Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Ülkenin Doğu'su mu Almanya mı?

Doğu'da öğretmenlik mi? Almanya'da sıfırdan başlamak mı?

  • Doğu'da öğretmenlik

    Katılım: 7 9,7%
  • Almanya'da sıfırdan başlamak

    Katılım: 65 90,3%

  • Toplam katılım
    72

everhard

Forum Demirbaşı
Kayıt
5 Ekim 2018
Mesaj
432
Tepki
1.465
Şehir
Ankara
İsim
Tolga A.
Bisiklet
Carraro
Arkadaşlar hepinize selamlar.
Böyle bir başlığı bir arkadaşımın ricası, daha doğrusu ikilemi üzerine açtım. Kendisi zor kararın arefesinde. Merak ettim acaba forumdaşlar bu konuda ne düşünüyor? Ya da böyle bir durumda kalsa nasıl hareket ederler?
Durum şu; 30 yaşında ve daha yeni evlisiniz. Büyük bir şehirde özel sektörde bir hayli hıpalanmışsınız. Ve hayat önünüze iki seçenek çıkarmış: Devlete öğretmen olarak atanıp Doğu ya da Güneydoğu Anadolu'da ufak hatta belki ücra bir yere taşınmak. Ya da Almanya'ya göç edip herşeye sıfırdan başlamak.
Doğuya gidince iyi kötü bir işi olan eş de işsiz kalacak büyük olasılıkla. Öte yandan Almanya'da yaşamak ve çalışmak için her türlü iznin olduğunu belirteyim. Ama belirli bir iş yok. Tam anlamıyla sıfırdan başlayacak. Yani ne iş olursa yaparım durumu.
Evet arkadaşlar sizin seçiminiz ne olurdu böyle bir durumda?

Not: Yukarıda kullandığım ücra kelimesi lütfen yanlış anlaşılmasın. Bölgeye ya da insanına yönelik hiçbir antipati ya da önyargım yok.
 
Scudo
Çok ilginç bir ikilemmiş. Hatta birçok kişi için ikilem bile olmayacak bir ikilem çünkü ülkenin ve her gün yaşananların insanları getirdiği nokta genellikle kaçıp kurtulmak noktası. Ben de benzer bir duruma sürüklenerek 3.5 yıl önce terk ettim Türkiye'yi.

Iki seçenekte de arkadaşınızın ilk başlarda çok zorlanacağı, kendisini dışlanmış hissedeceği ve yepyeni bir kültüre alışmak zorunda kalacağı aşikar. Bu kadar farkli iki seçeneğin benzerlik gösterdiği tek nokta bu olur diyebilirim. Ekonomik refah olarak, hayat standartları olarak Almanya tabii ki uzun vadede daha avantajlı bir konumda. Ancak dil konusunu es geçmemek gerek. Dil öğrenmeye yatkın olmayan, yeni bir dil öğrenmekten keyif almayacak biri için 30 yaşında Almanca öğrenmek eziyet olabilir. Berlin, Münih gibi şehirlerde her ne kadar Almanca bilmeden de hayatınızı devam ettirebilseniz de, daha ufak şehirlerde bu mümkün olmayabilir hatta hayata sıfırdan başlayacak biri için gittiği yerin yerel dilini bilmemek çok büyük bir dezavantaj zaten diyebiliriz. Dil sorunu aşıldıktan sonra, her işi yaparım kafasındaki bir insanın, o yaşa kadar biriktirdiği tecrübe ve hayat görüşüyle, kısa sürede refaha erebileceği bir ülke Almanya.

Ülkenin doğusuna ne yazık ki gitme görme fırsatım olmadı. O yüzden sadece çok farklı bir kültür olduğunu bilmem üzerinden yorum yapabiliyorum. Arkadaşınız ne olursa olsun ülkesine faydalı olmak isteyen ve buna değer veren biriyse, oradaki insanların hayatına öğretmenlik gibi kutsal bir meslek yaparak dokunacak olması onu daha çok tatmin edecektir. Eğer kendisi hayatta böyle bir tatmin arıyorsa, tabii ki bu seçeneği seçmesi gerekir.

Her ikisini de denemek isterse, bence Almanya seçeneğini değerlendirip, 1-2 yıl şansını deneyip, sonrasında işler yürümezse tekrar ikinci seçeneğe yönelebilir belki. Benim zamanla fark ettiğim ve etrafımda birçok insanın da başına gelen şey, yurt dışına çıkma fikrinin yaş ilerledikçe daha da zor bir hal aldığı. 25-30 yaşları arasında bu kararı kolayca verebilecek arkadaşlarım, bu yaşlardan sonra Türkiye'nin vaziyetinin daha kötüye gitmesine ve karşılarına daha iyi fırsatlar çıkmasına rağmen cesaret edemediler.
 
