Scudo Sports

Bisiklet Forum Tüketim Karşıtı Çevreciler Platformu

Sebze meyvemizi kendimiz yetiştirmediğimiz, doğaya saygılı olmadığımız, hayvancağızların elbiselerini biz giydiğimiz sürece kapitalist ve tüketim toplumuna karşı koyabilmemiz zor ihtimal. Tek yol var tası tarağı toplayıp toprak ananın yanına taşınmak sadece bi kaç kafa dengi lazım bana :)
“Yapabileceğiniz ya da düşleyebileceğiniz ne varsa ona başlayın. Cesarette zeka, güç ve sihir vardır. Hemen başlayın.” Goethe...
 
Scudo
Bakiyorum da koskoca forumda bile bu basliga yazan ve rahatsiz oldugu konulari irdeleyen 8-10 kisiyiz.
Aslinda duyarli olan cok sayida insan vardir burada ama bircok kisi umidini yitirmis durumda.
Bu umitsizligin onune gecmek ve degisimi baslatmak icin örgütlü olmak gerekiyor.
Ama maalesef bizim ulkemizde insanlar "örgüt" kelimesini "terör" kavrami ile ozdeslestiriyorlar. Bu bir cehalet gostergesi. Dönüp dolasip surekli "egitim sistemi"ne geliyoruz. Egitim reformlarini da mevcut hukumet ve yilda 150 gun calisan ogretmenler ile gerceklestirmek cok guc.

En iyisi kapatalim bu ulkeyi, gidelim biz.
 
@Kuzey Ege olsun ister sekiz on kişi yazsın ister üç kişi.
Son ırmak kuruduğunda son ağaç kesildiğinde, son balık öldüğünde, beyaz forumdaş adam anlayacak forumun sadece "hangi bisiklet?" sorusunun sorulacağı yer olmadığını (sonunu bağlayamadım :) ).
 
Bugün okuduğum bir haber;

"Alman Mahkemesi çığır açacak karar ile dizel motorlu araçların şehir içine girişinin yasaklanmasına karar verdi, Düsseldorf da açılan davada kentteki hava kalitesinin düşmesi nedeni ile 17 Kasım 2015' de, DUH idare mahkemesine Düsseldorf Kuzey Ren-Vestfalya devlete karşı dava açılmıştı. Dava gerekçesi olarak ise kirletici azot dioksit (NO2) ile Düsseldorf'da hava hala yüksek düzeyde kirli olduğunu. 40 ug / m3 NO2 yıllık ortalama 2010 dan beri sınır değerlerim önemli ölçüde aşıldığı, trafik odaklı istasyonlar başta olmak üzere eyalet başkentinde değerler aşılmıştı. Davanın amacı kısa sürede hükümet ve Düsseldorf yerel yönetimi NO2 değerlerinin ve diğer hava kirliliği değerlerinin AB kentsel alanda uyulmasını gereken değerlere indirilmek zorundadır.
Bu karardan sonra diğer kentlerinde aynı yönde kararlar alması bekleniyor.
Geçen yıl da Birleşmiş milletler Dünya Sağlık örgütü Dizel motorların yaydığı partüküllerin 1. derecede kanser yapıcılar olduğunu açıklanmıştı."

Bisikletliler Derneği
(link)
 
Ben konuyu yeni gördüm ve okumami da az once bitirdim. Konu icinde anlatılanlar gercekten cok onemli. Paylasilan bilgiler de son derece degerli. Herkese paylasimlarindan oturu tesekkur ediyorum. Bu forumu da bunca "bence" gereksiz konusunun arasinda boyle konulara da ev sahipligi yapmasi nedeniyle bir turlu birakamiyorum. Cogu zaman girdigimde zamanimi calan bir olusum olarak goruyorum ancak boyle nitelikli katilimcilarin oldugu konular beni uzaklasmaktan alikoyuyor. Herkese tekrar teskkurler...
 
Arkadaşlar temizlikte sirke, arap sabunu ve karbonat dönemine geçmişken, bir de boraks ekledim.
Boraks, sirke ve karbonat ile her türlü temizliği yapmak mümkün hem de çevreye zarar vermeden.
Bir de Brooks seleyi hiç yağlamadım. Kendi yağı ile yağlamak gerekiyor imiş. 45 lira. Dedim neticede bu bir orijinal deri. Neden orijinal bir deri Brooks yağına ihtiyaç duysun ki? 5 liraya badem yağı aldım. Birazdan deneyeceğim. Olursa güzel olur. İnsanlar Brooks yağına muhtaç kalmaz.
Bakalım göreceğiz.IMG_20160914_162816.JPG

Arkadaşlar tekrar merhaba :)

Boraks, karbonat, sirke ve Arap sabunu ile ekolojik ev temizliğine bugün itibariyle giriş yapmış oldum.
İki gündür ailemleydim, onlar da iki gündür çamaşır suyu olayını bıraktılar.

