Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Şu an içinizden ne geçiyorsa yazın

Bunun maliyeti var ancak insan uçuruma sürüklendiği ve bunu gördüğü bir noktada nasıl kalabilir? İşte bu noktada iyiliği yükseltecek kitle hareketi de bu topraklarda ortaya çıkmadığına göre insan ne yapmalı?
 
Scudo
HBO'nun Chernobyl dizisinin son bölümünde, Çernobil faciasının gerçek sebebini anlatan Valeri Legasov'un duruşma salonunda söylediklerini hatırlayalım:

"Söylediğimiz her yalan, bizi gerçek'e borçlandırır. Ve bu borç er ya da geç ödenmek zorundadır."

Yalanlarla yaşayan, kendi kendini kandırmanın konforuna alışmış bu toplum, yalanların bedelini er ya da geç ödeyecek...
 
Bunun maliyeti var ancak insan uçuruma sürüklendiği ve bunu gördüğü bir noktada nasıl kalabilir? İşte bu noktada iyiliği yükseltecek kitle hareketi de bu topraklarda ortaya çıkmadığına göre insan ne yapmalı?
Türkiye 499. su, lisede tübitak matematik sınavında derecesi olan bir iş arkadaşım, eşi postdoc yapmak için ingilitere gidince, eşini ziyarete gitti. tipik şeyleri sıraladı. Iqsundan şüphe edilmeyecek bu kişilik bana ingilteredeki yaya otomobil ilişkisini anlattı. zaten artık klişe oldu bu ifadeler. işte yaya yola yaklaşınca arabalar duruyor, yayaya yol veriyor.

eee sende burada aynısını yap, otomobilinle burada yayalara yol ver dediğimde; mr iq mavi ekrana düştü. orada gördüğünü burada uygulayabileceğine dair, beyin nöronlarında bir düşünce hiç ateşlememiş.

karşıdan karşıya geçenlerde gözlemlediğim, özellikle gençlerde; kırmızı ışık varmış yokmuş umurlarında değil. yayamız ayrı vaka, sürücümüz bambaşka vaka. kızımıza bakıyorsunuz, burada cut et, amsterdama paste et sırıtmaz. görüntü epey avrupai ama ruh bedevi. fırsatını bulsa 1 nanosaniye Türkiye'de durmaz ve gittiği yerde trafik kurallarına da azami uyar. istese burada da uyar ama, toplumdaki gevşekliğe ayak uydurmuş. kapasitesi var yani. burada Türk, orada İngiliz olacak kadar esnek.

babam astsubay iken ben bu topraklardan toplanan vergilerden gelen maaş ile karnımı doyurdum. ülkenin kurduğu bornova anadolu lisesinde ingilizce öğrendim, izmir fende okudum. odtü elektrikten mezun oldum. 25 yıl olmuş mezun olalı. şimdi bilgisayar ağları konusunda çalışıyorum ve öğretiyorum. benim bu ülkeye, pek çoğu çoktan ölüp gitmiş vatandaşlarına borcum var. onu ödeme gayretindeyim. network dersleri verdiğim gençlerin ingilizcesi yok. iyi ki yok, yoksa kaçacak. çünkü, seçenek olarak sunuldu gençliğe.

kaçın gidin ama yaşlanınca dönüp geri gelmeyin. çünkü, geri dönen dayıların muhabbeti hiç çekilmiyor. oradaki gavur disiplinini anlata anlata kafa beyin bırakmıyorlar. burayı eleştirmek emeklilik gayeleri oluyor. beğenmedin gittin, sonra geldin. neden geldin? sen burayı zaten beğenmediydin.
 
Amma dertleniyorsunuz, dün duyduğum en şok yorum Fox'a çıkan Devrim Akyol'dan geldi. İlk defa bir ekonomi yorumcusundan bu seçimde enflasyonla %3'ü zengin eden politikanın enflasyonla ezilen fakir halk tarafından oylandığını duydum. Televizyonda gerçeklerin konuşulduğunu duymak beni resmen yerimden zıplattı. Rtük nasıl yayınlamış diye neredeyse şaşıracaktım. Fazla şeyetmeyin, deveye diken yaranır.
 
