Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Çocuklara zorunlu aşı yapılması

böyle konuların burada uzun uzun tartışılması çok enteresan aşıların faydasını ve zararını karşılaştırırsanız yararı kat kat üstün gelecektir.Bir veteriner hekim olarak hastalıklardan koruma yöntemleri olarak aşılama ilk sıralarda gelecek en büyük buluşlardan birisidir.Aşının içeriğinde defalarca pasajlanarak zayıflatılmış,infeksiyon oluşturma gücü olmayan etkenler bulunuyor.Vücut bu zayıflatılmış etkeni tanıyarak ve onu yenerek bağışlık kazanmış oluyor,eğer o etkenle doğal yollarla karşılaşarsı çok hızlı ve güçlü bir bağışıklık oluşturarak o etkenle savaşma yeteneğine sahip olmuş oluyor.
 
Scudo
Bilim insanlarının yıllarını harcayıp sahip oldukları bilgileri anlayabileceğimiz şekilde bizlerle paylaşmalarına rağmen bu bilgilere yeterince değer vermiyoruz.O zaman neden bilim insanı yetiştirmeye zaman ve para harcıyoruz !!!
 
  • Beğen
Tepkiler: Caner Geyik
maşallah ya, bazen "bilimciler", radikal dincilerden daha bağnaz oluyorlar inandıkları sayntizim (scientism) dininde.
Olay domuz etine, düz dünyaya kadar gelmiş. Dünyanın yuvarlak olduğuna inanan kaç kişi "ulan acaba" diye sordu kendine merak ediyorum. Dünyanın yuvarlak olduğunu kendi çapında açıklayamayan adamlar bile yuvarlak diyorsa bir sıkıntı vardır. Bilmeyen bilmiyorum desin. Soru sorulmadan, cevap da bulunmadan bilmek olmaz.

Gelgelelim, ben neden aşılarımı sorgulayamıyor ya da reddedemiyorum? (Fark ettiyseniz aşılar kötüdür demedim.)
Ya dostlar, insanlara cahil demeden önce kendinize bir şeyleri hiç sordunuz mu merak ediyorum.
Cahil diye bilmeyen adama değil, gerçeği görmezden gelen adama denir.
Siz "'sözde' biliyorsunuz da "acaba gerçek mi" diye sorun bir.

Niçin Ahmet Aydın gibi üstatlar "çocuklarınıza aşı yaptırmayın, içindeki ağır metaller çocuklarınızda zihinsel sıkıntılar oluşturabilir" diye yazdılar. Bunlar yalan mı arkadaş? Son yıllardaki otizm gibi hastalıkların yükselişine bakın. - aMa sSon yIlLLaRdA daHa ÇOk teşHiS kOnUlUyor falan filan-

Komplocular olarak nüfus azaltma programını değil insanların uyutulması programını anlatıyoruz. Etrafınızda ne kadar gerçeği göremeyen, dünyevi meselelerle kafayı tırlatmış, karşılıksız basılan yeşil kağıtlara sahip olmak için hayatını boşa harcayıp sömürülen budalalar olduğunu görmüyor musunuz?

Bu insanlar uyuyorlar. Doğduklarında aşılanıyorlar, televizyon ve bilgisayarla büyüyorlar, çarşıda pazarda bile propagandalara maruz kalıyorlar ve askerde zorunlu olarak yine aşılanıyorlar.

Aşıların tehlikeli silahlar olabileceğini görmezden gelemeyiz. Ailelerin bunu reddetme hakkı olmalı.
 
