Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Uzak mesafe ilişkisi

Anonim

Silinmiş hesap
Kayıt
27 Nisan 2005
Mesaj
0
Tepki
0
21. yüzyılda her ama her insanın başına mutlaka gelebilir bu uzak mesafe ilişkisi. Gerçi long distance relationship dediğimiz kavram aslında çok daha eski yüzyıllara dayansa da, 21. yüzyılda teknoloji gelişmesiyle mektupların yerini internet ve telefon almıştır. Böyle kolaylık olduğu için mutlaka her insanın başına gelebilmektedir. Bazen samanlıkta iğne aramak gibiyken, bazen de Napolyon'un uğruna kıtaları fethettiği Josephine aşkı gibidir. En çok seven tarafsındır ama sonunda onun seni senin onu sevmediğin kadar sevmediğinden, sonunda kaybedensindir. Yani bu ilişki türünde bir taraf her zaman en çok seven taraftır. Herhangi bir internet sitesinde, bir forumda, bir blog veya bir sosyal paylaşım sitesinde denk gelirsin. Yazarsın ve ekran arkasından onunla tanışırsın. Sayısı artan yazışmalara başlarsınız. Artık sohbet süper gidiyordur ve bir zaman sonra iş telefona gelir, orada devam etmeye başlarsınız. Ardından Skype, Whatsapp ve benzeri uygulamalarla yaşamaya başlarsın. Hatta o uygulamalar senin için de onun için de yaşam tarzı olmuştur. Skype kamerasından anlatırsın duygularını. Kamerada gülümsersiniz ve o da sana aynı şekilde anlatır duygularını beraber gülersiniz. Skype'tan senkronizeli bir şekilde film izler, uyursunuz. Şöyle romantik anlar yaşarsınız monitör arkalarından...

Aradan epey zaman geçer. Dışarıda da birkaç kez görüşmüş, onu yaşamışsındır. Zaman geçtikçe artık onu öyle bir benimsemişsindir ki, sabahlara kadar telefon konuşmaları, akşama kadar mesajlaşmalar alır başına gider. Hani tuvalete giderken, duşa girerken bile "arar falan" diye düşünüp telefonu orada bile yanına alırsın. Uykudan kalktığında telefonu ayaklarının orada gezinirken/yüzerken görürsün. Yemek yerken telefonu masanın üstüne koyarsın. Birazdan arayacak duşa sonra girerim deyip duşa girmezsin. Onunla ilişkiye başlamadan önce belki de 2 günde bir şarja taktığın telefonunu ondan sonra günde 2-3 kere şarja takmaya başlarsın. Dışarıya çıkınca da hep aklındadır. Gezersin tek başına, bir kafeye oturursun ama için sızlar o yanında olmadığı için. Çünkü dışarıdayken el ele tutuşan, karşılıklı kahve yudumlayan çiftleri görürsün. Sonrasında "keşke şimdi yanımda olsa" dersin kendi kendine. Bisiklet sürerken keşke o da olsaydı, beraber pedallasaydık dersin. Bir kahve içersin, onsuz tat alamaz hale gelirsin. Onunla gittiğin bir deniz kıyısına, bir kafeye veya bir mekana gidersin tek başına ama arta kalan tek şey onsuzluğun verdiği acıdır ve hep keşke burada olsa demeye devam edersin. Otogarlar, tren istasyonları, havalimanları da artık hayat tarzın olmuştur...

