Gökhan Toros
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 29 Haziran 2010
- Mesaj
- 4.498
- Tepki
- 6.843
- Şehir
- Polonya
- Başlangıç
- 2009—10
Hatırlayanlar olacaktır, bir süredir Giant Propel Advanced SL kullanıyorum, kullanıyordum. Kısaca özet geçmek gerekirse, tubular jantlarla birlikte 6980 gram ağırlığında aero bir bisiklet. Bu konuda daha detaylı bir bilgi vermiştim, merak edenler oraya göz atabilirler.
Ultra hafif kadroların bir sıkıntısı, verilen ağırlıkta yeterli sağlamlığı vermek için normalden daha kırılgan (fakat daha sağlam) bir şekilde üretiliyor olması. Kadro sürüş sırasında gerçekten güven veriyor olsa da, tasarlandığının dışında gelen darbelere karşı pek de dayanıklı olmuyor.
Benim kadromun başına da benzer bir durum geldi. Evimizin üçüncü üyesi, aşağıya fotoğrafını eklediğim bu arkadaş, biz uyurken yaptığı günlük sabah sporu sırasında bisikletimi devirmeyi başardı. Bu spor sayesinde arkadaş daha sağlıklı bir vücuda kavuşurken, mobilyanın köşesi üzerine düşen üst boru ise birkaç ince çatlağa kavuştu. Giant kadrolarda, özellikle siyah boyanın çok ince ve kırılgan olduğunu okumuştum. Muhtemelen çatlak bir boya çatlağı fakat bisikleti bir uzman inceleyene kadar kullanmanın sağlıklı olmadığını düşünerek emekliye ayırdım.
Bu sırada Stelbel’de çalışan Gökhan Kutluer imdadıma yetişti. Gökhan’la uzun süredir arkadaş olmamızın dışında bir dönem Cyclist Türkiye dergisinde de beraber çalışmıştık. Ben Giant’ın durumunu sonuçlandırana kadar bisikletsiz kalmamam için bir test bisikleti göndermeyi teklif etti ki, tabii ki ben de bu teklifin üzerine atladım.
1973 yılında Stelio Belletti tarafından kurulan firma yaklaşık iki yıl boyunca uçak ve motosiklet parçaları üzerinde çalışıyor. Fakat 1975 yılında, bisiklete olan tutkusu sonucu bisiklet kadroları üretmeye başlayan Belletti muhteşem bir başarıya imza atıyor; 1975 yılında Polonya Milli Takımı, Dünya Zamana Karşı Şampiyonası'nı isimsiz Stelbel bisikletler ile kazanıyor. Fakat bu hızlı başlangıca rağmen firma, 1990'lı yılların başına kapanmak zorunda kalıyor. Bundan yaklaşık 25 yıl sonra Cicli Corsa'nın sahibi iki ortak, firmayı satın alıp yeniden ayağa kaldırmaya karar veriyor. Şu an Stelbel, İtalya'da kişiye özel çelik ve titanyum bisikletler üretiyor. Kendisinden bahsettiğim Gökhan Kutluer de bir buçuk senedir firmanın dijital pazarlamasında görev alıyor.
Kilitli Pedal, Gökhan Kutluer'le konuyu uzunca konuşmuştu, markayı merak edenler için linki buraya bırakıp, bisikleti anlatmaya geçiyorum:
Bana gönderdikleri test bisikleti, belki de firmanın en performans odaklı bisikleti, SB/03. Columbus'un Stelbel için özel ürettiği boru seti ile oluşturulan kadroyu biraz incelediğinizde, bütün tasarımın performans odaklı olduğunu görebiliyorsunuz. 36x17mm ölçüsündeki chain-stay'ler, oldukça iri bir alt boru ile devasa T47 orta göbekte buluşuyor. Alt boru yukarıya doğru şekil değiştiriyor ve viraj performansını artıran konik alın borusu ile buluşuyor. Çelik borularda olduğu gibi karbon maşa da yine Columbus'tan geliyor. Bütün bu yapı ise muhteşem bir kaynak ve boya işçiliği ile tamamlanmış.
