Biraz da ben yazayım madem. Meslek hastalığı olarak biraz uzun tutabilirim. Affola. Konu biraz "Türkiye Turu'nu nasıl başarılı kılarız?" dan uzaklaşmış gerçi. Ben de biraz genel olarak başlayayım.
Önce şunu açıklığa kavuşturalım. "Bisiklet" dediğiniz zaman insanların aklına ilk olarak "spor" geldiği müddetçe bisikleti yaygınlaştıramayız. Bisikletin bir "ulaşım aracı" olduğunu, bisiklet sporunun da bu ulaşım aracıyla yapılan bir spor olduğunu el birliğiyle insanlara anlatmamız lazım. Ben evimden ofise bisikletimle gittiğim zaman "uzaylı görmüş masum köylülerle" karşılaşmaktan bıktım. Bisiklet yaygınlaşacak ki bisiklet sürerek büyüyen gençler bisiklet sporunu kendilerine hedef olarak görebilsin.
Çocukken mahalledeki arkadaşlarla beraber 3 günde Samsun'dan Sinop'a gitmiştik. Çocuktan kastım da ortaokul yılları... İnsanlar bunu çok doğal bir şey gibi anlatmama inanamıyor.
Neyse Tour'a gelirsek,
1) Karadeniz sevdasının bir hükmü yok. Bir Karadenizli olarak bunu söyleyebilirim. Evet Karadeniz'de bol bol dağımız var ancak yazın ortasında yapmadığınız bir Karadeniz turu çok akıl karı değil. Karadeniz'in o güzel dağları bahar aylarında deliler gibi nemli oluyor. Yetmiyor yükseldikçe hava aşırı derecede soğuyor. Bir de... Her ne kadar Karadeniz Turu'nu bol tırmanmalı olarak hayal etsek de içinde minik de olsa düzlük bulundurmanız lazım. O düzlükler Karadeniz'de mevcut değil. Bitmek tükenmek bilmeyen bir dağlar serisi...
Karadeniz turunu yaz ortasında koyarsanız da kapışmanız gereken çok fazla büyük tur var...
2) Türkiye turunun rotasını kim belirliyor? Belirleyen kişi neleri ölçü alıyor? Turu Türk'ün Türk'e reklamı olmaktan çıkarmamız lazım. Önümüzdeki sene Turu 3. havalimanından geçirmeye kalksalar şaşırır mısınız?
Turun amacı son yapılan yolları, köprüleri, tünelleri millete göstermek olmamalı! Kabul ediyorum. İstanbul berbat derecede çirkin ötesi bir yapılanmayla büyüdü. Ancak el insaf... Bu sene Osmangazi Köprüsü'nden tarihi yarımadaya kadar 4 şeritli otobandan geçti peloton. Resmen asfalt kustuk...
İstanbul'u kullanacaksak Boğazı sömürmemiz lazım. 4 saatten fazla süren ve uzun süre aksiyonsuz devam eden bir sporun yan görselleri fazlasıyla kullanması lazım. İstanbul'da Boğaz'dan 1 kilometre içeri girdiğinizde inanılmaz bir çirkinlikle karşılaşıyorsunuz...
Tamamen farazi bir rota çizeyim size.
Bostancı civarında başlayan, Kadıköy>Üsküdar>Çengelköy'den geçtikten sonra Yoros Kalesi'ne tırmandıran, sonra karşıya geçip Sarıyer>Beşiktaş derken yine tarihi yarımadada sonlanan bir rota daha güzel olmaz mı? Ya hepsini geçtim...
10 defa bahçeköy-sarıyer turladıktan sonra tarihi yarımadaya gitseler bile izleyicileri amaçsız bir otobandan uzak tutmuş oluruz
3) Asfalt sorunu sadece İstanbul'da değil diğer etaplarda da var. Organizasyonun "sprint" odaklı, kırıcılığı az olan bir yarışı benimsemesini anlıyorum. Gerçekten anlıyorum. Ama tur şu anki profili ile inanılmaz sıkıcı yarışlara sahne oluyor. Hiç bir etap kaçışa uygun değil, tırmanma etapları kısıtlı ve çok da kırıcı değil, sprint etapları kendine has özelliklere sahip değil (Sultanahmet hariç, Sultanahmet finişi hep güzel oluyor.) Mesela İzmir etabı neden kaldırıldı hiç bir fikrim yok...
4) Yorumcu konusu... Arkadaşlar. TRT'den bahsediyoruz. TRT'nin amacı size en iyiyi, en öğreticiyi sunmak değil. TRT'nin amacı sizden zorla aldığı TRT paylarını kafasına göre dağıtmak. Sizin TRTspor'da izlediğiniz futbol programlarının %90'ı outsource (maalesef outsource teriminin Türkçesi'ni bile kullanmıyorlar) ediyorlar. Sizce bisiklete bütçe ayrılıyor mu??
Bisikleti gerçekten seven, bisikleti yorumlarken "bitse de gitsek" şeklinde düşünmeyen sadece Eurosport'un spikerleri var. Sizce bu spikerlerin politik duruşları ortadayken kalkıp TRT'de spikerlik yapmaları olası mı? Bence değil....
Uzattım.. Kusura bakmayın..