Robert Knepper
Aydos
- Kayıt
- 3 Temmuz 2012
- Mesaj
- 945
- Tepki
- 1.383
- Yaş
- 35
- Şehir
- istanbul
- Başlangıç
- 2010—11
- Bisiklet
- Salcano
- Bisiklet türü
- Katlanır
Merhaba bisikletseverler..Sizlere genelde beslenme ve buna bağlı olarak "sporcu beslenmesi" konusunda son 1 yıllık "nacizane" deneyimlerimden bahsetmek istiyorum. (Ek not: Aralık 2013 itibariyle deneyimlerin süresi 4 yıla yaklaşmıştır)
1- Bütün dünyanın kabul ettiği 40-50 yıllık "Amerikan Beslenme Piramidi" tamamen çökmüş durumda. (Örnek: Amerika'da her 3 kişiden biri şişman,10 kişiden 1-2 kişi de obez. Kalp krizi ve kanser gibi yüksek oranda öldüren hastalıklar tüm dünyada olduğu kadar orada da yaygın. Bu piramidin tabanını unlu/tahıllı gıdalardan yani ekmek vb. ürünlerden oluşuyor. Hayvansal yağlar ve et mümkün olduğunca az tüketilmesi gerek bu piramide göre. Biz sporculara da bu piramit doğrultusunda yıllarca karbonhidrat ağırlıklı beslenme dayatılmıştı. (Illinois üniversitesinin bir sürü yanlış ve de "yanlı" araştırmaları sonucunda). İnsanlık evrimi sırasında milyonlarca yıl boyunca sadece et ve sebze yedi. Meyve de yedi ama o çağlarda meyveler günümüzdeki gibi şekerli değildi. Genlerimiz de bu beslenme şekline göre yapılandı. Bizim (günümüzde) genlerimiz milyonlarca yıl önce yaşayan atalarımızınkilerle %99.9 aynı.
Genlerimiz en az birkaç milyon yıl boyunca yağlı et ve bitki yiyen atalarımızınkiyle aynı olduğuna göre günümüzde değişen ne?
10 bin sene kadar önce tarımla birlikte insanlık yerleşik düzene geçti. Bulunduğu yerde yiyecek elde etmek daha kolaylaştı. Saatlerce avlanacak hayvan peşinde koşmaktan kurtuldu. Yeni ve kolay bir beslenme şekli ortaya çıktı. Bu beslenme tahıllara dayalıydı. (Tabii yine de son 30-40 yıl hariç katkısız ve de son 100 yıl hariç şekersiz ve rafine unsuz bir biçimde). Burada rakamlara dikkat edelim. Önce on milyonlarca yıllık bir süreç, sonra 10 bin yıl. Genlerimiz hala sadece proteini ve bazı bitkileri tanıyor. Daha tahılları, unları, şekerleri tanımış değil.. Çünkü mütasyon denen değişim/uyum süreci yüzbinlerce, milyonlarca yıl sürüyor. Günümüzde biliniyor ki hastalıkların %60' beslenme kaynaklı. Zaten günümüzdeki kadar olmasa bile dejeneratif hastalıklar tarımdan sonra ortaya çıkmaya başlıyor. Tabii ki günümüzdeki gibi sapıtmış durumda değil. Mesela diş çürükleri tarım öncesi az rastlanırken tarım toplumlarında çoğalmaya başlıyor. Kanser ve damar hastalıkları son yüzyılda (endustri devrimiyle) çıldırmış durumda. Tıpta bu kadar ilerleme olurken insanlar en çok kanserden ve damar hastalıklarından ölüyor. Bunda bir çelişki yok mu sizce? Bazıları diyor ki eskiden insan ortalama ömrü daha kısaydı, şimdi arttı. Evet arttı doğru. Eskiden devamlı savaşmaktan, salgın hastalıklardan, kötü yaşam şartlarından insanlar pek uzun yaşamıyordu. Ama şartları iyi olanlar da gayet sağlıklı bir şekilde yaşlanıyordu. Ayrıca bu istatiklere yenidoğan ölümleri eklendiği için ortalama çok düşüyor. (Anne ve baba 40'ar yıl yaşamış olsa ve bebekleri doğduğu yıl ölse, ailenin yaşam süresi ortalaması 26.6 yıla düşer bir anda) Şimdi yaşam ortalaması uzadı ama yaşamlarımızın son yılları işkenceye dönüşmüyor mu çoğumuz için?..
