@bisikletebin
Sevgili
@bisikletebin sizi anlıyor, düşüncenize ve şayet gerçekleşir ise projenize yürekten destek veriyorum. Ancak yaşadığımız coğrafyadaki sosyo/ekonomik, sosyo/kültürel ve sosyo/psikolojik gerçeklerin farkında olmalıyız.
Düşüncenizin çıkış noktası harika. Bisikleti spor,ulaşım,sağlık,gezi,keyif vb gibi amaçlar ile kullanan bireylerin can ve mal güvenliğini en üst düzeye taşımak, bu farkındalığı bir kültür olarak yaratmak,yaşamak ve yaşatmak istiyorsunuz.
Yukarıda da değindiğim gibi, yaşadığımız coğrafyadaki insan kardeşlerimizi çözümleyebilir isek, sizin projenize de yaşam alanı oluşturmuş olabiliriz.
Kalın siyah harfler ile alıntıladığım kısım, projenizin hayat bulması için çok önemli bir unsur taşıyor.
Çünkü insanların dikkatini çekebilmek ve bu projeyi yerleşik kültür haline getirebilmek adına ilk basamak, insanlara ulaşmak, insanların bisiklet ve bisikletli algısını olumlu yönde etkilemektir.
(A.P.H.T) yani Asimetrik Psikolojik Harp Teknikleri bu konuda en etkin çözümleri sunuyor. Lütfen burada yanlış bir anlaşılma meydana gelmesin. A.P.H.T insan odaklı bir proje olup,hayatın hemen her alanında (tv reklamları,filmler 25. kare etkinliği) kullanılmaktadır. İşte bu noktada A.P.H.T genel olarak güncel sürüm notlarını kullanır. Bu notlar, algının içeriğine göre (sosyal,siyasal,askeri,ekonomik,psikolojik vb gibi) belirlenir.
Misal; Güncel ve somut örnek vermek gerekir ise; Muhteşem Yüzyıl dizisi ile hayatımıza giren "Hürrem yüzüğü",bu dizi ile etkinlik alanı bulan "şehzade sakalı", futbolcu Ronaldo'nun saç kesimi...
Mesale; Bisiklete gönül vermiş popüler (!) popçu, yahut, futbolda adından söz ettiren bir futbolcu (!), kamu spotu tadında bisiklet ile fotoğraf çektirse, bu görüntüleri istikrarlı bir şekilde sosyal medyada yayımlasa, takipçi algısının etkilenmesi nedeniyle kısa vadede spesifik bir bisiklet kültürü oluşacaktır. Ancak dikkatinizi çekiyorum; kısa vadede (!) Çünkü sosyal hayatın güncesi inanılmaz hızla değişiyor.
Kabul edelim ki; bisiklet spesifik bir olgu. Maalesef yaşadığımız coğrafya, bisikleti "çocuk gereci" olarak tanımlıyor.
Bu algının kırılması için, bisikletin toplum bazında kabul görmüş bireyler tarafından reklam edilmesi gerekli.
Siz sosyal medya üzerinden bisiklet ile ilgili yeni bir kültür inşa etmek isterseniz, etki alanınız sadece takipçi sayınız kadar olacaktır.
Peki takipçilerinizin sosyal hayatta bisiklete bakışı nasıl? Sizin resim ve videolarınızı çok beğenebilir, ancak hayatın olağan akışında bisiklet ve bisiklet kültürü noktasında bildiğinden vazgeçmeyebilir.
Bu nedenle bizim kamuoyu oluşturacağımız yer sosyal medya değil. Kamuoyu oluşturmamız gereken yer, öncelikle bu ülkenin yöneticileri.
Yüce Devletin yöneticileri üzerinde doğru argümanlar ile etkin kamuoyu oluşturabilir isek, işte o zaman devlet destekli kamu spotları, yasal düzenlemeler, sosyal düzenlemeler çok daha hızlı ve etkin olarak hayat bulur.
Ezcümle; Bisiklet ve bisikletli için kalıcı bir kültür inşa etmek istiyor isek, "bu projeye aşağıdan yukarı değil, en tepeden aşağıya doğru başlamalıyız" diye inanıyor ve düşünüyorum.
Esen kalın.