Az kişi de olsa insanlarla aynı fikirde olmak ne kadar güzel bir şeymiş, tüm postları keyifle satır satır okudum, var olun.
90'ların çocuğu olarak o dönemde sahip olduğum her şeyin bir değeri varken, şimdi kızımın sahip olduklarına bakıyorum sadece fiyat etiketi var. O kadar kısa bir zamanda kitle iletişim araçları ile nasıl bu kadar çok tüketim toplumu olduğumuzu görmek şaşırtıyor beni. 1 haftalık tatil yapabilmek için 51 hafta sabahtan akşama kadar çalışan, cebinde bir çok özelliğini kullanmamasına rağmen sırf biraz daha hızlı, kamerası biraz daha iyi diye birkaç milyar borç yapan asgari ücretlileri görünce bünyemde oluşan sinir, bisiklete bindiğimde "bari bir motor alsaydın" diyen insanlara karşı gülümsemeye dönüşüyor.
Dünyanın kaynakları sınırlı, insan ömrü ise bir hayli kısayken aslında yaptığımız her tüketimde çemberi biraz daha daraltıp yaşam alanlarını kısaltıyoruz farkında bile olmadan. Yaz aylarında sahildeki parklara inerek termostaki çayımı içip kitabımı okumak varken, aynı manzaraya bakan kafede bir fincan kahveye 10-15 TL veren, sabah 09:30'da AVM kapılarında bekleyen insanlardan olmamak adına birkaç sene önce eşimle kararlar aldık. Sizlerle paylaşmak istedim.
- Gerçekten ihtiyacımız olan şeyleri alıyoruz. Örneğin bir caddede yürürken gördüğümüz bir ayakkabıya yüzlerce lira vermiyoruz. Biliyoruz ki o caddeden geçmeseydik o ayakkabının varlığından haberimiz bile olmayacaktı. Alışveriş mantığımız tamamen ihtiyaç üretme değil, gerçekten ihtiyacımız olan ürünü satın almak yönünde. Bir harcama yapmadan önce içimizden "buna gerçekten ihtiyacım var mı?" diye soruyor ve verdiğimiz cevapta dürüst oluyoruz. Fakat aldığımız ürünlerde ucuza kaçmıyoruz. Örneğin bir bota piyasa fiyatlarından oldukça fazlasını verdim ama 7 yıldır kullanıyorum.
- Alışverişimizi mümkün olduğu kadar ufak esnaftan yapmaya gayret ediyoruz. Büyük marketlerin tuzağına düşmüyoruz. Tüketebildiğimiz kadarını alıyoruz, dolabı tıka basa doldurmaya gerek yok
![:) :) :)](data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7)
Alışverişe gitmeden önce ihtiyaç fazlasını almamak için liste yapıyoruz, cep telefonu uygulamalarıyla hangi ürünü hangi marketten alacağımıza karar verip, dükkan arasında gezerken yürüyüş yapmış oluyoruz. Market alışverişi konusunda abartanlar için siparişi kapıya kadar getiren marketler var. Migros, Carrefour vb. Sepet tutarını her an görebildiğiniz için kasadaki kötü sürprizle karşılaşmıyorsunuz
- Mümkün olduğunca marketlerdeki poşetleri kullanmıyoruz. Bir market poşeti doğada yanlış hatırlamıyorsam 4 bin yılda kayboluyor. Biz anne babayız, çocuklarımıza bırakamadığımız doğadan bizler sorumluyuz. İkimizin de sırt çantası var, üstelik taşıması çok daha kolay.
- Zorunlu haller dışında evden çıkıp ana caddedeki kafede oturup saatlerce sohbet etmiyoruz. Değişik olan ne var ki? Beylikdüzü'nde oturuyorum buradaki kafelerin aynısından Bakırköy'de de var, Kadıköy'de de var. Neden ille de o franchaise kafelerde oturayım? Onun yerine sahil yürüyüşü yapıyoruz, sinemaya gidiyoruz, tarihi geziler yapıyoruz. Ya da 3 hafta dışarı çıkmayıp İzmit, Sakarya gibi yakın şehirlerde etkinliklere katılıyoruz.
- Gönül ister ki hiç kullanmayalım ama paket sigara içmeyi bıraktık. Hatta bir adım ileri gidip kendi biramızı evde yapmak gibi bir planımız var. İnternette bira yapım setleri satan siteler var. (link) veya (link) Yasal Uyarı: Tütün ve alkol sağlığa zararlıdır.
- Çocuklu bir aile olunca, kızımızın arkadaşlarının doğumgünü vb. organizasyonlarına sık sık davet alıyoruz. Bu durumlarda hediye almak yerine fidan bağışı ya da LÖSEV'e bağış yapıyoruz. Emin olun ailelerin tepkisi Çin malı kanser oyuncaklarını almaktan çok daha iyi.. İlgili linkler:
(link)
(link)
- 3 kişilik bir ailede 36 tane tabak neden bulunsun ki? Üstelik 36 kişinin aynı anda misafirliğe gelmesi imkansızken, gelse bile 36'sını da ağırlayacak kadar büyük bir evimiz olmamasından dolayı kullanmadığımız bir çok eşyayı ihtiyacı olanlara ulaştırmaya başladık
![:) :) :)](data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7)
Kızımın artık ufak gelen ve kullanmadığı eşyalarını kuzenleri kullanıyor. Bazı eşyalarımızı ise Freecycle İstanbul ve Paylaşıyoruz Biz Facebook gruplarında ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. Bozuk durumda olan 1-2 elektronik cihazı bu işlerden anlayan bir akrabamıza gönderdik tamir edip kullansın diye. Burada ufak bir hatırlatma yapmak istedim, kendimize ya da çocuğumuza giydirmeyeceğimiz, kullandırmayacağımız kadar kötü durumda olan eşyaları lütfen başkasına göndermeyelim.
- Yeni bir tur bisikleti istiyorum ve bunun için para biriktirmem lazım. Bu yüzden otobüs ya da taksiyle gitmek yerine ya yürüyorum ya da bisikletle gidiyorum. Ulaşıma vermediğim her kuruş Fuji Touring kumbarasına gidiyor. Uzun vadede bu yöntemle kredi kartlarını da kırıp tarihin tozlu sayfalarına gömeceğim inşallah
![:) :) :)](data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7)