Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Enflasyon

Söyledikleriniz ile aynı fikirdeyim.
Sadece sizden farklı olarak mevcut yönetimin batırdığı ekonomiyi düzeltmesi için tek çaremizin muhalefet olduğunu ve fakat muhalefetin de
bu batmış ekonomiden bizi kurtaracak projelerin olmadığını söylemekteyim. Sanırım bunu doğru ifade edemedim.
Orada da hem fikiriz. Ama yönetimle ilgili tek sorun enflasyona çözüm nontasında değil. Hemen hemen her alanda çöküşteyiz. Yoksa ben de kafama yatkın bir yönetim grubu oluşturamıyorum. Tam bana uyanı yok mesela. 🙄
 
  • Beğen
Tepkiler: gunerokn
Scudo
Arkadaşlar devlet (link)göre 2007 yılında ki toplam kamu istihdamı 2.073.070 kişi iken 2022 yılı itibari ile bu rakam 4.877.270 kişi olmuştur.
Kamu istihdamını azaltmak üzere kanuni düzenlemeler yapılmış olsa da bunlar, uygulamada bir şekilde atlanarak kamu istihdamı artarak büyümüştür.
Türkiyenin bugün ki nüfusu düşünüldüğünde resmi rakamlara göre (link) kişi olmuştur.
Kaba bir hesapla bir memur ailesinin
4 kişiden oluştuğu düşünüldüğünde 19.509.080 kişi devlet eli ile ekmek parasını kazanmaktadır.
Bunun yanında 13.644.030 kişi emeklidir.
31.947.252 kişi 24 yaş altındadır. Yani ekonomiye hiçbir katkısı yoktur.(Bunların bir kısmı elbette memur çocukları olacaktır.)
Yine kaba bir hesapla 24 yaş altı bu nufusun bir kısmının memur çocuğu olarak düşünülüp düşülür ise 25 milyon kadar iş hayatına girmemiş birey olacaktır.
Bu rakamları topladığımızda 58.180.110 kişi toplamda Çalışmayan ve ya devlet eli ile yaşamı sürdürmektedir.
Kısacası 26.500.163 kişinin aktif olarak çalıştığı(yada isşiz olduğu) bir toplumsal yapı içerisindeyiz.
Bu rakam nüfusumuz düşünüldüğünde çok düşük kalmaktadır.
Bir yandan sokağa çıktığınız bütün kahvelerin(cafe vb) yerlerin ağzına kadar dolu olarak akşama kadar vakit öldüren insanlar varken
ekonomik kalkınmadan bahsedemeyiz.
Ülkemiz hiçbir zaman üretim merkezi halina gelmeyi başaramamıştır.
Halen toplumumun nufusun 4'te 1 kadarının üretimi ile ayakla kalmaya çalışmaktadır.
Her 4 kişiden 3'ü aktif olarak çalışma hayatına katılamamaktadır.
Bu devletin vatandaşları için iş üretemediği özel sektörün çok küçük olduğu
toplumun tembel olduğu vb. bir çok türlü yorum yapılabilir.
Ancak en büyük sorunumuz
Devletin giderek büyümesidir. Ülkenin aktif nufus potansiyelinin kullanımının önüne geçmektedir.
Parlak gençlerimiz devlet memurluğu hayali ile kolay bir yaşam ve huzur peşinde koşmaktadırlar ki bundan son derece haklılardır.

Uzun lafın kısası sürülmeyen tarladan ot çıkar, taş çıkar ama Arpa buğday çıkmaz.
Gerek devlet politakaları gerekse toplumsal yapı sonucu ortaya çıkmış olan bu durumun çözülmesi maalesef olası gözükmemektedir.
Üzücüdür ama gerçektir. Ben Türkiye'nin hiçbir zaman kalkınmayı başarabileceğine inanmayanlardanım.
Çünkü alt yapısı ve toplumsal düzeni bunun için uygun değildir.
Ekonomik krizler dışa bağımlı fakir(çalışmayan) ülkeler için normal bir olgudur. 5-10-20 senedir bir yaşanır.
Düzeliceğini beklemeyin iktidar değişikliği ile zaten mevcut iktidar son 20 yılda uyguladığı politakalar ile ülkenin temel taşlarını tamamen yerinden çıkarmıştır.
Ekonomik olarak bu ülkenin toparlanması benim gözümde artık mümkün değildir.
Elinize sağlık gayet güzel özetleyip tahlil yapmışsınız.
Kronik problemin devletin giderek büyümesi olduğunu farklı bir konu altında yorumlamıştım.
 
