Durup ne var diye girişsem olay çıkacak, elimi kaldırdım ne var gibisinden bastım gittim .
 
egzoz dumanı sigara kadar tehlikeli birşey. hele kurşunsuz benzin çıkması ile toplumda IQ nun 10 puan arttığı söyleniyor.
 
İngilizce'de "commute" diye tabir edilen, "bir yerden bir yere (işe/eve mesela) gitmek" şeklinde çevirebileceğimiz eylemi gerçekleştirmek için büyük şehirlerimiz oldukça elverişsiz. 15km ortalama hızla, büyük badireler atlatarak, sportif anlamda bir keyif alamadan, yalnızca gidon hakimiyeti ve frenleme stresiyle pekala bir yerden bir yere gidebilirsiniz. Çiledir.

Şehir içi trafiğin en yoğun olduğu saatler hariç kısa antrenmanlar yaptığınızda ise durum farklı. Şehir için 30-50 km hız sınırı olan yollarda siz de 40km ile sürerseniz ve frenleme kabiliyetiniz ve aksamınız sağlam ise, ortada büyük bir tehlike yok, karar alma ve kararı hızlı uygulama stresi, yavaş gidip sürekli dur/kalk yapmanın stresinden kesinlikle çok daha az.

Çok yoğun ışıklandırma (kol/paça bantları, hatta karanlık yollardan geçeceksem kaskıma fener dahi takıyorum), yüksek ortalama hız ve sağlam frenleme ile, antrenman yapılabiliyor. Sürücüler yavaş gideni, sağ şeridin sağına sığınmış bisikletlileri görmezden gelmeye devam edecekler. Onlar kadar biz de yolun sahibiyiz, şeridin ortasından gideceğiz, layıkıyle işgal edeceğiz, ama trafiğin akış hızının gerektirdiği durumlarda ani olarak hızımızı arttırıp azaltma kabiliyetine de sahip olmalıyız. Sert yokuşta en sağa çekilip teyakkuzda olmasını da bileceğiz.

Buraya kadar her şey güzel. Egzos dumanından akciğer kanseri olana kadar benim faaliyet planım bu. Egzosa çözümüm yok, bir değerlendirmem yok. TDF'nin karbon salınımının F1'den daha fazla olduğu bir dünyadayız. Şehirdeysen durum bu.
 
Ben genelde trafikte pek problem yaşamıyorum, şehir içi ulaşım için genellikle e5 ve sahil yolunu kullanıyorum. Genelde çoğu bisikletçi yolun sağına yapışırcasına gittiği için sıkıştırılır ancak ben bazı yerlerde sağ şeridi ortalıyorum bazen de sağ şeridin sağından gidiyorum ama asla yolun en sağına yapışarak gitmiyorum böylece araçlarla ilgili de sıkıştırdı ittirdi vs problemler yaşamıyorum açıkçası. Eğer ki trafik kilitse en soldan gidiyorum yayalarla ya da açılan kapılarla uğraşma ihtimalimiz çok düşük oluyor o zaman.

Not: Öğrenciyim arabam, motorum yok her yere bisikletimle gidiyorum çok uzun zamandır toplu taşıma bile kullanmıyorum :D
 
Ankara'da da durum aynı yalnız değilsiniz.
Yenimahalle bir dert, İstanbul yoluna çıkıp ordan bir yerlere ulaşmanız ayrı bir dert.
 
@Mehmet Metin Levent

Abime katılıyorum. Kontrollü olarak trafikte ön plana çıkarıyorum kendimi. Misal arkadan gelen varsa hafiften şeride doğru taşıyorum kendimi, yoksa biz tırstıkça adamlar tepemize çıkıyor. Sürekli ben de varım mesajını vermek lazım. Kavşağa girerken yine kontrollü şeridin ortasına dalıyorum. Eller tetikte izliyorum diğer araçları mecbur frenliyorlar veya duruyorlar. Bazen durmayan tipler oluyor o zaman ben asılıyorum frene ailesine sevgi mesajlarıyla. Bağlantı yolundan çıkanlara da aynı muamele, sürücüye odaklanarak daha da hızlanıyorum şeride doğru açılıp. Genelde bekliyorlar deli gibi geldiğini görünce. Yine de beklemez çıkarsa geçerken şöyle bir höykürüyorum. Bunları çok tın tın değil de az seri yapmak lazım, adamları da kızdırmadan. 30 küsur ortalama gibi. Sürekli de tetikte olmak lazım gümbürtüye gitmemek için. Dolmuşçular ve bazı taksiler çok zorlarına gidiyor sollanmak, öyle böyle değil :)
 
