Yazımı okuyan, yazıma teşekkür eden, yazımı beğenmiş olan, yazar olma ihtimalimi gündeme taşıyarak beni onore eden, müstakbel oğlumuz için güzel temennilerde bulunan, cevaplayamadığım özel mesajlarla yol gösteren, kask kafalı olmam gerekliliğini hatırlatan herkese çok teşekkür ederim.
peki bendeniz ne yaptı bu arada diye soracak olursanız, sabah işe geldi, bir gazla "haydi abbas, bugün tamam" diye yola çıktı ve alacağı bisikletin marka/modeline karar vermek üzere internet ekıspulorırını açtı.
Delirium diye bir şey duydunuz mu a dostlar? Hani akut organik beyin yetmezliği diye tanımlanan bir nörolojik bozukluk... Az kaldı, yakında oraya doğru gidiyorum koşaradım.
Bir insan, her incelediği bisiklet için, "diğerlerini boşver, bunu aliim ben" der mi hiç? Aramızda kalsın ama ben diyen birini tanıyorum. Hem de o kadar kararsız ki bu kişi, en sonunda bir bisikletçiye gidip, gözlerini kapayıp, sağ el işaret parmağını bisiklet durduğu tahmin edilen yere doğrultup "portakalı soydum başucuma koydum, ben bir yalan uydurdum, duma duma dum, kırmızı mum, gidon boğazı zoom" deme gafletinde bulunmasına ramak kalmış bir kararsızlık mertebesine ulaşmış. Yoksa ulaşmamış mı? Karar veremedim bak şimdi... Ulaşmıştır belki. Belki de o kadar deliryum olmamıştır, kimbilir... Halbuki nesi zor ki karar vermenin... Ben olsam çoktaan karar vermiştim... Yani vermiştim herhalde...
Şimdi merakla beklenen ana geldik; İnternetten gelen oyların bisikletlere göre dağılımı sonucunda, bugünkü sıralama şu şekilde oluştu:
Sabah 09:00 - 11:00 arasında sürpriz bir şekilde ortaya çıkıp bir boy farkla öne geçen Geotech Ascent, 693 tl civarındaki fiyat seviyesi nedeniyle, Alivio donanımına rağmen tutunamayıp ikinci seansta düşüşe geçti.
11:01 - 12:00 arasında gelen bir telefonla Haziran ayı tüketici fiyat verileri açıklanan Ameoba Hussar, 555 dolara tekabül eden ve 800 tl peşin olarak deklare edilen fiyatı nedeniyle tüm listelerden, hard disklerden, hafızalardan silinmiştir. Yemişim acerasını hahayt. Şift deleyt, onaylıyor muyum, evet...
Öğle arasında yenilen karnıyarık biraz yağlı olmuştu ama sineye çektik, yoğurtla destekleyip yedik çok şükür.
Öğleden sonra, yine başladığım nokta olan borla mı kron mu borla mı kron mu borla mı kron mu diye düşünmekle geçti. ING İmes'ten müşteri temsilcimiz Bora Bey'in gelişi de tam bu zaman dilimi içinde olduğundan kelli, kendisine "Nasılsın Borla?" diye sormuşluğum da vardır.
En sonunda dayanamadım, açtım Aydın Abi'ye telefonu, dedim "ben XC500 alıcam. Kaç para?" Dedi ki "590 tl, 6 taksit". "peşin ne olur" dedim. Dedi "yüzde on düşerim". "Açera takar mısın üstüne" dedim? "Asera takamam" dedi. ben de Türkçemle niye dalga geçtiğini sordum. Cevap vermedi. E dedim kendi kendime, beşyüzdoksan ona vereceğime borlaya 550 veririrm dedim. Sonra dedim ki; 40 lira fark için mi iki saattir kafa ütülüyosun lam lavuk dedim. Yok dedim sonra kendim kendime, parasında değilim, hem kron'un modeli daha estetik geliyor gözüme dedim hem bana bi'daha lavuk deme dedim. Sonra kendi kendim kendime dedi ki, kasma o zaman, git al dedi. Ama diğer kendim dedi ki, peki ya kazık yiyorsam dedi.
Tam o esnada eşim aradı, kaçta çıkıyosun dedi. Birazdan dedim.
Gelirken limon alır mısın demiş, ben de hangi şimonodan alayım diye sordum. derim demem kimo no?
Siz de hiç kızmayın, en yukarıda yazıyor; "Ben ne dediğimi biliyor muyum" yazıyor.
Yazının başında da beynim sulandı demiştim zaten.
Ben içimi döktüm rahatladım, Allah okuyandan razı olsun.
Şimdi gidip Cuma akşamı biramı içip beynimi formatlayacağım.
Yarın kaldığım yerden devam ederim nasıl olsa...
Yarın kaldığım yeri unutmayayım diye kendi kendime ipucu:
borla mı kron mu borla mı kron mu haşim işcan mı sirkeci mi çekmeköy mü borla mı kron mu borla mı kron mu borla mı kron mu?