Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

uyanık bisikletcilerin maceraları.....

sniper

Forum Demirbaşı
Kayıt
29 Mart 2007
Mesaj
438
Tepki
476
Şehir
denizli
Bilmiyorum kaçıncı gündü artık . yorgunluğun yavaş yavaş hissedildiği yakıcı güneşin en tepede ,yediğimizin yemeklerin tadını alamıyor, içtiğimiz sıvıların sıcak mı soğuk mu olduğunu seçemiyorduk. Güneş yine en tepelerdeydi. Rüzgarın esmesiyle yer değiştiren kızılcık otları bile bizden hızlı ilerliyor insanı bir an onların yerinde olup bu durumdan kurtulası geliyordu.

Bir heyecanla çıkılan bu yolculukta şimdi heyecan yerini hayat mücadelesine bırakmış patlak bisiklet tekeri çatırdamaya başlayan bi kadro ve gittikçe ağırlaşmakta olan bisikleti artık sürüklemeye başlamıştık.. yok yok bisiklet bizi sürüklüyor desek daha doğru olacak rampanın sonununa bi türlü varamamış çıkıp çıkıp aşağıya kayıyorduk.

Rüya olması için ne kadar çok dua ettiğimi bile hatırlamıyorum.. birbirimizi o kadar çok tokatlamamıza rağmen hala uyanamamıştık..
Nihayet akşam olmuş sıcak yerini soğuğa bırakmış… gündüz deliklerine saklanmış olan börtü böceklerin hepsi bizi av olarak görmeye başlamışlardı bile… sırt çantamızda sakladığımız son bisküvileri onlara vermekten başka çaremizin olmadığı biliyorduk. Bisküvileri ufalayacak dermanımız bile yoktu…

başım dönüyor …. Ateşimde çıkıyor…. Doktor olmalı şimdi… yok annem olmalı öpmeli ve iyileştirmeli beni.. annemle çıkmalıydım ben bu yolculuğa. herkes kendi derdinde. Ben de bi pompa bulsam tekerimi şişirip basıcam belki onları beklemicem ama yapamam gücüm kalmadı….

Yola çıkarken ne kadar çok gülmüştü güzel bi hafta olacaktı bildiğimiz yollardan gideceğiz… sık sık mola verecektik.. uyanıklık edip tüm bisiklet malzelerini de Sedat’a yüklemiştik.. o da tamam demişti zaten o hiç bir şeye itiraz etmezdi.. bisiklet olsun yeterki…

İlk gün gayet güzeldi.. hafif yokuşlu yollardan gölgelerden su kenarlarından güle oynaya geçmiştik…. Ama akşam üzeri murat'ın düşüp bileğini inciltmesi her şeyi bozmuştu… biz kararlıydık murat kalmalı biz devam etmeliydik… hepimiz işlerimizden zar zor izin almıştık zaten…

Sedat onu geri götürebilirdi bizde yola devam edebilirdik… dedim ya Sedat itiraz etmez… offf offf Sedat bi kere itraz etsen ne olurdu ki … şimdi buralarda böyle kalmazdık…
.........
.........
devam edecek........:):):)
 
Scudo
Geçmiş olsun. Ne yaptınız sonra neden kestin yazsana abi. Sende arkası yarın mı yapmayı düşünüyorsun?
 
  • Beğen
Tepkiler: sniper
Sayın Hüseyin TÜRKYILMAZ

Yine muhteşem bir yazı dizisine başlamış olmanızın vermiş olduğu mutlulukla sizi ayakta alkışlıyorum.Sizi ne kadar tebrik etsem azdır.Yazının devamını bekliyorum.

Saygılarımla
 
Az önce aldığım bir bilgiye göre serüvenin devamı çarşamba günü geliyormuş.Bekleyenlere duyurulur.
 
  • Beğen
Tepkiler: sniper
Dedim ya biz uyanıklık yapmış tüm yükü diğerlerine pay etmiştik. Hiç hesapta yoktu herkesin birer ikişer bizden ayrılacağı ve bizi bisikletler üzerine takılı su mataralarımız ve göstermelik taktığımız sırt çantasında birkaç özel eşya ve iki üç paket bisküvi ile bırakacakları.