Kalkar gidersin trenlerde otobüslerde tanımadığın etmediğin belki de tanısan nefret edeceğin insanlarla beraber yolculuk yapmak zorunda kalırsın. Eski otel odalarının kıllı tüylü çarşaflarında uyumaya çalışırsın, uyuyamazsın. İlk zamanlarda sabahlara kadar yaptığın telefon konuşması ve akşama kadar yaptığın mesajlaşma yüzünden, dışarıda görüşünce konuşacak konu kalmadığını fark edersin. Bir zaman sonra bu keşkelerin sayısı da artmaya başlar. En başta sorun etmediğin ve asla kuşku duymadığın durumlar tersine dönmeye başlar. Asla sorun olmaz ben güvenirim diye kendini şartlandırdığın o "Güven", yavaş yavaş sadece bir erkek adı olmaya başlar senin için. İlk zamanlardaki o tutku, heyecan ve hırsın yerini yavaş yavaş derin bir sessizlik almaya başlar. Arayınca meşgule atmalar, müsait değilim demeler, şuraya buraya giderken haber vermemeler, bunu neden söylemedin diye sorunca da kısaca unuttum demeler, uzun konuşmaların yerini kısa kısa konuşmaların alması, uzun mesajlara kısacık cevaplar verilmesi derken bir sürü ilginç ve trajik silsileler içinde ilişki çalkalanmaya başlar ve bu başlayınca uykusuz gecelerin de başlar. Gerçi gecelerin zaten uykusuz geçiyordu ama mutlu geçiyordu. İşte o mutlu gecelerin yerini moral bozukluğu, psikolojik travmalar alır.

Tartışmaya başlarsın ama o tartışma minicik bir meseleden çıkmıştır. Dışarıda birbirinize sarılarak iki dakikada çözeceğiniz bir sorun, iletişim araçları yüzünden çığ gibi büyür ve birkaç günde anca çözersin. Çözene kadar da perişan olursun. Karnım ağrıyor der, başım ağrıyor der ve o an hemen yanında olamazsın. Sen hastalansan veya moralim bozuk desen, o da hemen senin yanında olamaz. Şiir yazmaktan anlamıyorsan şiir bile yazdırtır sana. Destansı e-postalar yollarsın, okuyunca mutlu olur ve sen de onu mutlu ettiğini düşünüp sevinirsin ama kursağında kalır. Çünkü o an yanında yoktur. Sarılmak istersin, koklamak, kokusunu ciğerlerine çekmek istersin ama o yoktur ve bu durum bir süre sonra anlamsız öfkeye dönüşür ve kavgalar başlar. İstediğin bir an onunla hemen olamayacağın için, sürekli hayal kurarsın. şunu yapacağım bunu yapacağım dersin ama onunla görüştüğünde bu hayalleri bile konuşmaya fırsat kalmaz. Çünkü bunları değil, akşam gideceği vakti kara kara düşünürsün. Sürekli saate bakar, saatin o an durmasını istersin ama sadece istersin ve başka zaman olsa geçmek bilmeyen o saat, nasıl geçer anlamazsın.

97884 dosyayı görüntüle

Bir zaman sonra işin içine "acaba" girerse ve "keşke"lerin sayısı artarsa, en naif insan olsan bile paranoyak ruh hastasına dönüşebilirsin. Psikopat bile olabilirsin. Onunla konuşurken birden bire telefonu duvarda patlatmak istersin. Sırf aranız bozulmasın, ilişkiniz zarar görmesin diye birçok şeyi içinize atarsın. Belki de yeri gelir en rezalet durumu bile içinize atarsın. Olsun be, geçecek bugünler inanıyorum her şey güzel olacak dersin ama bu durum seni daha çok perişan eder. Birikir çünkü. artık öyle bir seviyeye gelir ki, sinir krizleri geçirmeye başlarsın. Uzak mesafe ilişkisinde çok trajik bir şey daha vardır, o da öyle ha deyince bitiremezsin. Olsun düzelecek dersin. Bir umut bir inancım var bu iş olacak ben inanıyorum dersin. Olur böyle şeyler dersin ve bu yüzden bir türlü bitiremezsin çünkü emek verdin. Belki de kimse için vermediğin emeği onun için verdin. Kimse için yapmadıklarını belki de onun için yaptın. İşte bu yüzden hemen bitiremezsin. Bazen sövesin, silip atasın gelir ve beceremezsin ama emin ol kendinizi boşa yormuş olursun. Ne kadar da bunları yapsan bitecek zaten. Sonra da gider arkadaşlarının kafasını ütülersin ben acı çekiyorum diye...

