Scudo Sports

İşsizliğin hat safhada olması

Çalıştığım şirkette mavi yaka usta ile eleman arasında günde 12 saat çalışan mühendislerimiz var bizim.
Ben böyle bir mühendis bulamaz bu şirket diyordum ama işsizlikten adamlar işe başladı. Ustadan küfür yiye yiye çalışıyorlar. Ellerinde paspas yer siliyorlar v.b.
 
Scudo
@Anonim bu tablonun kaynağı nedir bilmiyorum ama benim fikrimce baya baya baya baya yumuşatılmış bir şekilde verilmiş oranlar. aktüel işsizlik oranlarının çok daha yüksek olduğunu gözlemliyorum.
 
İşsizliğin had safhada olmasının en büyük sebeplerinden birisi ülkenin her köşesinde mantar gibi biten üniversitelerdir. Malesef. Türkiye'de iş bulmanın imkansız olduğu bir sürü bölüm var, bu bölümlerde okuyan gençler resmen hayatlarının en verimli yıllarını heba ediyorlar. Oysa ki liseden sonra kariyer peşinde koşsalar ya da bir zanaat öğrenseler, mezun olacakları tarihe kadar çoktan kendi işlerini bile kurabilir bir çoğu. Türkiye'de gençler çok yanlış yönlendiriliyor. Aileler "çocuğum okusun" diyor ama herkesin çocuğu okuyunca haklı olarak hiç kimse iş beğenmiyor. Belli bir yaştan sonra da acemilik, çıraklık, ya da iş öğrenmek, bir usta altında çalışmak gençlerin ağırına gidiyor. Oysa ki gitmemeli. Çıraklık kültürü kesinlikle geri gelmeli. Bugün üretim yok diye ağlıyorsak sebebi büyük ölçüde usta/çırak ilişkisinin yok edilmesi. Tabi bütün bunlar "bence".
 
Valla mağdur olan elbette vardır ama iddiacı da çok var işsizlerin arasında. Mahalleden biri haftada 3-4 bin rahat indiriyor iddiadan. Hem de yattığı yerden. Biz o paraya bir ay çalışıyoruz, hem de işten çıkarılma korkusu ile. Sabahın köründe kalkarak. Ctesi günü de çalışarak.
 
İşsizliğin had safhada olmasının en büyük sebeplerinden birisi ülkenin her köşesinde mantar gibi biten üniversitelerdir. Malesef. Türkiye'de iş bulmanın imkansız olduğu bir sürü bölüm var, bu bölümlerde okuyan gençler resmen hayatlarının en verimli yıllarını heba ediyorlar. Oysa ki liseden sonra kariyer peşinde koşsalar ya da bir zanaat öğrenseler, mezun olacakları tarihe kadar çoktan kendi işlerini bile kurabilir bir çoğu. Türkiye'de gençler çok yanlış yönlendiriliyor. Aileler "çocuğum okusun" diyor ama herkesin çocuğu okuyunca haklı olarak hiç kimse iş beğenmiyor. Belli bir yaştan sonra da acemilik, çıraklık, ya da iş öğrenmek, bir usta altında çalışmak gençlerin ağırına gidiyor. Oysa ki gitmemeli. Çıraklık kültürü kesinlikle geri gelmeli. Bugün üretim yok diye ağlıyorsak sebebi büyük ölçüde usta/çırak ilişkisinin yok edilmesi. Tabi bütün bunlar "bence".
Gençlerde bir çeşit "Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa" psikolojisi oluşuyor; ancak ortalıkta "sağılacak inek" bile yok. Yani üretim yok, sanayi yok, teknoloji yok, ilim yok, fen yok, iş yok.:kötü:
 
Son düzenleme:
Bazı insanlar
Valla mağdur olan elbette vardır ama iddiacı da çok var işsizlerin arasında. Mahalleden biri haftada 3-4 bin rahat indiriyor iddiadan. Hem de yattığı yerden. Biz o paraya bir ay çalışıyoruz, hem de işten çıkarılma korkusu ile. Sabahın köründe kalkarak. Ctesi günü de çalışarak.
Kendime saygımı yitirmiş halde kahvehane köşelerinde ayda kazanacağım 4-5 bin orada kalsın. Ülkenin böyle kötü örneklerden ziyade entelektüel nüfus oranının artmasına ihtiyacı var. Düşünsel devrimi gerçekleşmeden kalkınan ülkeler petrol zengini körfez ülke seviyesini geçemiyor malesef. Altımızdaki arabaların modelini, evlerimizin odalarını yükselttikçe geliştiğimizi sandık. 2000 li yıllara ülkeye giren dövizi betona ve ithal arabalara gömüp bu hallere getirdik kendimizi. Sonuçsa ağır vergilerle idame ettirirlen savaş ekonomisi.
 