İnsanlığın tarım geçmişi 10 bin yıl. Yani 0.01 milyon yıl yaşında tarımımız var . İnsanlık en az 4-5 milyon boyunca (metabolizmasının) alıştığı beslenme biçimini bıraktığı anda dejeneratif hastalıklar dediğimiz hastalıklarla boğuşuyor. Diyabet, damar hastalıkları ve kanser..Ayrıca burada sayması zor olacak kadar diğer hastalıklar mevcut. Sadece şekerin neden olduğu hastalık sayısı 70 kadar!!. Bunların en öldürücü olanları (ölüm nedeni yüzdelerine bakıldığında) damar hastalıkları ve kanser.. Çevrenize bir bakın en az bir yakınınız ya kanser ya kalp hastası. Tıp bu kadar ilerlerken bu hastalıklar habire neden artıyor dersiniz? Gözü paraya doymayan ilaç ve besin endüstrisi sayesinde.. Bu ilaç endüstrisi (iyi firmaları tenzi ederim) öyle bir endüstri ki Amerikalı bir ilaç firması sahibi geçmiş yıllarda şu sözü alenen söyleyebiliyor. "Sağlıksız insanlara ilaç satmak zaten kolay. Benim hayalim bir gün SAĞLIKLI insanlara ilaç satabilmek" Bunu günümüzde başardılar arkadaşlar. En ufak soğuk algınlığında doktorunuz en ağır antibiyotikleri dayayıveriyor önünüze. Bazı "doktorları" ilaç firmaları besliyor daha fazla ilaç yazılsın diye.. Amerika'da FDA denen kurumu iyi bilirdiniz değil mi? Ben de öyle bilirdim.. Maalesef kazın ayağı öyle değilmiş. Shane Ellison isimli doktorun yayımladığı belgelere göre FDA da görevli ilaç firması ortakları, yönetim kurulu üyeleri halk sağlığını hiçe sayıp insanları ölüme götürecek ilaçlara çarçabuk izin vermişler, sırf para uğruna. Ani bebek ölümü sendromu vardı bir aralar. Benim de kızım küçükken çok endişelenirdim bu durumdan. Sebepleri ne olabilir diye baktığım zaman "yok efendim anne hamileyken şu ilacı almış olabilir, yok efendim bebek uyurken nefessiz kalmış olabilir " gibi sebepler yazıyorlardı. Gerçek neymiş yazayım: FDA nın onayladığı bir aşı imiş bu bebek ölümlerinin nedeni.!! Bunun yan etkilerini bile bile izin ermişler aşıya. (Hayy Kitap: Batı Tıbbı Sağlığınızın Altını Nasıl Oyar, Shane Ellison) Aynı FDA efedra denen ve hiç bir yan etkisi olmayan şifalı bitkiyi satanları hapse bile attırmış çünkü aynı bitkiden elde edilen ve bir ton yan etkisi olan efedrin ilacı yapan firmalara yaranmak istiyorlarmış..Bunun gibi yüzlerce örnek var. Bunların kimi yargıya taşınmış, kimi basına sızmış..
Gelelim benim son 1 yıllık deneyimlerime...
1-) 1 yıl önce 4-5 kg. fazlam vardı.Sadece beyaz unlu ve şekerli gıdaları keserek 2 haftada çok rahat bir şekilde 4 kg verdim. Bu 2 hafta boyunca bol tereyağ, kaymak, bol yumurta, yağlı et,yağlı peynir ve her türlü sebze, bol sızma zeytinyağlı salata yedim. Ayrıca bol bol kefir tükettim. (Günde 1 lt.) O zamanlar şimdi daha az tükettiğim İstanbul Halk Ekmeğin ya tam buğday organik ekmeğini, veya küçük porsiyon olarak satılan "Altın Çörek"inden yedim. Bu ekmeklerin üzerine bolcana kaymak üzerine de azıcık bal koyaranız nefis oluyor .(Özellikle içinde üzüm, fındık, zerdeçal olan Altın Çörek üzerine.. Aman balı az kullanın. Bal yerine şeker konmadan yapılan yaban mersini marmeladı da olabilir))..2 günde tek başıma 250-300 gr kaymak veya teryağ yedim. Bu 2 hafta boyunca da zerre kadar spor yapmadım..
SONUÇ: Doğal yağların (tereyağ, sızma zeytinyağı) kilo aldırmadığı kanıtlanmış oldu. (Hala aynı şekilde besleniyorum, kilom hep aynı) Zaten bu beslenmeyi savunan Canan Karatay ve Ahmet Aydın der ki: Tereyağ yemeden sağlıklı zayıflamanız zor..(Ek not: Şimdilerde beslenmeme kuyruk yağı da ekledim. FDA geçen yıl o yağı sağlıklı yağlar listesine sokmuş!!Bizim Karatay hocamız yıllardır yırtınıyor; sağlıklıdır diye)
2- Bizim dükkana gelen genç bir arkadaş 130 kg idi ve hayali yol bisikletine binmekti.O ağırlıkla binmesi mümkün değildi tabi.. Yukarıdaki beslenmeyi önerdim: Sonuç 5 ayda 30 küsur kilo verdi. Önceki abuk sabuk diyetler yüzünden karaciğeri bozulmuş çocuğun.. Ailesi çok şaşırmış bu duruma.. Bunun gibi onlarca örnek var. Hiç kalori hesabı yapmadan sadece katkısız, doğal, şekersiz ve özellikle beyaz unsuz bir beslenmeyle sağlıklı kalmak çok kolay..(1 yıl sonunda aynı arkadaşın verdiği kilo: 55!)
3-Eskiden tatlı ve unlu mamülleri çok severdim. Habire kan şekerim düşer, bisiklet binişlerinde "duvara çarpma" denilen durumu yaşardım..Bunun sonucu yine karbonhidaratlara saldırırdım ve yine kısır döngü..Artık onlara elveda dedim.. 51 yaşında (şimdi 53 oldum) antrenman yapmadan saatelerce yorulmadan bisiklete binebiliyorum..O zamanlar enerjimizi şeker ve karbonhidrattan aldığımızı sanırdık.. Öyle değilmiş kazın ayağı..
(Ek not 1: 2012 yılında 2 günde bisikletle İstanbul-Ankara yaptım. Ortalama sürat 28 idi. Günde 9 saat pedal bastım, nerdeyse durmadan.
Ek not 2: Bu Ankara etkinliğmden hemen sonra 30 sene önce bıraktığım bir spora, sırıkla atlamaya geri döndüm. Türkiye'de yaş kategorimde tekim. Eylül 2103'de de Balkan 2. si oldum. Sırığım kırılmasaydı 1. olmuştum..