97885 dosyayı görüntüle

Benim size tavsiyem, böyle bir ilişiye başlayacaksanız hiç başlamadan bitirin. Hatta devam eden varsa da bitirsin. Hayat, mutlulukları erteleyecek kadar uzun değil ama böyle yorucu ilişkiler yaşayıp, gereksiz acılar çekecek kadar da uzun değil.

Dipnot:
Bu yazdıklarım herkes için geçerli değil. Örneğin; okul, iş, askerlik vb. şeylerden dolayı uzak mesafeye düşülür o ayrı mesele yani o her türlü yürür. Tüm bunların dışında, gerçekten güzel bir şekilde uzaktan götürebilen de vardır, o da ayrı mesele ve onları tebrik eder kutlarım ama çoğunluğun götüremediği ve yıprandığı da bir gerçektir.
 
Scudo
Vay be hatiralar ve hayal kirikliklari
Neyse iste oluyor oyle
Cok uzun bi zamanda yazdigim bu siirimi dinlemenizi öneririm
Hasret var ozlem var eylul var deniz var kuş var malzeme olarak
Siirde
 
Cok kasvetli olmus. okurken icim acidi
 
@Hamit.Ç evet daha uzun olacaktı ama kısa kestim yoksa sayfalar az geliyor bazen...

@Anonim vücut diliyle teknoloji iletişim dili gerçekten farklı. Bu uzak mesafe ilişkisinde bunu mutlaka anlıyorsunuz...

@FERDİ İKİZ evet ama ferman dinlemeyen gönül ızdıraba düşebiliyor sonra işte.
 
Al işte sana 2. @mariokaldato vakası derken, baktım baya hallice bir yazı olmuş. Ha okudunmu diyorsan tabiki okumadım. Kişisel gelişim kitaplarından fırlamış gibi duran her mugalataya bir mesafem ve bir gıcığım vardır. Bunu okuyacağıma gider engin ardıç ın yazılarını okurum daha iyi. Yok ya o kadarda berbat olamaz değilmi.
 
Anılarım depreşti. Bence de böyle bir ilişkiye başlamayı düşünüyorsanız hiç başlamayın, yolun başındaysanız ayrılın, zamanınıza, emeğinize yazık, size de ona da yazık. Bu işin mutlu sonunu görmedim henüz, göreceğimi de sanmıyorum, yaşananlar hatıra kalıyor geriye başka da bir şey geçmiyor elinize.
Akşam iş çıkışı plan yapmadan buluşup bir şeyler yapamıyorsanız o tam olarak ilişki olmuyor, uzaktan ilişkiyi yaşarken zannediyorsunuz ki bu bir ilişki ama ayrılıp, kendi şehrinizden birisiyle ilişki yaşamaya başlayınca, uzaktan yaşadığınız ilişkinin aslında tam olarak ilişki olmadığını anlıyorsunuz.
Bana bunları güvenebileceğim birisi uzaktan ilişkiyi yaşamadan önce söyleseydi, kafama vura vura söyleseydi de keşke 2 yılımı boşuna heder etmeseydim.
 
Mutlu sonla biten uzak mesafe ilişkileri ancak amerikan filmlerinde oluyor..Oda tek tük.

Özlem ve kavuşma isteği ilişkiyi ayakta tutsada, sonunu aklına getirmek istemesenizde er yada geç bir şekilde hayat gerçekleri sizleri kendinize getirecektir..
 
Teknoloji her şeyi çözmüyor bilhassa karma karışık bir hale getiriyor. Karşılıklı iki kelime veya bir kaş göz işaretiyle çözülebilecek şeyler,bu teknolojik aletlerle,içinden çıkılmaz bir hale gelebiliyor.
 
