Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Başıboş köpeklerle mücadele ve kurumların sorumluluğu

Önümüzde seçimler varken, 2024 yılı için ekonomik anlamda bir çok negatif senaryodan bahsedilirken, hiçbir belediyenin bu konuya bütçe ayıracağını sanmıyorum. Neden? Siyasi karşılığı, oy potansiyeli yok.

Özellikle büyükşehirlerde ki İstanbul başı çekiyordur, köpek sorununun başka bir çözüm yolu yok. Ayrıca sözde hayvansever olduğunu iddia edenlerin, onların da eşit olduğunu iddia edenlerin, bizden ne farkları var diyenlerin, bir canlının üreyip ürememesine kendilerinin karar vermeleri de apaçık ikiyüzlülüktür.

Yaşadığımız salgınlarda, ilaçların, iğnelerin içine çip koydular, ürememize engel olacaklar diye sosyal medyadan bangır bangır bağırıldığını düşününce, bir gün gelip insan nüfusu hakkında da 1 çocuk yap sonra seni kısırlaştıracağız gibi bir söylenti bile yayılsa dünyada yankısı nasıl olur çok merak ediyorum? Hal böyle iken hayvanları, evde besledikleri kedi ve köpekleri, kimse kusura bakmasın, kısırlaştırma diyemeyeceğim, hadım etme hakkını kendilerinde görenlerin benim gözümde hayvan sevgileri yoktur.
 
Scudo
Kısırlaştırma güzel bir çözüm olabilir
5 milyon sokak hayvanını mı kısırlaştıracaksın? Kimin parası ya da bütçesiyle?

Çözüm basit ve tek; şehir içinde sokakta yaşayan hayvanlar toplanıp 1 ay beklendikten sonra uyutulması. Dağ başına atılıp önüne çiğ et atılan hayvanlar ise hiç beklenmeden anında uyutulmalı. Dünya üzerinde bu kadar sokak hayvanına barınak yapıp kısırlaştıracak bir belediye bütçesi yok. Boşuna kısırlaştırma hayali kurmayın.
 
Kısırlaştırma güzel bir çözüm olabilir
Kısırlaştırma dediğiniz olay bunu çözmez. Tıpkı Covid aşılarının hastalığı bulaştırmıyor yalanı gibi. Kısırlaştırma yaptığınızda popülasyonun artmasını engellersiniz. Saldırgan köpek yine saldırmaya devam eder. Çözüm için gelişmiş ülkelere bakmak lazım. Nasıl ki eğitimde, ekonomide diğer alanlarda gelişmiş ülkeler referans alınıyorsa bunda da alınmalı çünkü hiçbir canlı 7-8 yaşındaki çocuklardan değerli değildir...
 
Önümüzde seçimler varken, 2024 yılı için ekonomik anlamda bir çok negatif senaryodan bahsedilirken, hiçbir belediyenin bu konuya bütçe ayıracağını sanmıyorum. Neden? Siyasi karşılığı, oy potansiyeli yok.

Özellikle büyükşehirlerde ki İstanbul başı çekiyordur, köpek sorununun başka bir çözüm yolu yok. Ayrıca sözde hayvansever olduğunu iddia edenlerin, onların da eşit olduğunu iddia edenlerin, bizden ne farkları var diyenlerin, bir canlının üreyip ürememesine kendilerinin karar vermeleri de apaçık ikiyüzlülüktür.