12-13 yaşında, bomboş paket BMW 1.16'sına "arabaya daha lastik alamadım abi" diyen iş arkadaşım, arabanın arkasına kocaman Türk Bayrağı asmış, öyle geziyor. Geçen sene de başka bir arabası vardı, 4 tane çıkma lastik almak için benim kredi kartımı isteyip, taksit yaptırmıştı :)
 
@P1n0ky0 Aynen katılıyorum, burada yaşasa orta seviyede yaşayabilmesine rağmen sırf daha iyi maddiyata erişmek için gidenler var. Sırf dolarla euroyla maaş alıp alıcam diye. Gittikleri yerin dilini eciş bücüş şekilde konuştukları bir hayat yaşıyorlar. İçlerinde emekli olunca ev alıp Türkiye'ye dönenler oluyor, ama önemli olan, çocukları oralı oluyor, anadili nereye gittilerse oranın dili oluyor, orada hayatına devam ediyor. İlk göçen anne baba da ölünce Türkiye ile bir bağ kalmıyor.

İnsanda biraz idealistlik olur, satmaz hemen ülkesini. Hayatta her şey maddiyat değil.
 
  • Beğen
Tepkiler: MakRo ve el Cezeri
12-13 yaşında, bomboş paket BMW 1.16'sına "arabaya daha lastik alamadım abi" diyen iş arkadaşım, arabanın arkasına kocaman Türk Bayrağı asmış, öyle geziyor. Geçen sene de başka bir arabası vardı, 4 tane çıkma lastik almak için benim kredi kartımı isteyip, taksit yaptırmıştı :)
Anasının gözü onlar. İlk seçimde konuştuğum taksici, 3 ay önce 500'e aldığım 2015 Jetta şimdi baktığımda 800'e gidiyor diyor. Arkadaşınız paranızı enflasyondan korumakta size yardım etmiş.
 
hele hele bu ülkenin altyapısını kullanarak ingilizce öğrenmek, iş deneyimi edinmek ve bu birikimle oraya gidip iş bularak; ülkeye olan borçlarını ödemeden, kaymağını yemek. bunun maliyeti var bize.

Ben de senin gibi düşünürdüm ve Türk halkına karşı bir borcum var diye düşünürdüm. Ama şu son 3-4 senedeki enflasyon kaynaklı rantı görünce bütün fikirlerim değişti. Etrafımda bir çok kişi elini kımıldatmadan, kredi ile aldıkları ev ve arsalardan sağladıkları rantlar milyonlar seviyesinde. Aradaki farkı bankalar bir şekilde bizden çıkartıyor yada çıkartacak, esasında bu hepimizin parası ama sermaye bir şekilde el değiştiriyor. Bankada birikimi olanlardan ev satın alanlara gitti, karşılığında alım gücümüz azaldı, vs...

Dolar kurundan şöyle örnek vereyim, adam 5 yıl önce 50-60 bin dolara bir ev aldı, ki o parayı da o zaman 0,69 kredi ile finanse etti ve geri ödeme miktarı muhtemelen 20 bin dolar seviyelerine kadar gerilemiştir. Bugün evi 200 bin dolara sattı. 5 yılda 180 bin dolar net kar. Bu sermaye nasıl üretildi? Yanlış anlaşılmasın, lafım ev sahiplerine yada yatırım yapanlara değil, ama bir şeyler yanlış ve sermaye gerçekten de el değiştiriyor.

Ben bu ülkenin kaymağını yemedim. Askerliğimi gururla yaptım, bordrolu çalışan olduğum için vergimi de aksatmadan ödüyorum, yani ben borcumu zaten ödemişim.
 