Su altı kaynakçısıyım 2 yıldır işsizim şuan bir bankada geçici süreliğine çalışıyorum. Kardeşim Fen bilgisi öğretmeni özel okulda asgari ücretle çalışıyor
 
Su altı kaynakçısıyım 2 yıldır işsizim şuan bir bankada geçici süreliğine çalışıyorum. Kardeşim Fen bilgisi öğretmeni özel okulda asgari ücretle çalışıyor
Bir su altı kaynakçısının işsiz kalmasına inanamıyorum. Dünyada en çok aranan mesleklerden birisi. Yurt dışında neden şansınızı denemiyorsunuz? Eminim bir çok batı ülkesinin "vasıflı göçmen" statüsünden faydalanabilirsiniz elinizdeki sertifika ile. Türkiye şart değildir illa ki. Yazın tatile gelir krallar gibi yaşarsınız. Ha dil konusu sıkıntıysa bir kursa yazılın.
 
@Anonim bu tablonun kaynağı nedir bilmiyorum ama benim fikrimce baya baya baya baya yumuşatılmış bir şekilde verilmiş oranlar. aktüel işsizlik oranlarının çok daha yüksek olduğunu gözlemliyorum.

İşsizlik oranları hesaplanırken aktif bir şekilde iş arayan, İşkura kayıtlı olan vs vs kişilerin oranları hesaplamaya dahil ediliyor. İşsizlik oranında sayı olabilmek için sigortalı çalışıp işsiz kalmış olmak da gerekiyor. Sigortasız çalışan birinin işsiz kaldığından da devletin haberi olmuyor. Sayılara göre ülkemizin çalışma yaşındaki nüfusu 61 milyon kadar. Çalışan sayısı 21 milyon. 40 milyon kişi işsiz. Bunun ne kadarı evhanımıdır ne kadarı asla çalışmak istemeyen hazır yiyicidir bilemem ama gerçek rakamlar çok daha uçuk muhtemelen.
 
  • Beğen
Tepkiler: HakanAydn
Birde sayıları sürekli artan üniversiteler ve üniversite öğrencileri aslında işsiz olan kesimin öğrenci adı altında sınıflama dışında tutulmasını sağlıyor. Bu şekilde yıllara göre işsizlik istatistiklerinin tutarlı olmasını beklemek mümkün değil. Eskiden üniversite kazanamamış şahıslar ya bir işe giriyor ya da işsiz olarak sınıflandırılıyordu şimdi ise hepsi öğrenci :kötü::kötü:
 
size hoşunuza gitmeyecek kendi deneyimlerimden bahsedeyim. 1977- 1986 yılları arası Muğla merkezde yaşadım. sokağımızda 3 (yazıyla üç) adet araba vardı. bu arabalar haftada bir yerinden kıpırdardı. eğer bana bugünkü kadar otomobil olacak 25 yıl sonra deseler anlamsızca sınavlara girip ilgimi çekmeyen dersleri çalışıp lüzumsuz strese girmez, oto tamircisi olurdum. ancak o zaman ki geleceği görememe sebebiyle bu satırları yazıyorum. hadi el becerileriniz yetersiz, kafanız da zehir gibi. liseden sonra okumaz bilgisayar kodlama, veri güvenliği, matematik gibi alanlara yönelirdim. yetenekleri olanlar içinse 25 yaşına kadar en az 5 yabancı dili çevirecek kadar öğrenmek mümkün.

eğitim sistemi ne yazık ki, kapitalist cehenneme odun yetiştiriyor. bunu, cehennemden yazıyorum. üniversite sayısı neden çok? iş yok ve olan işler eğitim gerektirmese bile, işe alımda bir üniversite diploması soruluyor. haliyle insanlar bir diplomam olsun diye kazınıyor. bunu iş piyasasına getirisi de, tam zamanlı işlere olan talebi, okul sebebiyle en az 4 yıl ötelemek.

almanca kursu hocam vardı 1994 yılında ankarada. anne alman baba türk. kendisi almanyada motosiklet teknisyenliği okumuş. kazalı motorları alıp tamir edip satıyordu. bir mesleği vardı, motor tamircisi olarak. şimdi gençler masa başı iş istiyor. girdap. kısır döngü. işini düzgün yapan, verdiği saatte gelip, taahhüt ettiği saatte bitiren bir fayans ustası, ortalama bir üniversite mezunundan daha çok kazanır.
 