Yaşadığımız salgınlarda, ilaçların, iğnelerin içine çip koydular, ürememize engel olacaklar diye sosyal medyadan bangır bangır bağırıldığını düşününce, bir gün gelip insan nüfusu hakkında da 1 çocuk yap sonra seni kısırlaştıracağız gibi bir söylenti bile yayılsa dünyada yankısı nasıl olur çok merak ediyorum? Hal böyle iken hayvanları, evde besledikleri kedi ve köpekleri, kimse kusura bakmasın, kısırlaştırma diyemeyeceğim, hadım etme hakkını kendilerinde görenlerin benim gözümde hayvan sevgileri yoktur.
kedim beni sahiplendi. 4 aylık kadardı. geldi çattı 10 aylık oldu. dişi kedi, apartmanı kaldıracak. beni aldı bir telaş. veterineri aradım. hemen kısırlaştır diye tavsiye verdi. kısırlaşmayan dişi kedilerde rahim kanseri sıklıkla rastlanılan bir hastalık dedi. herkes ama herkes, lütfen bir kez anne olsun, anneliği tatsın sonra hemen kısırlaştır dediler. iyi tamam anne olsun da, bu kediler bir batında 3 ila 7 tane yavru doğuruyor. ben o kadar kediyi ne yapacağım? birine versem o da sokağa bıraksa, sonra orda ölüp gitse vebali kimin? hem en az 2 -hadi birini ben bakayım- en fazla 6 yeni yuva nasıl bulacağım? ben kısırlaştırdım. yavrulamadı hiç. 3 ay kadar önce, 9.5 yaşında aramızdan ayrıldı.

eğer habitatında yaşasa, onun nüfusunu dengeleyen avcıları olsa, doğal dengeye ulaşsa kendiliğinde nüfusları, neden kısırlaştıralım ki? ama doğal olmayacak şekilde beslenir, habitatı olmayan bir ortamda ürerlerse, bir zaman sonra herkese -insanlara, diğer köpeklere, kedilere- tehdit olursa, nnüfuslarını azaltmak şart. bir şekilde.
 
kedim beni sahiplendi. 4 aylık kadardı. geldi çattı 10 aylık oldu. dişi kedi, apartmanı kaldıracak. beni aldı bir telaş. veterineri aradım. hemen kısırlaştır diye tavsiye verdi. kısırlaşmayan dişi kedilerde rahim kanseri sıklıkla rastlanılan bir hastalık dedi. herkes ama herkes, lütfen bir kez anne olsun, anneliği tatsın sonra hemen kısırlaştır dediler. iyi tamam anne olsun da, bu kediler bir batında 3 ila 7 tane yavru doğuruyor. ben o kadar kediyi ne yapacağım? birine versem o da sokağa bıraksa, sonra orda ölüp gitse vebali kimin? hem en az 2 -hadi birini ben bakayım- en fazla 6 yeni yuva nasıl bulacağım? ben kısırlaştırdım. yavrulamadı hiç. 3 ay kadar önce, 9.5 yaşında aramızdan ayrıldı.

eğer habitatında yaşasa, onun nüfusunu dengeleyen avcıları olsa, doğal dengeye ulaşsa kendiliğinde nüfusları, neden kısırlaştıralım ki? ama doğal olmayacak şekilde beslenir, habitatı olmayan bir ortamda ürerlerse, bir zaman sonra herkese -insanlara, diğer köpeklere, kedilere- tehdit olursa, nnüfuslarını azaltmak şart. bir şekilde.

Haklı olduğunuz noktalar var ama insanoğlu olarak şunu da anlamamız gerekiyor. Bu hayvanlar yaratılış olarak ait oldukları düzene göre yaşamak için doğuyorlar. Bir Aslan bir geyik yavrusunu midesine indirirken, izlediğimiz belgeselde eyvah gitti zavallıcık diye üzülmek yerine ki üzülenler olabilir doğal olan bu onların hayatında diyerek izliyoruz.

Aynı durum ev hayvanları için geçerli ki bu terim en başından hatalı. Ev hayvanı diye bir şey yoktur, insanlar tarafından zamanla sahiplenme olarak adlandırılmış aslında her ne kadar kabul etmesekte el koyma eylemidir. Evde ne kadar rahat ortamlarında yaşarlarsa yaşasınlar eğer konuşma imkanları olsa bir çoğunun dış dünyayı tercih edeceğini düşünüyorum. Bizler ise bu hakları olmadan, dünya dengesini düşünmeksizin 6 tane yavrulasın, onlar da ölsün daha mı iyi diyerek kendi düzenimizi onların hayatına empoze etmeye çalışıyoruz.

