@Voltaire hakikaten zor şeymiş. Zaten zamanımız bisiklet kullanacak alanlarımız kısıtlı üstüne bir de bu illet çıktı. Ama güzel günler gelecek elbet😊
Bende yanında iken sti kollarına eğilip usulca öyle (güzel günler göreceğiz) diyorum; neyse ki o bana cevap vermiyor, şimdilik... 😊
Bu konuyu yakından takip ediyorum ve her iki tarafta (bin-binme) haklı.
1. Ülkede resmen sokağa çıkma yasağı yok.
2. Ülkede bazı özel sektörler (ne yazık ki) bu tehlikeye rağmen çalışmak zorunda (siyasi başarısızlık yüzünden).
3. Ülkede insanlar "zorunda" oldukları bir şeyi yapmak için bir taşıt kullanmalı (yürümek, bisiklet/motosiklet ya da araç).
4. Madem zorunda, araç (toplu taşıma) yerine daha az riskli olan ya yürüme ya da bisiklet/motosiklet arasında bir seçim yapılmalı. Yürümenin temas olasılığını daha fazla artırdığı bir gerçek ise, bisiklet/motosiklet "bana göre" listede ilk denenmesi gereken yöntem.
5. Virüsün havada "asılı kalmadığı" düşünülürse, çevre ile teması en az olan bisikletin kalabalık olmayan yerlerde, bireysel olarak spor veya zevk için sürülebilir olacağını düşünüyorum. Fakat, sürüş sonrası hijyenin (her ihtimali yok etmek adına) hem sürücü hem bisiklet için "kesinlikle" yapılması gerektiğini de buraya ekliyorum.
Peki ben neden işe giderken veya zevk/spor amaçlı sürmüyorum? Çünkü en ufak bir ihmalde dahi sevdiğim insanlara zarar vermekten korkuyorum (hijyene önem vermeyen sürücülere kötü örnek olmaktan da yani "aaa o çıkmış sürüyor ben enayi miyim" diyenlerden). Şu konuda mantık değil duygusal davranıyorum. Kendimden taviz veriyorum, başkalarının hayatından değil.+ Kendi hayatımdan korkmuyorum, potansiyel bir taşıyıcı olmaktan korkuyorum.
Özetle, bisiklet sanmıyorum ki bir ayakkabının topladığı mikrobu toplasın ama zorunlu durumlarda mesafe uygunsa yürümek zorundayım çünkü kötü örnek olmak istemiyorum ve konuyu farklı bir noktaya çekmeden ekliyorum: keşke (kibarcasını diyorum) ülke olarak kaderine terk edilmiş! halde sahipsiz olmak yerine, bir süre dışarı çık(a)masaydık (zevk/spor veya zorunlu).