Scudo Sports

Bisiklet Forum Tüketim Karşıtı Çevreciler Platformu

Serdar kılıçın izlemediğim videosu kalmadı ve içimdeki doğaya dönme isteği katlanarak artmış bulunmakta en sonunda kafayı sıyırıp kaçmayı planlıyom :)
 
Scudo
@cesurokcu bolca yazalım, yeni fikirler geliştirip yeni şeyler öğrenelim; neden olmasın?
Hatta kitap olmasa bile hepimizin katkısı ile bir pdf bülten bile olabilir.

Fiyat/Performans demişken, Btwin markasının kekteki muadili Kakaolu Kekspır (meyveli olanı önermem), 25 kuruş fiyatı var.

DSC_1505.jpg

Bu arada dün foruma üye olan ve çok güzel bir ilk mesaj ile başlığımıza konuk olan @Route 66 önceki sayfadaki iletimde bahsettiğim gibi forum dışından tanıdığım ve foruma, özellikle bu başlığa davet ettiğim yakın bir arkadaşım. Kendisi bisiklet sürmeyi bilmez, çok da ilgili değil ama çevre konusunda eşsiz bilgiye sahip birisidir. Sadece bilmekle kalmayan, uygulayan da bir dostumuz. Sıkı bir anti tüketici :) Özellikle ağaç, çiçek konularında bana çok faydası dokundu. Kendisi de bolca ağaç ve çiçek yetiştiren birisi. Ondan çok şey öğreneceğiz, umarım o da bisiklete heveslenir bu vesileyle. Hoş gelmiş, iyi ki gelmiş. Umarım kendisi hakında bilgi vermeme kızmamıştır.

Arkadaşlar boraks, karbonat, sirke ve Arap sabunu karışımıyla yağ çözücü yaptım.

20160915_154652.jpg

Rubleye sürüp az bekledim.
Ardından 1,5 litre su ile duruladım.

20160915_161303.jpg

Bisiklet, zincir ve rubleye çevreci temizlik
 
http://i1.trekearth.com/photos/51586/soda_sisesi.jpg

Maden suyu şişeleri... Günde belki de milyonlarca cam şişe çöpe atılıyor. Ya da bizim ilkel vahşiler tarafından yollarda parçalanıyor ve lastiklerimizi patlatıyor.

Bu konu benim kafamı gerçekten de çok kurcalıyor. 50 kuruşluk bir içecek için koskoca cam şişe çöpe gidip parçalanıyor. Ve her gün dediğim gibi milyonlarca...

Neden bu şişelere depozito uygulanmıyor? Bir keresinde biriktirdim ve eskiciye verecektim, para için de değil, maksat çöpe gitmesin. Ama adam almadı. Şuan 50 kuruşa satılan madensuları 1 liraya satılsın ve 50 kuruş da şişe parası olsun.

Aynı şekilde bira şişelerinin depozitoları da çok düşük. O yüzden çoğu rezil insan o şişeleri yollarda parçalıyor. Çünkü 20-25 kuruş için markete gitmiyor.
Biralar 6 lira civarı.. 10 lira olsa ve 4 lira da şişe parası. Bakın bakalım yollarda cam kırıkları kalıyor mu?
 
@vela2016
Bu depozito olayini uretici firmalar destekliyor. Bos siseyi geri toplayip, temizleyip, dezenfekte edip, tekrar doldurmanin maliyeti cok yuksek. Bu nedenle sisenin maliyetini satis fiyatina ekleyerek satiyorlar. Dunyanin bircok ulkesinde depozito denen kavram kalmadi, yakinda buralarda da iadesiz siseye donerler.
Dogaya verilen zarar ve bizim ince lastiklerimiz kimin umurunda?
 
@vela2016 aynen dostum hele şu yoldaki cam kırıkları yokmu millet düşünmezmi hiç bu camlar can yakar diye nası düşüncesiz insanlar var arkadaş!
 
@Kuzey Ege
Madem üretici destekliyor, tüketici olarak biz de desteklersek neden depozitolu satmasınlar ki? Üreticinin de işine geliyorsa ne ala... Sırf bizim evden günde 3-4 boş maden suyu şişesi çöpe gidiyor. Yılda 1000 şişe sadece benim evimden çıkıyorsa varın gerisini siz hesaplayın. Çevreye inanılmaz bir zarar.
 
