Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Kamp Günlükleri

Scudo
Kampı herkesin hemen görebileceği bir yere atmamak gereklidir. Biraz gözlerden uzak ,görünesi zor olan alanlara atmak kendi güvenliğimiz gereğidir . Tek başımıza kamp atıyor isek bu kesinlikle fazla görünür olmamak şarttır. Patikalara ( hayvanlar ve insanlar kullanır ) , suya yakın yerlere ( en az 150 m uzakta olmalı hayvanlar su içmeye gelirler ) , dere yataklarına ( taşkın ) , zirvelere ( aşırı rüzgar ve fark edilme ) , kuru veya tek ağaç altına ( yıldırım ağaç devrilmesi ve yangın ) , kaya bloklarının altına (daş düşe bülü ) , eğimli arazilere ( heyelan tehlikesi ) bu saydığım yerlere kamp atmak tehlikelidir. Güneşi ve gölgeyi iyi ayarlayın donmakta ve pişmekte elinizdedir. Ormanın tam içine kamp atmayın hafif ağaçların seyrek olduğu yerleri seçin , lakin buradan ne kadar yazarsak yazalım hepsi teoridedir. Pratik arazide yapılır ve arazinin bize verdiklerinden yararlanabiliriz . En az zarar görebilecek maksimum güvenliğimizi sağlayacak şekilde tedbirlerimizi almalıyız. Biraz askeri literatür olacak ancak şöyle sıralayabiliriz . 1- Gizlenme 2- Örtü 3- Kritik arazi arızaları 4- Engeller 5- Yaklaşma istikametleri gibi . Herkese kazasız belasız güzel kamplar dilerim. ( Çok daha fazla bu konu hakkında yazılabilir fakat gerek yoktur ) 😀
Çöp disiplinini ve ışık/ses disiplinini unutmuşsunuz. Sigara izmaritinin bolca olduğu , her türlü içecek şişesinin olduğu , daha önce ateş yakılmış olan her yerden uzak durmakta fayda var.
@ModernOblomov merhaba. Hafızam beni yanıltmıyorsa daha önce bir konuda paylaşılmıştı fakat fikir vermesi açısından yinelemekte sakınca görmüyorum.
(link)
 
Konu yine tek başına kamp a gelmiş ki daha önce de farklı başlıklarda bahsetmiştim. Uzun yıllardır doğada faaliyetler yaparım ve bunların çoğu tek başıma olur. Aradan geçen 25 yıl bana en çok şunu öğretti; insandan uzaklaştıkça tehlike azalıyor.
Bu, gerçekten hoş bir çıkarım değil ama maalesef doğru. İki üç serserinin size yaşayacaklarını inanın bir orman dolusu yabani hayvan yaşatamaz.
Kıssadan hisse; insandan uzak, doğaya yakın durunuz.
 
@Ronin45 bu güzel yazı dizisinden beni haberdar ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Okudum, notlar aldım, tecrübe en güzel öğretmen. 4 sene boyunca tek başıma kamp yapan bir kadın olarak benim gibi olan diğer kadınlarla endişelerimizin ne kadar benzer olduğunu gördüm yazılarda. Şu ana kadar doğada hayvanlarla ilgili hiçbir sorun yaşamadım ama insanların maalesef çok zor durumda bıraktıları oldu. (Özellikle alkol alanların) Bu sebeple ben de göz önünden uzak olmaya çalışıyorum artık. Lakin nereye gidersem gideyim lanet olası alkol şişelerini her yerde görüyorum.

Kimsenin korkmadan, endişelenmeden doğada vakit geçirebileceği güzel bir geleceğe ulaşabilmek ümidiyle...
 
Güzel başlık buldum, kamp eğlenceli, bisikletle olanını Gökova Bisiklet turunda denemiştik eşimle çok memnun kalmıştık.
Ben ekipmanlarımı yeniledim diyebilirim en azından çekim için olanları ve bazı uyku amaçlı olan tulumları.
Kamp malzemelerini de biraz daha hafiflettim özellikle yatak çok hafif ve pratik oldu, bu hafta içinde ilk testi yaptık, memnun kaldık herşeyden.
Uzun bir aradan sonra ilk kampı yapabildik, bundan sonra geleceklere bisikleti entegre etmeyi planlıyorum. :)
Hafif tek kişilik bir çadır arıyorum şu sıralar, onun dışında herşey hazır gibi.