)
4- Öğün sayısı konusu: Cahil tıp dünyasının çoğu "azar azar sık yiyin" diye öğütler hastalarına. Külliyen yanlış.. Yüzyıllar önceki hekim İbn-i Sina bile "3 öğün hastalık, 2 öğün sağlıktır" der. Değeri yeni anlaşılmış (1996) bir söz.. Vücuttaki leptin hormonu yemek yedikten 3-4 saat sonra devreye giriyor ve depolanmış yağı yaktırıyor. Ama siz ara öğün yaptığınız anda leptin salgılanmıyor ve yağ yakamıyorsunuz.. Bu kadar basit..Diyeceksiniz ki 2 öğünle nasıl idare edelim:
Çok erken kalkıyorsanız 3 öğün olabilir. Eğer geç kahvaltı ediliyorsa 2 öğün haydi haydi yetiyor yazayım..Amaaaaa: Siz kahvaltıda abul sabuk şekerli, ve bol beyaz ekmek, kurabiye, börek yediyseniz unutun zaten .. Sizi temin ederim ki 2 saat içinde acıkacaksınız..
Ayrıca da fasılalı açlıkta (intermittant fasting) yani 10-12 saatlik periodlarda sıvı hariç bir şey yemedğinizde vücut kendini onarmaya zaman buluyor ve bir çok hastalık bu yolla önleniyor veya azaltılıyor.
(Ek not: Bu gün ormanda bisiklete bindik. (15 Aralık 2013) 14 Aralık günü saat 19.00 da yediğim sadece yumurta dan sonra 15 Aralık günü bisiklete binip saat 16.00 da bir şeyler yedim. (19 saat sonra) Ne acıkma ne de halsizlik oldu. O yediğim günün tek yemeği . Yani günde tek öğün bile yetiyor bisiklete binsem bile.. Çünkü artık enerjimi yağlardan alıyorum. Yağlar da en kaliteli ve uzun süreli enerji kaynağı)
5-Kahvaltı örneğim: Bol yağlı peynirler. (light ürün girmez soframa) Bol tereyağ (hakiki olacak; marketlerdeki paketli büyük markalı ürünlerde hakiki tereyağını aramayın.. ) Tam buğday organik, ekşi mayadan yapılan İHE ekmeği ve altın çörek.. Badem, fındık, ceviz. Belki 1-2 ad. kuru kayısı.Bol yumurta.. (çok önemli.. Yumurtasız bir sofra kahvaltı sayılmaz) En az 2 ad. (her gün)Yumurtanın mümkün olduğunca az pişmesi gerekiyor.. Menemen şeklinde de olabilir. içine bol tereyağ, yeşillik, baharatlar katın.. Tabii ki ayrıca yeşillik. kırmızı, yeşil biber, köy domatesi, maydanoz..Gelelim en önemli besinlerden birine.. Bol bol zeytin yemeniz gerekiyor.. 15-20 tane bile yenebilir."Çok zeytin şişmanlatır lafı cahillere ait"..Kekik, pul biber vb. eklenmiş zeytinyağına (sızma olana) hafifçe kızartılmış ekmeğinizi bandırın yiyin!!.. Şahane!!
6-Sakatat konusu: Bol bol yiyebilirsiniz!! Etten bile yararlı!!. Hayvanların en besleyici yeri.. Kolesterolü dert etmeyin öyle bir şey yok.. Dışarıdan kolesterollü gıda almakla kolesterolünüz yükselmez.. Cahiller şunu anlamıyor. Yediğiniz hiç bir şey vücuda girdiği zaman (sindirildiğinde) ilk girdiği gibi kalmıyor ki.. Bir aralar şunu duyardım: "Fazla tereyağ yeme damarlarında da aynı şekilde yağ dolaşır".
). (vay be!! nasıl bir besin ki o kadar yerden geçtikten sonra aynı kalıyor!!) Mideye giren her şey parçalanır. Bu ilkokulda öğretilir bize.. Yağ yağ olarak kalmaz..Koyunlar,inekler yağ mı yiyor da o kadar yağlanıyor? Neyse konuya dönelim; temiz ise kokoreç yemekte hiç bir sakınca yok, üstelik faydası var..
7-Öğlen-Akşam yemekleri: Geç kahvaltı etmişşem (10-11.00) akşama kadar bir şey yemiyorum.. Su içiyorum o kadar.. Acıkmıyorum, tatlı krizi falan hiç olmuyor..Ama yemeniz gerekiyorsa şekersiz ve unsuz ne bulursanız yiyin.. Çatlayıncaya kadar değil ama doyuncaya kadar yiyin..!Bu beslenmede sınırlama yok..!Yeter ki ayçiçek, mısırözü veya margarinle yapılmış olmasın.. Bunların hepsi kanserojen veya başka her türlü hastalığa davetiye..Öğlen veya akşam yemeğinde mutlaka et, balık vb. bulunsun..Büyük balık yerine toksik maddelerin daha az biriktiği küçük balıkları tercih edin..Koyun kemiği ile yapılan çorbalar en güzel ve ucuz protein ve kollajen kaynağı. Eklemlere, kemiklere bire bir..
Bakliyat yenebilir ama sık olmasın.(Suda bekletilerek yenmeli.) Kebapları yiyin ama ekmek olayına dikkat.