Yani yakın çevreye de etki etmek çok önemli.
Az önce fırını karbonat ve sirke ile sildim. İnanılmaz gerçekten de. Yeni alınmış gibi oldu.

Lavabo ve küvete de boraks döktüm (toz oluyor,yukarıda fotoğrafta mevcut) süngerle sildim. Sonuç yine inanılmaz.
Normalinde aynı temizliği çamaşır.suyuyla yapardım ve o koku beni tıkardı, ciğerlerim rezil olurdu. İnanılmaz zararlı bir şey çünkü.
Evde sıvı sabun kapları vardı. Bitmişti. İçlerine arap sabunu koydum. Normal parfümlü, kimyasal zararlı sabunlar 250ml.olarak satılıyor ve fiyatları 4-6 lira arasında. 750ml arap sabunu ise 5.25 lira. Üstelik halı koltuk el her türlü temizlikte kullanılıyor.

Yine bir yöntem, lavabo açıcılar korkunç şeyler. Lavaboya toz halde karbonat döküyoruz, bir çay bardağı kadar. Üzerine yarım çay bardağı sirke. Coss edecek :) 15 dakika bekliyoruz. Üzerine kaynar su. Bunu yeni öğrendim.
Siz şimdiden bu malzemeleri temin edin. Hepsi aktarlarda mevcut ve inanılmaz ucuz.
Ben azar azar almıştım deneme amaçlı. Bu hafta hepsinden bolca alırım, daha da ucuza gelir.
Bu arada Brooks seleyi badem yağıyla yağladım. Fena durmuyor. Yarın badem yağı biraz da kafama sürerim. Annemin yeğeni bu sayede saç dökülmesini durdurdu bir de adam 60 yaşında Harley Davidson motorcuları gibi saç uzatmaya başladı.
Ben bu yazdıklarımı yeni öğrendim. Platformdaki amaç çevreci ve tüketimden uzak doğal şeyleri denemek. Ben de bu doğrultuda yeni şeyler öğreniyorum. Denemeye çalışıyorum.
Hadi hep birlikte deneyelim!
 
Kalemine, yüreğine sağlık @Ahmetgitar.. ve elbette keyif ve rehavetle okuduğum 13 sayfaya yorumlarını ekleyenler.
"Arkadaş ben evimin önünü temizliyorum, bak ne güzel oluyor." demek bir harika.. diğerlerinin de süpürgeyi faraşı eline alması...
Hangi nedenle olursa olsun "Amaaaannn, boşveeeer, değmez.."cilere rağmen, sokaklardan yayılacak o "temizlik" kokusu, yayılıyor da...
Elbette örgütlü güç, kalıcı çözümü getirebilir ancak. Ama şimdilik, bence de, kapı önünü süpürmeye, deneyim paylaşımına devam... Bir gün, "bizim sokak" tertemiz olduğunda, hep berber başka sokakları temizlemeye de çıkarız.. belki buna gerek bile kalmaz ;)
52 yaşındayım ve daha güzel bir dünya için umudum var hala...
 
Arkadaşlar bence bu anlattıklarımızın hepsi bisiklet konusunda da geçerli. Burası bisiklet forumu olduğundan ve bisikletlere karşı özel bir ilgimiz olduğundan tüm imkanlarımızı bisiklete harcayabiliriz. Ancak bu konu çerçevesinde bu yapılan şey de yanlış. Yani gereksiz tüketime karşıyız diyorsak, çevreciyiz diyorsak; ne kadar bisiklet tutkunu olursak olalım, bir bisiklete binlerce euro yatırmak bu sistemin kucağına oturmaktan öte değil (geçimini bisiklet üzerinden sağlamıyorsan, profesyonel yarışçı değilsen.) Aynı şekilde sırf deri ve bundan dolayı konforlu diye yüzlerce lira bir seleye vermek bir önceki cümlenin dahilinde. @Ahmetgitar hocamın yaptıklarını ilgiyle izliyorum. Takip ediyorum çok güzel önerileri var. Bulduğu alternatif yolları bisiklet konusunda da herkesin düşünmesini rica ediyorum. Yani brooks selenin alternatifi mutlaka vardır. Deri olmaz ama jel olur, sünger olur. Kişiden kişiye hissiyatın değişebileceğini bilerek, forumda brooks sele konusunda bir çok alternatif gördüm. Aliexpresste satılanından tutun da brooksla rahat edemeyip 15 liralık sünger bir sele alıp rahatlığını paylaşan bir arkadaşın yazdıklarına kadar. Yeni bir bisiklet alacaksan giant olmasın da btwin olsun. İnanın ekipmanları karşılaştırdığınızda tek farkın fiyat olduğunu göreceksiniz.