Keyifli seyirler!

 
Çöp disiplinini ve ışık/ses disiplinini unutmuşsunuz. Sigara izmaritinin bolca olduğu , her türlü içecek şişesinin olduğu , daha önce ateş yakılmış olan her yerden uzak durmakta fayda var.
@ModernOblomov merhaba. Hafızam beni yanıltmıyorsa daha önce bir konuda paylaşılmıştı fakat fikir vermesi açısından yinelemekte sakınca görmüyorum.
(link)
Esprili girmişsiniz ancak sadece askeri literatürde değil kamp alanlarında da çöp , ışık ve ses disiplinine uymamız lazım . Açalım konuyu çöp : kampta atılan çöpler bilindiği gibi çevreyi kirletir , kamp alanında bulunan çöpler hayvanları koku yolu ile çeker buda güvenliğimizi yakından ilgilendirir . Işık : Kamp alanında ki ışık sadece bizi ve bulunduğumuz kamp alanını 15-20 m aydınlatmalıdır. Gece zifiri karanlıkta görülen ışık merak uyandırır , hayvanlar ve insanların dikkatini fazlası ile çeker bir mum ışığı bile 2.5 -3 km rahatlıkla görülebilir , buda güvenliğimizle ilgilidir . Ses : Sesin hızı ışık hızı kadar olmasa da hızlı yayılır kamp alanları gibi sessiz ıssız ve engelleyecek bina ,duvar vb olmadığı için yayılımı daha fazla olur , tahminden daha uzaklıklardan duyulabilir . Ses hızı yaklaşık 350 m / s dir . Buda diğer maddeler gibi güvenliğimizle yakından ilgilidir . Genele söylemem gerekirse son cümlem , önerilerimi salın gitsin kişi kendi güvenliğinden en başta kendisi sorumludur .
 
Son düzenleme:
Pandemide kapalı olan mekanlar sebebiyle. Bizim cevval alemcilerimiz tam bir "doğa tutkunu" oldu malesef ( hafta sonu yasakları dahil) olmadik yerlerde karşımiza çıkabiliyorlar. Bu sebeple artik vahşı kamp yapmak çok zor. Birde milli sporumuz olan icip icip sağa sola ateş etme ve ardindan erikdaliyla aracta inerek acayip figurler eşliğinde kızılderili nağraları atmalarini söylemeye gerek var mı?
Yerleşim yerlerine civarina birakilmiş köpekler gunduz goremeseniz bile gece muhakkak halinizi hatirinizi sormaya geliyor.
Yok arkadaş ben dogada dingin bir gece gecirecegim diyorsaniz.
Yukarida belirtilen komando taktiklerine bir iki ekleme yapayim.
1.Cadirinizin yaklaşma istikametlerine misina ile tökez teli yapabilirsiniz. Yerden yuksekligi bir ķöpek boyutunda olsun.
2. Yoldan ve sağdan soldan gelebilcek serseri kursunlara karşi tedbirli olun gerekirse çadirin etrafina iki karış yuksekliginde taş veya sütre koyun.
3. Çadirin icinde el feneri bicak ve biber gaziniz kolay ulaşabilceginiz bir yerde olsun.
4.Yatmadan once guvendiginiz birine veya jandarmaya konumuzu söyleyin.
5. Yaşlı ağaçların dallarinin durup dururken yikilmak gibi adetleri oldugunu unutmayin.
6. Dere kenarlari cok romantik gorunsede gece kafa ütuler ve aniden taşabilir.(baraj kapağı açilması yada yağış sebebi ile)

Yok aga ben bunlar ile uğrasamam yarin birsurü yol gidecegim zaten yorgunum diyorsan. Cami bahcesinin görunmeyen tarafina çadirini kur yat en kotü ihtimal yatsi namazini kilmaya gelen amcalar ile biraz sohbet edersin.😄👋
IMG-20210208-WA0000.jpg
 
Son düzenleme:
@Atasoy Sanki güneydoğu tecrübesi gördüm yazınızda 😎 Tökez teli ayak bileği hizasında daha iyi olur ne kadar yükselirse misina görülme riski artar . Birde aydınlatma v.s ile tuzaklanırsa tökez teli tadından yenmez .🤣🤣🤣002 (1).jpg
 