He's a Real nowhere Man,
Sitting in his nowhere land,
Making all his nowhere plans For nobody.

Doesn't have a point of view,
Knows not where he's going to,
Isn't he a bit like you and me.

Nowhere Man please listen,
You don't know what you're missing,
Nowhere Man, the world is at your command,
La la la...

Nowhere Man, don't worry,
Take your time, don't hurry,
Leave it all till somebody else lends you a hand,
La la la...

John Lennon/ Paul McCartney
Northern Songs, 1965
 
Yaklaşık 1500 evvel bu topraklara gelen bir grup Türkistanlı nerden bilsin buralara daha bilmem kaç yerden 72.5 milletin toplanacağını ve nereden bilsin vahşi kapitalizmin ayak basacağını. Almanyaya gittiğinde sıfırdan başlayacak. Evladı varsa o biraz daha rahat edecek, torunu olursa, torunu daha uyumlu olacak. Globalleşme denen yozlaşma ile tektip insan olacak torun. Dünyalıyım ben diyecek. Bireyselleşecek, rasyonelleşecek ve belki yer yer acımasız olacak. Bilemiyorum Altan, önemli olan mutlu olmak ise hayatta, kaçarak mutlu olmak mümkünse, kaç kaçabildiğin kadar.
 
Bir öğretmen en zor şartlar altında dahi aldıklarıyla yaşamını bir şekilde idame ettirebilir. Fakat arkadaşınız verdikleriyle çevresine bir yaşam yaratacak gücü, vizyonu, idealizmi kendinde bulamıyorsa çıkışlar Kapıkule'den.Allah yolunu açık etsin, ne diyelim.
 
Şimdi okurken kafamdan zaten Almanya'da sıfırdan başlamak diye belirledim seçeneğimi. Her ne olursa olsun kendiniz dili öğrenebilirsiniz, tek kişi daha kolay adapte olursunuz fakat devreye eş faktörü girince işler değişti. İki kişi olunca daha zor olacaktır.

Eğer arkadaşınızın az da olsa İngilizcesi varsa nispeten rahat edeceğini düşünüyorum. Almanca ve İngilizce çok benzer diller olduğu için rahatlıkla Almancayı da öğrenebilir. Yaşadığın ülkenin ulusal dilini bilmemek benim açımdan dilsizliktir. Nasıl ki dili olmayan bir insan etrafındakilere derdini anlatamaz, aynı şekilde ulusal dili bilmeyen insan da çok zorlanır. Dil şart bence.

Doğudaki şartları az çok biliyoruz. Şehir merkezleri bile iç anadolu ve batı kentlerinin ilçeleri kadar olan Doğu illerimizin köyleri daha da küçüktür. Yeterli imkan ve altyapı olmadığından da alışık olmayan insan hayli zorluk çekecektir. Fakat hazırda işi olması çok büyük şans ve ayriyeten dil öğrenmek zorunda değil, bunlar Doğuda kalmanın artıları.

Ben olsam en kısa zamanda yurtdışına çıkmayı isterdim. Günümüzde z kuşağı İphone marka telefonun yurtdışı ve Türkiye fiyatlarını karşılaştırıp ülkemizi kötülese ve yurtdışı hayali kursa da bu benim için geçerli değil. Ben insanların birbirine saygılı, sevgili olmasını, ticarette hile hurda olmamasını, cahil insanların arasında olmamayı, ziyadesiyle fazla vergi verdiğim hükumetimin "Benim(yani halkı)" için çalışması, çocuklarımın iyi eğitim alması ve yaşanılabilir ortamda bulunmaları, sokakta geçirdiğimiz her dakika ölümle burun buruna olmayı istemediğimden, annemle ve ablalarımla sokakta yürürken kendimi bodyguard gibi hissetmemek için Almanya derdim.

Lise son sınıfa geçtim. Üniversite sınavına tıp fakültesi hayali kurarak canla başla, gecemi gündüzüme katarak çalışıyorum. İngilizcem yeterli seviyede, birazcık da Almancam var. Ne yazık ki bunları söylerken acı çekiyorum ama ülkemde doktor olmak istemiyorum, tamamen maddiyatın dışında insanımız yüzünden. Tabii ki ailemle ülkemde kalıp 1000 dolar maaş ile çalışmayı yurtdışında çalışmaya tercih ederim ama maalesef toplumumuz yüzünden bu seçeneği eliyorum.