@Mehmet Metin Levent

hocam bu maske tek başına işe yaramaz...
uygun filtreyi kullanmak gerek...
her filtre de egzoz dumanına karşı korumaz, uygun filtreyi bulmak gerek...

tabi işin şakası bu maske, kimsenin böyle maske ile bisiklet kullanmaya çalışmaz...

ama ciddi ciddi düşünenler varsa, 3m'e durumu anlatıp sordum...
gelen cevap;
"CO olcumune bakilmali, Eger deger uygunsa 6057 abe ve 5925 p2 filtre normalde ama bunla bisiklet cok yorar
Eger sadece acik havaysa, 9914 daha mantikli"


bu cevap ve kullanım durumunda oluşabilecek hiçbir durum 3m'in ve şahsımın sorumluluğunda değildir, kimseyi zan altında bırakmayayım...
 
  • Beğen
Tepkiler: finarod ve seviman
Her gün 38 km yapıyorum yol bisikleti ile. Maltepe - Kadıköy - Karaköy - Taksim hattında sürüyorum. Minibüs, taksi gibi araçların ekstra tacizleri dışında 3-5 kişi dışında sizi umursayan olmuyor.
Ama stres / fayda / zarar bazında düşüneceksek diğer tüm opsiyonlardan daha az stresli ve sağlıklıyım.
  • Trafikte beklemiyorum, her gün aynı sürede (giderek kısalıyor) işe varıyorum.
  • Metro aktarmalarında yerin 4 kat altına inip çıkıp vaktimi öldürmüyorum.
  • Yine metronun havasız, ter kokulu, mikrop dolu ortamına maruz kalmıyorum.
  • Arabadan da, toplu taşımadan da daha hızlı gidiyorum.
  • Kilom kontrol altında, nabzım düzenli. İşe daha keyifli geliyorum. Yani kısaca stresim çok daha az bisiklet sayesinde.
3 sene öncesine kadar şirket arabasıyla işe giderdim. Aynı kilometreyi yapar ama trafikte iki katı vakit geçirirdim. Sinyalsiz dönüşler, makas atanlar, ani frenleme yapanlar vs. Trafikteki riskler anlamında araba kullanınca daha azını yaşamıyoruz kesinlikle. Trafik her haliyle tehlikeli.
Tabi bunlar bisikleti ulaşım amaçlı kullandığımızda geçerli. Eğer keyif için, spor için sürüyorsanız rotanızı ayarlamak sizin elinizde. Rahat süreceğiniz, şehir içi trafiğine girmeyeceğiniz rotalar seçin derim.
 
benim oturdugum yer istanbulun en kalabalık yerlerinden biri. bende @Abdülkadir Ergin ın dediği gibi yapıyorum , köşeye geçmeyip şeridi ortalıyorum , yol zaten akmıyor ve arabalar benden hızlı gidecek bir durumu olmuyor. bunun dışında ellerimi çok kullanıyorum. dönüş yapacağım zaman veya şerit değiştireceğim zaman arkadaki arabaya elle işaret ediyorum. genelde yol veriyorlar. bu komiktir arabayala giderken de aynı. mesela trafikte şerit değiştirmek isterseniz arbalar genelde yol vermek istemez ama tek kol kapıda elinle işaret yaptıgında hemen veriyorlar. tabi güzel havalarda ve haftasonları ekstra dikkatli olmak lazım çünkü daha da kalabalık oluyor.
 
Geri