Screenshot_2021-07-01-22-24-10-79_affade91b559f96039602d19bf8a02d9.jpg
Tekirdağ'dan başlayıp Karaburun'da bitirmeyi planladığım tura başlamış bulunmaktayım. Toplamda on günlük bir zaman düşünüyorum. Rotayı oluştururken Keşan-Gelibolu-Çanakkale şeklinde çizmiştim. Sonra sürekli gördüğüm yerler olması ve anayolların hiç de zevkli geçmeyeceğini göz önüne alarak ufak bir değişiklik yaptım. Roro ile Tekirdağ'dan Erdek'e geçtim. (Bu Roro firması için ayrı bir yazı yazılır ama şimdilik kalsın; mecbur kalınmadıkça asla kullanılmasını tavsiye etmiyorum.)

Yola çıkmadan önce ailemle ufak bir tartışma yaşadım. Daha doğrusu fikir ayrılığı diyelim. Yola tek başıma çıkmam ve konaklamalarımın da çadırda olması sebebiyle tedirginlik yaşadılar. Son güne kadar umutları vardı çıkmayacağım konusunda. Ama çok kararlıydım, bazı şeyler hayatta bir kere yapılır dedim ve gözümü kararttım. (Muhtemelen benimki ilk ve son olur.) :) Gerçekten yorucu, birçok zorlukla karşılaşıyor insan ama ben yolda olmayı, yolda hissetmeyi seviyorum. Hayatı 90 m² eve tıkılıp yaşamak istemiyorum. Mabel Matiz'in "Yol benim yüreğim." derkenki hislerini paylaşıyorum.

Erdek'te iki gün kaldıktan sonra sabah çıkacağım Edincik yokuşuna hazırlık için sıkı bir kahvaltı edip yola çıktım:
IMG20210710073701.jpg

Sıcağa kalmamak için ne kadar erken çıkmayı planlanlasam da 08.30'u buldu. Komoot'a göre yüzde on eğimle 190 metreye varan bir yokuş... Başlamadan önce artık gözümü nasıl korkuttuysam içim içimi yiyor. :) Yokuş öncesi deniz seviyesinden son bir hatıra fotoğrafı:
IMG20210710082541.jpg

Bölgeyi bilenler aşinadır, gözünüzün gördüğü her yerde zeytin ağaçları var. Onların gölgesinde üç-dört kez kısa dinlenmelerle yokuşu bitirdim:
IMG20210710084556.jpg

Ve tabii buz gibi akan çeşmelerini de unutmamak lazım:
IMG20210710085752.jpg

Edincik'e geldiğimde kalbim deli gibi atıyordu. Köyün misafirperver amcalarından gelen çay davetine hayır diyemeyip oturdum yanlarına. "Nereden gelip nereye gidiyorsun?"lar, mesleğim, cesaretim, azmim ve daha pek çok konudan sonra ayrılma vakti... O gün hedefim Biga'ya varmaktı. Haritaya göre Edincik ile kıyaslanamayacak ufak bir yokuş daha vardı ama köylüler yol dümdüz, ak git, dediler. Arabayla gidince bana da düz geliyor o ayrı. :) Bu arada gözümü korkuttuğum kadar da yokmuş, yükle bile yavaş yavaş çıkabildim işte. Tabii ara ara bisiklet elde yürüdüm.

Anayolda yarım saat ilerledikten sonra çevirme yapan trafik polisine denk geldim. El işaretinin arkadan gelen araçlara olduğunu sanıyorken meğer banaymış. Kısa birkaç sorudan sonra anketimiz var, katılır mısınız dediler. Seve seve, dedim. Soru şu: KGM'den beklentileriniz? Bisiklet yolu dedim. Emin misiniz dedi, anayol çok güzel değil mi zaten? Takip ettiğim yurt dışı bisiklet kanallarının çoğunda motorlu taşıt yolundan ayrı, sadece bisiklet sürücülerinin kullanması için yapılan yolları gösterdim. Onlara mantıklı geldiğine emin değilim ama en azından not aldılar. :) Saygısız sürücüler ve insanların emniyet şeridinde kırdığı şişeler sebebiyle anayolda bisiklet sürmenin zorlukları üzerine biraz konuştuk. Sonra iyi dileklerle yola yine devam...