Meyva konusu: Az yiyorum diye üzülmeyin. Günde 1-2 elma vb olabilir. Şekerli meyvalardan kaçının.. (karpuz, üzüm, incir gibi )Muz günde 2-3 ad. yenebilir.
Taze sıkılmış meyve suyu yerine o meyveyi yiyin. Sıkılınca :a-kıymetli posayı atmış oluyorsunuz, b- az şekerli meyve bile olsa bardaktaki en az 3-5 meyvenin suyu olduğu için şeker oranı yükseliyor. Posasız olduğu için mideden çabuk geçiyor, ayrıca şeker yüksek olduğu için çabuk acıktırıyor.. Ormanda binmeden önce bir arkadaşa içme onu dedim, dinlemedi.. O gün çok kötü hissetmiş.. 1 hafta sonra içmedi ve canavar gibi bindi bisiklete.. (Deneyimle sabit)
Piyasada (marketlerde) tek gerçek yoğurt var: Kanlıca Yoğurdu. (Dr. Yavuz Dizdar da beni onayladı) Diğerleri yoğurda benzer cisim.Köy tipi (3-5 günde ekşiyen) yoğurt bulursanız bol bol tüketin..
Süt içmeyi kestim.. Buzağılar, kuzular içsin onu..
Onun yerine günde 1 lt kadar kefir içiyorum, şahane.. Kefiri evde hazırlıyorum.. Mayasını süte koyuyorsun, 24/48 saat sonra kendiliğinden oluyor kefir denen iksir.. Hepsi bu.Yoğurtta 5 ad. prebiyotik var, kefirde 40 ad. probiyotik var.. İçindeki antioksidanın vb. nin haddi hesabı yok.Yarışlardan önce bile kefir içer oldum. Ben kefirin içine muz çırpıyorum süper lezzetli oluyor..(Kefiri burada anlatmaya yer yok.. Google da arayın artık) Protein tozlarına yüzlerce TL vereceğinize 1 lt süt fiyatına dünyanın en yararlı iksiri. Süt köyden gelirse şahane.. Olmadı, günlük pastörize de idare eder..(İçmeyin ama)
8- Ama saat 20.00 den sonra bir şey yememeye bakın.. (Leptin durumları)Gece 02-03.00 den sonra yağ yakmaya başlayacaksınız..
9- UNUTMANIZ GEREKEN YİYECEKLER:
Her türlü gazlı içecekler.(maden suyu hariç).Kolalar (Bin türlü zehir içeriyor)
Beyaz pirinç pilavı..(Glisemik indexi 100!!) Ha şeker ha beyaz pilav.. (Bulgur yenebilir abartmadan)
Her türlü yapay içecekler: Icetea (rezalet) vb..Meyva sularına bile şeker katıyorlar
Her türlü pastane malzemesi, unlu tatlılar.. (Arada aşure, kabak tatlısı, az şekerli bitter çukulata yenebilir)
Konsantre meyve suları.. (Taze sıkılmış olanları da bazen)
)
Patates
makarna
pizza (Lahmacun az da olsa yenebilir)
ŞEKERRRRRR : her türlüsü.. Meyve şekeri masum değil!! hele mısırdan yapılan (fruktoz şurubu) iyice rezalet!! Şekeri tamamen çıkartınca hayatınızdan bakın her şey ne kadar güzel olacak!!
Unların özellikle bembeyaz olanı..Sadece IHE ekmeklerini öneriyorum.
her türlü konserve, paketli uzun ömürlü ürünler..
Cipsler (hele bilmemneli olanlar kanserojen) MSG içeriyor.. (öldüren lezzet!!)
SOSİS-SALAM: Doğrudan pankreas kanserinin sorumluları.. (geçenlerde tam olarak kanıtlandı) Cinayet!!
Sucuk: Eğer kasap sucuğu değilse yemeyin. (Katkısız olacak..pastırma da genelde sorun yok)
her türlü çukulata barları(Mars falan ) vb, marketlerdeki kekler, brovniler..Açlığını yatıştırır (reklamı var ya) sonra yine acıktırır.. Ohh, gelsin paralar!! Bir brownie alın okuyun içindekileri: yarım sayfa kimya dersi sanki.. Doğal olan 3-5 malzeme var..
Haribo benzeri şekerlemeler.. Rezaletin son perdesi.. Çocukları hedef almışlar, öldürmeye çalışıyorlar..
Salata sosları,ketçap, mayonez (çoğunda şeker var) bazıları katkısız, olabilir..
UHT kutu sütler.. Süt değil beyaz eşya.. Hastalık bile yapıyormuş diye araştırmalar var..Pastörize olabilir( kefir yapıyorsanız) Onun dışında süt içmeseniz de olur..İlle de içilecekse köylüden süt alın, azıcık kaynatın için..
Şimdilik aklıma gelenler bunlar..
10- Çerez konusu: Şişmanlatır lafı doğru değil.. Ben karbonhidratımı fıstıktan alıyorum.. İçinde en güzel yağlar vs dolu..Güzel bir Omega-3 kaynağı.. Günde 1-2 avuç yenebilir. Ceviz iç badem, fındık da süper.. Fındıkta arjinin var.. Damarları açıyor.. (Reklam doğru yani)
11-1 yıl öncesine kadar uzun yıllar boyunca ayakta uzun kalınca sol kalçamda siyatik ağrısı olurdu. (Spordan kalan bel problemleri kaynaklı) Ayrıca buna bağlı olarak belki 10 senedir sol ayak parmaklarımın küçükleri hafif uyuşuktu. Son 5-6 aydır bu dertlerim azaldı!!
