Tanıtımla yola çıkıp spor mirasıyla sonlanan Antalya Bisiklet Turu
(Fotoğraf: Feyzi Açıkalın)
Kökleşmiş kurumların, kendilerine büyümeleri konusunda yardımcı olanlara borçlarını ödeme konusunda istekli oldukları bilinir. Büyürken alınan destek maddi ya da siyasi olabilir, ki bu kötüdür. Yazımızın konusu, kök salınan topraklardaki insan ve coğrafyanın adı geçen kuruma olan katkısı, sunduğu cömertliğin geri ödenmesi çabasıdır.
Antalya bölgesinin turizm devlerinden olan Barut Oteller Gurubu, bu amaçla geçen yıl başlattıkları Meze Festivali ve nisan ayında gerçekleşecek Caz Festivali’nin arasına bir de bisiklet organizasyonu sıkıştırdı. Ama ne sıkıştırmak!
Hem bölgenin tanıtımına katkıda bulunmak hem de bölge insanına borcunu ödemek amacıyla giriştikleri organizasyon, Tour of Antalya adı verilen dört etaplı bir bisiklet turu idi.
Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nu 2008-2015 yılları arasında dünyanın sayılı yarışları arasına yükselten efsane kadronun yönetiminde yapılan yarışlarda her gün ayrı bir parkur kullanıldı. Böylece Antalya’nın deniz, kum, güneş dışındaki güzellikleri de sergilenme fırsatı buldu.
Uluslararası düzeyde düzenlenen organizasyonda yer alan takımlar ve onlarla gelen gazetecilerin olumlu paylaşımları özellikle sosyal medyada geniş yer aldı. Saran medya gurubu tarafından profesyonelce yapılan çekimler ve kurgular yurt düzeyinde paylaşıldı.
(Fotoğraf: Feyzi Açıkalın)
Tanıtım adıyla yola çıkan organizasyon, büyük spor aktivitelerinde hedeflenen “legacy” yani arkasında bir miras bırakma yolunda da istemeden yol almıştı.
Böylesine zengin bir sporcu kadrosu ve arkasından yine bir ilk olarak Granfondo Antalya adıyla yapılan aktivitede yer alan bisiklet tutkunlarını gören şehir gençliği, büyük ölçüde etkilendi. Bisiklet sporunun görsel zenginliği ve zorlu parkurlarda sergilenen performans gençleri bu sporu yapmaya en azından düşündürdü.
Etkilenme yalnızca gençlerde olmadı. Muhtemelen şehrin yöneticileri de bisiklet sporunu geliştirme, yaygınlaştırma konusunda ileriye yönelik planlama gereği duydu. Yine, gelecek yıllara ilişkin organizasyonlarda katkılarını artırma yönünde kararlar almış olmalıydılar.
Devletlü(!) ise bir başka düşünmüş olmalı. Örneğin, Antalya’nın bir bisiklet sporu merkezi olabilmesi için şart olan velodrom yani 250 metrelik bir uzunluktaki özel eğilimli pistlerin yapımı konusunda inisiyatif almış olmalıydı. Sporcuya madalya takmakla yetinmemeliydi idareci!
(Fotoğraf: Feyzi Açıkalın)
Bölge insanı trafikte araç kullanırken bisikletçiye saygı göstermeyi öğrenmeliydi. Bölgedeki otel yöneticileri de sporcunun isteği doğrultusunda hizmet yapılanmasına gitmeliydi. Avrupa’nın maddi açıdan daha yeterli üst orta sınıfının ihtiyaçları doğrultusunda bisiklet kafeler ve de bisiklet ekipmanları satış noktaları açma konusunda birileri kafa yormalıydı.
Organizasyonun en zayıf halkası olan başarılı Türk bisiklet sporcusunu yetiştirme konusunda da Antalya ön almalıydı. Turizmciler tarafından desteklenen, profesyonelce kurulup yönetilen bir bisiklet takımı, organizasyonun altını çok iyi dolduracaktı.
İlk kez ve başarıyla düzenlenen bir bisiklet organizasyonu ile Barut Oteller Gurubu başına büyük bela aldı! Herkesi hayran bırakan kurumsal yapısının spora yönelmesi ve bu konuda yatırım yapmaları konusunda beklentiler arttı.
Nerden nereye; tanıtım derken mirasa giden yol...
Kaynak: (link)