@Berke Şahan

Öyle bir hakkı kabul etmiyorum. Aşı yalnızca aşı olan bireyi değil, olamayanı da korur. Benim belirli aşıları olmaya yaşı yetmeyen oğlum, bilinçli olarak aşı yaptırılmayan birinden hastalık kaparsa, öyle hakkın alnını karışlarım.
 
dünya toplumunun büyük bölümünün sürüklendiği kent yaşamı aşılamayı zorunlu kılıyor. bir süre önce okuduğum haberde aşılamayı onaylamayan aile ,topluluk ve kentlerde çiçek kızamık zatürre vb. hastalıklarının açıkça çok arttığı tesbit edilmiş. burada saklıkçıyım (doktorum, hekimim )diyen arkadaşların aşıyı karşı olması beklenmez. aşılamadan ve ilaç üretim ve tüketiminden büyük paylardan biri de onlara gidiyor. sağlıklı , doğal yaşam ve çevrede aşının çok önemli olduğunu düşünmüyorum. aşının çocuk ölümlerini 1000 delik oranlarda engellediği yerler var. ama çoğu temiz su , temiz hava, sağlıklı gıdanın ulaşılamadığı yerler.

kendi yaşadığım bir aşı anımı aktarayım. doğumundan itibaren oğlumun önemli doğumsal genetik hastalık taşıdıgından şüphe ettik. devlet hastanesi özel hastane dr dr gezdik. tamamı sağlıklı bir yeş yok dedi kabaca gözlem ve muayaneden sonra. açık belirtileri olmasına rağmen. başını tutamama, göz teması kurmama gibi. bunlara rağmen ilgilenmeyerek iki tane soytarı dr bize zatürre aşısı satmaya çalıştı. ticari bir tavır sezerek onaylamadım. ( o zaman ücretli idi, 2 yıldır ücretsiz.) oğlum 2 hafta sonra ağır zaturre ile koma halinde çapa tıpta 2 ay yoğun bakımda tedavi gördü, . dr. lar adete ölmesi için beklerken mucize sonucu şükür ki kurtuldu. ayrıca hiç bir şey yok , hasta sizsiniz diyen dr lara karşın oğlumda nadir görülen çok ciddi yaşam boyu etki edecek metabolik rahatsizlık ortaya çıktı. almanya ya gönderilen örnek sonucunda teşhisi almanya koydu.

tıp teknolojisi ve ilaç endüstrisi; tıb bilimi ve doktorlar dışında askeri ,savunma ve uzay çalışmaları sonucu gelişiyor. bir yerde okumuştum '' tıb ve ilaç endüstrisi dr ların bilgisizliğinden ve yetersizliğinden gelişiyor "' diye . çok doğru..
 
@Berke Şahan

"Çocuklarınıza çikolata yedirmeyin, içindeki süt çocuklarınızda zihinsel sıkıntılar oluşturabilir." Bu iki cümle arasındaki tek fark, eski doktor AJ Wakefield'ın hatalılığı kanıtlanmış, geri çekilmiş tek bir araştırmasıdır. Bu şerefsiz dışında böyle bir bağa kimse rastlamamıştır. Anti aşıcıların argümanları tamamen deli saçmasıdır.
Ama çocuk hakları ve ebeveyn-çocuk arasındaki güç, hak ve sorumluluk ilişkileri; bunlar aşıların kanıtlanmış başarılarından bağımsız olarak tartışılmalıdır. Ebeveynin rızası dışında, çocuğa bu şekilde müdahale edilebilmesini açıkcası rahatsız edici buluyorum.
 
Gecenlerde yillardir goremedigim bir cocukluk arkadasimla denk gelip uzun uzun sohbet etme fırsatı buldum. Arkadasin bir oglu varmis , yillardir otizmle mucadeleleri suruyormus.
Doğal olarak "ailede boyle bir genetik rahatsizlik var mi?" Sorusunu sordum. Ve aldigim cevap beni ciddi endiseye surukledi.
"Cocugum normal dogdu, aşilardan dolayi otizme yakalandi"
Dedi :(
 
