Dolar paritesi evrimsel açıklamaya kadar gelmiş
İlginçtir, toplumumuzun çoğunda bu düşünce kalıbı hakimdir. Buna düşünce bile demeyelim; çoğu insan bunu tarif bile edemez ama yetişme tarzı bu güdüleri geliştirmiştir.
Bencilliğin evrimsel zaferi. Ne gerek var ahlak sistemine, eşitliğe, adalete...
Canlının varlığını koruyabilmesi ve soyunu sürdürebilmesi için temel içgüdülere sahip olması ne kadar evrimsel açıdan gerekliyse; doğa şartlarına karşı kendi cinsinden canlılarla işbirliğinin sağladığı olanaklar için sosyal güdülerinin (ahlak ilkeleri) gelişmesi de evrimsel açıdan o kadar gereklidir. Bencilliği yüceltip (kaliteli soyun devamı için en güzel kadını, en güçlü erkeği seçmek vb) ahlakı küçümsemek, olsa olsa, insanın gerçek yaşam gayesini anlayamamış olmasından kaynaklanabilir. Ahlak ilkeleri evrenseldir, zamandan bağımsızdır, 2'yle 2'yi toplamaktan bile basittir. En önemlisi, ahlak ilkeleri, aynı yerçekimi gibi, karşı gelinemez yasalardır. Bununla ilgili ne demek istediğimi merak edenlere Stephen Covey'in Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı'nı ve Doğan Cüceloğlu'nun Savaşçı'sını tavsiye ederim.
Ülkenin çökmesinden daha vahimi, halen gerçekleri algılamaktan uzak bir toplumu da içinde barındırıyor olmasıdır. İyi bir ruh pazarlamacısı olan Osho güzel bir tarif yapmıştır: Der ki, Karl Marx, Das Kapital'i yazarken ilham aldığı ülke Amerika'ydı, Çarlık Rusya'sı değil. Peki devrim neden hiç bir zaman Hindistan'da olamazdı? Öyle ya, dünyanın en zenginiyle en fakiri burun buruna yaşıyor. Sebebi çok basit: yokoluşun sadece bir sınav olduğuna ruhen inanırsanız, yaşadığınız hayatın kılına bile dokunmazsınız; isyan etmeden sabredip görevlerinizi layıkıyla yapmanız yeter.