Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Yol bisikletini zor yollara hazırlama

@emrahozkan, Datça'da yaşıyor ve yaklaşık 4 yıldır düzenli olarak bisiklet kullanıyorum. Asfalta çıkacağım zamanlar yol bisikletimi, araziye gireceğim zaman da dağ bisikletimi alıyorum doğal olarak.
Dediğiniz gibi yollarımız soğuk asfalt, pütürlü ve yer yer üst katmanı dökülmüş durumda. Özellikle de Balıkaşıran'a tırmanışın son 4-5 km'si korkunç. İnişte dar lastikle zemin temasınızı kaybetmemek için çok çaba sarfetminiz gerekiyor. Aynı şey Mesudiye, Knidos yolunda da söz konusu.
Yolun yarattığı vibrasyon da en çok bileklerinizi, sele ile temas eden bacakarası ve kalça bölgenizi ve zaman zaman ayak tabanlarınızı etkiliyor ve uyuşmalara yol açıyor.
Yol bisikletimde (Vitus 979 - Sora Tiagra donanımlı) bu nedenle daha yeni yaptığım değişiklikler şöyle oldu:
1. 23 mm'lik lastikten 25 mm'liğe geçtim. Schwalbe Lugano Endurance kullanıyorum şimdi. Basıncı 55-60 psi'a düşürdüm (kendim 78 kiloyum). Sürüş konforum azalan vibrasyon nedeniyle çok arttı. Daha şimdiye kadar patlak yaşamadım. Mutlaka biraz performanstan kaybediyorum ama buna razıyım.
2. Gidona sadece arka fren için cyclocross fren kolu ekledim. Şimdi sert ve uzun inişlerde daha rahatım.
3. Sele tipimi, yüksekliğini ve eğimini yeniden ayarladım.
4. Beden ağırlığımı kollarım ve ellerime fazla yüklememek için gidonu 2-3 cm kadar yükselttim. Ucuz çin malı ama ortası kalın olan gidon bantlarından kullanıyorum.
5. Rüzgarı artık normal bir durum, rüzgarsızlığı anormal bir ortam olarak kabul etmeye alıştırdım kendimi. Örneğin, diğer Muğla ilçelerinde 8-10 km/h esen rüzgar burada en az 20-15 km/h'tir. Bilinçaltımızda düz yol olunca hep belli bir hızda sürmemiz gerekirmiş gibi bir eğilim vardır. Oysa hızınızı korumak için çabalamanızın anlamsız olduğunu kabul ettiğinizde rüzgarla da çok kolay uzlaşabiliyorsunuz.
Sorularınız olursa seve seve cevaplarım.
Keyifli sürüşler dilerim :)
 
Scudo
@Haluk Eke

Haluk bey merhaba, değerli tavsiyeleriniz için çok teşekkürler.

Gidonum zaten yüksek sayılır, üzerine bir kat daha gidon bandı saracağım, bir de decathlonda güzel bir sele gördüm onu alabilirim.

28mm lastik hayal oldu, ön 25 arka 28 olur gibi gelmişti ama arka da kadroya temas ettiği için olmadı. 25mm den devam ediyorum. Ben de 73 kiloyum bakalım nasıl olacak, dediğim gibi denemek istiyorum, mtb tamam iyi güzel de insan merak ediyor acaba yol bisikleti ile bu yollar çekilir mi?

Manzara güzel, hava rüzgarlı ok ama temiz ve bunaltmıyor, umarım karşılaşırız, umarım ben de sizin gibi oralara taşınırım. Fazla da reklam yapmayalım, evet yollar kötü, yokuşlar çetin, rüzgar var sakın gelmeyin :)
 
@emrahozkan, merak etmeyin yol bisikletiyle daha da keyifli oluyor bizim yollar, MTB'ye göre daha az yoruluyorsunuz ama dediğim türde tedbirleri almak kaydıyla.
Denemelerimden gördüm ki, bu yollarda pedli tayt ile sert sele en rahat sürüşü sağlıyor. Yumuşak seleler tüm bölgeye baskı yaptığı için kan dolaşımını daha fazla engelliyor. Eğer selenizden memnunsanız buraları için yumuşak sele almayı pek düşünmeyim derim.
Datça son iki yıldır yapılaşma ve nüfüs artışıyla o eski dingin, yavaş şehir özelliğini kaybetmeye başladı. O yüzden reklam yapmamaya ben de artık çok özen gösteriyorum. Ama pedalcı dostlara hariç tabi :)
Geleceğiniz zaman kısa mesaj atarsanız sevinirim.
 
@Haluk Eke bu tedirgin edici ve kontrolsüz yapılaşma yol bisikletçileri için ufak bir avantaja sebep oldu; knidos ayrımından merkeze kadar olan yol asfaltla kaplanıyor. ayrıca karaköy'de de geçen sene yeni marinaya giden 5 km.lik bir asfalt yol yapıldı. ilk gördüğümde çocuk gibi sevinmiştim.
 