(Ek: Saç dökülmem azaldı, enerjim arttı, yorulma eşiğim çok ileri gitti.. Ayrıca 4 yıldır nerdeyse hiç hastalanmadım. Belki bir kez hafif öksürük oldu ve çabuk atlattım)
12- Siz en iyisi Hayy Yayınlarından Karatay veya Taş Devri Diyetleri kitaplarını alın okuyun, hayatınız değişsin!
Gürsel Akay
1- Bütün dünyanın kabul ettiği 40-50 yıllık "Amerikan Beslenme Piramidi" tamamen çökmüş durumda. (Örnek: Amerika'da her 3 kişiden biri şişman,10 kişiden 1-2 kişi de obez. Kalp krizi ve kanser gibi yüksek oranda öldüren hastalıklar tüm dünyada olduğu kadar orada da yaygın. Bu piramidin tabanını unlu/tahıllı gıdalardan yani ekmek vb. ürünlerden oluşuyor. Hayvansal yağlar ve et mümkün olduğunca az tüketilmesi gerek bu piramide göre. Biz sporculara da bu piramit doğrultusunda yıllarca karbonhidrat ağırlıklı beslenme dayatılmıştı. (Illinois üniversitesinin bir sürü yanlış ve de "yanlı" araştırmaları sonucunda). İnsanlık evrimi sırasında milyonlarca yıl boyunca sadece et ve sebze yedi. Meyve de yedi ama o çağlarda meyveler günümüzdeki gibi şekerli değildi. Genlerimiz de bu beslenme şekline göre yapılandı. Bizim (günümüzde) genlerimiz milyonlarca yıl önce yaşayan atalarımızınkilerle %99.9 aynı.
Genlerimiz en az birkaç milyon yıl boyunca yağlı et ve bitki yiyen atalarımızınkiyle aynı olduğuna göre günümüzde değişen ne?
10 bin sene kadar önce tarımla birlikte insanlık yerleşik düzene geçti. Bulunduğu yerde yiyecek elde etmek daha kolaylaştı. Saatlerce avlanacak hayvan peşinde koşmaktan kurtuldu. Yeni ve kolay bir beslenme şekli ortaya çıktı. Bu beslenme tahıllara dayalıydı. (Tabii yine de son 30-40 yıl hariç katkısız ve de son 100 yıl hariç şekersiz ve rafine unsuz bir biçimde). Burada rakamlara dikkat edelim. Önce on milyonlarca yıllık bir süreç, sonra 10 bin yıl. Genlerimiz hala sadece proteini ve bazı bitkileri tanıyor. Daha tahılları, unları, şekerleri tanımış değil.. Çünkü mütasyon denen değişim/uyum süreci yüzbinlerce, milyonlarca yıl sürüyor. Günümüzde biliniyor ki hastalıkların %60' beslenme kaynaklı. Zaten günümüzdeki kadar olmasa bile dejeneratif hastalıklar tarımdan sonra ortaya çıkmaya başlıyor. Tabii ki günümüzdeki gibi sapıtmış durumda değil. Mesela diş çürükleri tarım öncesi az rastlanırken tarım toplumlarında çoğalmaya başlıyor. Kanser ve damar hastalıkları son yüzyılda (endustri devrimiyle) çıldırmış durumda. Tıpta bu kadar ilerleme olurken insanlar en çok kanserden ve damar hastalıklarından ölüyor. Bunda bir çelişki yok mu sizce? Bazıları diyor ki eskiden insan ortalama ömrü daha kısaydı, şimdi arttı. Evet arttı doğru. Eskiden devamlı savaşmaktan, salgın hastalıklardan, kötü yaşam şartlarından insanlar pek uzun yaşamıyordu. Ama şartları iyi olanlar da gayet sağlıklı bir şekilde yaşlanıyordu. Ayrıca bu istatiklere yenidoğan ölümleri eklendiği için ortalama çok düşüyor. (Anne ve baba 40'ar yıl yaşamış olsa ve bebekleri doğduğu yıl ölse, ailenin yaşam süresi ortalaması 26.6 yıla düşer bir anda) Şimdi yaşam ortalaması uzadı ama yaşamlarımızın son yılları işkenceye dönüşmüyor mu çoğumuz için?..