Almanca dil kursu araştırmaya başladım. Artık gittiğim köylerdeki tarım para kazandırmıyor, ekmesem daha karlıyım deyip kahvede oturanlara düşman olarak bakmaya başladım, bunun sonu kendi adıma iyi değil. Ama sandıklara baktığında ful çeken köyler. Açlıktan azı kokan, bisikletimin altındaki arabadan palalı oluşunu öğrendiğinde gözlerindeki düşmanlığı hissettiğim insanların seçtiği bir ülkede yaşıyorum. Savunurken komik duruma düşen sonradan görmeler. 20 yıla yakındır oy kullanıp oyumun bir etkisini göremiyorsam demek ki bu ülkeye uygun değilim. 2018 yılında da çok umutluydum. O zaman eğitimsizlikten, cahillikten, algı çevresinden bu insanların bu seçimi yaptığını düşüyordum. Fakat artık çok net anlıyorum ki bu insanlar bunun farkında. Ecevit zamanı CHP'nin kalesi olan Malatya'da amcanın dediği gibi. "Malatyalı iktidar sever, gücü sever yeğenim". İki tip var. Sen eğitiminle emeğinle belli bir toplumsal düzene gelmişsin. Biri senin seviye gelemeyeceği için sana düşman. Sandıkta galip geldiğinde bunu direk görebiliyorsun, düşmana karşı aldığı zafer mutluluğunu. Biri de hak etmeden, bu düzenin unsuru olarak bir seviyeye gelmiş onu korumanın peşinde. Kimisi kem küm ediyor kimi açık açık söylüyor. Benim gençliğim gitti bu düzende, benden bu kadar, gençler düşünsün. Atatürk'ün gençliğe hitabesinde uyardıkları oldu da ne oldu, biz terörist olduk.
 
Türkiye 499. su, lisede tübitak matematik sınavında derecesi olan bir iş arkadaşım, eşi postdoc yapmak için ingilitere gidince, eşini ziyarete gitti. tipik şeyleri sıraladı. Iqsundan şüphe edilmeyecek bu kişilik bana ingilteredeki yaya otomobil ilişkisini anlattı. zaten artık klişe oldu bu ifadeler. işte yaya yola yaklaşınca arabalar duruyor, yayaya yol veriyor.

eee sende burada aynısını yap, otomobilinle burada yayalara yol ver dediğimde; mr iq mavi ekrana düştü. orada gördüğünü burada uygulayabileceğine dair, beyin nöronlarında bir düşünce hiç ateşlememiş.

karşıdan karşıya geçenlerde gözlemlediğim, özellikle gençlerde; kırmızı ışık varmış yokmuş umurlarında değil. yayamız ayrı vaka, sürücümüz bambaşka vaka. kızımıza bakıyorsunuz, burada cut et, amsterdama paste et sırıtmaz. görüntü epey avrupai ama ruh bedevi. fırsatını bulsa 1 nanosaniye Türkiye'de durmaz ve gittiği yerde trafik kurallarına da azami uyar. istese burada da uyar ama, toplumdaki gevşekliğe ayak uydurmuş. kapasitesi var yani. burada Türk, orada İngiliz olacak kadar esnek.

babam astsubay iken ben bu topraklardan toplanan vergilerden gelen maaş ile karnımı doyurdum. ülkenin kurduğu bornova anadolu lisesinde ingilizce öğrendim, izmir fende okudum. odtü elektrikten mezun oldum. 25 yıl olmuş mezun olalı. şimdi bilgisayar ağları konusunda çalışıyorum ve öğretiyorum. benim bu ülkeye, pek çoğu çoktan ölüp gitmiş vatandaşlarına borcum var. onu ödeme gayretindeyim. network dersleri verdiğim gençlerin ingilizcesi yok. iyi ki yok, yoksa kaçacak. çünkü, seçenek olarak sunuldu gençliğe.

kaçın gidin ama yaşlanınca dönüp geri gelmeyin. çünkü, geri dönen dayıların muhabbeti hiç çekilmiyor. oradaki gavur disiplinini anlata anlata kafa beyin bırakmıyorlar. burayı eleştirmek emeklilik gayeleri oluyor. beğenmedin gittin, sonra geldin. neden geldin? sen burayı zaten beğenmediydin.

Hocam bakmayin siz ingilizlere avrupalilar onlardan daha iyimis bisiklet olayinda.
IMG-20230403-WA0016.jpg
@P1n0ky0 hocam bu arada ben de bilgisayar mühendisliği cikisliyim. En sevdigim ders data communications di.
 
PuncherZ TERORİSTI gectim. LGBTCide olduk. ama kendilerının goremedıgı ve olamadıgı INSAN oldugumuz..biz fakırin,garib gurabanın, konusamayan dili olmayan doganın hakkını koruylım dedık..dogmamıs yetımın hakkını koryalım dedık...dedik de dedık....ama sadece canımızı sıktıgımızla kaldık..
 
