Selam.
Nereden başlasam bilemiyorum, yazdıklarımın da kime ne faydası olur bilemiyorum ama umarım işe yarar bir şeyler çıkar.
Ufak tefek bazı modifikasyonlarım oldu.
Bisikletle uğraşım, geçmişi geleceği çocukluğumu filan katmadan direk Claud ile başlayayım.
Ucuz bir bisiklet arıyordum, şehir tipi olmasını istedim. Amortisörü olmasın, hafif olsun. Bütçemi yormasın, bir sorun çıkarsa fazla üzülmeyeyim istedim. ve en önemlisi, şekli şemali benim hoşuma gidecek. 2000 lira verip de sıradan diye tabir edeceğim, beğenmediğim bir bisiklet almaktansa, şeklini şemalini rengini sevdiğim bir bisikleti almaya karar verdim. Doğru mu yaptım elbette hayır, karpuz mu bu böyle bisiklet mi alınır?
250 Liraya sahibinden.com'da bir ilan buldum, aldım.
Bisiklet geldi, baktım ufak tefek paslar var, ufak tefek boya dökülmeleri. Bindim, bisiklet şıkır şıkır gidiyor. Frenleri var, duruyor. Zili var, rengi güzel, şekli güzel. kocaman 28 jantları var hem de ince lastik tam istediğim gibi. Vitesi de var. Aldım bisikleti, adam gitti.
Asıl mevzu bundan sonra başladı.
Bisiklet 6 vites. İlk 10 günlük kullanımda yokuş yukarı hiç çıkamadım. Shimano Tourney kullanmışlar. Ön frenler kamyon durur gibi graaarrr diye ötüyor her fren yapışımda. Hah geldik en baştaki düşünceme. Bir sorun olursa fazla zarar etmemiş olurum. 250 liralık bisiklet, en kötü satarım 150 liraya dedim.
O sıralar @Mariokaldato ile yazıştık, elinde bir aynakol varmış, fren ayağı, vites kolları, bagaj filan derken aldım. Kargo geldi. taktım. Ön fren ayakları harbiden dediği gibi çıktı, kaliteli. On numara beş yıldız. Ses kesildi. Bisikletin orjinal aynakolunu söktüm, Raşit'in gönderdiği üçlü aynakolu taktım. Ruble olduğu gibi duruyor. Fakat aynakolun vitesini takmadım henüz sanırım takmayacağım da. bilmiyorum haftaya izinliyim belki takarım.
Şimdi, 3'lü aynakol takınca ne oldu biliyor musun? Bütün yokuşları tırmanmaya başladım ve bisikletten zevk almaya başladım. vitesi yok, genellikle orta dişlide. baba bir yokuş görünce tak hemen alıyorum en küçük dişliye abanıyorum yokuşa. Çıkıyor valla. İşe yaradı. Ama vites kolu yok. Bisikletin aynakolunun alt kısmında iki adet tel geçecek yuva mevcut. yani,bu vites takılabilir. Fakat kadro üzerinde telin geçmesi için yuva yok. Buraya küçük plastik malzemeler yapıştırılabilir veya kaynak yapılabilir bilmiyorum. Elimde var, tel var, küçük plastik dalgalardan var, kol var. yine de takmadım.
Aynakolun önündeki koruyucuyu çıkardım. Arkasına bagaj taktım, bagaj üstüne çanta monte ettim. Ayağı yoktu, ayak aldım taktım. Suluk monte ettim. Tüm bunlarla birlikte kuş gibi hafif olan bisiklet bariz 4-5 kilo aldı.
Bisikletin jantları sunshong mun gibi bişey, çin malı. Fakat parlatınca harbiden güzel parlıyor pırıl pırıl.
Rengi çok güzel bir yeşil.
Gidonu harbiden orjinal, komple krom, martı dediklerinden. Düz gidon değil, tam eğik koç boynuzu değil.
Bendeki sele yırtık çıktı, üzerine kılıf taktım.