Daha önce de söylemiştim. @Kuzey Ege ve @Ahmetgitar arkadaşlarım, kurulabilecek bir oluşumda istanbuldan her türlü fiziki faaliyete dahilim.

Saygılarla.
 
@yokon
Size katılıyorum. Bazen tüketimin renkli büyüsü hepimizi çekebiliyor. Ancak zamanla görerek, duyarak ve biraz da dikkatli olarak daha iyiye dönmeye çalışıyoruz.
Bisiklet her ne kadar çevreci olsa da haddinden fazla tüketim yine çevre kirliliği olan üretimi beraberinde getiriyor.
Diğer yandan "kalite" diye bir olgu da var. Şahsen Brooks selenin kaliteli olduğunu düşünüyorum. Bu kalite de 8-10 saatlik turlarda kendini belli ediyor. Peki şehir içerisinde buna gerek var mı? Tartışılır. Bence gerekli değil. Ya da iyi yol bisikletleri ucuz olandan daha hızlı. Yani bir saatlik sürüşte belki üç dakika daha hızlı. Peki profesyonel olmadan bu sürenin lehimize işlemesi iki bin dolar fazladan vermeye değer mi? Elbette hayır. Ama malum bir profesyonel için bir saniye bile ne kadar önemli oluyor.

O sebeple biz ortalama spor severler için fiyat/performans önemli bir kavram.
Yani ucuz ürüne para verecek kadar zengin olmamak.

Bir ürünün marka değeri için fazladan para vermemek.

Bundan dolayı hiç harcamamak değil de ihtiyaç kadar ve gerekli şekilde harcamak önemli.

Protein barı yerine kefir, kokulu sabunlar yerine arap sabunu, kaloriferi sona kadar yakmak yerine patik :)

Ve her şeyden önemlisi tamir edebilmek.

Diğer yandan bu başlık altında bazı konularda örgütlü olabilmek. @Sebahattin Gerceker beyin dediği gibi örgütlülük. Bir haberi hep beraber paylaşmak, çevreci gazete ve internet sayfalarını hep birlikte desteklemek (bu çevreci yayınlar yapanlara güç ve motivasyon sağlar), nerede olursak olalım oturduğumuz belediyelere hepbirlikte baskı yapabilmek, iş yerimizde, okullarımızda çevreci temizlik ya da en basitinden elektrik giderine, israfa karşı yazılar astırmak, uyarılar yaptırmak, forumda bile olsa ürün önerisi isteyene fiyat performans ürünleri göstermek, ihtiyacı gerçekten olup olmadığını düşündürtmek...

Umutsuzluğa yer yok. Bunlar ayrıca da araştırması uygulaması zevkli konular.

Herkese selam ve sevgi...

Ekleme: Geçen maç izliyordum. Abim de ayrı şehirde, o da maç izliyor. Arada da mesajlaşıyoruz maç üzerine. Devre oldu. Sms attım: "Abi tv kapatıyorum,sen de kapat 15 dakika iki televizyon kapalı kalsın, devre bitince açalım" gelen cevap "Kapattım" :)
 
@Ahmetgitar hocam sizce şuan bu konuda kaç kişi olduğumuzu saymamızın önemi var mı? Yani biz kaç kişiyiz? Kendi çevremizde dönüştürdüklerimizin yanında bu forumda nasıl bir dönüşüm yaratabiliriz. Görev paylaşımı yapabiliriz. Mesela, ürün tavsiyesi isteyen bir arkadaşa fiyat/performans ürünleri tavsiye edip bu konuya davet edebiliriz. Bir kişi bile kazanmak güç verir. Örgütlenme yolunu güçlendirir.