İnsanlığın tarım geçmişi 10 bin yıl. Yani 0.01 milyon yıl yaşında tarımımız var . İnsanlık en az 4-5 milyon boyunca (metabolizmasının) alıştığı beslenme biçimini bıraktığı anda dejeneratif hastalıklar dediğimiz hastalıklarla boğuşuyor. Diyabet, damar hastalıkları ve kanser..Ayrıca burada sayması zor olacak kadar diğer hastalıklar mevcut. Sadece şekerin neden olduğu hastalık sayısı 70 kadar!!. Bunların en öldürücü olanları (ölüm nedeni yüzdelerine bakıldığında) damar hastalıkları ve kanser.. Çevrenize bir bakın en az bir yakınınız ya kanser ya kalp hastası. Tıp bu kadar ilerlerken bu hastalıklar habire neden artıyor dersiniz? Gözü paraya doymayan ilaç ve besin endüstrisi sayesinde.. Bu ilaç endüstrisi (iyi firmaları tenzi ederim) öyle bir endüstri ki Amerikalı bir ilaç firması sahibi geçmiş yıllarda şu sözü alenen söyleyebiliyor. "Sağlıksız insanlara ilaç satmak zaten kolay. Benim hayalim bir gün SAĞLIKLI insanlara ilaç satabilmek" Bunu günümüzde başardılar arkadaşlar. En ufak soğuk algınlığında doktorunuz en ağır antibiyotikleri dayayıveriyor önünüze. Bazı "doktorları" ilaç firmaları besliyor daha fazla ilaç yazılsın diye.. Amerika'da FDA denen kurumu iyi bilirdiniz değil mi? Ben de öyle bilirdim.. Maalesef kazın ayağı öyle değilmiş. Shane Ellison isimli doktorun yayımladığı belgelere göre FDA da görevli ilaç firması ortakları, yönetim kurulu üyeleri halk sağlığını hiçe sayıp insanları ölüme götürecek ilaçlara çarçabuk izin vermişler, sırf para uğruna. Ani bebek ölümü sendromu vardı bir aralar. Benim de kızım küçükken çok endişelenirdim bu durumdan. Sebepleri ne olabilir diye baktığım zaman "yok efendim anne hamileyken şu ilacı almış olabilir, yok efendim bebek uyurken nefessiz kalmış olabilir " gibi sebepler yazıyorlardı. Gerçek neymiş yazayım: FDA nın onayladığı bir aşı imiş bu bebek ölümlerinin nedeni.!! Bunun yan etkilerini bile bile izin ermişler aşıya. (Hayy Kitap: Batı Tıbbı Sağlığınızın Altını Nasıl Oyar, Shane Ellison) Aynı FDA efedra denen ve hiç bir yan etkisi olmayan şifalı bitkiyi satanları hapse bile attırmış çünkü aynı bitkiden elde edilen ve bir ton yan etkisi olan efedrin ilacı yapan firmalara yaranmak istiyorlarmış..Bunun gibi yüzlerce örnek var. Bunların kimi yargıya taşınmış, kimi basına sızmış..
Gelelim benim son 1 yıllık deneyimlerime...
1-) 1 yıl önce 4-5 kg. fazlam vardı.Sadece beyaz unlu ve şekerli gıdaları keserek 2 haftada çok rahat bir şekilde 4 kg verdim. Bu 2 hafta boyunca bol tereyağ, kaymak, bol yumurta, yağlı et,yağlı peynir ve her türlü sebze, bol sızma zeytinyağlı salata yedim. Ayrıca bol bol kefir tükettim. (Günde 1 lt.) O zamanlar şimdi daha az tükettiğim İstanbul Halk Ekmeğin ya tam buğday organik ekmeğini, veya küçük porsiyon olarak satılan "Altın Çörek"inden yedim. Bu ekmeklerin üzerine bolcana kaymak üzerine de azıcık bal koyaranız nefis oluyor .(Özellikle içinde üzüm, fındık, zerdeçal olan Altın Çörek üzerine.. Aman balı az kullanın. Bal yerine şeker konmadan yapılan yaban mersini marmeladı da olabilir))..2 günde tek başıma 250-300 gr kaymak veya teryağ yedim. Bu 2 hafta boyunca da zerre kadar spor yapmadım..
SONUÇ: Doğal yağların (tereyağ, sızma zeytinyağı) kilo aldırmadığı kanıtlanmış oldu. (Hala aynı şekilde besleniyorum, kilom hep aynı) Zaten bu beslenmeyi savunan Canan Karatay ve Ahmet Aydın der ki: Tereyağ yemeden sağlıklı zayıflamanız zor..(Ek not: Şimdilerde beslenmeme kuyruk yağı da ekledim. FDA geçen yıl o yağı sağlıklı yağlar listesine sokmuş!!Bizim Karatay hocamız yıllardır yırtınıyor; sağlıklıdır diye)
2- Bizim dükkana gelen genç bir arkadaş 130 kg idi ve hayali yol bisikletine binmekti.O ağırlıkla binmesi mümkün değildi tabi.. Yukarıdaki beslenmeyi önerdim: Sonuç 5 ayda 30 küsur kilo verdi. Önceki abuk sabuk diyetler yüzünden karaciğeri bozulmuş çocuğun.. Ailesi çok şaşırmış bu duruma.. Bunun gibi onlarca örnek var. Hiç kalori hesabı yapmadan sadece katkısız, doğal, şekersiz ve özellikle beyaz unsuz bir beslenmeyle sağlıklı kalmak çok kolay..(1 yıl sonunda aynı arkadaşın verdiği kilo: 55!)
3-Eskiden tatlı ve unlu mamülleri çok severdim. Habire kan şekerim düşer, bisiklet binişlerinde "duvara çarpma" denilen durumu yaşardım..Bunun sonucu yine karbonhidaratlara saldırırdım ve yine kısır döngü..Artık onlara elveda dedim.. 51 yaşında (şimdi 53 oldum) antrenman yapmadan saatelerce yorulmadan bisiklete binebiliyorum..O zamanlar enerjimizi şeker ve karbonhidrattan aldığımızı sanırdık.. Öyle değilmiş kazın ayağı..
(Ek not 1: 2012 yılında 2 günde bisikletle İstanbul-Ankara yaptım. Ortalama sürat 28 idi. Günde 9 saat pedal bastım, nerdeyse durmadan.
Ek not 2: Bu Ankara etkinliğmden hemen sonra 30 sene önce bıraktığım bir spora, sırıkla atlamaya geri döndüm. Türkiye'de yaş kategorimde tekim. Eylül 2103'de de Balkan 2. si oldum. Sırığım kırılmasaydı 1. olmuştum..