Kendi jant setim ile denemek için özellikle jantsız istediğim bisiklet Campagnolo Chorus grupset, Fizik tamamlayıcı kit ve Brooks C13 sele ile geldi. Jant setine ek olarak kendi pedallarımı, suluk kafesimi ve Wahoo aksesuarlarını taktığımda ise bisikletin toplam ağırlığı 8.3kg olarak tartıda karşıma çıktı. Benzer ekipmanlarla toplanan karbon bir bisikletten yaklaşık 1kg daha ağır. Bisiklet daha hafif bir sele, tamamlacıyı kit ve suluk kafesi gibi aksesuarlarla kolayca 300 gram hafifletilebilecek gibi duruyor. Fakat ağırlığa odaklanmak yerine, bisikletin sürüşü, çelik bir bisikletin genel tepkileri nasıl, onu odaklanmayı tercih ettim.
İlk olarak çelik bir bisikletten bekleyeceğiniz gibi bisiklet çok rahat bir sürüşe sahip. Fakat karbon fiber endurance bisikletler yoldan gelen titreşim ve darbelerle çok güzel bir şekilde başa çıkabiliyor. Daha önce test ettiğim endurance karbon bisikletlerden farklı olarak, Stelbel'in daha tok ve doğal tepkilere sahip olduğunu söyleyebilirim. Bisiklet sanki vücudunuzun bir parçasıymış gibi hissettiriyor. Karbon bisikletler kadar rahat, fakat onlara göre daha canlı bir hisse sahip. Bu da ister şehir içinde kısa bir sürüşe çıkın, isterseniz 100'lerce kilometre sele üzerinde kalın, çok keyifli bir sürüş sunuyor.
Bisiklet normalde kişiye özel üretiliyor olsa da, test bisikletinin geometrisini sevdiğimi söyleyebilirim. Giant Propel'e göre daha stabil, fakat yine de verdiğiniz komutlara endurance kadrolar kadar yavaş tepki vermeyen bir kadro. Bu geometriye ek olarak çelik bisikletin hissini ve +1kg ağırlığını da eklediğinizde, muhteşem bir viraj performansı ortaya çıkıyor. Asfalt kalitesindeki değişikliklerden korkmayacağınız, virajlara istediğiniz hızlarda girebileceğiniz ve viraj içinde yön değiştirebileceğiniz bir bisiklet.
Kadroda taşıyacağınız fazladan 1kg ağırlık yokuş performansını etkileyecekmiş gibi görünse de, benim açımdan sonuç bundan biraz daha farklı oldu. Bisikletle çıktığım ilk iki sürüşte, özellikle yokuştaki dik bölümlerde bisikletin daha ağır olduğunu hissetsem de, eve dönüp Strava kayıtlarına baktığımda yokuş segmentlerinde eski sürelerime çok yakın ve hatta 1-2 yerde daha hızlı olduğumu gördüm. Evet daha ağır bir kadro daha az atikmiş gibi hissettiriyor olsa da, toplam tırmanış sürelerinde değişiklik olmaması, hızlı gidiyormuş gibi hissetmenin gerçekten daha hızlı olmadığını kanıtladı benim için.
(link)
(link)
Stebel SB/03, test ettiğim onlarca karbon ve alüminyum bisikletin ardından bir sonraki bisikletimin çelik olacağına beni ikna etmeyi başardı. Hem sürmesi hem de izlemesi çok keyifli bir bisiklet olduğunu söyleyebilirim. Bu kadronun ölçülerinin bana tam olarak uymadığını da düşündüğümüzde, benim isteklerime göre üretilecek kadronun ne kadar keyifli olacağını düşünemiyorum!