  • Beğen
Tepkiler: el_Aksa_1903
@mariokaldato
Yeni doğan bir bebeğin "normal" mi yoksa otistik mi olduğu doğumla anlaşılabilen bir şey değildir. Nöro gelişimsel bir bozukluk olarak tanımı yapılabilecek olan bu bozukluk doğuştan gelir. Bu nedenle bebeklerde otizm görülebilir. Ancak tanısının koyulabilmesi için gerekli olan belirtilerin saptanması için belli bir süre geçmesi gerekir. Otizmin belirtileri belli bir yaştan sonra daha çok belirginleşmektedir. 2 veya 3 yaşından sonra çocuklarda daha belirgin olarak belirtilerin ortaya çıktığı gözlemlenmiştir.
Dolayısıyla "Cocugum normal dogdu, aşilardan dolayi otizme yakalandi" şeklindeki yaklaşımın kanıtlanabilir bir arka planı kanımca bulunmuyor.
Arkadaşınız için oldukça zor ve kabullenilmesi güç bir süreç bu. Ancak iyi ve doğru eğitimle "normal" diye tanımladığımız çocukların çok ta gerisinde kalmadan hayatlarını devam ettirme şansları bulunuyor.
Benim naçizane fikrim bu şekilde
 
@Berke Şahan


öncelikle bahsettiğiniz otizm oranındaki artışın aşılarla direkt bir bağlantısı var mıdır? Bu olayı en çok savunanlar dahi tıbbi bir açıklama getiremiyorlar bu duruma yalnızca istatistik bilgisiyle " bakkk şuu kadar aşıı olmuşş bu kadar otiizmli vaar gördüün müüüüüüü" diyor. Fakat bu yayılan yanlış bilgiyi kanıtlamak adına bir çok farklı doktor/grup klinik testler yapmış, aşı olan çocukları incelemiş ve sonucunda bu aşıların otizme neden olmadığını bir kez daha kanıtlamışlardır.

Günümüzde amerika ve avrupa'da artış gösteren kızamık vakaları ve buna bağlı ölümler insanlığın bu aşılara ve toplum bağışıklamasına ( herd immunity) ne kadar ihtiyacı olduğunu göstermiştir. Geçtiğimiz yıllarda aşı karşıtı bir ailenin çocuğu (amerikada) tetanoz olup uzun süre yoğun bakımda kalmış ( özel prosedürler uygulanmak şartıyla ) hayata tutunmuş ve minimum hasarla yaşamına devam etmiş fakat aile bu duruma karşın yine de aşı yapılmasını reddetmiştir. Bu akla ve mantığa sığar mı? Herhangi bir insanın vicdanı bunu nasıl kabul eder? yalnızca bir aşıyla kurtulabileceğin hatta hiç dert etmeyeceğin bir hastalıktan aylarca tedavi görmek nasıl bir aklın ürünüdür?


Elbette ilaç şirketlerinin yanlışları vardır ve bu durumun insanlara zararı olduğu doğrudur. Yapılması gereken bu firmalara gerekli kuralları koyup denetleyecek kurumların bağımsız kalmasını sağlamak ve gerektiğinde bu firmalara ceza verebilmektir. Bahsettiğiniz para için gözü dönmüş kişiler toplum sağlığını düşünen doktorlardan ziyade kitaplarını satabilmek için insanların zihinleriyle oynayan, her daim bir komplo teorisi içinde yaşadığına inandırmaya çalışan yazar denilen aşağılık insanlardır. Ne hikmetse kimsenin bilmediği konuları bilir, düşünemediklerini düşünürler ve bunları yalnızca kendi üstün zihinleri bilir. KKK aşısı ve otizm bağlantısını ilk olarak ortaya atan kişi Andrew Wakefield adlı bir doktor ve yaptığı araştırma ilaç şirketlerine dava açan ailelerin avukatı tarafından fonlanıyor, üstelik bu araştırma yalnızca 12 kişilik bir örnek grubuna sahip. Yapılan araştırmanın sonuçlarını kendi istediği yönde manipüle ettiğini de kendi açıklıyor 2010 yılında. İngiltere'de yaptığı araştırma için gerekli olan izinleri almadığı ve bu araştırmadaki verileri çarpıttığı gerekçesiyle de ceza alıyor.