İkinci gün; suyu takip ederek devam ettiğimiz yol bizi küçük bi kasabaya kadar getirmişti.. Mis gibi çay kokusuyla ve ahşap sandalyeleri ile bizi karşılayan şirin kahvehanesinin tatlı amcası selam gencler diyerek bizi durdurmuştu. Sabahtan beri çevirdiğimiz onca pedallın verdiği yorgunluğu 2 bardak çay ve altında oturduğumuz asma çardağının üzümleri bi anda alıp götürmüştü.

ayrılık vakti geldi hadi gidiyoruz derken Yaşarın aç gözlülüğü yine başımıza iş açmıştı. Ne olurdu bi salkım üzüm daha yemese amcalar yedek üzüm koymuşlardı. ama yaşar da yaşam mücadelesi içine girdi.

Eee yaşar yemek dedin mi. Üstüne yok. Bisiklet le giderken eli hiç boş durmaz sürekli bişiler atıştırır bunu da ustalıkla yapardı. Sandalye üzerinde çıkması ile sandalyenin kırılması yaşarın düşmesi aynı anda oldu. Buna da sevinmiştik. Çünki yiyeceklerimizi rahat rahat yiyebilecektik. Yaşardan saklamamıza gerek kalmamıştı… kimseyi yanında bırakmamıza da gerek yoktu. Amcalar onunla çoktan ilgilenmişti…. Hadi pedala kuvvet diyip ayrıldığımız kasabanın son kasaba olduğunu bilseydik. Yaşarın yiyecek dolu sırt çantasını kesin yanımıza alırdık.
…..
…..
Birkaç gün böyle geçti nerde akşam orda kamp kurduk. Ateş yaktık… yedik içtik…. Su da vardı nereye gitsek ve rahat rahat geçiriyorduk günlerimizi… sanıyorduk hep su olacak ve biz böyle güle oynaya devam edeceğiz… derlerdi de inanmazdım küresel ısınma var susuzluk kapıda diye…ne kapısı evin içine girmiş… gün geçtikçe yeşil ve sulak araziler yerini çorak kuru ve nerdeyse hiç su olmayan yerlere bırakıyor gittikçe geriye dönüşümüzün olmayacağı yollara sapıyorduk…

Su olmayınca, var olan suyunda içilmesinin riskli olduğu bi noktada belki bizde o gün geri dönseydik… üç arkadaşımız daha pes edip kalacaklarını geceleri yürüyerek en yakın yerleşim alanına gitmek istediklerinde onlara söylemediğimiz lafı bırakmamıştık. Keşke bizde geri dönseymişiz….

Bisiklet ve macera hırsıydı bizimki… kimseyi tanımıyor kırıp geçiriyorduk… biz susamıyorduk ki zaten…



not:gelecek bölüm haftaya çarşamba...:)
 
Umarım alkışlarımın sesi geliyordur.Tanışıp sohbet etmek dileğiyle...Devamını bekliyorum.

Saygılarımla
 
  • Beğen
Tepkiler: sniper
Lakin Çarşamba biraz geç değilmi?Sabırsızlığımı lütfen anlayışla karşıla..
 
@soneryen
Arkası yarın değil aslında uzun yazıp bi defada okuyanları sıkmamak… birkaç parcada yayınlayım diye düşündüm. Saoalsınız.

@xcangel

Saolasın. Tebriklere layık olmaya çalışacağım…..

@Hasan Hakan Koç

İsmail uyardı zaten uzun yazıyorsun biraz parçala diye…. Saolasın abi…

@rainn
Saolasın… devamını fırsat buldukça sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

@simplonmurat
Gelmez olurmu…. Çok teşekkür ederim…. Beğenmiş olmanız beni sevindirdi… saolasın ilgin için…
 
her zaman ki gibi bi hussar hüseyin abi.klasiği...:p :) :)
bu sefer ki her zamankinden biraz daha farklı tam anlamıyla süper...
ellerine sağlık abi...;) payalşım için teşekkürler..
 
  • Beğen
Tepkiler: sniper
@M.Huzeyfe ÇAVUŞOĞLU

meraktan öldürmek istemem kimseyi..:) lakin ben kendimi kaptırıp o kadar uzun yazmışım ki kısaltıp yayınlamak zorunda kaldım... :):):) saolasın ...