Okul okumak diploma sahibi olmak guzel bir sey. Ancak herkes okuyacak diploma sahibi olacak diye bir sey yok!
Onemli olan okumaya ve arastirmaya egilimli olmak. Ne yaparsaniz yapin ogrenerek, arastirarak, bilerek, en onemlisi severek yapin.
70-80 arasında dogan, 80'li yıllar cocuguyum ben. Bizim ailelerimiz ''biz gormedik, okuyamadik, cocuklar gorsun'' mantigi ile okuttu bizi. 90'lar ve 2000 yıllarinin cocuklari, aslinda bizlerin cocuklari daha cok nemalandi bu kıyımdan. Boylece tembel ama diplomali, bakkala bile gitmeye usenen, elinde interneti ile aksama kadar oturmak isteyen bir nesil geziyor ortalıkta.
Meslek liseleri lazim bize, ara elemanlar, işçiler lazim ama kalifiye, disiplinli isciler.
Elbette iyi bir sosyal guvenlik ve maas duzenlemeleri, vergiyi calisana daha cok yuklerken, işverene af olarak peskes cekmeyen bir vergi sistemide lazim.
Oysa ki TV lerde surekli uckagida kacan, okumasada ucuz siyah takım elbise ile eli sopali, hatta silahli işbitiriciler olmalari telkin ediliyor genclere dizilerde.
Haliyle kimse calismak istemiyor. İşe yaramaz bolumleri, kalitesiz bir egitim sisteminde bitirmis guruhlar yetisiyor devamli.
Simdiki aklim olsa emin olun annemin ''oku cocugum'' israrlari ile universite egitimi yerine ilgilendigim kurslara gider serbest meslek zanaatkar vb. olurdum.
Bugun işini duzgun yapan, fiyat konusunda sacmalamayan, verdigi gunde isini teslim eden bir marangoz, tesisatci, elektrikc, fayansci vb. pek cok universite mezunundan hatta banka mudurunden daha fazla kazaniyor.
Kolay kazaniyorlar demiyorum! Sogukta, sicakta, tozun topragin, boya kokusunun icinde, bazen kanalizasyonda cile cekiyorlar. Fizigini ve beynini ortaya koyarak isini dogru yapanlar gercekten kazaniyorlar.
Elbette herkes eline telefonu, onune bilgisayarı alip 9'dan 5'e calismayi cazip bulacaktır. Fakat bu işlerde maalesef para kalmadi. Bu tarz konumlara istihdam edilecek yiginla insan var.
Ama zanaatkar ve usta ararsanız mumla arıyorsunuz. Hal boyle olunca bu tip emekcilerin degeri yukseliyor.
Kısacasi kotu bir egitimle universite diplomasi yerine kalifiye bir usta veya zanaatkar olmak tercih edilmenizi saglayacaktir.
Koylerde bile sabah 6'da kalkip hayvan pesine dusecegime, sicak soguk mevsime gore tarlada calisacagima sehre tasinirim mantigi ile goc artti. Ne oldu? Bir suru sehir icin kalifiye olmayan issiz insan yigini olustu.
Elbette bunda tarim ve hayvancilik politikalarimizin hatalari yadsınamaz. Ciftciye cabalari karsiliginda sadece hayatta kalma ve karnini doyurmanin otesinde bir getirisi olmayinca ciftci ailelerinin cocuklarida medyada izledikleri hayatlari bulacagi yanilsamasi ile sehirlere yoneldi.
Tuketmenin uretmekten daha kolay oldugu bir sisteme itildik. Ama uretmeden ne kadar tuketilecegi nerede tıkanip bu hallere dusecegimiz hep saklandı. Sonuc ortada işte.

Kısacasi cok parametreli bir sorun ve cozum yumagi ile karsi karsiya kaldik...
 
Gençlerde bir çeşit "Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa" psikolojisi oluşuyor; ancak ortalıkta "sağılacak inek" bile yok. Yani üretim yok, sanayi yok, teknoloji yok, ilim yok, fen yok, iş yok.:kötü:
Siz de haklısınız tabi de bu konulara girmek için illa ki politikaya da girmek lazım. Anladığım kadarı ile forum yönetimi baya bi hassas. Forumdan atılmak istemiyorum, kusura bakmayın. Zaten buraya yazınca hiç bişey düzelmeyecek. Boşverin. Ben sadece gençlerin kendi hayatlarına yön verebilecekleri kısmına değindim. Devlet politikalarına malesef müdahale etme şansımız yok. Hiç bi zaman da olmadı aslılnda. Yani ancak eleştirebiliriz, bir de gidip oy kullanabiliriz. Siyasete atılmak da bir yöntem tabi.
 