Dünyayı bir komplo teorisi olarak görebilirsiniz, dünyanın yuvarlak olduğu gerçeğini de yok sayabilir bunu sorgulamak isteyebilirsiniz ancak halk sağlığını tehdit eden bu konularda insanları yanlış yönlendirmek, onları korkutmak ve aşı otizme neden olur yalanına inandırmak çok büyük ayıptır. İnsanlığa olan borcunuzu onlara gerçeği anlatarak ödeyiniz, bilmiyorsanız "komplo teorisiiiiiiii sorguluyorum abiiiiiiiiiiiğğğğğğ annıyon muuuuu" seviyesindeki yazılarınızı lütfen yalnızca kendinizle paylaşıp insanları rahat bırakınız.


(link)
(link)
(link)

(link)

umarım ingilizceniz vardır ve biraz okuyup doğruyu yanlışı öğrenirsiniz.
 
@anıl şentürkk

Hakkında su götürmez ispatlar ve gerçekler olan, lise bilgisiyle bile kendi kendinize ispatlanabilecek bir durum için “Dünyanın yuvarlak olduğunu nerden biliyorsunuz aksini merak ettiniz mi?” diyen birisine bu azimli dert anlatma çabanızı takdirle karşıladım.

Aslında güzel bir örnek. Aşı karşıtlığı “dünya düzdür” demek kadar aptalcadır. Tek farkla: Dünya düzdür aptallığının bana veya çocuğuma etkisi yok.

Ama aşı karşıtlığının var. O yüzden aşı karşıtlığı aptallıktan da tehlikeli bir durum.
 
artık bu durum o kadar kötü bir noktaya ulaştı ki bir şeyler yapılması gerekiyor. Türkiye amerika ve ya avrupa gibi salgın hastalıkları kolayca bertaraf edebilecek bir konumda ve durumda değil malesef. Zorunlu aşı mı gelir, Aşı yaptırmayanları okullardan ve sağlık sisteminden mi uzaklaştırırlar ne yaparlar bilmiyorum ama buna bir dur denmesi gerekiyor artık.
 
Akıl, mantık dışı bir şeyler okuduk ama toplumda yaygın herhalde böyle şeyler. Keşke böyle olmasa.
 
Anladığım kadarıyla aşı karşıtları:
1) Genel kabul gören bilimsel anlayışa zıt bir iddiaya sahipler.
2) Anekdot sayılabilecek bir takım gözlemleri kesin kanıt olarak sunuyorlar.
3) Görüşlerinin aksini gösteren yüzlerce hatta binlerce bilimsel çalışmayı yok sayıyorlar.

Kusura bakmayın ama bilimsellik olarak "yer çekimi diye bir şey yok, aslında gök itiyor." diyen adamdan çok farklı değiller.
 
@Çetin ŞAHİNÖZ

Kaba kelimeleri nezdinizde kullanmadım. Ancak bir aşı karşıtına kullanacağım kelimeler aynen bunlardır.

Kelimelere takılıp yazıldıklarımın esaslarını irdelememek, hiç o konuda düşünmemek ise zaten sizin bakış açınızı (evet, tıpkı süt konusunda benzettiğiniz gibi) gösteriyor. Kulaktan dolma bilgiler, üç beş meczubun safsatası ile fikir sahibi olmuşsunuz.

Merak etmişsiniz söyleyeyim. Ben kendim tıpçı değilim. Kimya Mühendisiyim. Naçizane ilaç yapımı hakkında da az biraz bilgim var. (özellikle şu ağır metal safsatası. Biliniyor mu acaba; sadece anne sütünden ilk 6 ay gelen aluminyum miktarı 7 mg'dır, mama ile beslenen bebeklerde bu miktar 38 mg'a kadar çıkar. Aşı başına vücuda enjekte edilen aluminyum miktarı ise 0.1 ile 1.5 mg arası değişir) Ama konu bu değil. Zira burda tartıştığımız şey "tıbbi" bir konu değil. Bu bir "toplum sağlığı" konusu ve hayır, en çok benim (sizin, herkesin) söz hakkı(m) var.