@ahmetdogan

evet bu sefer pembe dizi tadında oldu...:):):) beğendiğin içinde saolasın....:):):)

biraz daha meraklandırayım... bu uyanıklardan biri asker kaçağı çıktı...:):):)
 
eeeeeee? Bak dayanamayıp ben devam edicem. Ne demek çarşambaya? Ben sabredemem arkadaşım:)
 
  • Beğen
Tepkiler: sniper
Tasfir ve betimlemelerin Tolstoy'un eserlerinin tadında...

Gel çarşamba gel.. :)
 
  • Beğen
Tepkiler: sniper
carsamba coooooookkkk uzun bi sure bizleri merakta bırakma gel biz su gunu pazar yapalım nasıl olur 1 gun dayanabiliriz ama carsamba yapma pls...:D :D
 
  • Beğen
Tepkiler: sniper
Sabreden derviş ,sabrından gebermiş .Durumuna düştük.Umarım buna en kısa zamanda bir çözüm bulursun.:))
 
  • Beğen
Tepkiler: sniper
içecek bi suyumuzun kalmadığını hatırlıyorum birde gözümü açtığımda bi hastanede serum şişesinden damla damla akan sıvıyı. Elimde sım sıkı tuttuğum bisiklet tekerin acısı vardı birde.... susuzluktan ve sıcaktan parçalanmış olan dudaklarım konuşmaya çalıştıkça kanamaya başlıyordu. konuşamıyor gözlerimle hemşirenin sorduğu soruları cevaplamaya çalışıyordum.

hemşireyi ilk gördüğümde onu bir melek kendimi de cennette bir yerlerde uzanıp yatıyor sanmıştım, soruları işittikçe oranın cennet olamayacağını anladım, belki cennete giden yolun üzerinde bir yerdi... Uzun zamandır gördüğüm ilk kişi bir melekti. yani bu küçük gözlü hemşireydi.. kısa boylu hafif ince uzun parmaklı yüzünün içinde neredeyse kaybolmaya çalışan küçücük gözleri vardı. Mekyajsız yüzü sürekli gülümsüyor… anaç bakışlı ela gözleri ile herşey geçecek der gibi bakıyordu.

Odaya her girişinde elindeki ıslak pamuk parçasıyla dudaklarımı nemlendiriyor ama etkisi kısa sürüyordu. Gözlerim ağırlaşıyor….
…….
Erhan’ın mızmızlanmasıyla uyandık. Soğuktan tutulmuş olan belini kıpırtadamıyor hüngür hüngür ağlıyordu. Ekip amma da çıt kırıldım çıkmıştı. aslında benimde belimde ağrılar ardı ama çaktırmıyordum. gündüz kavurucu sıcaklık, gece dondurucu soğuğa bırakıyordu o uçsuz bucaksız arazide yerini. Bi an kendimi kum fırtınalarının olduğu bi çölü bisikletle geçiyor gibi hissettim ama durumumuz ondan farklı değildi.

Geçen yıl keşif gezimiz de o kadar güzeldi ki bu topraklar… yemyeşildi… ağaçlık yollar ve kenarında akan dereler vardı… Tamam demiştik tam aradığımız güzargah bisikletle gelirsek kuş sesleri eşliğinde güzel bi macera planlamıştık. Küçüklükten kalma nar ağacından yaptığım yıllara meydan okuyan sapanımı bile almıştım yanıma.

Şimdi dereler kurumuş.. ağaçların bi kısmı kesilmiş. Kuş seslerinden neredeyse eser yok.
Üç gün sürdü ekibin toparlanması. bende iyileşmiştim ama kimsenin bisiklete binip yola devam edesi yoktu. İlk defa ekip turu yarıda bitirme kararı alıyordu. Evet en yakın yerleşim alanına pedallanacak ordan evlere dönüş yapacaktık
Ama en yakın yer neresiydi?. Kaç gün uzaklıktaydı ? bilinmezliğe pedallamak ürpertiyor insanı.
Daha doğrusu pedallayamamak.....
 
Geri