Öncelikle herkese iyi bayramlar memlekete gittiğimizden ötürü internete giremedim çünkü telefon çekmiyor :D tamamen doğal,kendi halinde bir yer. @vela2016 hocam Türkiyede malesef şişeler için pek bi yatırım söz konusu değil oysa ki Almanya da cam şişe,plastik,teneke içecek kutularında bir çeşit barkod var ve belli noktalarda bunun için özel makineler var .Şişelerinizi alıp o makineye atıyorsunuz otomatik barkodu okuyor ve kaç tane attıysanız ona göre size para veriyor bir tane fiş veriyor makine orda alacağınız para yazıyor siz de onu istediğiniz gibi başka alışverişlerinizde kullanıyorsunuz.Adamlar poşetler dolusu şişelerini kafeslerde kilitleyip saklıyor çünkü para alıyor böylece de geri dönüşüm destekleniyor. Köyde iken düşündüm çoğu bitki meyvenin genetiği değiştiriliyor ben de bu yüzden babaannemden eski tohumlardan istedim kaç yıllık kim bilir domatesinden,mısırına,karpuzuna,börülcesine kadar 21-22 civarı ürünün tohumunu aldım saklamak için ileride üretimini yapmak adına . Umarım işe yarar.

bu da şu an toplumda olan olayı çok güzel özetleyen bir video :

 
@vela2016
Hesaplayan adamlar modunda bir hesap yapalım.
6'lı paket soda alıyorsunuz diyelim. Ucuz olarak 40 kuruştan hesap edelim. 800ml için 1.6 lira günlük.
Sırma soda; 1 litre pet şişe. 1.4 lira. Yani 800ml si 1.15 e gelir. Günde 45 kuruş.
16425 kuruş. Yani 164.25 lira.
1000 şişe atık yerine 300 pet şişe atığı.
164.25 lira ise bir yıllık sinema parası ile artı bir kitap :)

Evet çok boş vaktim var :))
 
@vela2016
Bu konuda hemfikiriz ancak uretici firmalar dipteki kazanca odakli calistigi icin yapabilecegimiz cok birsey yok.
Cam ambalajlar icin konulan geri donusum kutulari var ama cok yetersiz. Zaten bu geri donusum unitelerinin kullanilmasi da halkin bilinclenmesi ile olur ki o da cok uzak bir ihtimal.
Dönüp dolasip egitim sistemine geliyoruz maalesef.
 
@Kuzey Ege
Eğitim şart deriz ancak eğitimcinin öncelikle duyarlı olması gerekiyor. Ankara'nın bilindik okullarında 15 yıldır neredeyse öğretmenlik yapıyordum. Bir öğretmen olarak arkadaşlarımı duyarlı olmaları konusunda uyarmaktan ben utanıyordum. Öğretmen sınıfı iki saat beden eğitimi ya da resim dersine yolluyor. Çocuklar 2 saat sınıfa gelmeyecek. Tüm lambalar açık, bilgisayar açık, projeksiyon açık. Perde kapalı, dışarıda güneş! Çocukları uyarıyorum, çocuklar ise ama sınıf öğretmeni açık bırakmıştı diyor. Öğretmenler odası, zümre odaları, öğretmen içeri giriyor avucuyla basıyor lambalara, bir anda 18 lamba yanmaya başlıyor. İnanılmaz bir şey.
Eko okullar için idare ile konuşuyorsun kimsenin umurunda değil. Eko okuldan anladıkları plastikten duvara yamuk yumuk şeyler yapmak. Neymiş efendim geri dönüştürmüşler, şişelerden farkındalık yaratmışlar. Koca pırıl pırıl kartonlara çevreyi koruyalım yazıları. İyi de o kartonun suçu ne?
Maksat veli görsün mutlu olsun.
Ayrıca paralı eğitim sistemi sürekli çocukları tüketime yöneltmek üzerine bir sistem. Her yıl özellikle değiştirilen müfredat ve kitap düzenleri. Her yıl şekli değiştirilen okul kıyafetleri. Teknoloji adı altında, tabletli eğitim adı altında veliye pazarlanan elektronik çöp yığınları.
Bakın ben bir öğretmen olarak söylüyorum. Eğitim sistemi tamamen kapitalist tüketici bireyler yaratmak üzerine inşa edilmiştir.
O yüzden öğrencilerimizin matematik, fen bilimleri, sanat ve spor olarak farkındalık ve gelişmişlik düzeyleri uluslararası kriterlerin çok altındadır.
 
