30 yılı aşkındır gitar, onun haricinde bass ve davul çalan, stüdyo sahibi, çeşitli stüdyo kulaklıklarına ve lambalı amfilere sahip biri olarak fikirlerimi bildireyim.
1. Bisiklet sürerken müzik dinlemeyin. Müzik dinlemeyi, sırf bu hazzı yaşayacağınız bir ana bırakın. Hem daha çok vaktiniz var; müzik dinlemek için de başka şeyler için de. İki işi karıştırmanızı gerektirecek bir zaman sıkışıklığı yok ki, bisikletteyken trafiğe konsantre olmanızı kısıtlayacak hatta tamamen engelleyecek bir şey yapasınız.
2. Gelelim kulaklıklara. Mümküm olduğunca kısa kesmeye çalışacağım. Bisikletten benzetme yaparsak, aero karbondan, çift amartüsörlü çelik Migros/Bim bisikletlerine kadar gruplayayım:
Birinci grup: Referans kulaklıkları ve Hi-Fi kulaklıllar:
Referans kulaklıkları, stüdyolarda ya da müziği en yüksek kalitede dinlemek isteyenler tarafından evlerinde kullanılan kulaklıklar. Asıl amaçları dum-tıs'ı bol ses vermek değil, orijinal kayıta en sadık sesi tekrar üretmek. İyileri çok berraktır ve asıl enstümanın sesine en yakınını üretir. Enstrüman çalan bir kişi bunu duyabilir. Ancak dediğim gibi, ilk kullanmaya başladığınızda nerede bunun bası tizi dersiniz. Hep şu örneği veriyorum: Çayı şekersiz içmeye başlmak gibi. Ancak alıştıktan sonra ve iyi suyla örneğin Champion Ceylon Tea gibi iyi bir çay içince de vay be çay buymuş dersiniz. Cep telefounundan, internetten indirdiğiniz 128kbps mp3 dinliyorsanız, referans kulaklık kullanmanızın pek de bi anlamı yok ( Bisiklet karbon ama sürücü formsuz, aşırı kilolu ve sigara içiyor gibi ). Bir de, rock, caz, klasik müzik, TSM, türkü vs.vs gibi analog enstrümanların ön planda olduğu müzik türlerini dinlerken fark çok daha bariz duyulacaktır.
Hi-Fi kulaklıklar ise genel anlamda son kullancıya ve bitmiş ürüne ( masteringi yapılmış, CD, mp3 ya da WAV gibi dosyalara çevrilmiş parçalar) için. Dediğim gibi eğitimli bir kulağa o baslar tizler dayanılmaz ve iğrenç gelir. Ben şahsen ciddi anlamda tiksiniyorum, o çok sevilen Sony, Sennheiser'ları falan dinlerken. ( Arada bir kaç idare eder modelleri var tabi ). Şekerli, hatta bol şekerli çay gibi. Hem de çeşme suyuyla yapılmış. Çayın markası, kalitesi ne olursa olsun.
Alt gruplar: Yukarıdaki iki grubun da Open Back ( arkası tam açık, genelde kulaklığın dışarı bakan tarafı sineklik gibi petekli olur ), Semi-Open ( arkası kısmen açık, arkada yer yer açıklıklar vardır ) ve Closed back ( arkası tamamen kapalı ) modelleri olabilir.
Kulaklığın tekrar ürettiği ses sadece içindeki o zarın, diyaframın, titreşmesiyle oluşmaz. Zarın etrafındaki hava da titrer ve onu da ne kadar duyarsanız o kadar doğal bir ses reprodüksüyonu ( sesin tekrar üretilmesi ) duymuş olursunuz.
Zarın etrafındaki havayla etkileşimi, isimlerinden de anlaşılacağı gibi Open-Back kulaklıklarda en fazla, 'Semi-Open'larda nispeten biraz daha az, 'Closed-back'ler de ise çok azdır. Buna göre de sesin doğallığı Open'dan Closed'a doğru azalır.
Ancak, fiziksel yapılarından dolayı Open-Back kulaklıkları yolda dinleyemezsiniz çünkü etrafınızdaki herkes ne dinlediğinizi çok net bir şekilde duyar.
Diğer bir alt grup, kulak içi, kulağın üstüne oturan ve kulağı tamamen saran kulaklıklar: Bunlardan da çok kısaca şöyle bahsedeyim. Ses üretiminin altın kurallarından biri de, diyaframın çapı ( kulaklığın içinde titreşen o zarın ) büyüdükçe, üretilen sesin doğallığının artmasıdır. Bu durumda, bir müzik gurusu zaten kulak içi kulaklıkları direk eleyecektir.
Peki, pratikte, reelde ne yapacaz abi ? Cebimizde 1 wattlık lambalı kulaklık amfisi+ mini bir 24/192 ses kartıyla WAV dosyasını, Open back kulaklıkla dinleyerek dolaşacak değiliz herhalde. Ki yapan manyaklar var !
En uygun çözüm, çevremizi rahatsız etmemek için iyi bir Closed back Referans kulaklığı alıp ( bu konuda benim tavsiyem Audio-Technica M50x olacaktır. İlk dinlediğimde, "La bundan önce müzik değil osuruk dinliyormuşum" demiştim, "Ekşi sözlüğe girip yorumlara bakayım" dedim, aynı cümleyi başkası yazmış

) böyle bir kulaklığı da en azından iPod Touch ya da pro-muzik mağazalarından bulabileceğiniz başka oynatıcılarla, orijinal CDden direk çevrilmiş ya da iTunes gibi kaliteli bir kaynaktan edinilmiş en az 256kbps kayıtlar dinlemek olacaktır.
Bütün bunlar, müziği de bisklet kadar ciddiye alanlar için. Yoksa Teknosa, Vatan, Mediamarkt'tan kulaklık seçerken gönlünüzün sesini dinleyin yeter.
Yine ancak, örneğin Urbanears Plattan, Sennheiser'ın bir modeli ( momentum on-ear olacak ), Bose'nin Soundtrue modeli olması lazım ve bulabilirseniz tüm zamanların klasiği Koss Porta-Pro, bu Hi-Fi kulaklıklar içinde, sesleri referans kulaklıkların seslerine yakın olanları. Özellikle Bose ve Koss.
3. Bisiklete binerken müzik dinlemeyin.
Kolay gelsin, müzik de pahalı hobi