Bir su altı kaynakçısının işsiz kalmasına inanamıyorum. Dünyada en çok aranan mesleklerden birisi. Yurt dışında neden şansınızı denemiyorsunuz? Eminim bir çok batı ülkesinin "vasıflı göçmen" statüsünden faydalanabilirsiniz elinizdeki sertifika ile. Türkiye şart değildir illa ki. Yazın tatile gelir krallar gibi yaşarsınız. Ha dil konusu sıkıntıysa bir kursa yazılın.
Çok denedim Afganistan 🇦🇫 Hindistan 🇮🇳 İspanya 🇪🇸 Norveç 🇳🇴 Almanya 🇩🇪 Yunanistan 🇬🇷 Bulgaristan gibi ülkelere gittim. İspanya da bilişim suçlarından sınır dışı edildiğim için şuan gezmeye dahi çıkmış olsam hala geçmişte yaşadığım bir takım olaylar karşıma engel olarak çıkıyor.
Tükiye de iş bulsam iş riskli hiç bir güvencen yok verilen miktar az geliyor ...
 
Son düzenleme:
Valla bu rızık konusu baya sıkıntıya bindi.İstanbula göç etmek geliyor içimden ama onunda durmu ortada.Belki diyorsunuzdur içinizden kendi yerinde bir iş becermemişsin istanbulda ne işin var diye.Haklısınız.Ne olacak nasıl olacak bilmiyorum.Nüfus yoğun para yok.Harama da elimiz varmıyornasıl yapacaz bilmiyorum.Birde bizim millette düşmüşe vurmayı seven de var.Fırsatı kullanıp 12 saat işçi çalıştırıyor....Zaten o fanteziyi bilirsiniz anlatmaya gerek yok...Acaba buraları inceleyen birileri varmıdır....İyi akşamlar
 
Pamuk imparatorluğu diye bir kitap var. Bakir bir amerika kıtası. Sonsuz tarım toprakları. Olmayan iş gücü. Sadece hint kumaşına kendi halkını köle tacirlerine satan afrikalılar. Pamuk ve şekerkamışı tarlalarında çalışan bir afrikalı köle o kadar kıymetli ki. Afrikalı köle satıcısı illa hint dokuması istiyor. Yoksa satmıyor köleyi. Para geçmiyor. Hintliler aç gözlü avrupalılara, bizim de bir özel hayatımız var sadece size kumaş dokumayız diyorlar.

Amerikadaki köleler bir ara el üstünde tutulmuş. Çünkü arkası yok. Çok pahalı. Bir ara düzenli sağlıklı yemekler, insanca barakalarda kalıp düzenli sağlık kontrolünden geçmişler.

Şu an vasıfsız diye tabir edilen birine, yine asgari ücret olarak belirlenen bir miktar kağıt parçası veriliyor. Bunla deniyor, karnını doyur, kıranı öde, sağlıklı ol. Olmaz ise sırada bekleyen milyonlardan biri sırada. Onu alırım işe. Vasıf nedir asgari neye göre tartışılır.

Demoklesin kılıcı gibi işsizlik şu an işi olan herkesin kafasının üzerinde sallanıyor.
 
@Mehmet Metin Levent karl mark issizler icin yedek işgücü diyor sanırım.
Bir de bir amerikali komedyen vardı. O da evsizler ve en alt sınıfın varlık sebebinin orta sınıfı korkutmak içindir der.
Tam o kısmı bulamadım ama bu seriden devam edince çıkacaktır.

Buldum: Sinif Tanimlamasi .Üst sınıf parayı alır , vergi ödemez. Orta sınıf çalışır ve vergi öder. Fakirler ise orta sınıfı korkutmak içindir.

 
Son düzenleme:
@Mehmet Metin Levent karl mark issizler icin yedek işgücü diyor sanırım.
Bir de bir amerikali komedyen vardı. O da evsizler ve en alt sınıfın varlık sebebinin orta sınıfı korkutmak içindir der.
Tam o kısmı bulamadım ama bu seriden devam edince çıkacaktır.

Buldum: Sinif Tanimlamasi .Üst sınıf parayı alır , vergi ödemez. Orta sınıf çalışır ve vergi öder. Fakirler ise orta sınıfı korkutmak içindir.

Allah 'ın izniyle orta sınıf ortadan kalktığında, süper zenginler ve hiper fakirler olacak.
 
Geri