@volkan a , Evet 8 ay boyunca bizlere çamur, toz toprak ve trafik işkencesi çektirdikten sonra nihayet asfaltı döktüler. Görüntü mükemmel. :) Ama yol refüjlü ve her yöne sadece 2 şerit, sağ şeridin bitiminde de kaldırım başlıyor. Eskiden işyeri sahipleri, müşterileri kamyonetlerini, arabalarını bankete park ederdi. Yeni durumda araçlar kaldırım nedeniyle birinci şeride bırakılacağı için bizler ikinci şeride taşmak zorunda kalacağız hep. Hiç güvenli olmayacak o yakl. 3 km'lik yol. Bu arada mazgalların düşük veya yüksek takılıyor olması yine güvenli sürüşe engel olacağa benziyor. Umarım düzeltirler.
Öte yandan Ambarcı Caddesine yapılan bisiklet yolu tam bir komedi. Genişliği 1 metre ya var ya yok. İki bisikletlinin birbirine omuz veya gidon atmadan geçmesi için sürücülerinin akrobat falan olması gerek. Zaten şimdiden orası yaya yolu ve motorsiklet park yeri oldu.
Küçük yerlerin modern görünüm kazanması, daha büyük hastane, zengin eğlence yerlerine kavuşmasının bedeli oraların artık büyükşehir niteliğine dönüşmesi oluyor. O nedenle, bundan 10 yıl önce Marmaris-Datça yolundaki virajlar düzlenirken biz Datça'nın bir süre sonra artık Datça olmayacağından, Marmaris gibi üstüste yaşanan bir şehire dönüşeceğinden korkuyorduk. Son 1-2 yıldır bunun ilk aşamalarını yaşamaya başladık ne yazıkki.
Tek umudum Datça'nın neredeyse bir ada gibi kara ile bağlantısının hala daha uzak olması ve rüzgarı. Onlar sayesinde burası bir süre daha görece sakin, yaşaması çok kolay ve sağlıklı bir yer olarak kalabilir belki.
 
@Haluk Eke büyük şehirlerde bile, her gün yüzlerce bisikletçinin kullandığı yollarda tüm düzenlemeler bisikletçiler hiç hesaba katılmadan yapılıyor. bu konuda belediyelerimizin öğreneceği çok şey var.
haftasonu aynı şeyler benim de aklımdan geçti. yol eski halindeyken en sağa araçlar parkediyor ve yanında 2 şerit boşluk kalıyordu. şimdi 2 şerit var ve biri otopark olarak kullanılacak. bu da özellikle turizm sezonunda yol boyunca trafik sıkışıklığı demek. bisikletlilerin halini varın siz düşünün :)
bir de mazgalların yüksek olması benim de dikkatimi çekti, acaba asfaltın üzerine mıcır mı dökecekler diye düşündüm ama tekrar asfalt tabakası eklediler.
turizm sezonunda ana yola girmeden aşağılardan reşadiye'ye çıkıp aktur'a veya knidos'a doğru sürmek en iyisi.
datça her haliyle büyük şehirlerle kıyaslandığında bisikletçi için bir cennet.
konuyu dağıttık biraz... sezon dışında rahat sürmek için gidiş-geliş 20-25 km. asfalt yol var artık..
 
Merhaba, geçen sene anayolda çalışmalar vardı, demek ki bitmiş, sevinsem mi üzülsem mi? bilemedim, şimdi iyi asfaltı gören 34 plaka beyaz şirket araçları, orada yarış yaparlar artık, gözleri dönmüş bir şekilde ilerlemek, bir an önce tatil yapıp evlerine dönmek için acele ederler. Önlerinde bisiklet gibi bir araç görünce ne yapacaklarını şaşırır, çekil çekil der gibi bakarlar. Markette sıra beklerken birbirlerini yerler, iki adım yürüyemezler ve şehir merkezini arabalar ile doldururlar.

Mesudiye koyunda bir Alman, Türk vatandaşa bağırıyordu, "burayı da İstanbula çevirdiniz yeter" diye. Bizimki de "dağdan gelip bağdakini mi kovuyon kardeşim" diye karşılık veriyordu.

Bence dağlara doğru kaçmalı, yol ve medeniyetten uzaklaşmalı :)
 
@emrahozkan

mesajları okumadım ama sizin ilk mesajınızı okuyarak yanıt veriyorum.
-daha kalın gidon bandı ya da çift sarım gidon bandı her zaman rahat bişey değil. düz gidon ve kelebek gidonda ben eldiven kullanıyoken yol bisikletine geçince eldiveni bile bıraktım. Çift sarım gidon bandı da denedim kesinlikle oda rahatsız. kayma yapmayacak bir gidon bandı yeterli olur kesinlikle.
-sele cambium ya da b17 ye çevrilebilir o fikir mantıklı. Taytla biyere kadar uzun turda tabi.
-fren pabuçları mantıklı bir seçenek yine cyclo ek fren kolları da mantıklı.
-lastik için söylediğiniz bence mantıksız. daha fazla ağırlık için daha yüksek basınç gerekiyor onuda marathon sağlamıyor. Vittoria nın 145 psi a kadar dayanan lastikleri var. bisikleti yükleyecekseniz yüksek psi lara çıkmanız lazım. Arazide ilerlemek istiyosanız kesinlikle yol bisikletiyle çıkmayın bence. Bu ay başında toprakta yol bisikletiyle düştüm kemiğim zedelendi haziranın 10' na kadar bisikletten uzak kalmış durumdayım.

genel olarak hiçbişey yapmadan da tura gidebilir bu bisiklet.
 