Enflasyonu şu anda düşürebilmenin tek yolu radikal bir faiz artışıdır. Amerikası, ingilizi, rusu, brezilyalısı hırpo mu ki habire faiz arttırıyor. Bunun dışındaki her uygulama süreci uzatır ve enflasyon canavarını bir süre sonra hobbitteki ejderha kıvamına dönüştürür.
 
Bu konuyla alakalı olarak nacizane düşüncem enflayonu ciddi (rasyonel) seviyede artırdıktan sonra, kazandığın kısa bir zaman aralığı olunca;

1-üretim alanlarında ve başta tarımda yapısal değişikliğe gideceksin. Köylünün girdi maliyetlerini düşüreceksin; mazot, gübre, tohum, yem...vs.
Gıda enflasyonu 8-10 aydan sonra düşmeye başlayacaktır, çünkü gıda fiyatları düşmeye başlayacaktır.

2-Toplumun beslenme maliyeti düşünce ve hatta üretim fazlası oluşmaya başlayınca ihracatı gerçekleşecek ve döviz girdisi sağlanacaktır.
(ör: ukrayna ve rusya belli pazarlarda rekabetini kaybediyor savaş sebebiyle, bugün savaş yarın maliyetler. Türkiye ucuza üretirse, Türkiye satar. Neyi; ayçiçeği, buğdayı, arpayı....gibi)

3-Kat'i suretle dövizli vatandaşlık uygulamaları sonlanırsa, halkın barınma maliyeti düşer. Kimse fahiş fiyat çekemez evin satışına/kirasına...

Bence bu kalemler ilk etapta öyle bir nefes aldırır ki topluma, epey bir süre kazandırır diğer konularla ilgilenmeye...
 
Bu ülkede devlet hep en büyük ekonomik aktördür. Osmanlı’da da öyleymiş. Özel mülkiyet kavramı bu topraklarda zayıftır bu yüzden. Toplumlar ekonomik modellerini kolay kolay değiştiremezler. Sosyal hayatta, hatta evlilik kararlarında bile etkilidir bu durum. Yarın anglosaksonlar gibi bir girişim ekonomisine geçiyoruz diyemeyiz bence. Yaşadığımız enflasyonun sebebi de hangi modeli uyguladığımızdan değil, herhangi bir modeli de iyi uygulayamamızdan, işleri yaparken kolaycılığa kaçıp artık genel kabul görmüş bazı temel prensipleri göz ardı etmemizden kaynaklıdır diye düşünüyorum.
 