Ülkede sokak hayvanları artık sorun olmaktan çıkmış, bela olmuştur. Belaların çözümü de kolay yollardan olmuyor.
 
Kısırlaştırma dediğiniz olay bunu çözmez. Tıpkı Covid aşılarının hastalığı bulaştırmıyor yalanı gibi. Kısırlaştırma yaptığınızda popülasyonun artmasını engellersiniz. Saldırgan köpek yine saldırmaya devam eder. Çözüm için gelişmiş ülkelere bakmak lazım. Nasıl ki eğitimde, ekonomide diğer alanlarda gelişmiş ülkeler referans alınıyorsa bunda da alınmalı çünkü hiçbir canlı 7-8 yaşındaki çocuklardan değerli değildir...
Bahsettiğiniz gelişmiş ülkeler ne yapıyor yada yaptılar bilmiyorum ama umarım vahşet içeren barbarca bir çözüme gitmeyiz. Genellikle tenha bölgelerde grup olarak yaşayan köpekler saldırganlık gösteriyor (bu benim sahsi gözlemim) diğer yandan sokaklarda ve meydanlarda yaşayan köpeklere dokunulmasını istemem. Saldırgan olanlar şikayet üzerine bir barınağa götürülebilir ama diğer masum köpeklere dokunulmamalı
 
Bahsettiğiniz gelişmiş ülkeler ne yapıyor yada yaptılar bilmiyorum ama umarım vahşet içeren barbarca bir çözüme gitmeyiz. Genellikle tenha bölgelerde grup olarak yaşayan köpekler saldırganlık gösteriyor (bu benim sahsi gözlemim) diğer yandan sokaklarda ve meydanlarda yaşayan köpeklere dokunulmasını istemem. Saldırgan olanlar şikayet üzerine bir barınağa götürülebilir ama diğer masum köpeklere dokunulmamalı

Yaşanan ölümlü vakalar bu ifade ettiğinizin tam tersini gösteriyor maalesef.
 
Evde ne kadar rahat ortamlarında yaşarlarsa yaşasınlar eğer konuşma imkanları olsa bir çoğunun dış dünyayı tercih edeceğini düşünüyorum. Bizler ise bu hakları olmadan, dünya dengesini düşünmeksizin 6 tane yavrulasın, onlar da ölsün daha mı iyi diyerek kendi düzenimizi onların hayatına empoze etmeye çalışıyoruz.
Biraz katı konuşacağım; bu sabah annem evden çıkarken, "Mete Can! Kedi içeri girdi!" diye beni ayaklandırdı. Baktım kedi girmiş, tuttum kucakladım(ıy, tükürük kokuyor bu dedim içimden) aldım kapının önüne koydum. Baktım içeri tekrar giriyor, annem kapı kirişine bir tekme attı, kedi çita gibi seke seke geri çıktı.
Bu hayvanlar hiç sizin kadar duygusal değil, hepsi fırsatçı. Hiç de sizin kadar düşünmüyorlar, hemen tepenize çıkmayı hayal ediyorlar fırsat verdiğinizde. Kediyi alsak ne olacaktı belli, tüm mobilyalar çizilecekti. Her şey çiş kokacaktı...
Allah bilir buna da karşı çıkan biri çıkar.
 