İhtiyaç molası için durduğum camide yüzümü görünce azıcık korkmadım değil. Evden çıkarken güneş kremini unutmam sebebiyle özellikle göz altlarım fena güneş lekesi olmuş. İlk yerleşim yerinde ilk işim yüksek koruyuculu bir güneş kremi almak olacak. Lekeler için bir şey yapılabilir mi, artık eve dönünce bakacağım. Güneş demişken sürüşü en geç öğlen 12 gibi bırakıp akşam üzeri 4'e kadar gölgede matı serip dinleniyorum. İyi de bir rüzgar esiyor; bisiklet sürerken rüzgârı genelde sevmeyiz ya, ben iyi ki esiyor dedim. Onun serinliği de olmasa yol hiç çekilir gibi değil. Kilometre saatim şu an 37.5° gösteriyor sıcaklığı.

Biraz su durumundan bahsedeyim, rotam anayollar olduğu için sık sık köy ve yakıt istasyonlarından geçiyorum. Sabah çıkarken 1.5 litre su almıştım, hâlâ bitmedi. Evet, biraz az tüketmişim; daha dikkatli olmalı bu konuda çünkü aşırı su kaybediyoruz. Bittikçe tekrar alıyorum, 3-5 litre ağırlık yapmıyorum yani.

Bugünlük son olarak anayolda sürmenin benim için en büyük eksisinden bahsedeyim. İşlek bir yol olduğundan yanımdan vızır vızır araç geçiyor. Şu ana kadar sürücülerden yana olumsuz bir durum yaşamadım, şu yerli yersiz çaldıkları kornalar hariç. Araç kullanırken ben de bisiklet sürücüsüne rastladığımda bu tarz kornalar yapıyordum ama ne kadar can sıkıcı olduğunu bugün daha iyi anladım. Zaten trafik yoğunluğu ve araç gürültüsünden her gün başım çatlıyor, bir de bu kornalar eklenince çekilmez oluyor ağrı. (Migreni olan insanlar sanırım beni daha iyi anlayacaktır.) Rotayı keşke köy yollarından takip etsem diyorum ama o tarafta da işin eğim rengi değişiyor; gözüm kesmiyor. Hülasa anayolda sürmek aşırı sıkıcı. Doğadan uzak, egzoz dumanları içinde başınızda ağrıyla ilerlemek... Konakladığım yerde bu durumu tekrar gözden geçireceğim. Tecrübeli olan arkadaşlar fikir verebilse ne güzel olurdu.
 
@ModernOblomov yolunuz bahtınızı açık olsun. Köy yolları; Mucur olur, eğimi fazla olur, kestirme olmaz ama motor gurultusu yerine kuş cıviltisi, egsoz kokusu yerine çam kokusu, bisey satan tüccarlar yerine ikram eden köylüler olur. Yani kısacası ömrünuze ömur katar.
 
@ModernOblomov hayırlı yolculukların olsun. Yokuşları hiç dert etme. Yokuş çıkmak hem güvenli hemde sağlığa faydalıdır. İnişlerde dikkatli ol ve aşırı hızdan kaçın. Kamp atmak için uygun zaman ve rahat bir ortam bulamazsan misafirhaneleri ve öğretmen evlerini kullanmakta kararsız kalma. Kafanı boşalt , rahatla ve turunun keyfini çıkart. 😍 :harika:
 
@ModernOblomov aslında , siz bir tur yazısı kaleme alsanız daha hoş olur. Bu başlık altında genelde kampla alakalı deneyimler paylaşılıyor. Hem tur ile ilgili izlenimlerinizi ve kazandığınız tecrübeleri bize derli toplu aktarmış olursunuz. Bizde rahat takip ederiz. Benimkisi bir öneri. Bu başlık altında devam edecek olsanız dahi ilgiyle takip edeceğim. Başlık genel olunca ayrıntıları kaçırma ihtimalimiz oluyor. :harika:
 
@ModernOblomov aslında , siz bir tur yazısı kaleme alsanız daha hoş olur. Bu başlık altında genelde kampla alakalı deneyimler paylaşılıyor.
"Bu başlığı, kamp tecrübelerimi derli toplu bir şekilde paylaşmayı düşünerek açtım." diyerek konuyu ben açmıştım aslında. Şimdiki turda da kamplı ilerlediğim için buradan devam etmek istedim abi. Gereksiz kalabalık olmasın şimdi. Hem biri çıkıp kampla bisikletforum'un n'alakası var demesin. :koptum:
 
Geri