Dolaşırken şu yazıya rastladım. Tüketim çılgınlığına nasıl da kendimizi kaptırmışız.
(link)

Yani nasıl asgari ücretle çalışan birinin 36 ay taksitle telefon alması mantıklı olabilir ki? Neymiş onların da mutlu olmaya hakkı varmış. Peki mesela iphone 7 aldı, 7s çıkınca ne olacak? Tüm mutluluğu gidecek.
 
@Ahmetgitar başlık altında çok mesaj yazıldığından hepsini okuyamadım. Ancak benim için en önemli meselede çok güzel bir paylaşımın var. Deterjanlar ile ilgili olanı. Bu konuda iki gün önce eşimle birlikte konuştuk ve daha duyarlı olmaya karar verdik. Ve senin mesajın ilaç gibi geldi açıkçası. Boraks kullanımı ve temini. Biz de mesajındakileri aynen deneyeceğiz. Bir de Eti Bormatik aldık. Bununla ilgili bilginiz var mı? veya çevreci ama bisiklet sürmeyen o arkadaşınızın bilgisi var mı :) Biz tamamen doğal olduğuna inanarak deterjan yerine bu ürünü kullanma kararı aldık ama doğru mu yaptık acaba? Bu şekilde özellikle temizlik formüllerine çok ihtiyacımız var ve bu bilgilere doğrudan erişebileceğimiz bir blog sayfası gibi birşey hazırlarsanız veya mevcut bir link paylaşırsanız bence çok faydalı olur.

@TuTKuN doğaya kaçış ve tarım ile ilgili düşüncelerinize sonuna kadar ben de katılıyorum ancak tek başıma yaşamadığım için şu an mümkün değil :)
 
@serdarsezgin

Şu bağlantıda bir ev temizliği için gereken her şey mevcut.
(link)

Bor Matik kullanmadım, ancak kullanacağım. Müşteri Yorumları gayet olumlu çünkü. Anladığım kadarıyla boraksın makinede kullanılır şekilde formüle edilmesi. Zira eldeki malzemeleri makinelerde denemek en azından makine için olumlu sonuçlar vermeyebilir.
Yine boraks bir nevi temizlik fiilinin somutlaşmış hammaddesi gibi. Neredeyse kullanılmadığı yer yok.
Ben ayrıca makinelerde yumuşatıcı kullanılmaması taraftarıyım. Ne de olsa o da kimyasal. Ayrıca kıyafetleri özellikle de renklileri zamanla bozuyor. Bunu bizzat test ettim diyebilirim. Bir de bir süredir makinenin kurutma devrini düşürüyorum. Hem makine yorulmuyor hem elektirik tasarrufu sağlanıyor.
Ayrıca eşinizle ev temizliğinde çevreci adımlar attığınız için sizlere naçizane teşekkür etmek istiyorum. Eminim bu konuda yakın çevrenize de örnek olacaksınız.

Yukarıdaki iletime baktım da, kadınlar kulübü gibi olmuş :)
Olsun bakalım. Ev işinde de yaşasın Feminizm :)

@cesurokcu kimse de dememiş ki satın almakla mutluluğun ne ilgisi var?
 
Tatilden yararlanıp (biraz da kardeşimin bende olmasına güvenip) boyayıverdim tavanları, duvarları...
Tam bir karmaşanın ortasındayım şu an...
Ne çok şey var oradan oraya taşınan.. poşetten kutuya, raftan dolaba dolanıp duran.. "olur da lazım olur"dan, "aaah o günler"çağrışımlarını barındıran...
Tamam, bir sürü gereksiz şey ayırdım..
Tamam, bu dosyalar ilk fırsatta taranıp bilgisayara aktarılacak ve evi terkedecek..
Tamam, şu poşettekiler verilecek birilerine... tamam bunlar da..
Ama.. ama çok zor.. zor dostum sadeleşebilmek, kopabilmek anılardan, bağlardan, bağımlılıklarımızdan...
 
  • Beğen
Tepkiler: ahmetyavuz
Tuhaf kacabilir ama ben sigara kullaniyorum maleser. 8 yildir sarma sigara kullaniyorum. Paketi maksimum.80 kurusa geliyor o kadar icmiyorum gerci ayri mesele
 
Az kişi de olsa insanlarla aynı fikirde olmak ne kadar güzel bir şeymiş, tüm postları keyifle satır satır okudum, var olun.