Kedi ile köpek aynı şey değil, kedilerin sürü yapıp çoçuk parçaladığına rastlamadım, rastlayan da olmamıştır, çok olsa sırnaşırlar, mekanı terkeder ya da elinizi çırparak, bağırarak falan kovarsınız. Evinize giren kediyi de lütfen tekmelemeden çıkarın. Kesinlikle hayvanlara şiddet uygulanmamalı. Bir köpek itlaf edilirken bile barbarca kafasına kürekle vurarak ya da aç bırakılarak yapılmamalı. Ama malesef sahipsiz/saldırgan köpek durumu kontrolden çıktı. Sahipli köpekler dahi tehlike arz ediyor; sahipli köpekler toplu yaşam alanlarında kesinlikle tasmalı olmalı ve sahibi ratafından kontrol edilebileceği bir uzunlukta ipini bırakmadan gezdirilmeli. Bu köpekler sahiplerinin tavrı nedeniyle sıklıkla tehlike ve rahatsızlık arzediyor. Sürekli toplu yaşam alanlarında tasmalarından ipleri çıkarılıp serbest bırakılıyorlar. Parkta orta yaş üstü, süslü bir bayan golden cins köpeğini yine serbest bırakarak köpeğin ağzında biriken yarım kilo kadar salyayı, geldiğini görüp gelmesin diye caydırmak için bağırmama rağmen, pantalonuma sıvamayı başardı. Sahibi hanım abla da diyor ki korkmayın birşey yapmaz, peki hanımefendi bu pantolonumdaki yarım kilo kadar salya "birşey" değil mi? Ben sizin köpeğinizin salyasını çekmek zorunda mıyım? Her neyse, bu sahipsiz köpek meselesi de hayvanlara eziyet etmeden, aç bırakmadan, acı çektirmeden "uyutmak" gibi insancıl itlaf yöntemleriyle hızlı bir şekilde çözülmeli. İşin tadı kaçalı, konu kangren olalı çok oldu, çözüm çok çok gecikti. Her geçen gün saldırıda ölen çocukların vebali konuyu görmezden gelen, ihmal eden çözüm mercilerinin üzerindedir. Köpeklerin sokakta yaşamasını destekleyen "hayvanseverleri" zaten mantık yoluyla anlamak mümkün değil.
 
köpekleri itilaf etmek geçmiş konuda, kabaca topluca öldürmek. o kadar mı cahilsiniz arkadaşlar?
 
İtlaf kelimesini "itilaf" olarak yanlış yazıp bir sonraki cümlede de gerçekçi, somut çözüm sunan insanları cehaletle yaftalamak da ilginç olmuş. İki üniversite bitirmiş ve İngilizce'yi anadili seviyesinde bilen biri olarak hiç alınmadım açıkçası. İnsanlara yafta yerine çözümünüzü alalım, merciler ne yapsın o zaman? Sayısız köpeği yaşamları boyunca besleyip barındırsınlar mı? Hangi bütçeyle, hangi kaynakla? Ya da bırakalım çocuklar parçalanıp köpek maması mı olsunlar?
 
İstesek veya istemesek bile, olacağı bu.
bu çözüm değil katliam.

bir ara çin e gönderiyorlardı köpekleri, ciddi tepkiler geldi çünkü çinliler katledip yiyordu.

acaba kısıtlaştırma işlemi uzun vadede başarılı olur mu? köpek sayısını bilen yok, 10 - 15 yıl gibi sürelerde başarı elde edilebilir mi diye merak ediyorum.