İşin tıbbi tarafını zaten tıpla ilgilenenler yıllardır yaptılar, yapıyorlar, yapmaktan sıkıldılar. Size buraya aşı karşıtlığının ne kadar saçma, ne kadar toplum düşmanı, tıbben ne kadar yanlış olduğunu yazan binlerce makale bulabilirim. Hemen şimdi. Öyle saatlerce aramama gerek bile yok. Tıp odaları, üniversiteler, yayınlar.. Bunlarla dolu. Bizim çözüme ulaştırmamıza gerek yok tıbbi açıdan.

Ama işin toplum sağlığı tarafı beni çok ilgilendiriyor. Çünkühiç bir bilimsel dayanağı olmayan, sırf yeni yetme bazı aydın cahiller buna inanıyor diye yayılan aşı karşıtlığı yüzünden çocuğumun (çocuklarımızın) envai çeşit hastalığa açık olmasını kabul edemem.

Üslup düzgün olunca yazdıklarınız daha doğru olmuyor.
 
Olaya farklı bir pencereden bakmak istiyorum izninizle.

İlk olarak mevzunun siyasi boyutunu irdelemek gibi bir derdim olmamakla birlikte "çocuklarına aşı yaptırmayana 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası olsun" söylemi şov yapmaktan daha ileriye gidemeyecek olan yalnızca yasal mevzuatı bilmeyen seçmenlere "vaaaay be adam ne kadar sağlık ve toplum yanlısı baksanıza, çocuğuna aşı yaptırtmayanların cezaevinde burunları sürtsün" dedirtecek cinsten bir çıkıştır. Zira halihazırda denetimli serbestlik sürecini kademeli olarak 2 yıldan daha uzun sürelere yaymak için yasal çalışmalar yapıldığını düşünürsek, mevcut hali ile bile 6 ay ile 2 yıl arası verilecek bir cezanın (indirimleri, iyi halleri falan katmıyorum!) cezaevinde kalma süresi 1 gece olacaktır. Fazlası değil.

İkinci olarak tıbbi mevzuata çok hakim olmamakla birlikte "Suriyelilerin gelişi ile birlikte sağlıkta en az 20 yıl geriledik." söylemini doktor arkadaşlarımdan çok defalar duydum. (Lütfen aksi bir durum söz konusu ise doktor ya da sağlıkçı arkadaşlar konuya dahil olsunlar. Varsa bir yanlış bilgi düzeltilsin.) Şimdi kalkmış bir siyasetçi diyor ki "Aşılar zorunlu olsun. Yaptırmayan ebeveynlere hapis cezası olsun." Peki adama sormazlar mı madem bu kadar katı bir sağlık modeliniz olacaktı sınırdan alırken bu kadar insanı neden aşılatmadınız da şimdi çocuğunu aşılatmak istemeyen azınlığı hapse atma derdine düşüyorsunuz? Yaklaşık 8 milyon Suriyelinin gözü kapalı ülkeye alındığı sistemde, belki de 80000 ailenin çocuğunun aşısına mı kaldınız? (80000 rakamı anlamlı fark oluşturmak içindir. Bununla ilgili resmi bir kayıt bulunmuyor. Tahminin sayı çok çok daha azdır.)

