@Şafak Atilla Akpınar
Aynen katılıyorum. Ben olayın detaylarını da kimseden öğrenmedim, Mehmet ile arkadaş telefonda konuşurken ve sonrasında bizzat oradaydım (Erdoğanlar'da falan çalışmıyorum, jantlarım ile ilgili bir konu olduğu için Pazar günü oradaydım ve kimse de babamın oğlu değil). Bir olayı anlatıp çamur atacaksanız her detayını yazın da insanlar kimin haklı olduğuna ona göre karar versin.
Konuşmaları vs. geçelim, diyelim ki haklısınız. Firma bu durumda üzerine düşeni yapmış. Evet keşke baştan böyle bir hata olmasaydı ama bir şekilde olmuşsa da hata düzeltilmiş. Bu hatadan dolayı bir işletme bunu hakediyor mu önce onu düşünün. Sizin burada açtığınız konu sebebiyle belki yüz belki bin müşteri kaybedecekler. Siz ne kaybedeceksiniz? Savunma yapıp, buraya cevap yazarak olayı uzatabilirlerdi. Kimin haklı olduğu ortaya çıkardı belki ya da olay çirkinleşirdi. Ama sadece olayın çözüldüğüne istinaden ufak bir bilgi mesajı yazıp kapatmayı tercih etmişler. Ben saygı duydum ama firmayı da savunma ihtiyacı hissediyorum çünkü bu yapılanlar da yazılanlar da ayıp.
Verdiğiniz örneklerde yurtdışından bilmem kaç senedir alışveriş yaptığınızı ve sorun yaşamadığınızı söylemişsiniz. Pek güzel, aman bozulmasın. Bir de ben vereyim örnek. Bu forumda ya da fbook grubunda bilen arkadaşlar bilir Türkiye'de belki benden çok yurtdışından ürün alan yoktur. CRC, Wiggle, Merlin, BD, BC, Hibike ve daha adını bile duymamış olabileceğiniz onlarca online bisiklet mağazasından yüzlerce ürün aldım. Sadece 2-3 örnek vereyim. Merlin bana 2 defa kullanılmış ve ezik jant seti yolladı. Birini değiştirdim 45 gün sürdü diğerini kabul bile etmediler. Daha geçen hafta CRC'den aldığım pedallar geldi, kutudan 2 yerine 1 pedal çıktı. Söyledim hemen diğer tekini yolluyoruz dediler ama 10 gün beklersem şanslıyım. Bike24'ten gelen 350 Euro'luk siparişim kargoda kayboldu. Haklı çıkıp parayı geri alana kadar 2 ay geçti. Arada da bana dünya kadar yurtdışı telefon faturası girdi çünkü maillere 3 günden önce dönmüyorlar.
Hatta frenlerde sizin yaşadığınıza çok benzer bir sorun CRC'den aldığım Hayes frenlerde başıma geldi. Ürün kutusuzdu (çoğu CRC ve Merlin ürününde olduğu gibi yani), kargoda gelirken DOT yağı akmıştı ve bu sebeple de fren kolları ve kaliperin boyasının yarısı dökülmüştü. Belki bilmeyenler vardır, DOT 4 ve 5.1 yağın doğal etkisi budur. Boyayı çözer ve dökülmesine sebep olur. Ayrıca her fren kapalı kutuda bile fazla beklerse bir süre sonra içerisindeki contalar özelliğini yitirir ve sızıntı yapabilir. Yani ürün kullanılmış mı değil mi bilemem, bunun tartışmasına da giremem ama üzerindeki yağ ve lekeler kesinlikle kullanılmış olduğu anlamına gelmez.
Her neyse, anlayan anlamıştır. Bu tip hatalar her yerde olur. Ben şahsen yurtdışı alışverişlerimde bu şekilde sorunlar yaşamış olmama rağmen hala sipariş veriyorum. Neden? Çünkü Türkiye'de ürünlerin çoğu yok ve mecburuz. Ayrıca biliyorum ki en azından CRC gibi firmalar bir sorun olduğunda olayı kesinlikler çözerler. Peki biz ne yapıyoruz; önce diyoruz ki bu ürünlerin çoğu Türkiye'de yok, ondan sonra da bu ürünleri Türkiye'ye getirmeye çalışan başlıca firmalardan birini havadan sudan sebeplerle gömüyoruz.