4- Öğün sayısı konusu: Cahil tıp dünyasının çoğu "azar azar sık yiyin" diye öğütler hastalarına. Külliyen yanlış.. Yüzyıllar önceki hekim İbn-i Sina bile "3 öğün hastalık, 2 öğün sağlıktır" der. Değeri yeni anlaşılmış (1996) bir söz.. Vücuttaki leptin hormonu yemek yedikten 3-4 saat sonra devreye giriyor ve depolanmış yağı yaktırıyor. Ama siz ara öğün yaptığınız anda leptin salgılanmıyor ve yağ yakamıyorsunuz.. Bu kadar basit..Diyeceksiniz ki 2 öğünle nasıl idare edelim:
Çok erken kalkıyorsanız 3 öğün olabilir. Eğer geç kahvaltı ediliyorsa 2 öğün haydi haydi yetiyor yazayım..Amaaaaa: Siz kahvaltıda abul sabuk şekerli, ve bol beyaz ekmek, kurabiye, börek yediyseniz unutun zaten .. Sizi temin ederim ki 2 saat içinde acıkacaksınız..
Ayrıca da fasılalı açlıkta (intermittant fasting) yani 10-12 saatlik periodlarda sıvı hariç bir şey yemedğinizde vücut kendini onarmaya zaman buluyor ve bir çok hastalık bu yolla önleniyor veya azaltılıyor.
(Ek not: Bu gün ormanda bisiklete bindik. (15 Aralık 2013) 14 Aralık günü saat 19.00 da yediğim sadece yumurta dan sonra 15 Aralık günü bisiklete binip saat 16.00 da bir şeyler yedim. (19 saat sonra) Ne acıkma ne de halsizlik oldu. O yediğim günün tek yemeği . Yani günde tek öğün bile yetiyor bisiklete binsem bile.. Çünkü artık enerjimi yağlardan alıyorum. Yağlar da en kaliteli ve uzun süreli enerji kaynağı)
5-Kahvaltı örneğim: Bol yağlı peynirler. (light ürün girmez soframa) Bol tereyağ (hakiki olacak; marketlerdeki paketli büyük markalı ürünlerde hakiki tereyağını aramayın.. ) Tam buğday organik, ekşi mayadan yapılan İHE ekmeği ve altın çörek.. Badem, fındık, ceviz. Belki 1-2 ad. kuru kayısı.Bol yumurta.. (çok önemli.. Yumurtasız bir sofra kahvaltı sayılmaz) En az 2 ad. (her gün)Yumurtanın mümkün olduğunca az pişmesi gerekiyor.. Menemen şeklinde de olabilir. içine bol tereyağ, yeşillik, baharatlar katın.. Tabii ki ayrıca yeşillik. kırmızı, yeşil biber, köy domatesi, maydanoz..Gelelim en önemli besinlerden birine.. Bol bol zeytin yemeniz gerekiyor.. 15-20 tane bile yenebilir."Çok zeytin şişmanlatır lafı cahillere ait"..Kekik, pul biber vb. eklenmiş zeytinyağına (sızma olana) hafifçe kızartılmış ekmeğinizi bandırın yiyin!!.. Şahane!!
6-Sakatat konusu: Bol bol yiyebilirsiniz!! Etten bile yararlı!!. Hayvanların en besleyici yeri.. Kolesterolü dert etmeyin öyle bir şey yok.. Dışarıdan kolesterollü gıda almakla kolesterolünüz yükselmez.. Cahiller şunu anlamıyor. Yediğiniz hiç bir şey vücuda girdiği zaman (sindirildiğinde) ilk girdiği gibi kalmıyor ki.. Bir aralar şunu duyardım: "Fazla tereyağ yeme damarlarında da aynı şekilde yağ dolaşır".
7-Öğlen-Akşam yemekleri: Geç kahvaltı etmişşem (10-11.00) akşama kadar bir şey yemiyorum.. Su içiyorum o kadar.. Acıkmıyorum, tatlı krizi falan hiç olmuyor..Ama yemeniz gerekiyorsa şekersiz ve unsuz ne bulursanız yiyin.. Çatlayıncaya kadar değil ama doyuncaya kadar yiyin..!Bu beslenmede sınırlama yok..!Yeter ki ayçiçek, mısırözü veya margarinle yapılmış olmasın.. Bunların hepsi kanserojen veya başka her türlü hastalığa davetiye..Öğlen veya akşam yemeğinde mutlaka et, balık vb. bulunsun..Büyük balık yerine toksik maddelerin daha az biriktiği küçük balıkları tercih edin..Koyun kemiği ile yapılan çorbalar en güzel ve ucuz protein ve kollajen kaynağı. Eklemlere, kemiklere bire bir..
Bakliyat yenebilir ama sık olmasın.(Suda bekletilerek yenmeli.) Kebapları yiyin ama ekmek olayına dikkat.
Meyva konusu: Az yiyorum diye üzülmeyin. Günde 1-2 elma vb olabilir. Şekerli meyvalardan kaçının.. (karpuz, üzüm, incir gibi )Muz günde 2-3 ad. yenebilir.