Arkadaşınıza naçizane tavsiyem eşiyle ortak karar alıp tüm seçenekleri değerlendirerek yola çıkmalarıdır. Her iki seçenekte de zorluk çekecekler, sıkıntı yaşayacaklar ama adaptasyon sürecinden sonra eminim daha rahat olurlar yurtdışında. Bu yüzden ortak karar vermeleri çok önemli çünkü koskoca ülkede yalnız ikisi birbirine destek olacak ve dertlerini paylaşacak.
 
Ben gitmedim hocam. İki dayım 7 kuzenim var orada. Bir davetiye ile kalıcı olarak bir şekilde kapağı atabilirdim yani. Gitmekte istemiyorum şimdilik.
Ancak, ülkem fikri varlığımı fazla görüp, reddedip iterse giderim.
Her şeye rağmen her ne olursa olsun renklerimizi farklılıklarımızı koruyacağız. 👍🏼
 
Öğretmen olunurken ülkenin batısında veya iyi yerlerinde görev yapılacak diye bir sözleşmeye imza mı atılıyor? Benim bildiğim öğretmenlik fedakarlık ve biraz da idealistlik isteyen bir meslek. Hangi meslek olursa olsun ama özellikle öğretmenlik mesleği içten gelmiyorsa yapılmamalı , onun okutacağı çocuğa da yazık kendisine de...
 
İşte türkistandaki kuraklık etkisi ile otlak arayan kavimlere bir de savaşçı kavimlerin saldırıları eklenince kavimler göçü tetiklendi. Batıya doğru bir akım başladı. Can telaşı ile afganlar kanatlanıp uçtu, afrikalılar bir yandan, 20 yıldır iranlısı, pakisi öte yandan bir yolunu bulup batıya aktı, akıyor, akacak.

Geçen sene almanyada 20 yıldır yaşayan aile dostumuz hasta oldu. Yüzü gözü şişti. Naparız biz, doktora gideriz. Öyle yaptı. Ama bizdeki gibi destursuz uzman doktora gidemedi. Aile hekimine gitti. Aile hekimi 3 kez geçiştirdi. 4. Seferde açtı ağzını yumdu gözünü, Türk üm diye bana ayrımcılık yapıyorsunuz dedi. Aile hekimi sevk etti uzmanı doktora. Uzman doktor bakmadı ve şişleri ile ilaç bile alamadan 3 ayı heba oldu. Allahtan ölmedi. Türkiye ye geldi, doktora gitti tedavi oldu.
Odtü den makine mühendisi mezunu bir arkadaşa sordum gelsem yaşayabilir miyim orda diye. Yaşarsın ama sizin basında haberi bile olmadı geçen hafta burda neo naziler bir yahudi kadının evini yaktı, böyle şeyler var burada dedi.
Bize, hey aynasız maaşını benim verdiğim vergilerle alıyorsun şimdi bas git tarzı filmler izletiyorlar ya işte batı öyle değil. Bu taraflarını da hesap edip gitmek lazım.
 
Yahu sevdiğiniz insan yanınızda size destek olduktan sonra değil Almanya Yeni Zelanda'ya dahi gidebilirsiniz. Ben olsam olası zorlukları liste yapar, kırmızı çizgileri belirler ona göre karar verirdim. Her halükarda iyi yolculuklar :)
 
kız arkadaşınız ve karınız olmadan gitmeyin. psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunuzda en büyük yardımcınız olacaktır.
 
Bir öğretmen en zor şartlar altında dahi aldıklarıyla yaşamını bir şekilde idame ettirebilir. Fakat arkadaşınız verdikleriyle çevresine bir yaşam yaratacak gücü, vizyonu, idealizmi kendinde bulamıyorsa çıkışlar Kapıkule'den.Allah yolunu açık etsin, ne diyelim.
Hayır bir öğretmen en zor şartlar altında hayatını idame ettirmelidir doğru bir bakış açısı değil. Bizim ülkemizde bu böyle ve böyle dayatılmaya çalışılıyor.
Üniversiteden aynı kapıdan çıkan biri makina mühendisi diğeri inşaat mühendisi iki kişi ileride iş alma konusunda biri diğerinin hep önünde olur, olması beklenir. İş mimara verilir mantığı yürür aslında, halbuki işin aslı yapılacak işin yüzdesi ne kadar ise fazla olanın ana yüklenici olması daha mantıklı olur. Burada mak müh diğerine yapacağı işi gösterir anlamında demiyorum, zaten inş müh de mak müh e müdahale edemiyor o ayrı.