Greenpeace, wtf gibi örgütlere katılım önerisi gelirse sıcak bakmadığımı belirtmek isterim.
 
@Ahmetgitar hocam gece kitaplığı diye bir yayınevi var. Bu yayınevi bedavaya basım dağıtım tanıtım ve benzeri konularda destek veriyor. Hani eğer bir kitap daha falan yazarsanız düşünebilirsiniz :)

Bilmeyenler için söyliyim bir kitabın satış fyatının yüzde 10'u 15'i yazara gider genelde-yayıneviyle anlaşmaya göre değişebilir-. Bu yayınevinin böyle bir hizmeti olması büyük bir avantaj. Bence genç yazarlar bulup şu konuştuğumuz konularda hikayeler yazdırılabilir. Mesela biri 48 sayfa hikaye yazmış fiyatı 1,15 kuruş :) İnşaallah anlatabilmişimdir. Sizin gibi yazar olmayınca :p
 
@yokon
Güzel öneri. Aslında ben de bu başlığa insanlar nasıl yönlendirilir düşünüyordum. Hatta bisiklet sürmeyi bilmeyen, bisikletle ilgilenmeyen birkaç arkadaşıma bile forumu ve bu başlığı önerdim. Hani çok yönlü olsun başlık diye. Forum içerisinden de yönlendirme yapmak önemli. En başta da konuyu kaliteli, öğretici paylaşımlarla doldurmalı. Yine de gün geçtikçe daha çok üyenin başlığı okuduğunu, yazdığını görüyorum.
Yine forumda bu başlığı yeni başlıklarla birleştirebiliriz.
Sözgelimi, çevre ve tüketim konusu normal bir üyenin ilgisini çekmeyebilir ama mesela "çevreci bisiklet temizliği" gibi bir başlık etkileyici olabilir. Çünkü bu direkt olarak bisiklet temizliğiyle alakalı olan üyenin de dikkatini çeker.
Şahsen yarın bisiklet temizliği yapacağım ve bu temizliği bugün aldığım ekolojik ürünlerle yapacağım. Mesela zincir yağını karbonat, biraz boraks ve Arap sabunu ile temizleyebiteceğimi düşünüyorum. Başarılı olursam başlığını da açarım. Hatta benden önce bunu sizler de deneyebilirsiniz. Ya da bir çok yeni öneri için çevreci ve tüketim çılgınlığını dizginletici başlıklar açılabilir. Herkes kendi bilgisi ve becerisi doğrultusunda bu işlere girişebilir. Şimdi aklıma geldi mesela birimiz gider kış için ayakkabı kılıfı yapar, bunu paylaşır. Hatta satışına bile girebilir. Gidip 100 liraya satılan marka değeri yüksek ürün yerine neden kabiliyetli bir arkadaşımızın yaptığı bir kılıfı almayalım? Hem yapan arkadaş kazanır hem bizler ucuza bir şeyler almış oluruz.
Neticede bu başlık bir görüş alma, planlama başlığı; yavaş yavaş ağaç gibi dallara ayrılır, çok da güzel olur.
 
Herkese selamlar öncelikle,

Güzel fikirlerin tartışıldıgı ve faydalı önerilerin sunuldugu bir konu, katkıda bulunan herkese teşekkürler.

Önceki sayfalarda yer alanların hepsini okuyamadım henüz, şu an için kısaca birkaç şey eklemekle yetineyim. Ahmetgitar'ın sözünü ettiği boraks, karbonat vb malzemelerin aynı zamanda çamaşır deterjanı olarak kullanılabileceğini görmüştüm tvde. Çeşitli gündüz kuşağı programlarında yer alan ve ardından "Yeşil Bisiklet" adında kısa süre de olsa kendi programını yapan Erkan Şamcı diye bir adam var, önceleri bitki bakımına dair bilgiler veriyordu, ardından ekolojik öneriler de sunmaya başlar olmuştu. Şu aralar pek yok sanırım, gerçi ben de doğru düzgün tv izlemiyorum bu aralar.

İnternette kısa bir araştırmayla bulunabilir - şu an biraz üşendim sanırım - belirli ölçülerde boraks, rendelenmiş beyaz sabun ve bir de karbonattı sanırım, emin olamadım, bu tür malzemeleri karıştırıp çamaşır makinesinde deterjan gözüne bundan koyarak çamaşır yıkanıyordu, yumuşatıcı yerine de elma sirkesi.