Mesafeli aşk tam sıkınti basta bu kadar cok muhabbet olunca sonu cabuk geliyor duzen tutmuyor bunu grafikle ozetlersek. olay kiz tarafinda bitiyor.

98173
 
Boşuna uğraşmayın hocam yürümez kendinizi kandırmayın bitirin gitsin. Çok yorulur ve yıpranırsınız. Bu uzak mesafe ilişkilerinin en komik yanı ise "seni asla bırakmayacağım seni ölümüne seviyorum sen benim her şeyimsin" diyen taraf, ilişkiyi ilk bitiren taraf olur. İnternette tanıştığınız her kadına/erkeğe aşık olmayın benden söylemesi.
 
yürümüyor, yürümez, yürümedi. en büyük test askerlik bence orda bile %90 başarısızlık var. başka şehirleri geçtim istanbulun iki yakası bile zor. bence teknolojiyi de ilişkiden uzak tutmak gerekiyor. mektup yazarken duyguyu belki verir insan ama karşılıklı yazışmalarda çok konuşmaktan hem bişeyler çabuk tükeniyor hemde yanlış anlamalar alıyo başını gidiyo. beni daha az anlasın yanımda yakınımda olsun. ben bir şekilde anlatırım kendimi ona. zor işler ama hayat pozitif. bazen gamsız olmalı. yarın kumkapı yapalım mı :)

iyi geceler
 
Bir zaman bilecik-istanbul gittim gittim geldim ama neticeye ulaşmadan bitti. :(
 
Arada değil aslında sık sık deşarj olmak lazım, yazı da bunlardan biri. Başarısızlıkla sonuçlanmış ama gerçekten değer verdiğin ve değer gördüğün uzak mesafe ilişkisini, insanlar dahil her şeyin bir üst modelinin olduğu günümüzde içi bomboş başka bir ilişki çeşidine tercih ederim. Tabi ki zordur ve yorucudur ama zaten o insana değer verdiğin için bu zorluklara katlanırsın yoksa zaten yorucu olmaya başlamadan biterdi. Uzak mesafe ilişkisi en doğru tercih diye bir şey anlatmıyorum burada tabi ki ama üzüntüyle biten, kalbinizin kırıldığı tek ilişki çeşidi de değildir.
 
Mecnûn inler kanını
Leyla'ya katmak için..

Ferhad deler dağları
Şirine ulaşmak için

Ve aşıklar cân verir aşkı yaşatmak için..
 
Arkadaş uzak mesafe ilişkisine bayağı duygusal yaklaşmış, burada esas olan tarafların birbirine olan güvenidir. Yaklaşık 5 yıl yaşadım bu ilişkiyi sonunda baktım olmuyor 'Sen Bana gelemezsen, Ben sana gelirim!' diyerek yaklaşık 6 ay içinde işimi ve evi ayarladıktan sonra tası tarağı topladım gittim sevdiğimin yanına.

Haa ! İlişkinin başında kafanızda deli sorular varsa ve ilişkinin gidişatı içinde cevaplarını bulamıyorsanız yol yakın iken vazgeçin. Hiç bulaşmayın.
 
Hiç kimse kusura bakmasın ama, "uzak mesafe ilişkisi" bir erkeğin beta olduğunun en bariz göstergelerinden biridir. Bunu yaptığınızda kadının gözündeki değeriniz bırakın artmayı, tam tersine düşer, ama bunu size başlarda belli etmez. Çünkü bir kadın için kendisine ilgi gösteren erkek sayısı ne kadar fazla ise o kadar iyidir (kendi değerinin yüksekliğini ona gösterip onu tatmin etmesi açısından). Bu ilgi onları duygusal olarak besler ve dediğim gibi, ihtiyaç duydukları "değerliyim, beğenenim çok" algısını tatmin eder.