@emrahozkan, Bizde tatil yerlerinin "tarihsel gelişimi" birbirine aşağı yukarı benzer. Önce çoğunluğu alman olan avrupalı turistler tarafından keşfedilirler. Onları sakin ve el değmemiş ve ucuza tatil geçirilebilecek yerler arayan dar gelirli, orta ve kültürlü sınıf izler.
Bir süre sonra onların etrafta o yerleri methetmeleri ile birlikte kulağı kesik para sahipleri orayı incelerler ve arsa, tarla almaya başlarlar. Bu aşamadan sonra orası artık "yükselme" sürecine girmiştir. Lokantalar, hediyelik eşya dükkanları açılmaya başlar ve yoğun bir tanıtım faaliyeti başlar. Birkaç yıl orta sınıfın kültürsüzleri de artık oraya akmaya başlar, çünkü ucuzdur, bir de kural mural yoktur. Adam gece 2-3 lere kadar balkonunda tavla oynayabilir. Çocukları plajda koşup bağıra bağıra oyun oynamada, annesi ve babası gibi özgürdür.
İnsanların ağzı torba değil ki büzesin, orasının adı daha da duyulmaya başlar, doğal güzellikleri tanıtılır, yazar çizerler o yeni kıro tabakayı gözardı ederek oranın güzerlliklerini anlata anlata bitiremezler ve sakin, huzur içinde bir tatil arıyorsanız oraya gidin diye yazarlar. Bunların bazıları bu işten doğrudan veya dolaylı nemalanan kalemşörler, magazincilerdir benim kanıma göre. Artık "kıroyum ama para bende n'aber" diyenler bir iki günlüğüne gelip bir bakarlar havalarına uygun mu orası diye. Kültürel olarak kendilerine iyice yaklaşmıştır artık oranın insan profili ve çevre dokusu. Keyifle porsiyonuna 150 lira vereceği balık restaurant'lar yan yana dizilmiştir. Kıyıda şezlonglar denizin içine kadar döşenmiştir. Eşleri, Abdülkadir, biz de şuradan bir bahçeli ev alalım, Şadiye'ler almış" dedi mi iş artık orası için iş ciddiye binmiştir.
Şimdi artik asıl vurucu aşamaya gelinmiştir. Mütahitler oraya saldırır, belediyeyi kafakola alırlar, yollar açılır, asfaltlanır, çarşılar oluşturulur ve her yer inşaat alanı haline döner. Bundan cirosunu düşünen esnaf, hala daha elinde tarlası arsası kalmış olan yerli halk, inşaatçılar çok memnundur. Çünkü gelişim sağlanmış, herşey değerlenmiştir. Artık para dönmektedir, kervan yürümektedir.
Geriye doğru hesapladım, 43 yıl boyunca, Çanakkaleden Alanya'ya kadar ,sadece Foça ve Dikili dışında, tatil yapmadığım bir deniz kasabası bulamadım. Bunların hepsi bu tarihsel süreçten geçtiler. O süreci daha tümüyle tamamlayamamış olan Datça ise şimdi bu eksiğini yerine getiriyor. Şu anda Datça-Marmaris yolunda pedallarken trafik içinde pedallıyorsunuz artık, hem de son hızla seyreden araçlar arasında. Eskiden yanınızdan 2-3 dakikada bir araç geçerken şimdi ardı arkası kesilmiyor araçların. Yazın ne olacak bir düşünün.
Dağlara doğru kaçmalı, ama faydasız. Çünkü bizim kaçtığımız yerler de sonunda o tarihsel sürece yenilecekler. Belki 5-10 belki 15 yıl. Ama sonrasını unutun. Biliyorsunuz Domuz Çukuruna ancak patika bir yoldan inilebilirdi ve oraya yerleşmiş, herşeyini doğadan sağlayan 3-5 kişi yaşardı. Orman yolu 250 metre rakımlı tepede kalırdı. Şimdi hem o orman yolu genişletildi, toz toprak haline geldi, hem de Domuz Çukuru'na iniş için yol açılıyor. Medeniyetten uzak Domuz Çukuru'nu artık unutabilirsiniz. Ben kıroyum, ama para da bende naber diyen kıroların ve orada açılacak balık restoranlarının malıdır artık orası.
Dün akşam Ciro'yu izlemiş olan bir arkadaşımın eşi, "ne güzel yerler ve de ilginçtir hiç inşaat yok" dedi. Fakir insanlar n'olcek..!
 
Geri