@Kuzey Ege
Biraz geç cevap vermiş olacağım ama şöyle diyeyim. Devir artık "ben hayatı yaşayıp günü kurtarayım afedersiniz popoyu kurtarayım da, başkasına ne olursa olsun" devri haline de geldi. Bu yüzden gece gündüz
post-apokaliptik filmler izliyorum ve bu yaşananları iyice çözüyorum. Herkese de öneririm bu arada. Bir de en çok dikkatimi çeken "Annemin evindeki arcelik buzdolabi tam 40 yillik" demeciniz oldu. Yani keşke bütün insanlar böyle olabilseler. Çünkü evde kullandığımız dolap tam 25 senelikti ama geçenlerde değiştirmek zorunda kaldık çünkü altından çok kötü su damlatıyordu yani artık miadı doldu herhalde dedik değiştirdik ve yeni bir dolap aldık fakat yeri gelmişken yaşadığım bölgedeki Arçelik bayiisine buradan bir teşekkür edeyim. Ben dolap almaya görüşmek için gittiğimde yetkili bir kadın vardı. Çok samimi, müşterileri çok özümsemiş ve değer veren biriydi. Beyefendi evimdeki dolap tam 30 senelik. Geçenlerde kapağı kırıldı, servis çağırdım yaptırdım çünkü dolabım çalışıyordu. Yani kapağı kırıldı diye yenisini alacak halim yoktu. Kapağı yaptırdım ve dolabım şimdi mis gibi çalışıyor. Eğer sizin de benzer durum varsa, yeni dolap almanızı önermem gereksiz harcama olur dedi. Ben sonra anlattım su kaçırma sorunu vs. vs. bir de 25 senelik dolap dedim yani aldık ama o kadının böyle davranması böyle konuşup öneride bulunmasını taktir ettim. Kendisine buradan teşekkürlerimi iletiyorum.
@Kuzey Ege
Teşekkür ederim ben de sizin dediklerinize katılıyorum fakat aslında yazımda bahsettim ama yine de tekrar belirteyim. Yani insanların ölmesini istemiyorlar bu doğru fakat şu anki nüfus oranı fazla geliyor. Çünkü öyle bir tüketim çılgınlığı var ki, kaynaklar hızla tükeniyor. Yani 8 milyarın 7 milyarını buhar edip, kalan 1 milyar insanın kendilerine hizmet için yeterli olduklarını düşünüyorlardır diye geliyor aklıma. Çünkü bugün dünyaya şöyle bir baktığımızda öyle gereksiz olaylar, öyle abuk subuk olaylar oluyor ki, yani insanların çoğu bu gereksiz şeyler yüzünden ölüp gidiyorlar. Belki de milyonlarca insanın ölümü böyle devam edecek. Çin'den büyük 240 küsür kişilik bir uçak kalkıyor ve bilmem ne adalarına düşüyor (bu olayı hatırlarsınız sanırım aklıma geleni direkt yazdım ama) düşünün yani uçak kalkıyor, esrarengiz bir şekilde kayboluyor, haber ve irtibat kesiliyor, iki gün sonra bulunuyor. Sonuç? "Uçağın enkazı bulundu ve 240 küsür insanın hayatını kaybettiği ortaya çıktı." Sizce de ilginç değil mi? Ki bu olaylar her gün oluyor. Belki de her gün onlarcası oluyor ama medyaya hepsi yansıtılmıyor. Kim bilir kaç tane insan böyle ölüp gitti ve hiçbirimizin bundan haberi yok. Ayrıca dediklerinizde haklısınız. Aklıma o film geldi. Sanırım (link) diyorsunuz. Bu film aşırı tepki aldı mutlaka bilirsiniz yani saçma gören falan çok oldu ama ben son derece beğenmiştim. Hatta favorim olan filmdir diyebilirim. Biraz spoiler olacak ama yine de paylaşayım dedim.
Dünya buz tutunca her yere kara bürünmüş, insanlık yok olup gitmiş ve içinde bir grup insanların olduğu devamlı giden bir tren...
Fakirlerin en arkaya konulması, biraz daha önlere doğru orta gelirliler, biraz daha ortaya doğru zenginler, önlere doğru en zenginlerin olduğu devamlı durmadan giden bir tren...
Gerçekten bu filmde o kadar açık anlatmışlar ki; "İşte böyle bize hizmet edeceksiniz. Eğer etmezseniz böyle olursunuz." mesajını mükemmel veriyorlar. Bu tür filmleri saçma bulanlar trenin sürekli gidişinden öyle diyorlar sanırım ama bu film okullarda bile ders niyetine izletilmeli bence ki, bu kokuşmuş sistemi genç nesiller iyi anlasınlar. Ama nerede işte Kuzey bey yani insanlar artık tüketince mutlu oluyorlar. Bir Kafe vb. yerlere baktığımızda bunu anlayabiliyoruz. İnsanlar gülüyor mutlu oluyor ama hep sahte gülüşler sahte mutluluklar bunlar. Bir de Kuzey Bey bir ara imzanızda "Yazın otellere gidip paranızı boş yere harcayıp tatil yapacağım diye yazık etmeyin. Alın çadırınızı gidin bir ormana vb. bir yere çadırınızı kurun gökyüzündeki yıldızları izleyin en iyi tatili yapmış olursunuz ve o otellerdeki tatillerden bin kat iyidir" yazıyordu süperdi o imza...
@Ahmetgitar
Katılıyorum. Gerçi ben henüz yeşil sabun kullanıyorum ama olsun ve şu şampuan denen şeyden nefret ediyorum. 4 kalıp zeytin yağlı yeşil sabun aldım fiyatı da çok ucuza geliyor ve aylardır kullanıyorum. Ama yakında bıttım sabununa geçiş yapacağım çünkü o daha güzel ve herkese tavsiye ederim. Bu şampuanların içinde kimyasal maddeler var, doğa düşmanı ve gereksiz para masraf. Ama yeşil sabun veya bıttım sabun alırsak, hem doğal olur hem kafamıza kimyasal maddeler bulaştırmamış oluruz ve paramız da cebimizde kalır.