Arkadaşlar devlet (link)göre 2007 yılında ki toplam kamu istihdamı 2.073.070 kişi iken 2022 yılı itibari ile bu rakam 4.877.270 kişi olmuştur.
Kamu istihdamını azaltmak üzere kanuni düzenlemeler yapılmış olsa da bunlar, uygulamada bir şekilde atlanarak kamu istihdamı artarak büyümüştür.
Türkiye'nin bugün ki nüfusu düşünüldüğünde resmi rakamlara göre (link) kişi olmuştur.
Kaba bir hesapla bir memur ailesinin
4 kişiden oluştuğu düşünüldüğünde 19.509.080 kişi devlet eli ile ekmek parasını kazanmaktadır.
Bunun yanında 13.644.030 kişi emeklidir.
31.947.252 kişi 24 yaş altındadır. Yani ekonomiye hiçbir katkısı yoktur.(Bunların bir kısmı elbette memur çocukları olacaktır.)
Yine kaba bir hesapla 24 yaş altı bu nüfusun bir kısmının memur çocuğu olarak düşünülüp düşülür ise 25 milyon kadar iş hayatına girmemiş birey olacaktır.
Bu rakamları topladığımızda 58.180.110 kişi toplamda Çalışmayan ve ya devlet eli ile yaşamı sürdürmektedir.
Kısacası 26.500.163 kişinin aktif olarak çalıştığı(yada işsiz olduğu) bir toplumsal yapı içerisindeyiz.
Bu rakam nüfusumuz düşünüldüğünde çok düşük kalmaktadır.
Bir yandan sokağa çıktığınız bütün kahvelerin(cafe vb) yerlerin ağzına kadar dolu olarak akşama kadar vakit öldüren(bu kadar insanın sokakta ne işi var?) insanlar varken ekonomik kalkınmadan bahsedemeyiz.
Halen toplumumun nufusun 4'te 1 kadarının üretimi ile ayakla kalmaya çalışmaktadır.
Her 4 kişiden 3'ü aktif olarak çalışma hayatına katılamamaktadır.
Bu konuda devletin vatandaşları için iş üretemediği, özel sektörün çok küçük olduğu
toplumun tembel olduğu vb. bir çok türlü yorum yapılabilir.
Ancak en büyük sorunumuz
Devletin giderek büyümesidir. Ülkenin aktif nüfus potansiyelinin kullanımının önüne geçmektedir.
Parlak gençlerimiz devlet memurluğu hayali ile kolay bir yaşam ve huzur peşinde koşmaktadırlar ki bunda son derece haklılardır.

Uzun lafın kısası sürülmeyen tarladan ot çıkar, taş çıkar ama Arpa buğday çıkmaz.
Gerek devlet politikaları gerekse toplumsal yapı sonucu ortaya çıkmış olan bu durumun çözülmesi maalesef olası gözükmemektedir.
Üzücüdür ama gerçektir. Ben Türkiye'nin hiçbir zaman kalkınmayı başarabileceğine inanmayanlardanım.
Çünkü alt yapısı ve toplumsal düzeni bunun için uygun değildir.
Ekonomik krizler dışa bağımlı fakir(çalışmayan) ülkeler için normal bir olgudur. 5-10-20 senedir bir yaşanır.
Düzeleceğini beklemeyin iktidar değişikliği ile zaten mevcut iktidar son 20 yılda uyguladığı politikalar ile ülkenin temel taşlarını tamamen yerinden çıkarmıştır.
Ekonomik olarak bu ülkenin toparlanması benim gözümde artık mümkün değildir.

Dunyada pek cok ulke universal basic income ( temel gelir diye cevrilmis Turkceye ) uzerinde calisma yapiyor. Bunun toplumlar icin yararli olup olamayacagini tartisiyorlar, inceliyorlar hatta bir kac ulke ufak da olsa deney yapti bunun icin. Ozetle devletin, hic bir is yapmadigi halde vatandasina para odemesi diyebiliriz.

Turkiye ise bu deneylerin en buyugunun yapildigi ulke su an. Hic bir is yapmadiklari halde 4.877.270 kisiye para oduyor devlet.
 
Dunyada pek cok ulke universal basic income ( temel gelir diye cevrilmis Turkceye ) uzerinde calisma yapiyor. Bunun toplumlar icin yararli olup olamayacagini tartisiyorlar, inceliyorlar hatta bir kac ulke ufak da olsa deney yapti bunun icin. Ozetle devletin, hic bir is yapmadigi halde vatandasina para odemesi diyebiliriz.

Turkiye ise bu deneylerin en buyugunun yapildigi ulke su an. Hic bir is yapmadiklari halde 4.877.270 kisiye para oduyor devlet.
Haksızlık etmeyelim. Birkaç memur arkadaşım var. Hepsi işlerini layıkıyla yapıyorlar. Adamlarla "hadi buluşalım" dediğimde zor yerlerinden kaldırtıyorum.