Bisikletle ilgili aklıma gelen bütün noktaları anlatmaya çalıştım. Sipariş süreci ve fiyatlar ile ilgili gokhan@stelbel.it adresine mail atabilirsiniz. Buraya eklediğim fotoğrafları beğendiyseniz eğer, benzerlerini instagram hesabımda düzenli olarak paylaşıyorum, imzamdaki linkten takip edebilirsiniz.
Ultra hafif kadroların bir sıkıntısı, verilen ağırlıkta yeterli sağlamlığı vermek için normalden daha kırılgan (fakat daha sağlam) bir şekilde üretiliyor olması. Kadro sürüş sırasında gerçekten güven veriyor olsa da, tasarlandığının dışında gelen darbelere karşı pek de dayanıklı olmuyor.
Benim kadromun başına da benzer bir durum geldi. Evimizin üçüncü üyesi, aşağıya fotoğrafını eklediğim bu arkadaş, biz uyurken yaptığı günlük sabah sporu sırasında bisikletimi devirmeyi başardı. Bu spor sayesinde arkadaş daha sağlıklı bir vücuda kavuşurken, mobilyanın köşesi üzerine düşen üst boru ise birkaç ince çatlağa kavuştu. Giant kadrolarda, özellikle siyah boyanın çok ince ve kırılgan olduğunu okumuştum. Muhtemelen çatlak bir boya çatlağı fakat bisikleti bir uzman inceleyene kadar kullanmanın sağlıklı olmadığını düşünerek emekliye ayırdım.
Bu sırada Stelbel’de çalışan Gökhan Kutluer imdadıma yetişti. Gökhan’la uzun süredir arkadaş olmamızın dışında bir dönem Cyclist Türkiye dergisinde de beraber çalışmıştık. Ben Giant’ın durumunu sonuçlandırana kadar bisikletsiz kalmamam için bir test bisikleti göndermeyi teklif etti ki, tabii ki ben de bu teklifin üzerine atladım.
1973 yılında Stelio Belletti tarafından kurulan firma yaklaşık iki yıl boyunca uçak ve motosiklet parçaları üzerinde çalışıyor. Fakat 1975 yılında, bisiklete olan tutkusu sonucu bisiklet kadroları üretmeye başlayan Belletti muhteşem bir başarıya imza atıyor; 1975 yılında Polonya Milli Takımı, Dünya Zamana Karşı Şampiyonası'nı isimsiz Stelbel bisikletler ile kazanıyor. Fakat bu hızlı başlangıca rağmen firma, 1990'lı yılların başına kapanmak zorunda kalıyor. Bundan yaklaşık 25 yıl sonra Cicli Corsa'nın sahibi iki ortak, firmayı satın alıp yeniden ayağa kaldırmaya karar veriyor. Şu an Stelbel, İtalya'da kişiye özel çelik ve titanyum bisikletler üretiyor. Kendisinden bahsettiğim Gökhan Kutluer de bir buçuk senedir firmanın dijital pazarlamasında görev alıyor.
Kilitli Pedal, Gökhan Kutluer'le konuyu uzunca konuşmuştu, markayı merak edenler için linki buraya bırakıp, bisikleti anlatmaya geçiyorum:
Bana gönderdikleri test bisikleti, belki de firmanın en performans odaklı bisikleti, SB/03. Columbus'un Stelbel için özel ürettiği boru seti ile oluşturulan kadroyu biraz incelediğinizde, bütün tasarımın performans odaklı olduğunu görebiliyorsunuz. 36x17mm ölçüsündeki chain-stay'ler, oldukça iri bir alt boru ile devasa T47 orta göbekte buluşuyor. Alt boru yukarıya doğru şekil değiştiriyor ve viraj performansını artıran konik alın borusu ile buluşuyor. Çelik borularda olduğu gibi karbon maşa da yine Columbus'tan geliyor. Bütün bu yapı ise muhteşem bir kaynak ve boya işçiliği ile tamamlanmış.