Kendim denemedim ancak olumlu sonuç alınacağını düşünüyorum. Buradaki tartışmalı tek nokta şu olabilir: her ne kadar malzemeler kolay temin edilebilirse de, bu şekilde elde edilen -ev yapımı diyelim - alternatif deterjanın her seferinde her posta çamaşır için hazırlanmasına insanlar sıcak bakmayabilir. Özellikle tek başına yaşamayan, çocuklu bir aileye dışarıdan bilindik deterjan alıp kullanmak daha pratik gelecektir. Zaten hızlı tüketimin vaad ettiği şeylerin başında geliyor pratiklik, zamandan tasarruf, günümüzde kimsenin artık yeterince vakti yok. Oysa 60-70 yıl önce kadınlar dere kenarlarında tokaçla döverek çamaşır yıkıyorlardı ve beyaz sabun olmadıgında da kül kullanılıyordu deterjan yerine (ki alternatif ve ekolojik yaşam peşinde olan bazı insanlar halen kül kullanıyor çamaşır yıkarken) - belki potasyum içerdiği için faydalı oluyordur, o kadarını bilemiyorum. (Bu arada çamaşır yıkamak kadının asli görevi değildir, o günlere dönülsün demiyorum).

Bu arada gene eskiden çamaşırlar için sıcak su kazanda kaynatılırdı - çünkü elbette anında 60 derecede çamaşır yıkayacak bir makine ve elektrik yoktu. Hatta hazır çocuk bezleri de olmadıgı için çocukların altına bağlanan bezler bir miktar beyaz sabunla kazanda kaynatılırdı dezenfektasyon amaçlı.

Konu çok dağılmasın, yani aslında eskilerde çok şey var - çok bilgi ve değerli bilgi aslında, şu ana ve geleceğe aktarılması gereken, ki aynı zamanda kültür de aktarılmış oluyor. Şu an aktarılan şey ise sorgusuz bir tüketim "görgü"sü ve kültürü.

Epey uzun yazmışım, yazarken zamanı da unutuyor insan, fakat unuttuğum birşeyi ilave edeyim:

Reklama girmez umarım - bor madenlerinin işletmesinin piyasaya çıkarmış oldugu ve marketlerde satılan bir deterjan var, diğer bilindik markalara göre içinde daha az kimyasal oldugu iddiasıyla çıkarılmış ve daha çevre dostu. Alıp denemeyi düşünsem de alamadım çünkü biraz pahalı geldi. Oysa bu tür ürünler biraz daha ucuz olsa daha çok insana ulaşır. Bilindik markalarla bu durumda pek rekabet edemez bu örnekteki alternatif deterjan, ancak alım gücü biraz daha yüksek olan kişiler elbette tercih edebilir.

Ahmetgitar'ın da belirttiği gibi, sirke ve karbonat ikilisi ev temizliğinde pek çok yerde kullanılabilir. Burada tek sorun belki maliyet olabilir çünkü örneğin aynı yeri temizlerken hazır temizlik ürünlerinden veya çamaşır suyundan çok daha az miktarda kullanırken, ev yapımı alternatifte belki bir miktar daha çok karışım kullanmak gerekebilir, örneğin 1 şişe sirke (750 ml) 1.50 lira desek tüm evi (mutfak, banyo vs) temizlemeye yetmeyecektir, gene 1 litre civarı o koyu kıvamlı çamaşır suyu (ucuz market ürünü 2.50 lira desek) daha uzun süre yetecektir - fakat çevreye ve insan sağlığına etkileri elbette kıyaslanamaz. İşte burada da - pek çok şeyde oldugu gibi - hazır satılan ürünlerin, daha az zararlı ve/veya ekolojik muadillerine veya alternatiflerine göre daha ucuz olması ve dolayısıyla daha çok tercih edilmesi, daha çok satın alınması ortaya çıkıyor - yani daha çok tüketim, sistem bunun üzerine kurulu zaten. Böylece başlangıç noktasına büyük bir karamsarlıkla dönmüş oldum sanırım:) Yani istesek de döngü kırılamıyor gibi, şahsen ben de umutsuz olanlardanım açıkçası. Ancak gene de bir kişi bile alışkanlığını değiştirse fayda faydadır.