Ancak bankamatik memuru denilen hırsız bir kesim de var bunların yanında. Özellikle görüyorum sarıklı ince cübbeli vs. devlet bankası bankamatik kuyruduğunda. Ne memuru olduğu belli değil. Cami imamı desen o da değil. Belli imam olmadığı sakalından hal ve hareketlerinden. Bu şekilde eminim yüzbinlerce kişi vardır o 4 milyonun içinde.
Ancak kısmen haklısınız; 4.800.000 insan içinde işini yapan en fazla olsun olsun 1 milyondur kişisel görüşüm. Geri kalanlar hakkıyla yapıyor mu yapmıyor mu muallak. Çünkü liyakat sistemi çökmüş bitmiş. Kim kimi denetleyecek te hakkıyla çalıştıracak.
Sonuç; Kamu çalışanları büyük bir kara delik.
 
Söyledikleriniz ile aynı fikirdeyim.
Sadece sizden farklı olarak mevcut yönetimin batırdığı ekonomiyi düzeltmesi için tek çaremizin muhalefet olduğunu ve fakat muhalefetin de
bu batmış ekonomiden bizi kurtaracak projelerin olmadığını söylemekteyim. Sanırım bunu doğru ifade edemedim.
Hocam nasıl düzeltecekler ki? Hazine - 50 milyar dolar. Her ay 5 milyar dolar bütçe açık veriyor. Her yer satıldı madenler dahil. 5 milyon Suriyeliye bakmak zorundasın her ay para. Eğitim kalitesi yerde, adalet yerde yatırımcı zor çeker. Köprü, yol, hastane yapılıyor euro, dolarla 30 yıl borçlanıyorlar. Faiz hala yüksek, enflasyon yüksek, dolar yüksek. Enkaz bıraktılar
 
Rakamı yanlış hatırlamıyorsam Türkiye'de 13 milyon kişi devletten sosyal yardım adı altında para alıyor.
Bir nevi mevcut iktidarın tabanını oluşturan oy kitlesi.
Hocam nasıl düzeltecekler ki? Hazine - 50 milyar dolar. Her ay 5 milyar dolar bütçe açık veriyor. Her yer satıldı madenler dahil. 5 milyon Suriyeliye bakmak zorundasın her ay para. Eğitim kalitesi yerde, adalet yerde yatırımcı zor çeker. Köprü, yol, hastane yapılıyor euro, dolarla 30 yıl borçlanıyorlar. Faiz hala yüksek, enflasyon yüksek, dolar yüksek. Enkaz bıraktılar
Bu konunun uzmanı değilim fakat öncelikli olarak kamu israfının önüne geçilmeli ve karşılıksız para basımına bir son verilmelidir.
Gerekiyorsa kısa süreli faiz artırımı yapılarak üreticilere teşvikler verilmelidir.

Sonuç olarak muhalefet partileri bu enkazı kaldırmak için bizlerden oy istiyor. Yoksa kaldırmak istemiyorlar mı? :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Ali Kılıç 35.5
Bu günkü enflasyonun yüksek olduğunu düşünenler altı ay sonra ne düşünecekler? Bu ne ki allasen? Daha hiçbir şey görmediniz. Seneye bu vakitler salatalık 100₺/kg! Çocuğunuza içmesi için süt alamayacaksınız. Zira et fiyatlarını düşürmek için inekler kesime gönderiliyor. Zaten çiftçi de yem, saman maliyetleri yüzünden inek besleyecek durumda değil. Eskiden köylü bize süt satmak için bin takla atardı, şimdi boş süt alacak köylü bulamıyoruz. 20 inek besleyen biri vardı mesela, yoğurt yapmak için sütü hep ondan alırdım, altı aydır adres değişikliği yüzünden o pazara uğramamıştım. Geçen denk geldi o pazara gittim, kendisinini bulamadım. Yanındaki teyzeye sordum nerededir diye. İneklerin hepsini kasaba satıp Ankara'ya göç ettiğini söyledi.
 