Üçüncü olarak benim bir buçuk yaşında kızım var daha geçen hafta 1,5 yaş aşılarını yaptırmış bir baba olarak bu süre zarfında aşı sistemine hiç güvenmediğimi belirtmek isterim. Söz gelimi bir meningokok aşısı için 3 doz yapılması gerekir diyen doktor da gördüm; 2 doz yapılmalı diyen de gördüm. Ben tek doz yaptırdım çünkü bizim çocuk doktorumuz ilaç firmalarının ürettiği aşıların uygulama sayılarının değiştiğini ifade etti ve bu şekilde uyguladı. Onun dışında aile hekiminin gel aşı yapmamız lazım dediği kadar, şu şu aşıları da yaptırsanız iyi olur dediği ancak fiyatlarının dünya kadar olduğu çoklu dozlu aşılar da mevcut. Nerede kaldı devlet politikası? Örneğin Rota aşısına iki doz 500 tl para verdim yaklaşık. (artık devlet yapıyor ücretsiz) Benim ekonomik problemim yok belki ama durumu olmayan kaç kişi bu aşıyı yaptıramadı? Bu kişiler bu aşıları yaptıramadıkları için ben yaptırmış olsam bile toplumsal sağlık riski faktörü ortadan ne şekilde kalkıyor? (Bazı arkadaşlar herkes yaptırsın kardeşim aşılarını diyor ya bunu bana bir anlatsınlar mesela!) Sadece ülkemizde değil tüm dünyada aşıya ulaşım imkanları eşit değilken ve bu durum milyarlarca insan için böyleyken ikinci paragrafta belirttiğim azınlıkları 1 günlük hapse atmak nasıl uzun vadeli fayda sağlayacak bunu da merak ediyorum mesela? keşke Sn. BAHÇELİ'ye sorma fırsatım olsa.

Dördüncü paragrafta da biraz şeytanın avukatlığını yapayım. Malum Bill GATES'i hepimiz biliriz. O arkadaşın bir vakfı var. Melinda-Bill GATES vakfı diye. Bu vakıf 2009 yılında bir manifesto yayınladı. "2010-2020 aşı onyılı" adı altında. 10 milyar dolar harcadığı söyleniyor bu konuyla ilgili olarak. Temel unsur tüm dünyada aşıların kanunen zorunlu hale getirilmesiydi. Şimdi yıl 2019 olmuş. Bu siyasi çıkış bir anda nereden geldi denilince benim aklıma bir kurt düşüyor mesela.

Bunların hepsinin yanında kafayı kurcalayan temel sorulardan biri hatta en önemlisi belki de şu: " Hangi aşının yapılacağına kim karar veriyor?"
İşte bu sorunun cevabı ciddi manada şaibeli arkadaşlar. Nedenini ise hemen açıklayayım. Ülkemizde 2008 yılında "aşı çalışma grubu" diye bir grup kuruldu. Kuruluş amaçlarını maddeler halinde sıralayalım.
-Türkiye'de çocukluk ve yetişkin yaş grubunda aşı ve bağışıklama ile ilgili uygulama politikalarını belirleyecek etik kurallara uygun bilimsel çalışmalar yapmak (Politika belirleme olayına bir tik atalım geri döneceğiz)
-Belirlenen öneri ve politikaların ilgili otoritelere iletilmesini sağlamak
-Türkiye'de aşılama ile ilgili konularda farkındalık yaratmak, bilinç ve bilgi düzeyini arttırmak.
-Türkiye'de aşı ve bağışıklama ile ilgili konularda araştırmalar planlamak, uygulamak,, yol göstermek, yönlendirmek ve işbirliği sağlamak (yol göstermek ve yönlendirmek kısmına da bir tik atalım)
-Türkiye'de aşılama, aşı ve aşı ile önlenebilir hastalıklar konusunda bilgi toplamak, sorunları tespit etmek ve çözüm önerileri belirlemek.

Şimdi bana ne var bunlarda, ne güzel işte diyen arkadaşlar filmin koptuğu yere geldik.

Bu grubun 17 üyesi var. 11 tanesi doktor, bunların 10 tanesi profesör. Kendilerini tanımam. Bu yüzden fikir beyan etmeyeceğim. Kalan 6 üye ise şu şekilde: (İsim kullanmayacağım sadece temsil ettikleri şirketleri yazacağım)
-Sanofi Pasteur Aşı A.Ş (FRANSA -Dünyanın en büyük aşı üreticisi)
-Merck Sharp Dohme İlaçları Ltd.Şti. (AMERİKA)
-GlaxoSmithKline (İNGİLTERE)
-Pfizer İlaçları Ltd.Şti. (AMERİKA)
-Türk İlaç ve Serum Sanayi A.Ş.
-Keymen İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Bu arada bu organizasyonun sağlık bakanlığı ile organik bir bağı da yok.