Flipperin ön tarafında yer alan teflon yağ ile çalışmasına rağmen 37000 km de orta göbeği aşındırmış ve döndüğü yerdeki çapı 24,90 dan 24,60 a düşürmüş dolayısıyla ruble salgılı dönüyor ve viteş geçiişlerinde problem oluşturuyordu. Sanayiye gittin lazer alüminyum kaynağı ile aşınan yerin çapını tekrar 25,50 ye çıkarıp tornalatarak 24,90 a düşürdüm. Problem çözüldü. O kadar rahatladımki. Hiçbir iz yok. lazer kaynağı çözümüne dikkat çekmek için yazdım. şaşılacak bir teknoloji hakaten
 
Sabahtan beri yazıyorum siliyorum. Yazmaya bile değmez toplumun %50 si hayatını üç beyazla idame ettirmeye alışmış. İnsanca yaşamayı kendine layık görmeyenlere neyi anlatacaksın. Gittigim bir iş başımı sokacağım bir çatı olsun gidim gelim. Ötesi Yok
 
Mustafa Kemal, istanbul beni savunma bakanı yapmadı küstüm ben diyip alamanyaya gitseydi, eğer ego çatışması olmaz ise, hitlerden ordu komutanlığını alırdı. ha kabul ederdi etmezdi o ayrı polemik konusu. muhterem burada kalıp, elinden geleni yaptı.

kanadaya 3 yıl evvel giden bir çiftimiz, teee o kadar bin kilometreden chp ye oy verip, istedikleri olmayınca ah vah ediyor kaç gündür bana. 1993 yılında amerikada üniversiteye giden arkadaşım hala Türkiye politikası ile ilgili ve akp ve türevlerine ver ediyor küfürü teee okyanusun öte yanından. madem siyaseti beğenmiyorlar, kalıp siyaset sahnesinde bir yer edinselerdi. yok, kaçmak hele hele bu ülkenin altyapısını kullanarak ingilizce öğrenmek, iş deneyimi edinmek ve bu birikimle oraya gidip iş bularak; ülkeye olan borçlarını ödemeden, kaymağını yemek. bunun maliyeti var bize.
Ankara Gazi Üniversitesi mezunu bir turist rehberiyim. İngilizce dilinde yabancı turistlere ülkemi tanıtıyorum. Benim yaptığım işin sizin gibi yurtdışında karşılığı yok. Ülkemizi, kültürümüzü, tarihi ve arkeolojik geçmişimizi aktarabilmek, tanıtabilmek oldukça detaylı eğitimler aldım ve dil öğrendim. Sizce ben bu ülkeye olan borcumu ödemiyor muyum şimdi? İfade ettiğim üzere öyle bir mesleğim var ki sadece ve sadece bu ülkede icra edilebiliyor, başka hiçbir ülkede bana getiri sağlamıyor. Mevcut durumda tüm kazanım ve hayallerimi çöpe atmak pahasına bu ülkeden ayrılmak düşüncesi güdersem kusura bakmayın ancak bu ''BORÇ ÖDEMEDEN KAYMAK YEMEK'' olmaz, geleceğini kurtarmak olur. Bu maliyeti de şuan bu sistemin devamına sebep olan kişi öder.
 