Bu bisikleti sürmek keyifli. Fakat yollara çıkınca anladım ki yollar hayvanlardan hallice şerefsiz hayvanlarla dolu. Kaç kişiyle burun buruna geldim, adam bildiğin ezip geçecek ya. Bisiklete bir de haydar, beyzbol sopası taşımak için bir yer daha yapmak lazım herhalde. bunlar konuşulacak anlaşılacak insanlar değil çünkü. Yaşadıklarımı anlatsam güler geçersin.
Bu arada, aynakolu değiştirmeden önce her yokuşa geldiğimde abartısız söylüyorum her türlü yokuşu bisikletten inerek bisikleti taşıyarak yürüyerek çıkıyordum. O sıralar arka vites ayarı bozukmuş, son dişliye alınca tak diye atıp en arka dişliye düşüyor, pedal çevirince de haliyle sıkışıyor. O kadar illet bir şey ki, en arkaya düşüp de pedal çevirdikten sonra sıkışan o zinciri çıkarman çok ama çok zor. yokuşa geliyorum, vites küçültmek için vitesi değiştiriyorum tak sıkışıyor. adi in bisikletten, zinciri düzelt, al eline bisikleti çık yokuşu. 1 değil 2 değil 4-5 kere ayn şey başıma geldi. Son olayda öyle bir sıkıştı öyle bir sıkıştı ki Allah inandırsın bisikleti tutup fırlatıp atacaktım. Kırılırsa kırılsın anasını satayım diye başladım zinciri ve onu tutan şeyleri tekmelemeye. çöp konteynerina baktım orada duruyor arkamda. Kırılmadı, açıldı. Biraz yamuldu gerçi. Kırılsaydı hiç acımadan atardım çöpe ama sonra da üzülürdüm o kadar illet gelmişti o dönem bana. Bisiklete ne zaman binsem zincir sıkışıyor, yokuş çıkamıyorum, frenler ötüyor paslı dökük yırtık. Gel de atma gel de sinirlenme.
geçti o günler. ama çok acayip tecrübelerim oldu bu sayede.
Bisikletin şekli şemali hakikaten çok güzel. Bakımları yapınca 10 sene 20 sene daha gider. Almak isteyene tavsiye ediyorum. Tek sorunu 6 vites olması. eğer benimki gibi çok fazla yokuşu olan bir yerde yaşıyorsanız mutlaka ama mutlaka üçlü aynakol şart. Ya da herkülün bacakları. Düz yolda hiç sorun yok. yüksek bisiklet ilk defa sürüyorum, ve inanılmaz keyifli bir olay.
Bu saydıklarımla beraber bu bisikleti tavsiye ediyor, bakımlarının yapılmasını ve süreceğiniz yolun durumuna göre de 3'lü aynakolu özellikle öneriyorum. Orta dişlideyken yokuş yukarı rahat çıkıyor. Düz yolda ise fazla hızlanmayacaksanız benim gibi markete git, oraya buraya kısa mesafelerde git gel yapıp da yüksek hızlara çıkmayacaksanız hiç vites değiştirmenize gerek kalmıyor. ama gün içinde uzun süre kullanacaksanız ve yokuşlar da çok ise eğer, yokuşa girmeden önce en küçük olan dişliye geçmek, düz yola çıkınca da orta dişliye geçmek isteyeceksiniz. Tabii ki bu en doğal hakkınız ve olması gereken de bu aslında. 3'lü aynakolun öneminden başka bir şey demiyorum bu bisiklet için. HAKİKATEN ÖNEMLİ.
geriye kalan fren, balata, teller, ruble, sele, gidon, bagaj, her şey ayarlanabilir. orta vitesi yani aynakolu çalıştırmaya gerekli olan vites telinin, kadro üzerinde gergin olarak duracağı küçük yuvacıklar yok bisiklet üzerinde. Bunu ayarlayabilirseniz durmayın hemen alın, değiştirin, yokuş aşağı yukarı banamısın demeden kullanın. ama bunu yapamıyorsanız benim gibi buraya gelir 10 sayfa yazarsınız aynakol önemli, aynakol önemli diye..
sevgiler..