Yazacak çok şey vardır mutlaka ama konu ilerledikçe aklıma gelen şeyler olursa bu posta ekleme yaparım. Bununla birlikte bu söylediklerimin temel dayanakları da vardır. Boş laflar değildir. Makaleleri paylaşırım eğer isteyen olursa özelden. Çok kafa açıcı şeyler ve fazlasıyla teknik bilgi içerdiği için kimse okumaz diye düşündüm. O sebeple paylaşmadım.

Herkese saygılar, sevgiler.
 
Son düzenleme:
@Berke Şahan

Merhaba, ben bir bilimciyim. Bilimci (biliminsanı), en kısa tabiri ile ilk olarak gözlem yapar, sonra "yanlışlanabilir bir hipotez"(*açıklaması aşağıda) oluşturur, nihayetinde metodolojik olarak bu hipotezi test eder ve sonuçları paylaşır. Bilimde esas olan eleştirel düşüncedir. Kendini geliştirmeyen kötü akademisyen örnekleri bir kenara koyarsak, bilimci bağnaz olmaz. Scientism ise Hollywood ünlülerinin kurduğu bir zengin tarikatıdır, bilim ile ilgisi olmadığı gibi bilim camiası tarafından laf etmeye bile değmeyecek bir öneme sahiptir.

Çok güzel birşey yazmışsınız : "Bilmeyen bilmiyorum desin. Soru sorulmadan, cevap da bulunmadan bilmek olmaz."

Bu bilimsel metodun özüdür. Hatta bilimsel metot daha ileri gider! "Cevap bulduğum koşullar şunlar şunlardır, acaba koşullar değişirse?" Yeni bir soru ve yeni bir cevap!

Sayfalar öncesinde uzun uzun yazdığım için cıva, otizm, Andrew Wakefield denen sahtekar, ülkemizdeki ABD'den ithal komplolarla prim yapan gazeteci müsveddeleri, sürü bağışıklığı, TV doktorları konularını tekrar yazmayacağım. Özet olarak "bağnaz olmayan bağımsız biliminsanlarının, farklı ülkelerde, farklı organizasyonlardan fon sağlayarak, farklı metodolojilerle hep aynı sonucu bulduğunu yani aşıların (belirli yan etki gösterme ihtimali haricinde) güvenli olduğunu, toplum sağlığı için gerekli olduğunu, buna karşı çıkacak bir delil olmadığını" söyleyebilirim.

Son olarak, bu çalışmaları yanlışlayabilecek ve bilimsel metoda sahip bir araştırma sunduğunuz anda, sizi destekleyecek ilk kişi olacağımı da belirtmek isterim.

*yanlışlanabilir hipotez: Deney ve/veya gözlemlerle test edilebilen önerme.
Örnek : "Caner Geyik uçabilir" hipotezi. Bunu denemek için toplanıp uçup uçamadığıma bakabiliriz.
Tersine bir örnek de verelim: "Caner Geyik sadece kimse bakmıyorken, hiçbir kamera çekim yapmıyorken, herhangi bir termal, hareket vb. sensörün ölçüm ile müdahale edemediği zamanlarda uçabilir" İşte bilim bununla uğraşmaz. Çünkü yanlışlanabilir değil. Aynı komplo teorisyenlerinin öne sürdüğü hipotezler gibi.
 
@theburakt

Ben de sürekli bu konuyu araştırdığım için bir kaç ek bilgi vereyim size:

Meningokok aşısının dozu, çocuğunuzun yaşına ve markaya göre değişiyor. Bunla birlikte -daha önce de yazdım- Sağlık Bakanlığı'nın henüz karşılamadığı Meningokok tip B aşısı da mevcut. Gene markasına göre dozu değişmekte.