Tilkiden din öğrenen, tavuk çalmayı sevap zannedermiş.. ben de askerdim, 2009 tsk KKK personel bölümü, subay olarak girdim, seve seve bile isteye girdim. Sözleşmeli yani dış kaynaktan girişliyim ve 7 yıl hizmet ettim, yeri geldi maaşımı askerlerimle paylaştım, onlara uçak bileti harçlık verdim, yeri geldi depolarda çürümeye yüz tutan ve zimmetten bile düşülmeyen polarları, termusları askerlerimle araziyi denetlerken paylaştırdım. 2009/2010 larda "Avrupa Birliği uyum yasaları, insan hakları, barış, kardeşlik , bitsin bu özlem..." gibi saçmalıkları diye diye Suriye bizim kardeşimiz, kız aldık kız verdik, orası bizim de vatanımız, Habur, yok Türk toprağı varmış da nöbet falan zırvalarla iki ülke arasındaki mayınlı bölgeyi temizlettiler .. nedendi? Suriyelileri geçirmek için .. neredeydi o zaman kefeni dantelliler? Neredeydi o zaman Sinan oğan? Milliyetçiler ? Yoktu.. aradan çok değil, 3-4 sene geçti, 2016/2017 lerde İran ile aynı muhabbetler yapıldı kamuoyunda .. dendi ki, İran bizim müttefikimiz, İran ile 200 yıldan fazla dostluğumuz var. Orada da türk kardeşlerimiz yaşıyor . İki ülke arasındaki mayınlı bölge , iki ülke için de ayıptır dediler. Sonra ne oldu? Bugün Pakistan ve İran'dan , Afganistan'dan mültecilere kapılar açıldı.. bu iktidarın proje olduğuna sadece bir örnek.. alınan silah ya da yapıldığı iddia edilen pek çok teknoloji de cabası.. hepsi ispatlı şekilde yerli ve milli değil zaten.. kaldı ki önce bana yerli ve milli bir kardeşim , yerli ve milli kelimesini tanımlarsa çok daha güzel olur.. bunun yanında vatansever ve Atatürkçü nesil komutanlara mobbing yapıldı..kızlarıyla sivilde resimleri çekilip , piyasaya kızları yaşlarında sevgilileriyle Boğaz turunda komutanlar dediler .. harp okullarını kapattılar.. ve daha binlerce konuya şahit oldum.. bedel ödemekse söz konusu ödemeye hazır nice adam tanıdım ama bedelsiz kral ve kralcıları da tarih affetmeyecek..kimseden hiç bir şeyden korkmadım en fazla canım var , ki onu da vereceğim bir şekilde... Ama tarih böyle köhne, kokuşmuş, ezik, hadsiz , seviyesi ve çizgisi kestirilemeyen nice devlet , devlet kademesinde görevlendirilmiş tiplerle doludur.. özellikle de din ve milliyetçiliği dilinden düşürmeyenler , arkalarından her zaman kötü konuşulacaklardır.. kendini Türk hisseden biri için , bir devlet kurmak adına bir aile bir ev yeter demiştir atalarımız.. Çinliler Türklerden kurt diye bahseder.. çünkü kurt evcilleştirilemez, itaat etmez, intikam duygusuyla yaşar..bu rejimin , zihniyetin bilimsel bir açıklaması da vardır.. o da Stockholm sendromu dur.. detaylı bir şekilde izahı vardır.. zayıf ve aciz insanların tercihleri için daha fazla yazmayacağım..
 
Dar'ul Harb Fıkhı (4 cilt) - Mustafa Çelik

Kısa açıklaması şöyle:
Hanefi Mezhebi'nin Dar'ul Harb kavramının tarifi ile ilgili görüşlerini özetlersek deriz ki: Hanefi Mezhebi'ne göre dünya iki dardır. Dar'ul Harb ve Dar'ul İslâm. Dar'ul İslâm Dar'ul Harb'e dönüşür. Dar'ul Harb kafirlerin reisinin riyasetinde açıkça ahkamın, küfrün uygulandığı, mü'minlerin din ve dünya işlerini yürütme imkanından mahrum kaldıkları, can, mal, nesil, akıl ve din emniyetleri konusunda korku ve kuşku içinde bulundukları, kâfirlerin emniyet içinde dolaştıkları beldenin adıdır.

Çok net değil mi?
 
Kendime not;

Alt tarafı bir çiçek koklayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp, sevip gidecektik bu dünyadan. Nasıl kötü bir zamana denk geldi ömrümüz..." Vicdansızların, sapıkların, katillerin, nefretin, cehaletin ortasına düştük!
Nazım Hikmet Ran
 
IMG_20230529_173013.jpgBisiklet yolları teşekkür ederim Eskişehir Büyükşehir Belediyesi...

Ancak bunlar bisiklet için mi offroad araçlar için mi anlayamadım. Bir de bu vazolar insanların kafasına çarpmak için mi konulmuş yoksa dekorasyon için mi? Ulan 6 ile gidiyorum bomboş yolda...
 
  • Hahaha
Tepkiler: makaram
305088 dosyayı görüntüleBisiklet yolları teşekkür ederim Eskişehir Büyükşehir Belediyesi...

Ancak bunlar bisiklet için mi offroad araçlar için mi anlayamadım. Bir de bu vazolar insanların kafasına çarpmak için mi konulmuş yoksa dekorasyon için mi? Ulan 6 ile gidiyorum bomboş yolda...
Islak zeminde kayganlaşan o boyalı 'bisiklet' yolları...
 
Geri