@Mehmet Keten
Uzun yolculuktan kastınızdaki mesafe nedir bilmiyorum ama ben fix bisikletim ile düz denebilecek akan trafikli yolda 25 gidiş 25 geliş olmak üzere günde 50 km yapıyorum. Aynı yolu yol ve MTB bisikletleri ile de yıllarca gittim. Süre ve yoruculuk açısından gideceğim yere yol bisikletinden sadece 3-4 dk geç varıyorum. Bu süre kaybı inişlerde serbest olamamaktan kaynaklı. Rampa çıkışında kesinlikle zaman kazandırdığını söyleyebilirim.
Şehir içi kullanımda avantajları çok fazla.
"Ekmeği fırıncıya yaptıracaksın" diye bir deyim vardır. Bu tarz bisikletler şehir için çok ideal. Hele trafikte çok eğlenceli.
Tek vites kombinasyonu olduğu için hangi vitesteyim, çaprazdamıyım, dişliyi yermiyim gibi kafanızda düşünceler hiç olmuyor.
Rampa çıkarken yüklenebildiğiniz kadar yüklenebilirsiniz.
Ayna ve ruble teet çizgide olduğundan zinciri koparmanıza imkan yok.
Kaldırım, kasis, çukur geçişleri bisikletin sadeliğinden dolayı gayet sessiz ve tepkisiz.
Ankara'da Metroya ve trene kolaylıkla binebiliyor ve istediğim yere çok rahat gidebiliyorum.
Bu tarz bisikletlerin en faydalı kısmı ise herhangi özel bir kıyafetinin olmaması. SPD ayakkabı tayt vs gibi kıyafetlere ihtiyaç olmaması ve hazırlık istemeden atla git tarzları çok hoş. Ben işim icabı genelde kösele ayakkabı ve takım elbise kullanıyorum. Şehir içi işlerimi hiç kıyafet sorunu yaşamadan yanıma alacağım sadece bir adet paça mandalı ile rahatlıkla görüyorum. Günlük 50 km mesafede ise sadece pantolonumu değiştirme ihtiyacı duyuyorum. Malum yerden su ve toz nedeni ile pislik bulaşabiliyor. Spor giyinme durumunda bu değişkliğe hiç ihtiyaç yok tabi.
Benim en çok tedirginliğim arka frenin olmayışı idi. Bu konuda çok kuruntu yaptığımı kullandıktan sonra anladım. Gerçekten hiç gerek yokmuş.
vs.
vs.
Aklıma gelenleri zamanınımın elverdiği süre içerisinde yazmaya çalıştım.
Sizde Ankara'da sınız Kızılay'a mutlaka yolunuz düşüyordur. Görüşmek isterseniz adres bilgilerini verebilirim.
Selamlar
Gökhan