@hamlet2006 siz ne işle iştigal bilmiyorum ama burada 2 ihtimal görüyorum,
1- ya siz de öğretmensiniz ve bu ülkede nasıl zorluklar içinde yaşandığını iyi biliyor ama bir yandan da bu arkadaşın kurtulması bir şekilde sizi rahatsız ediyor,
2- sabit bir yerde çalışan ya da kendi işine sahip birisiniz, öğretmenlik alakanız yok, kulaktan dolma beylik laflarla burada yok öğretmen zora dayanır yok ona göğüs gerer olmazsa yürü kapı orada diye bol keseden atıp ahkam kesiyorsunuz. (bu tahminim doğru ise yani öğretmen değilseniz, hemen yaptığınız işi icra etmek için lütfen bir an önce doğu anadolunun ücra yerlerinden birinde hayat kurun kendinize. Bir öğretmen insan ise siz de insan iseniz farkınız yok demektir. Aynı koşullar sizin için de geçerli o zaman hadi önden buyurun. Ya da kapı orada... Nasıl kulağa güzel geliyor mu?

Hangisi olduğunu bilmediğim için burada bırakıyorum.

Yalnızca biri bir meslekte diye diğerlerinden az ya da fazla insani haklara sahip değildir, olmamalıdır. Unutmayın siz neyseniz o da odur. İnsan olarak bir farkımız yok. Ha tercihler yaşam tarzları inanışlar davalar vs bunlar bizleri elbette farklı kılar ama burada bahsedilen konuya yalnızca "sen öğretmensin! Otur oturduğun yerde!" şeklinde yaklaşmak vandallıktan başka bir şey değildir.

@everhard benim arkadaşınıza önerim derhal gidio hayatını orada kurmasıdır. Zaten légal şekikde oraya gidip çalışma izni alabiliyorsa, yeterli dil becerisine sahip demektir. Emin olun burada 10 yılda elde edeceği (ya da edemeyeceği) birikim ya da düzeni orada 3 yıl sonunda edecektir. İlk yıl berbat geçip her işe salça olup sonra 2. Yılın ortalarında ancak düzen kurup ilerlemeleri çok yüksek ihtimal. Etrafımda bu tarz bolca örnek olduğu için bunu söyleyebiliyorum. Olay ilk harekete bakıyor yalnızca. Gitmek aslında tüm olayı yarısı diyebilirim. Gerisi biraz şans ve bayağı büyük bir kısmı kendi akıllarına kalmış.
Çok güzel ve içten cevaplar gelmiş. Teşekkür ediyorum.
@TrEddieMercury @Mehmet Metin Levent @hamlet2006 @M.İhsan @Cambaz @EnginK. @mydalgic
@firestone

Ve görüyorum ki şimdilik ezici üstünlükle Almanya'ya göçme seçeneği önde gidiyor.
Hocam öyle bir denklem soruyorsunuz ki, şu örnek gibi;

2 iş teklifi aldım,
1- asgari ücret + prim + yemek + yol + ssk ile esnek çalışma saatleri, şehir dışı engeli bulunmayan, B sınıfı ehliyetli.

2- 10.000₺ maaş + performans primleri + yemek + sınırsız km araç + fazla mesai ödenekleri + ssk yanında üst limitten özel sağlık sigortası

Hangisini seçersiniz demek gibi bir şey olmuş.


Bu soruya cevap olarak "gitmesin burada kalsın" sonucu çıkar mı dersiniz 😉
 
Son düzenleme:
Milletvekili maaşı öğretmen maaşını geçmesin emrinden, kıyak emekliliğe. Kaç kardeşim. Mutlu olursun umarım. Ama ordan sandığa oy atarken buradaki ahaliyi değil ama annen ve babanı düşünerek at e mı?
 
Milletvekili maaşı öğretmen maaşını geçmesin emrinden
Hocam bu laf uydurma. İyi niyet varsayıp bilmeden yazdığınızı varsayıyorum. Aşağıdaki linkte ve benzer pek çok yerde hiçbir dayanağının olmadığı, doğrulanamadığı yazıyor.

(link)
 
Geri