Bir de ekonomist arkadaşlar gelmiş ki sormayın. Bir işin aslını bilmeden yorum yapınca sadece komik oluyor, o da anlayana. Örnek verdiğiniz ürünlerin çoğu Shimano, hak veriyorum da bu karşılaştırmaya çünkü en yaygın ve talep gören marka. Ama öyle bir algı var ki sanki Erdoğanlar ya da X firma bu malı 4 liraya alıyor, yurtdışında 5 lira iken tutup 8-9'a satıyor. Arkadaşlar bir düşünün durum böyle olsa, Erdoğanlar değil de atıyorum X bisiklet: ben 4'e alıyorum 6'ya vereyim benden alırlar, hem kar ederim hem de Y bisikletten daha ucuza çok satarım demez mi? Diyemez... Neden mi? Açın Shimano'ya sorun ya da TR distribütörüne size anlatsın. Ben kısaca olayın özetini vereyim. Sizin yurtdışından indirim zamanı 6 liraya aldığınız ürün Türkiye'de X bisikletçisine distribütör tarafından çoğu zaman 6-7 lira arasından veriliyor. Adamlar zarar edip size satış yapacak değil. Ayrıca kimse de sizi zorlamıyor, fiyat işinize gelirse alın destek olun, gelmezse de yurtdışından alın.
Bir de arz, talep, sürüm konusu var. Bakın arkadaşlar fiyat karşılaştırması yaptığınız firmalar Merlin, BD vs. Şu an rakamları tamamen sallıyorum ama diyelim ki bu firmalar Shimano X grupset satıyor. Bu firmaların da satış miktarı farzedelim yılda 100.000 adet. Aynı ürünün Türkiye'deki satış miktarı 500. Alıp stoklayıp fiyat indireyim sürümden kazanayım mantığıyla satabileceği en fazla miktar da 1.000 hadi bilemedin 1.500 adet. Yurtdışındaki firma 100 bin adet alıyorken, bizim bisikletçiler ben bu sene 500 değil de 1.000 adet alayım deyince Shimano ya da distribütör onlara aynı fiyattan mı verecek sanıyorsunuz. Açın bakın o kopyala yapıştır yaptığınız siteler bu durum için ne yazıyor. Kaldı ki ben reel durumu bir üst paragrafta en basit haliyle anlattım.
Ayrıca "pazarda" sürümden kazanan insan malı 3 liraya alıp 10 TL yazar, elinde kalacağını anlayınca da 4-5 liraya çekip indirim yaptım sürümden kazanıyorum der. Yani %200 yerine %40 kar eder (kaynak: 7-8 yaşında çocukken her Perşembe pazarda iplik-çorap satan ben). Bisiklet sektöründe ise esnaf normal şartlar altında bir maldan ortalama %10-20 arası kar ediyorsa öper başına koyar. Yine "pazarda" pazarcı ben sürümden kazanayım diye üründen normalde sattığının 10 katı alıp stoklamaz. Zaten elinde o stok vardır, ya da bir ihtimal çok ucuza bulmuştur o zaman belki alıp stoklar da sürümden kazanırım der. Bisiklet sektöründe durumun neden böyle olmadığı açık değil mi? Neyle neyi karşılaştırıyorsunuz. Yani o bahsi geçen arz, talep, sürüm konuları bahsedildiği gibi ekonominin evrensel kuralı değildir. Her sektörün yapısı farklıdır.
Yani demem o ki böyle bir başlık açmadan ya da altına yorumları "döşemeden" önce bir daha düşünün, bilmediğiniz ya da yadırgadığınız durumlar varsa önce sebebini bir bilene (ya da direk firmalara) sorun ki haksız yere eleştirmiş olmayın. Ayrıca 6 ayda 1 böyle "Erdoğanlar ya da X firma bana böyle yaptı" şeklinde açılan başlıklardan da gına geldi.
@Pabioo
Lütuf değil arkadaşım, öyle diyen olmuş mu bilmiyorum ama elbette bu bir lütuf değil. Firma da zaten hata olduğunu kabul etmiş. Ama hata varsa gereğini yapmak gerekir doğru mu? Gereği de ürünü varsa ve müşteri isterse başkasıyla değiştirmek ya da yoksa bir şekilde müşteriyi zarara sokmadan iade almak. Firma bunu yapmış mı, evet. Hatta bazen müşteri de iyi niyetliyse ufak tefek hediye falan gönderip gönlünü de alıyorlar. Bunun dışında ne yapmalarını bekliyoruz? Freni iade alıp üzerine bir de fazladan para mı yollasın?
Kısacası hata varmış ve kabul edilip düzeltilmiş. Türkiye'de hatasını bırakın düzeltmeyi kabul dahi etmeyen, bütün zararı da size yıkan onlarca firma varken kalkıp da hatasını kabul/telafi edeni bu kadar eleştiriyoruz ya o çok garip. Ayrıca bir arkadaş "sorun buraya yazıldı diye çözüldü" falan demiş ki bilmiyor bile olayın aslını. Sadece AYIP diyorum. Bilmeden hak yiyorsunuz.