Road_Runner
Road Runner
- Kayıt
- 24 Nisan 2010
- Mesaj
- 5.995
- Tepki
- 24.858
- Şehir
- İstanbul
- Bisiklet
- Cervélo
![tüiik.png tüiik.png](https://www.bisikletforum.com/data/attachments/220/220027-bc49ada3422b71ccab9b6671dc2a04f5.jpg)
Bir haber sitesinde şöyle bir video buldum, siteye gömülü olduğu için sitenin linkini bırakıyorum, grafiğin hareketli halini izleyebilirsiniz (link)
Hatırlıyorum, eskiden (2012 civarı) izin günümde dışarı çıkıp, iyi bir serpme kahvaltı eder, canımızın istediği tatlıyı, dondurmayı vs yer, sağlam bir öğle yemeği yer ardından da akşam üstü sinemaya giderdik ve 2 kişinin toplam harcaması 100 TL'yi bulmazdı.
Her neyse bu tip grafiklere, daha doğrusu internet ortamında gördüğüm her grafiğe inanmıyorum, mutlaka araştırıp doğrularım, videonun alt kısmında da kaynak TÜİK denmiş, açtım baktım bakalım endeksler gerçekten böyle mi diye:
(link)
Şuradan excel tablosunu indirebilirsiniz:
![tüik.png tüik.png](https://www.bisikletforum.com/data/attachments/220/220026-209d1c85f196b76ddad0fef21fb4896d.jpg)
Excel tablosunu indirip açtığınızda karşınıza şöyle sayılar çıkacak:
![ex.png ex.png](https://www.bisikletforum.com/data/attachments/220/220028-4ae455c7fbfdef0d20cb9d3cb76f9fb5.jpg)
Bir de dünya endeksine bakalım, FAO demişler. Google'a "food price index fao" yazınca direk çıkıyor zaten:
(link)
![index_table_feb1.jpg index_table_feb1.jpg](https://www.bisikletforum.com/data/attachments/220/220029-95344ae4799e29b9182b2e136d627d89.jpg)
Yani haber sitesinde yansıtılan grafik maalesef gerçek değerler baz alınarak oluşturulmuş ve doğru
Yanlış ve yalan bilginin kol gezdiği, doğru bilgiyle yanlış bilginin artık ayırt edilemediği şu günlerde, televizyona çıkan sözde uzmanlara bile güvenmeyen biri olarak doğru bir bilgiyi nihayet buldum! Bugünlerde doğru bilgiye rast gelmek oldukça zor çünkü. Bu korkunç tabloyu görünce neden bilmiyorum aklıma Osmanlı'nın çöküş devri senaryoları geliyor, tarih öğretmenlerimin anlattıkları, her şeyi kötüye giden Osmanlı... Depremlerle, savaşla, ekonomik krizle, her şeyle boğuşuyoruz ve hiçbirinin üstesinden gelemediğimizi düşünüyorum.
Asıl korktuğum şey ne biliyor musunuz, bu günlerin kötü günlerin henüz başlangıcı olabileceği ihtimali...
Umarım çocuklarımıza "eskiden bu ülke şöyle güzeldi, böyle güzeldi" derken 2010'lu yıllardan alıntı yapmak zorunda kalmayız...
Yükselen döviz değil, altın da değil, gıda fiyatları da değil, düşen Türk lirası. Tüm bunlar aynı sebeple yükselmiş gibi görünüyor, Türk lirası değersizleştiği için. Hani nasıl siz asansörle alt kata inerken sanki asansör kapısı yükseliyormuş gibi gelir ya size, aslında aşağı inen sizin içinde bulunduğunuz kabindir, sabit duran ise kapıdır, fakat biz o an sabit duramadığımız için kapı yükseliyormuş gibi gelir. İşte döviz, altın, ve fiyatların kapısı da aynı bu şekilde yükseliyor gözümüzde, halbuki düşen Türk lirası kabini...
Ben, sınırlı maaşımla satın almayı istediğim bir şeyi alamamaktan yana pek bir kaygı duymuyorum, bu arka planda kalıyor, almasam da olur. Aslında bu kaygım tam olarak 3. planda.
İlk 2 kaygım ne biliyor musunuz?
1- 2000 yıllık devlet geleneği olan, tarih yazmış bir neslin evlatlarıyız... Felatun bey ile rakım efendi kitabında o dönemde bir piyanonun kaç sterlin olduğu ve akçe olduğu iki ayrı sayfada yazılmıştı. Ve ben hemen elime bir hesap makinesi alarak kur hesabı yaptım, kitapta yazan aynı piyanoya ait sterlin fiyatını (birkaç bin) akçe fiyatına (birkaç yüz) böldüm ve kaç çıktı biliyor musunuz? 37 çıktı arkadaşlar. 1 akçe, 37 ingiliz sterliniymiş bundan 145 (2020-1875) yıl önce... İçim parçalandı bunu öğrenince. Şimdi 1 sterlin 8 lira, yani 145 yılda sterlin lira karşısında 296 kat değer kazanmış, daha doğrusu Türk parası 296 kat değer kaybetmiş. Keşke elimizde 1875 yılından bu yana döviz grafiği olsa da bu bilgiyi doğrulayabilsek... Devletimin geldiği bu noktadan kaygı, üzüntü ve endişe duyuyorum.
2- Evlatlarımıza böyle bir ülke bırakacağımız için utanç duyuyorum. İnsanın biyolojik olarak 2 varoluş amacı vardır: İlki üreyip, yavru dünyaya getirerek neslinin devamını garanti altına almak, ikincisi ise beslenmek ve yavrusunu besleyerek kendi ayakları üzerinde durabilecek hale ve yaşa getirmek... Biz evlatlarımızı bu yaşa getirdiğimizde onlara bu satın alma gücü düşmüş Türk lirasını ve hayat pahalılığını, stresi ve yaşam zorluğunu bırakacağız. Ne suçu vardı onların? Tek suçları bizden sonraki nesil olmaları. İşte bu yüzden kendimi kötü ve suçlu hissediyorum. Evlatlarımıza, bizden sonraki nesle bıraktığımız bu imkanlar ve şartlar için kaygı, üzüntü ve endişe duyuyorum.