Devletin, "kanal, köprü/yol, uçak inmeyen havalanı" olayını bırakıp kaç atımlık barutu kaldıysa tarıma, çiftçiye, hayvancılığa vermesi gerekiyor. Kısa vadede zaten halimiz perişan. Bari orta vadede ülkenin iaşesini çevirebilelim.
 
Rakamı yanlış hatırlamıyorsam Türkiye'de 13 milyon kişi devletten sosyal yardım adı altında para alıyor.
Bir nevi mevcut iktidarın tabanını oluşturan oy kitlesi.

Bu konunun uzmanı değilim fakat öncelikli olarak kamu israfının önüne geçilmeli ve karşılıksız para basımına bir son verilmelidir.
Gerekiyorsa kısa süreli faiz artırımı yapılarak üreticilere teşvikler verilmelidir.

Sonuç olarak muhalefet partileri bu enkazı kaldırmak için bizlerden oy istiyor. Yoksa kaldırmak istemiyorlar mı? :)
Evet haklısınız, kamunun para verdiği adamların parasını kesmek için onlardan oy istemeyen muhalefet yüzünden oluyor enflasyon.

not: ironi içerir.
 
Evet haklısınız, kamunun para verdiği adamların parasını kesmek için onlardan oy istemeyen muhalefet yüzünden oluyor enflasyon.
Yok, böyle bir şey de söylemiyorum. Bence boşverin benim söylediklerimi.
Muhtarlara sekreter atayacağız, ev hanımına maaş bağlayacağız, bedava elektrik vereceğiz, ilave bakanlıklar kuracağız diye proje ürete oy verin.
 
Dunyada pek cok ulke universal basic income ( temel gelir diye cevrilmis Turkceye ) uzerinde calisma yapiyor. Bunun toplumlar icin yararli olup olamayacagini tartisiyorlar, inceliyorlar hatta bir kac ulke ufak da olsa deney yapti bunun icin. Ozetle devletin, hic bir is yapmadigi halde vatandasina para odemesi diyebiliriz.

Turkiye ise bu deneylerin en buyugunun yapildigi ulke su an. Hic bir is yapmadiklari halde 4.877.270 kisiye para oduyor devlet.


Kusura bakmayın ama 4.877.270 kişinin tamamını töhmet altında bırakmış oldunuz şu iletinizle. Üzüldüm açıkçası... Bu memlekete hizmet eden, maaşlarını hak etmek için can-siper çalışan bir çok memurumuz var...

EDİT: Kamu istihdamı ile kamu israfı arasındaki farkı göz önüne almanızı rica ediyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: butimar ve Scyleia
Yok, böyle bir şey de söylemiyorum. Bence boşverin benim söylediklerimi.
Muhtarlara sekreter atayacağız, ev hanımına maaş bağlayacağız, bedava elektrik vereceğiz, ilave bakanlıklar kuracağız diye proje ürete oy verin.
Hocam dünya universal basic income tartışıyor. Ev kadınlarına maaş bağlamanın ne farkı var?

İnsanlara gidip gelir kaynaklarını keseceğinizi söyleyerek onlardan oy isteyemezsiniz. İsteyenlere de oy vermezler. Ben de gelirimi kesmek isteyen birine oy vermem. Sunulan alternatif politikalar tüm toplumu kapsayıcı ve mümkün olduğunca herkes için değer üretici olmaya çalışmalı. Aksi gerçekçi bir yaklaşım olmaz.
 
Kusura bakmayın ama 4.877.270 kişinin tamamını töhmet altında bırakmış oldunuz şu iletinizle. Üzüldüm açıkçası... Bu memlekete hizmet eden, maaşlarını hak etmek için can-siper çalışan bir çok memurumuz var...

EDİT: Kamu istihdamı ile kamu israfı arasındaki farkı göz önüne almanızı rica ediyorum.

Dogru diyorsunuz. Tamamini tohmet altinda birakmak yanlis. @CengoCenk detayli yazmis, aciklamis. Memurlarin cok cok buyuk bir kesmi demek daha uygun olur.
 