Zorunlu aşının yapılmadığı durumlarda "hapis cezası" tamamen saçmalık, zira uygulanabilirliği yok. Medeni dünya ise bu konuyu farklı türlü çözmüş. Kimi ülke zorunlu aşı yaptırmayan ailelerin sosyal güvence primlerini arttırırken, kimi ABD eyaletlerinde devlet okullarına bu öğrenciler kabul edilmiyor, bazı ülkelerde ise ciddi para cezaları mevcut ve aşılatmadığınız sürece para cezası katlanarak geliyor.

Bizim devletimizin bir aşı politikası var, hatta sağlık sistemindeki en düzgün şey aşı politikamız aslında. Türkiye'nin en pahalı özel hastenelerinden birinde çocuk doktorumuz (doçent) ancak kendisi bile bizi Aile Sağlık Merkezi'ne yönlendiriyor aşılar için, çünkü "bedava" ve daha önemlisi çok iyi takip ediyorlar. Aşı takviminde bulunmayan aşılar içinse (Rota, Men.B vs) bize bilgi veriyor, öneriyor ama nihai kararı bize bırakıyor.

Sağlık Bakanlığının takvimde olmayan aşıları neden takvime almadığı ise bambaşka bir tartışma konusu. Temel olarak iki sebebi var: 1. Bütçe 2. Yeterli riski görmüyor olması. Sonuçta hangi aşının yapılacağına tüm bunları gözeterek karar veren makam Sağlık Bakanlığı.

Bildiğim kadarıyla "aşı çalışma grubu" daha çok tavsiye niteliğinde bir kurul. Herhangi bir aşı politikası belirlemek gibi bir misyonları yok. Ha keza, yazdığınız amaçlarda da böyle bir şey yok.

Bu grubun içerisinde büyük aşı üreticileri (Merck, GSK, Pfizer) olması kadar da olağan bir şey yok. Sonuçta bu firmalar aşı araştırma geliştirmesine milyonlarca dolar yatıran firmalar ve ilgili know-how'ı ellerinde tutuyorlar. Kimi endemik hastalıklarla ilgili de toplayacakları bilgiler yeni aşıların geliştirilmesi açısından gerekli diye düşünüyorum.

Tabi burda aşı karşıtlarının o ezeli argümanı karşımıza çıkıyor: İşte bunlar hep global aşı firmalarının işi, bunlar hep illuminati, bunları ülkelere hep aşı firmaları dayatıyor, daha çok aşı daha çok para demek. Yukarıda yazdığınız "şaibe" lafının altında da bu endişe yatıyor elbet.

Haksız bir endişe değil. Ama o zaman şunu demek gerekiyor. Bu ilaç firmaları, sadece aşı üretmiyorlar. Aynı zamanda salgın hastalıklara karşı da ilaç üretiyorlar. Salgın hastalıklara karşı üretecekleri ilaçlardan kazanacakları paralar daha çok olmaz mıydı? Tüm dünyada en ucuz tedavi, hastalığı engellemektir. Ben bir komplo teorisi yaratsam insanlığın varlığından beri olan hastalığı yoketmek yerine, tedavi ettirecek ilaçlarla para kazanan tiranlarla yaratırdım.

Bizim asıl dert edinmemiz gereken yabancı aşı firmalarının varlığından ziyade, kendi aşımızı üretebilecek teknoloji ve bilgiye sahip olmamak değil midir?
 
Son düzenleme:
aşıyı reddetmek bilimi reddetmek demektir.. ancak en ufak bir sağlık sorununda hastaneye koşmak bilime koşmak demektir.. bu resmen ikiyüzlülüktür!!!
 
salgın hastalıklar yayılmaya başladığı zaman sosyo/ekonomik sınıf ayrımı gözetmeksizin yayılır . benim özel güvenlikli siteme kadar gelemez diyenler bir daha düşünsün.
 
@Mert E.

Bak ne güzel yazmışsınız, demek ki dikkat edince oluyor. Kendi bakış açınızdan başkalarına algılarınızı kapatmazsanız, daha doğru olur demediğimi daha okunabilir ve rahatsız edici olmayabilir demek istediğimi anlarsınız.
 
Geri