Erkin bey , ben aynı zamanda oldukça amatör senaristim diyelim. Keşke olay yaşadıklarınızla edindiğiniz tecrübeyle anladığınız ve anlattığınız kadar basit olsa.
Dünyada ödül almış veya izlenme rekorları kırmış bütün film senaryoları Vogel formatında yazılmıştır. Peki nedir bu Vogel formu ?
Önce mutlu mesut kendi içinde düzenli bir ortam tasvir edilir. Sonra bu ortamı rahatsız edecek uzakta, ne olduğuda net anlaşılamayan bir tehlike belirir. Huzur ve düzende bozulmalar başlar. Kahraman veya kahramanlar bu duruma müdahale etme kararı alır. Yavaş yavaş düşmana doğru yaklaşılır. Ve düşmanla karşılaşılır. Düşman ile oldukça şiddetli savaşılır , Bu arada aralarında hain veya hainler varsa , asıl yüzünü belli eder ve düşman tarafına geçerler . Düşman arada ölür gibi olsada , aksiyon vermek adına bazen ölmeyebilir. Uzun mücadeleler sonucu düşman bertaraf edilir. Zafer kazanıldığı vakit , geriye dönülür. kahraman olgunlaşmıştır ( Asla kıçı kalkmaz. O kahramandır. Kahramanlar böyle şeylere tenezzül etmekler ) ve kutlamalar yapılır.Kahraman veya kahramanlara çeşitli payeler verilir. Oscarlı filmlerin tamamına yakını , tüm star wars serileri , yüzüklerin efendisi gibi yapıtlar bu formda yazılmıştır. Bu şekilde yazarsanız insanlar olayı anlıyor veya beğeniyor. Bir filmin içine oldukça çok Flashback dayarsanız , seyircinin kafası karışıyor ve ne olduğunu anlayamıyor.Anlayamadığı filmide beğenmiyor.
Ayrıca George Lucas , darth vader gibi universal kötü bir karakteri , bizzat kendisi yaratmamıştır. yahudi tarihinden , insanlar üzerinde saldığı korku etkisini bildiği golem imgesini kullanımıştır. Özellikle de Prag golemini alıp filmin içine birebir montajlamıştır. Bilmeyen ağzı açık seyreder ama bilende iyi bilir.
(link)
Bizde çekilen korku filmelerinde olayı kafadan cin , periye bağlıyorlar, Kırık plak gibi birbirinin aynı konusu korku olan ancak korkutmayan hatta yeri gelince sinirden güldüren abuduk zubuduk elli çeşit film mevcut. Yaz vogel formatında korku temalı bir konu , "kuzuların sessizliği" veya " Testere serisi " ana okulu müsamesesi gibi kalsın.
Türkiyede fasulye kırarken arada görümcesini çekiştiren bir kadına bu formülde bir yapım beğendiremezsiniz. Ancak ezilen masum kız , onu ezen suratına tükürülecek şirret ve de cadaloz bir kadın , Yakışıklı bir erkek ve onu devamlı aşağılayan ve eziyet eden pis bir herif varsa ve bunların yaptıkları hep yanlarına kar kalıyorsa ,bir tülü bu eziyet bitmiyorda ,birde olayla konakta , yalıda falan geçiyorsa, bakın bu dizi tutar ve seyredilir. Lastik gibi sündüre sündüre yazarsınız ve olur. Şu an otursam , dizi olarak ortalama 150 bölüm yazabilirim. Uydur uydur yaz. Millet illaki bakar.
Sitcom ise bence başlı başına facia bir tarzdır. Ailesinden ayrı bir başına yaşayan Amerikalılar yanlızlık hissetmesin , çekmesin, bir grup içinde gibi hissetsin diye alttan verilen kahkaha efektine tepki olarak gülerken , bu tarz dizilerde rol alanlar artık kendi menejerinin gazı ile mi , yoksa kendi kendine verdikleri gazdanmıdır bilmiyorum, kendilerini hakikaten yetenekli zannettiklerinden olsa gerek , yapmamaları gereken tek şeyi yapıyorlar ve uzun metraja bulaşıyorlar. Ve altta kahkaha efekti verilmeden yapılan rol, mimik veya esprinin ise sonucu her zaman hüsran.