Bu arada o son derece zararlı oda spreyleri, ev kokuları yerine ev yapımı formüller de var - gene Erkan Şamcı'dan: boş bir fısfıslı şişeye bir miktar su koyup içine birkaç damla limon yağı, portakal yağı vb ile karıştırıp arada odanın içinde fısfıs yapabilirsiniz, hangi kokuyu seviyorsanız artık, sadece sıkmadan önce biraz çalkalamak yeterli. O satılan aerosoller, oda spreyleri hem insan sağlığına çok zararlı, hem de hava kirliliğini arttırıyor - şahsen evime sokmam kesinlikle. Bir de gene çok zararlı olan sinek ilaçları içinde gene benzer bir formül önermişti, aratınca çıkar sanıyorum.

Unutmadan arap sabunu çoğumuzun evinde birkaç kuşak öncesine kadar demirbaştı, esasında sabun o da ve deterjanlar gibi zararlı değil, en azından onlar kadar değil. Ev temizliği yanısıra bulaşık temizliğinde kullanan birini tanımıştım yıllar önce, o zamanlar '70'lerinde olan emekli bir öğretmen bulaşıklarını arap sabunuyla yıkıyordu elde. Şimdilerde artık marketlerde o eski bildiğimiz krem- jel formu dışında sıvı halde de satılıyor (fakat bu yeni sıvı arap sabunu ile eskisi birebir aynı mıdır emin değilim). Ayrıca arap sabununu bitkilere dadanan bazı zararlıları uzaklaştırmak amaçlı zirai ilaç yerine alternatif olarak kullanmak mümkün - ev yapımı ilaç olarak (belirli ölçülerle ve malzemelerle bir karışım hazırlanıyor).
 
@Route 66
Oncelikle foruma hos geldiniz :)
Aslinda ortam genel anlamda tuketim kulturu karsitligiyla ilintili olarak sekilleniyor. Sirf kimyasal kullanimi konusunda degil, tuketim ile ilgili her konuda genel bir bilinc olusturmaya calisiyoruz. Burada elbette kendi hatalarimiz ve kendimize ait duzeltilmesi gereken yanlislar da bulunacaktir, onemli olan paylasimlar ile bilinclenmek ve toplumun bilinclenmesine yardimci olabilmek.
Elbette degisime once kendimizden baslamamiz gerekiyor.ki cevremizi de saglikli bir sekilde yonlendirebilelim.
Onceki yazilanlari okumanizi tavsiye ederim, cok degerli fikir ve paylasimlar var. Degisime acik, bilincli insanlar var aramizda.
Aslinda bu tarz bilinclenme va yaklasimlar gelismis ulkelerde 90li yillardan beridir gundeme geliyor. Sanayiicilikte gelismis bu kapitalist ulkelerdeki tuketim kulturu ve yarattigi sorunlar, bir karsit tepki yaratti ve duyarli insanlarin sayica artarak orgutlu hale gelmesinin onunu acti. Biz her anlamda bati dunyasini geriden takip ettigimiz icin haliyle tam olarak olmasa da uyanmamiz 25 yil kadar surdu. Bu uyanis icin kapitalist tuketim kulturunun hayatimizi iyice esir almasini, cevrenin kirlenmesini ve ormanlarin yok olmasini bekliyorduk sanirim. Etki her zaman tepkiyi doguruyor.
Ancak insanoglunun her bilinclenisinde tuketim kulturu daha vahsice saldiriyor, buna istinaden bu kulturun tum ogelerinden radikal bir sekilde kurtulmak bizlerin sorumlulugudur, zor ama imkansiz degil.

Tekrardan gorusmek dilegiyle..
 
@TuTKuN
Bunu görünce aklıma doğadaki İnsan geldi. Serdar Kılıç büyük insan doğrusu.

@Ahmetgitar Gece kitaplığı'nın ücretsiz kitap bastığını duyduğumdan beri yerimde duramıyorum. Acaba dediğiniz gibi burada öğretici makaleler yazılsa ve bunlardan kitap yazılsa. Bu kitap da cüzi bir fiyata satılsa ?

@Route 66 hocam. Geçen gün bir video izledim. Mesela Bir adam çorak bir tarlanın aralarına hendekler kazarak verimlileştirmiş. Sonra diğer bir kişi tuvaletteki atığı tekrardan toprağa kazandıracak şekilde bir sistem yapmış. Bunun gibi daha birçok yöntem. Biz bunları hep köyde uygularız. O tarların arasına hendek kazma olsun atığı gübreye çevirme olsun. Adamlar bizden mi çalmış ne :D ?
 
Geri