Taze sıkılmış meyve suyu yerine o meyveyi yiyin. Sıkılınca :a-kıymetli posayı atmış oluyorsunuz, b- az şekerli meyve bile olsa bardaktaki en az 3-5 meyvenin suyu olduğu için şeker oranı yükseliyor. Posasız olduğu için mideden çabuk geçiyor, ayrıca şeker yüksek olduğu için çabuk acıktırıyor.. Ormanda binmeden önce bir arkadaşa içme onu dedim, dinlemedi.. O gün çok kötü hissetmiş.. 1 hafta sonra içmedi ve canavar gibi bindi bisiklete.. (Deneyimle sabit)
Piyasada (marketlerde) tek gerçek yoğurt var: Kanlıca Yoğurdu. (Dr. Yavuz Dizdar da beni onayladı) Diğerleri yoğurda benzer cisim.Köy tipi (3-5 günde ekşiyen) yoğurt bulursanız bol bol tüketin..
Süt içmeyi kestim.. Buzağılar, kuzular içsin onu..
Onun yerine günde 1 lt kadar kefir içiyorum, şahane.. Kefiri evde hazırlıyorum.. Mayasını süte koyuyorsun, 24/48 saat sonra kendiliğinden oluyor kefir denen iksir.. Hepsi bu.Yoğurtta 5 ad. prebiyotik var, kefirde 40 ad. probiyotik var.. İçindeki antioksidanın vb. nin haddi hesabı yok.Yarışlardan önce bile kefir içer oldum. Ben kefirin içine muz çırpıyorum süper lezzetli oluyor..(Kefiri burada anlatmaya yer yok.. Google da arayın artık) Protein tozlarına yüzlerce TL vereceğinize 1 lt süt fiyatına dünyanın en yararlı iksiri. Süt köyden gelirse şahane.. Olmadı, günlük pastörize de idare eder..(İçmeyin ama)
8- Ama saat 20.00 den sonra bir şey yememeye bakın.. (Leptin durumları)Gece 02-03.00 den sonra yağ yakmaya başlayacaksınız..
9- UNUTMANIZ GEREKEN YİYECEKLER:
Her türlü gazlı içecekler.(maden suyu hariç).Kolalar (Bin türlü zehir içeriyor)
Beyaz pirinç pilavı..(Glisemik indexi 100!!) Ha şeker ha beyaz pilav.. (Bulgur yenebilir abartmadan)
Her türlü yapay içecekler: Icetea (rezalet) vb..Meyva sularına bile şeker katıyorlar
Her türlü pastane malzemesi, unlu tatlılar.. (Arada aşure, kabak tatlısı, az şekerli bitter çukulata yenebilir)
Konsantre meyve suları.. (Taze sıkılmış olanları da bazen)
Patates
makarna
pizza (Lahmacun az da olsa yenebilir)
ŞEKERRRRRR : her türlüsü.. Meyve şekeri masum değil!! hele mısırdan yapılan (fruktoz şurubu) iyice rezalet!! Şekeri tamamen çıkartınca hayatınızdan bakın her şey ne kadar güzel olacak!!
Unların özellikle bembeyaz olanı..Sadece IHE ekmeklerini öneriyorum.
her türlü konserve, paketli uzun ömürlü ürünler..
Cipsler (hele bilmemneli olanlar kanserojen) MSG içeriyor.. (öldüren lezzet!!)
SOSİS-SALAM: Doğrudan pankreas kanserinin sorumluları.. (geçenlerde tam olarak kanıtlandı) Cinayet!!
Sucuk: Eğer kasap sucuğu değilse yemeyin. (Katkısız olacak..pastırma da genelde sorun yok)
her türlü çukulata barları(Mars falan ) vb, marketlerdeki kekler, brovniler..Açlığını yatıştırır (reklamı var ya) sonra yine acıktırır.. Ohh, gelsin paralar!! Bir brownie alın okuyun içindekileri: yarım sayfa kimya dersi sanki.. Doğal olan 3-5 malzeme var..
Haribo benzeri şekerlemeler.. Rezaletin son perdesi.. Çocukları hedef almışlar, öldürmeye çalışıyorlar..
Salata sosları,ketçap, mayonez (çoğunda şeker var) bazıları katkısız, olabilir..
UHT kutu sütler.. Süt değil beyaz eşya.. Hastalık bile yapıyormuş diye araştırmalar var..Pastörize olabilir( kefir yapıyorsanız) Onun dışında süt içmeseniz de olur..İlle de içilecekse köylüden süt alın, azıcık kaynatın için..
Şimdilik aklıma gelenler bunlar..
10- Çerez konusu: Şişmanlatır lafı doğru değil.. Ben karbonhidratımı fıstıktan alıyorum.. İçinde en güzel yağlar vs dolu..Güzel bir Omega-3 kaynağı.. Günde 1-2 avuç yenebilir. Ceviz iç badem, fındık da süper.. Fındıkta arjinin var.. Damarları açıyor.. (Reklam doğru yani)
11-1 yıl öncesine kadar uzun yıllar boyunca ayakta uzun kalınca sol kalçamda siyatik ağrısı olurdu. (Spordan kalan bel problemleri kaynaklı) Ayrıca buna bağlı olarak belki 10 senedir sol ayak parmaklarımın küçükleri hafif uyuşuktu. Son 5-6 aydır bu dertlerim azaldı!!
(Ek: Saç dökülmem azaldı, enerjim arttı, yorulma eşiğim çok ileri gitti.. Ayrıca 4 yıldır nerdeyse hiç hastalanmadım. Belki bir kez hafif öksürük oldu ve çabuk atlattım)
12- Siz en iyisi Hayy Yayınlarından Karatay veya Taş Devri Diyetleri kitaplarını alın okuyun, hayatınız değişsin!
Gürsel Akay