  • Beğen
Tepkiler: CengoCenk
Nasrettin hocanın ahırda kaybettiğini orası karanlık diye sokakta araması gibi tartışmalar bambaşka noktalara gitmiş.

Özetle enflasyon dediğimiz şey mal ve hizmetlerin fiyatının artmasıdır. Özellikle ücret gelirleri değişime bu kadar hızlı uyum sağlayamayacağı için alt gelir grupları her zaman daha olumsuz etkilenir ve enflasyon toplum sınıfları arasında servet aktarımına yol açar. Enflasyon talebin arzdan fazla artması ile veya maliyetlerdeki artışla oluşur. Piyasadaki para artarsa mal ve hizmetlere talep artar. Para basmak o yüzden enflasyona yol açabilir. Eğer mal ve hizmetlerinizi dışarıdan sağlıyorsanız (örnek yakıt, araba, bisiklet) kur artışı da maliyet açısından enflasyon yaratır.

Enflasyonun kalıcı hale gelmesiyle elindeki paranın yarın daha değersiz olacağına inanan insanların o parayı mümkün olduğunca çabuk harcamaya çalışması da enflasyonu besleyen ve kalıcı olmasına yol açan bir durumdur. Dolayısıyla paraya güvenin sağlanması enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarı açısından önemlidir.

Faizler çok düşerse para, iş yapmak için fon talep edenler yerine değer kazancı sağlamak amacıyla altın ve gayrimenkul (veya hisse) gibi varlıklara gider. Onların fiyatı artar. Varlık enflasyonu oluşur. Faizler çok yükselirse de bu sefer iş yaparak o faiz çıkarılamayacağı için fon talebi düşer, ekonomi yavaşlar. Bu dengeyi kurmak ekonomi yönetiminin becerisine bağlıdır.

İstatistikler iyi tutulursa hem bu dengeyi, hem de yukarıda bahsedilen güveni sağlamak kolaylaşır.
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Devlet memurları çalışmıyor manasında değil aslında yazdıklarım. Bazı arkadaşlar öyle yorumlamış üzüldüm açıkcası
Ancak, mesele şu ki devlet işi katma değer üretmiyor. Devlet eli ile kalkınma olmaz, özel sektörde olur.
Girişim yapabilecek, birşey üretebilecek beyinlerimizin Tüm ülkeyi saran Memur olalım kurtulalım zihniyeti yüzünden yok oluyor.
Benim çocukluğumda çevremde neredeyse kimse memur olma planı yapmıyordu.(Hatta hiç kimse)
Şuan gençler arasında ki en popüler meslek memurluk, hepsi nasıl olurda memurluğa(veya kamu istihdamına) kapağı atarım diye bakıyor.
 
Devlet memurları çalışmıyor manasında değil aslında yazdıklarım. Bazı arkadaşlar öyle yorumlamış üzüldüm açıkcası
Ancak, mesele şu ki devlet işi katma değer üretmiyor. Devlet eli ile kalkınma olmaz, özel sektörde olur.
Girişim yapabilecek, birşey üretebilecek beyinlerimizin Tüm ülkeyi saran Memur olalım kurtulalım zihniyeti yüzünden yok oluyor.
Benim çocukluğumda çevremde neredeyse kimse memur olma planı yapmıyordu.(Hatta hiç kimse)
Şuan gençler arasında ki en popüler meslek memurluk, hepsi nasıl olurda memurluğa(veya kamu istihdamına) kapağı atarım diye bakıyor.
Katma değer üretmediği gibi belediye iştirakleri ile de serbest piyasaya rekabet oluşturuyorlar ve ekonominin ayarları ile oynuyorlar.
 