Kendi jant setim ile denemek için özellikle jantsız istediğim bisiklet Campagnolo Chorus grupset, Fizik tamamlayıcı kit ve Brooks C13 sele ile geldi. Jant setine ek olarak kendi pedallarımı, suluk kafesimi ve Wahoo aksesuarlarını taktığımda ise bisikletin toplam ağırlığı 8.3kg olarak tartıda karşıma çıktı. Benzer ekipmanlarla toplanan karbon bir bisikletten yaklaşık 1kg daha ağır. Bisiklet daha hafif bir sele, tamamlacıyı kit ve suluk kafesi gibi aksesuarlarla kolayca 300 gram hafifletilebilecek gibi duruyor. Fakat ağırlığa odaklanmak yerine, bisikletin sürüşü, çelik bir bisikletin genel tepkileri nasıl, onu odaklanmayı tercih ettim.
İlk olarak çelik bir bisikletten bekleyeceğiniz gibi bisiklet çok rahat bir sürüşe sahip. Fakat karbon fiber endurance bisikletler yoldan gelen titreşim ve darbelerle çok güzel bir şekilde başa çıkabiliyor. Daha önce test ettiğim endurance karbon bisikletlerden farklı olarak, Stelbel'in daha tok ve doğal tepkilere sahip olduğunu söyleyebilirim. Bisiklet sanki vücudunuzun bir parçasıymış gibi hissettiriyor. Karbon bisikletler kadar rahat, fakat onlara göre daha canlı bir hisse sahip. Bu da ister şehir içinde kısa bir sürüşe çıkın, isterseniz 100'lerce kilometre sele üzerinde kalın, çok keyifli bir sürüş sunuyor.
Bisiklet normalde kişiye özel üretiliyor olsa da, test bisikletinin geometrisini sevdiğimi söyleyebilirim. Giant Propel'e göre daha stabil, fakat yine de verdiğiniz komutlara endurance kadrolar kadar yavaş tepki vermeyen bir kadro. Bu geometriye ek olarak çelik bisikletin hissini ve +1kg ağırlığını da eklediğinizde, muhteşem bir viraj performansı ortaya çıkıyor. Asfalt kalitesindeki değişikliklerden korkmayacağınız, virajlara istediğiniz hızlarda girebileceğiniz ve viraj içinde yön değiştirebileceğiniz bir bisiklet.
Kadroda taşıyacağınız fazladan 1kg ağırlık yokuş performansını etkileyecekmiş gibi görünse de, benim açımdan sonuç bundan biraz daha farklı oldu. Bisikletle çıktığım ilk iki sürüşte, özellikle yokuştaki dik bölümlerde bisikletin daha ağır olduğunu hissetsem de, eve dönüp Strava kayıtlarına baktığımda yokuş segmentlerinde eski sürelerime çok yakın ve hatta 1-2 yerde daha hızlı olduğumu gördüm. Evet daha ağır bir kadro daha az atikmiş gibi hissettiriyor olsa da, toplam tırmanış sürelerinde değişiklik olmaması, hızlı gidiyormuş gibi hissetmenin gerçekten daha hızlı olmadığını kanıtladı benim için.
(link)
(link)
Stebel SB/03, test ettiğim onlarca karbon ve alüminyum bisikletin ardından bir sonraki bisikletimin çelik olacağına beni ikna etmeyi başardı. Hem sürmesi hem de izlemesi çok keyifli bir bisiklet olduğunu söyleyebilirim. Bu kadronun ölçülerinin bana tam olarak uymadığını da düşündüğümüzde, benim isteklerime göre üretilecek kadronun ne kadar keyifli olacağını düşünemiyorum!
Bisikletle ilgili aklıma gelen bütün noktaları anlatmaya çalıştım. Sipariş süreci ve fiyatlar ile ilgili gokhan@stelbel.it adresine mail atabilirsiniz. Buraya eklediğim fotoğrafları beğendiyseniz eğer, benzerlerini instagram hesabımda düzenli olarak paylaşıyorum, imzamdaki linkten takip edebilirsiniz.