90'ların çocuğu olarak o dönemde sahip olduğum her şeyin bir değeri varken, şimdi kızımın sahip olduklarına bakıyorum sadece fiyat etiketi var. O kadar kısa bir zamanda kitle iletişim araçları ile nasıl bu kadar çok tüketim toplumu olduğumuzu görmek şaşırtıyor beni. 1 haftalık tatil yapabilmek için 51 hafta sabahtan akşama kadar çalışan, cebinde bir çok özelliğini kullanmamasına rağmen sırf biraz daha hızlı, kamerası biraz daha iyi diye birkaç milyar borç yapan asgari ücretlileri görünce bünyemde oluşan sinir, bisiklete bindiğimde "bari bir motor alsaydın" diyen insanlara karşı gülümsemeye dönüşüyor.

Dünyanın kaynakları sınırlı, insan ömrü ise bir hayli kısayken aslında yaptığımız her tüketimde çemberi biraz daha daraltıp yaşam alanlarını kısaltıyoruz farkında bile olmadan. Yaz aylarında sahildeki parklara inerek termostaki çayımı içip kitabımı okumak varken, aynı manzaraya bakan kafede bir fincan kahveye 10-15 TL veren, sabah 09:30'da AVM kapılarında bekleyen insanlardan olmamak adına birkaç sene önce eşimle kararlar aldık. Sizlerle paylaşmak istedim.

- Gerçekten ihtiyacımız olan şeyleri alıyoruz. Örneğin bir caddede yürürken gördüğümüz bir ayakkabıya yüzlerce lira vermiyoruz. Biliyoruz ki o caddeden geçmeseydik o ayakkabının varlığından haberimiz bile olmayacaktı. Alışveriş mantığımız tamamen ihtiyaç üretme değil, gerçekten ihtiyacımız olan ürünü satın almak yönünde. Bir harcama yapmadan önce içimizden "buna gerçekten ihtiyacım var mı?" diye soruyor ve verdiğimiz cevapta dürüst oluyoruz. Fakat aldığımız ürünlerde ucuza kaçmıyoruz. Örneğin bir bota piyasa fiyatlarından oldukça fazlasını verdim ama 7 yıldır kullanıyorum.

- Alışverişimizi mümkün olduğu kadar ufak esnaftan yapmaya gayret ediyoruz. Büyük marketlerin tuzağına düşmüyoruz. Tüketebildiğimiz kadarını alıyoruz, dolabı tıka basa doldurmaya gerek yok :) Alışverişe gitmeden önce ihtiyaç fazlasını almamak için liste yapıyoruz, cep telefonu uygulamalarıyla hangi ürünü hangi marketten alacağımıza karar verip, dükkan arasında gezerken yürüyüş yapmış oluyoruz. Market alışverişi konusunda abartanlar için siparişi kapıya kadar getiren marketler var. Migros, Carrefour vb. Sepet tutarını her an görebildiğiniz için kasadaki kötü sürprizle karşılaşmıyorsunuz :)

- Mümkün olduğunca marketlerdeki poşetleri kullanmıyoruz. Bir market poşeti doğada yanlış hatırlamıyorsam 4 bin yılda kayboluyor. Biz anne babayız, çocuklarımıza bırakamadığımız doğadan bizler sorumluyuz. İkimizin de sırt çantası var, üstelik taşıması çok daha kolay.

- Zorunlu haller dışında evden çıkıp ana caddedeki kafede oturup saatlerce sohbet etmiyoruz. Değişik olan ne var ki? Beylikdüzü'nde oturuyorum buradaki kafelerin aynısından Bakırköy'de de var, Kadıköy'de de var. Neden ille de o franchaise kafelerde oturayım? Onun yerine sahil yürüyüşü yapıyoruz, sinemaya gidiyoruz, tarihi geziler yapıyoruz. Ya da 3 hafta dışarı çıkmayıp İzmit, Sakarya gibi yakın şehirlerde etkinliklere katılıyoruz.

- Gönül ister ki hiç kullanmayalım ama paket sigara içmeyi bıraktık. Hatta bir adım ileri gidip kendi biramızı evde yapmak gibi bir planımız var. İnternette bira yapım setleri satan siteler var. (link) veya (link) Yasal Uyarı: Tütün ve alkol sağlığa zararlıdır.