köpek sayısı düşündüğümden daha fazla imiş, biz genellikle belirli şehirlerden ya da belli kesimlerden örnek veriyoruz fakat şehri geçtim çoğu sokağın bile köpek sıkıntısı var. belde değil, sokak diyorum. durum o kadar ciddi. lisedeyken akşamları dışarı çıkmaya korkardık, sanayide dükkanlara kimse girmesin diye köpekleri serbest bırakırlardı. kaç kişiyi hastanelik ettiklerini hatırlamıyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: el Cezeri
Kısırlaştırma güzel bir çözüm olabilir
Kisirlastirma kopegin isirmasina engel degil. Bu kopekler tecavuz etmiyor, isiriyor.
köpekleri itilaf etmek geçmiş konuda, kabaca topluca öldürmek. o kadar mı cahilsiniz arkadaşlar?
Ataturk 1932'de sahipsiz sokak kopeklerinin kursunlanarak veya zehirlenerek oldurulmesini emrettiginde cahillik mi yapti yani?
Ayrica dune kadar sorun olmayan sokak kopeklerinin populasyonunda patlama yasanmasinin sebebi duyar kasmak icin sokak kopeklerini kontrolsuzce besleyen kopekseverlerdir.
Bu sorun onlarin yuzunden bu hale geldi ve bu noktadan itibaren kendisine hayvansever diyenler bakabildigi kadar kopegi sahiplenecek (tekrar sokaga atmamalari icin onlemler ve cezalar getirilecek).
Sahiplenilmeyen hayvanlar da uyutulacak. Bunun baska cozumu yok.
1702339517350.jpeg
 
1932 deki genelgede Kuduz hastalığı arttığı için alınan bir önlemden bahsedilmiş. Kuduz virüsünün hastalık yaptığı yani kuduza tutulmuş bir kişini kurtulma ŞANSI YOK. Son günlerde köpeği tarafından ısırılıp kuduzdan ölen (kendisinin ve köpeğinin aşılarının tam olmasına rağmen) inşaat mühendisi ve daha evvelinde gene kuduzdan bir çocuk vefat etmişti. Türkiye kuduz açısından riskli ülkeler arasına girdi. Şimdi günümüzde aşıya erişim bu kadar hızlıyken sonuç bu. Bir de 1930'lardaki durumu düşünün.
Tabii ki köpekler öldürülmemeli. Kuduzun ana kaynağı vahşi hayvanlardır. Artan sokak hayvanı topluluğu ise insanlar için kaynak oluşturmaktadır. O yüzden Serçenin de kumrunun kedinin köpeğin ,bazen camımıza konan sığırcın da yaşama hakkını göz önüne alarak bir türün istila etmesine izin vermemeliyiz.
 
Son düzenleme:
Sadece 5 ilde 100 bin sahipsiz köpek var...
(link)
 
O kadar seri saçmalıyosun ki...
...dune kadar sorun olmayan sokak kopeklerinin...
1 - Köpek sayısı bir gecede artmadı. 80'lerden 90'lardan beri var başıboş köpek sorunu. Sadece sosyal medyanın gücüyle bu sorun halı altı yapılmaktan kurtuldu.

...patlama yasanmasinin sebebi duyar kasmak icin sokak kopeklerini kontrolsuzce besleyen kopekseverlerdir.
2 - Neden "duyar kasmak" (yani gerçekten duyarlı olmak değil de, öyleymiş gibi gözükmek) tabirini kullandığını açıklamanı rica edeceğim. Issız yere köpek beslemeye giden kişiler bunu yapınca kendileri için nasıl bir menfaat sağlamaktadırlar?

3 - Popülasyonun köpeklerin insan eliyle beslenmesinden kaynaklandığını düşünüyosan, "beslenmesinler ki, açlıktan ölsünler, bu sayede üreyemesinler" diyosun? Bunu mu diyosun?
Ataturk 1932'de sahipsiz sokak kopeklerinin kursunlanarak veya zehirlenerek oldurulmesini emrettiginde cahillik mi yapti yani?
4 - Mustafa Kemal gökten zembille inmiş biri mi de, hiç hata yapmamış biri olsun, verdiği kararlar sorgulanamayacak biri olsun?

Not: Başıboş köpek sorununun köpeklerin büyük hazine arazilerine kapatılıp, erkek köpeklerin kısırlaştırılarak, sonrasında buraya gönüllüler tarafından yapılacak gıda bağışıyla çözülmesi gerektiğini düşünen biriyim. O hayvanlar yöneticilerin bunu sorun olarak görmemesinden dünyaya geldi. Yani sonucunda insanın. Bunun faturasını onlara kesmek ahlaki bir duruş olmaz.
 
Geri