Arkadaşlar devlet (link)göre 2007 yılında ki toplam kamu istihdamı 2.073.070 kişi iken 2022 yılı itibari ile bu rakam 4.877.270 kişi olmuştur.
Kamu istihdamını azaltmak üzere kanuni düzenlemeler yapılmış olsa da bunlar, uygulamada bir şekilde atlanarak kamu istihdamı artarak büyümüştür.
Türkiye'nin bugün ki nüfusu düşünüldüğünde resmi rakamlara göre (link) kişi olmuştur.
Kaba bir hesapla bir memur ailesinin
4 kişiden oluştuğu düşünüldüğünde 19.509.080 kişi devlet eli ile ekmek parasını kazanmaktadır.
Bunun yanında 13.644.030 kişi emeklidir.
31.947.252 kişi 24 yaş altındadır. Yani ekonomiye hiçbir katkısı yoktur.(Bunların bir kısmı elbette memur çocukları olacaktır.)
Yine kaba bir hesapla 24 yaş altı bu nüfusun bir kısmının memur çocuğu olarak düşünülüp düşülür ise 25 milyon kadar iş hayatına girmemiş birey olacaktır.
Bu rakamları topladığımızda 58.180.110 kişi toplamda Çalışmayan ve ya devlet eli ile yaşamı sürdürmektedir.
Kısacası 26.500.163 kişinin aktif olarak çalıştığı(yada işsiz olduğu) bir toplumsal yapı içerisindeyiz.
Bu rakam nüfusumuz düşünüldüğünde çok düşük kalmaktadır.
Bir yandan sokağa çıktığınız bütün kahvelerin(cafe vb) yerlerin ağzına kadar dolu olarak akşama kadar vakit öldüren(bu kadar insanın sokakta ne işi var?) insanlar varken ekonomik kalkınmadan bahsedemeyiz.
Halen toplumumun nufusun 4'te 1 kadarının üretimi ile ayakla kalmaya çalışmaktadır.
Her 4 kişiden 3'ü aktif olarak çalışma hayatına katılamamaktadır.
Bu konuda devletin vatandaşları için iş üretemediği, özel sektörün çok küçük olduğu
toplumun tembel olduğu vb. bir çok türlü yorum yapılabilir.
Ancak en büyük sorunumuz
Devletin giderek büyümesidir. Ülkenin aktif nüfus potansiyelinin kullanımının önüne geçmektedir.
Parlak gençlerimiz devlet memurluğu hayali ile kolay bir yaşam ve huzur peşinde koşmaktadırlar ki bunda son derece haklılardır.

Uzun lafın kısası sürülmeyen tarladan ot çıkar, taş çıkar ama Arpa buğday çıkmaz.
Gerek devlet politikaları gerekse toplumsal yapı sonucu ortaya çıkmış olan bu durumun çözülmesi maalesef olası gözükmemektedir.
Üzücüdür ama gerçektir. Ben Türkiye'nin hiçbir zaman kalkınmayı başarabileceğine inanmayanlardanım.
Çünkü alt yapısı ve toplumsal düzeni bunun için uygun değildir.
Ekonomik krizler dışa bağımlı fakir(çalışmayan) ülkeler için normal bir olgudur. 5-10-20 senedir bir yaşanır.
Düzeleceğini beklemeyin iktidar değişikliği ile zaten mevcut iktidar son 20 yılda uyguladığı politikalar ile ülkenin temel taşlarını tamamen yerinden çıkarmıştır.
Ekonomik olarak bu ülkenin toparlanması benim gözümde artık mümkün değildir.

Öncelike üşenmeden yazdığınız bu uzun yazı için kendi adıma çok teşekkür etmek isterim, 2 kere okudum yazınızı. Çok güzel noktalara değinmişsiniz. Fakat okuduktan sonra aklıma şöyle bir soru takıldı. Madem bir şey olmaz bu ülkeden ne yapmak lazım. Benim 4 yaşında bir kızım var ve ilk aklıma gelen o oldu. Acaba daha gelişmiş bir ülkeye gitmek daha mı iyi olur; en azından kızım için. Kaçıp kurtulmak mı lazım bilemedim...?
 
  • Beğen
Tepkiler: Scyleia
Geri