Hiç kusura bakmayın gençler ama siz geceleri oturmuş ağlarken o çoktan gittiği yerdeki taliplerini değerlendirmeye başlamıştır bile. Kadınların erkek değerlendirme skalası kusursuz çalışan bir makinedir. Nasıl ki bizim beyinlerimizde "futbol" ya da "araba/bisiklet" bölümleri kocamansa, onların beyinlerinde de kocaman bir "erkek evalüasyon" bölümü mevcuttur. Siz ne yaparsanız yapın asla yanılmaz, kül yutmazlar. Bu doğanın onlara bir armağanıdır. Değerinizi bir kadına, birlikte değilken de birlikteyken de tekrar tekrar kanıtlamanız gerekir. Bunun sayısız yolu vardır ama en önemli olanlarından bir tanesi, ona "istediğinizde başka kadınlara da erişebileceğinizi, ya da başka kadınların sizi hala beğendiğini ve potansiyel bir eş adayı olarak gördüğünü" göstermektir.

Uzak mesafe ilişkisi, kadına bunun tam tersi olduğunun mesajını vermekle eşdeğerdir, yani "ben seni zor bulmuşum, seni de kaybedersem çöllerde aç susuz kalırım" demenin bir başka yoludur. Kadın bu sinyali aldığı anda gözündeki değeriniz düşmeye başlar ve statünüz sadece her kadında var olan duygusal "beğenilme ve tasvip edilme" ihtiyaçlarını karşılamak için çevresinde tuttuğu erkekler statüsüne düşer. Siz bunu başlarda anlayamazsınız ama o çoktan yelkeni açmış gidiyordur. Aşk, göz yaşı, ağlama seansları, aşkımdan ölüyorum bitiyorum tarzı söylemler siz zannedersiniz ki kadının size olan bağını güçlendirir.

Bu yanılgıya tarih boyunca her erkek düşmüştür ve düşmeye de devam edecektir. Size bir abi tavsiyesi, gözlerinizi ne kadar erken açarsanız, o kadar mutlu olursunuz hayatta. Ve o kadar az ağlarsınız gereksiz yere. Kadınlar güçlü erkek ister. Kendilerini ve çocuklarını koruyabilecek ve onlara bakabilecek güçlü ve donanımlı erkek isterler. Monitöre bakarak ağlayan sulu göz bir beta değil.

Bu arada bunu her erkek gibi ben de yaşayarak öğrendim. O bakımdan hiç "abi niye laf sokuyosun" demeyin. O lafları kendime de soktum şu anda :)
 
@Trekkie konuya uzun zaman sonra yazıyorum ama, artık ben de uzak mesafe ilişkisi (long distance relationship) kavramına girişenlere beta gözüyle bakmaya başladım kendim de dahil. Zaten bir kere tecrübe eden, eminim bir daha bu işlere kalkışmaz. Çünkü bu uzak mesafe ilişkilerinde -istisnalar hariç- şöyle bir şey gördüm ben. Bir taraf çok severken, diğer taraf o kadar sevmiyor ve kısa zaman sonra o ilişki bitiyor. Zaten vücut dilinin olmadığı her ilişki bitmeye mahkumdur. Yani o an karşında değil, şaka yaparsın yanlış anlaşılır minicik mesele çığ gibi büyür. Yanlış bir kelime söylersin o kelime yüzünden günlerce kavga edersin. Dışarıda belki de sarılarak çözeceğin meseleyi telefonda bilgisayarda whatsapp bilmem neyde günlerce çözmeye uğraşırsın. Çünkü vücut dili yok. Mimikler gülücükler ve el hareketleri yok. Bu yüzden minicik bir yanlış kelime bile yanlış anlamalara sebep veriyor ve bir zaman sonra ilişki acayip yoruyor. Şurada da denildiği gibi, artık İstanbul'un iki yakası bile zor. Gerçekten zor.

@mehmetsunu yaşamayan bilmez. Cidden berbat bir şeydir. Ama sen bulaşmazsın böyle işlere beta değilsin sonuçta.
 
Geri