- Çocuklu bir aile olunca, kızımızın arkadaşlarının doğumgünü vb. organizasyonlarına sık sık davet alıyoruz. Bu durumlarda hediye almak yerine fidan bağışı ya da LÖSEV'e bağış yapıyoruz. Emin olun ailelerin tepkisi Çin malı kanser oyuncaklarını almaktan çok daha iyi.. İlgili linkler:
(link)
(link)

- 3 kişilik bir ailede 36 tane tabak neden bulunsun ki? Üstelik 36 kişinin aynı anda misafirliğe gelmesi imkansızken, gelse bile 36'sını da ağırlayacak kadar büyük bir evimiz olmamasından dolayı kullanmadığımız bir çok eşyayı ihtiyacı olanlara ulaştırmaya başladık :) Kızımın artık ufak gelen ve kullanmadığı eşyalarını kuzenleri kullanıyor. Bazı eşyalarımızı ise Freecycle İstanbul ve Paylaşıyoruz Biz Facebook gruplarında ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. Bozuk durumda olan 1-2 elektronik cihazı bu işlerden anlayan bir akrabamıza gönderdik tamir edip kullansın diye. Burada ufak bir hatırlatma yapmak istedim, kendimize ya da çocuğumuza giydirmeyeceğimiz, kullandırmayacağımız kadar kötü durumda olan eşyaları lütfen başkasına göndermeyelim.

- Yeni bir tur bisikleti istiyorum ve bunun için para biriktirmem lazım. Bu yüzden otobüs ya da taksiyle gitmek yerine ya yürüyorum ya da bisikletle gidiyorum. Ulaşıma vermediğim her kuruş Fuji Touring kumbarasına gidiyor. Uzun vadede bu yöntemle kredi kartlarını da kırıp tarihin tozlu sayfalarına gömeceğim inşallah :)
 
Konuyu takip ediyorum ama özellikle son günlerde içinde bulunduğumuz tatil havası nedeniyle katkı veremedim. Gündüzleri İstanbul'u geziyoruz ailece, akşamları Star Wars izliyoruz. Episode VI kaldı, bu akşam değilse yarın onu da izleyip bitireceğiz. Episode VII'nin DVD'sini ise almadım henüz :)

Neyse, konumuz bu değil.

Bir çıkıntılık yapmak istiyorum: Bence tüketim çılgınlığı doğa için yararlı. Bu sayede insanoğlunun dünyadaki varlık ömrü azalmış oluyor, böyle giderse 3000 yılını göremeyeceğiz ve insanlık çekildikten sadece birkaç yüzyıl sonra doğa kendisini eskisi gibi yenileyecektir. Çernobil felaketinin merkezindeki şehirlerin son zamanlarda çekilmiş fotoğraflarını gördüm geçenlerde. Her yer yemyeşil, bütün binaları, geçitleri sarmaşıklar sarmış vs.

Biz hep insan merkezli düşünüyoruz doğayı. Oysa insandan önce "doğal" bir doğa vardı, insandan sonra da olacak.

"...Amaaan boşverin tasarrufu falan." demek istemiyorum. "Dünya ve doğa için en iyisi bir an önce insansızlaşması aslında" demek istiyorum, ifademin tartışmaya çok açık olduğunu bilerek.

Özetle, insanlığın geleceği karanlık ama dünyanın geleceği çok aydınlık bence :)

Tapatalk kullanılarak gönderildi.
 
Cık cık cık.Olmamış..
Ecnebi mihrakların maşası olan,masum görünümlü sinsi emellerini milleten gizleyip geri kalmışlığımız,yoksulluğumuz sürsün diye çevreciliği dayatan vatan hainleri siziiiiiii....
Sizin yüzünüzden balıkların nesli tükendi,denizde de çayda da
Yaban mersini ,frenk üzümü,ferik elması yada döngel artık yok pazarda
Balı yapan arı da onu yiyen ayı da
Toprağımızın özü de bozuldu
Neymiş,fabrikasyon ürün almayıp evde yapacak
Üç ölçü boraksı sirkeyle çırpacakmışız...

Ya ne yapacak o işadamı hiç düşündünüz mü

:koptum::kptmya::p:huhuu::ckkmk:

Elebaşı gitarcı - eğitimci başta gelmek üzere tüm iyi kalpli insanları,dünya ve ülkemize yararlı tüm evrensel doğrular ekseninde destekliyorum.:harika::harika:
 
@ikizleradami ellerinize sağlık. Özellikle Tema Vakfı fikrini ortaya atmanız süper oldu. İnsanlara hediye almaktan nefret ediyorum. Ancak cimri görünmekten de! Tema Vakfına bağış bu anlamda süper olacak. Daha anlamlı ne olabilir ki?
Evde bira yapımı iyi fikir. Bir ara araştırdım ama sonra kaldı. Şarap yapmayı da isterdim.
Çünkü devlete vergi vermek istemediğim için maalesef içkiden de uzak kaldım :)
 
Geri