Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Kaz Dağları bisikletlileri bekliyor!

Scudo
Dereler, koylar, göller satılıp savıldıktan sonra, son kalan yer dağlar ve ormanlardı. Alan belli satan belli. Satan... Ne kötü bir kelime.
 
....
Bitten, açlıktan, sıtmadan betersiniz.
Yüz Türkiye olsa, elinizden de gelse
yüzünü de zincire vurur, yüz kere satarsınız.
Milletimin en talihsiz gecesi
ana rahmine düştüğünüz gecedir”. demiş şair.
 
Hayatında gerçek bir "nefes" almamış kişi, bilemez kaz dağlarının kıymetini.
Ben gelecekten çok umutsuzum artık. Türk halkı olarak aç gözlü bir adam ve çevresindeki 3-5 paraziti doyuramadık gitti.
 
Gerçekten.. Sanki kodlarımızı değiştirmişler gibi bir halimiz var..
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
(link)

bu dediğiniz şeyleri bu yazı güzel anlatıyor..
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
düşman olsa yapmaz bunu cennet vatana :mad: kim yönlendiriyor bunları,kimlerden emir alıp bu acımasızlığı yapıyolar veya kimden intikam alıyorlar bilmiyorum ama,10 15 sene sonrasını düşünemez oldum umutsuzum.otluk koyunda saray yaptırmak uğruna yol emniyeti için 12bin evet yanlış okumadınız ON İKİ BİN çam ağacını katleden zihniyetten her kötülüğü beklerim.ALLAH tez vakitte kurtulmayı nasip etsin yoksa gelecek nesillere bina taş topraktan başka birşey kalmayacak.
 
Hocam o zaman Yıldırım Koç un yazılarını da okumuşsunuzdur. Bizim millet yüzyıllardır sütten ağzı yandığı için yoğurdu üfleyerek yer. Kendi menfaati için bile olsa başkasını aracı yapar, ateşi el ile tutmaz, etrafını kollar, kısa dönem menfaatine odaklanır,yarına nasip der....
Bunun sebepleri de halk edebiyatimizda, türkülerimizde var sanırım.
Bu arada nüfus 80 milyonu geçmiş. Illaki birileri kendini ortaya atar , uğraşır düşüncesi de mevcut. Basimiza cok kötü şeyler de gelse sayının fazla olması sebebiyle bu durumdan bile menfaat elde edip sektör oluşturabilir.
Bknz . Sağlık sektörü,ilaç sektörü,organik ! Gıda sektörü, hafriyat sektörü, cenaze levazımatı sektörü..........
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Bu tip durumlara karşı çıkıp direnecek olan kitlenin çoğunluğu, gezi parkı direnişinden sonra bu halktan umudunu keserek ülkeyi terk etti arkadaşlar.
Bu halk için mücadele ettiği halde yine bu halk (malum kesim) tarafından vatan haini ve terörist ilan edildiler. (hala aynı nefret ve tavır geçerlidir)
Soma'da o kadar madenci öldüğü halde akabinde tertiplenen seçimlerde yine aynı malum partinin ezici oy oranı ile birinci olması, bu kişilerin bu halka dair mücadele azmini ve umutlarını söndürdü.
O kitle yok artık. Çoğu gitti. Veya bu halk için mücadele etmenin gereksizliğini anladı. Çok üzüleyerek söylüyorum ki bu halk bokunda boğulmaya mahkumdur. O insanlar gitti ve ülke sahipsiz kaldı.
Kalan okumuş ve seküler kitle de terk ettiğinde veya pasifize olup boşverdiğinde bu vatan artık ömründeki en şansız günlerini yaşamaya çok yaklaşacak.
Bu insanların değerini bilmemenin bedelini çok ağır ödeyecek bu toplum.
Bu toprakların sonu karanlık, hem de çok karanlık..
 
@Kuzey Ege batıda bu konulara atıfta bulunan filmleri bizler de ilgiyle, beğeniyle izliyoruz. Izliyoruz da alt metnini okuyamıyoruz. En basiti Jaws , yada Allien basit birer korku filmi mi? Bir şirket yada işadamının hırslarının bedellerini - masum yada degil - kalabalık bir grubun ödemesi aslında.
 
  • Beğen
Tepkiler: seko35.50
Bu yönetici tayfa ve onu destekleyen hödük toplum olduğu sürece ne orman kalır ne park kalır ne ağaç kalır ne dağ kalır ne de temiz havaya sahip alanlar kalır. Öyle ki son kalan temiz havası olan yerlerden de nefes aldı vergisi alır bunlar.
 
Direnmeden yenilen hatta kendi yenilgimizi hazmedip başkalarına da bezginlik saçan umutsuz çaresizmiş gibi davrananlar sizlere sesleniyorum.İyi bir atasözüdür tavsiyemdir. "Çıkmayan candan UMUT kesilmez." demişler.Lütfen umutsuz davranmayın kendi adınıza yardım etmeye veya gitmeye durumunuz yoksa uzaktan maddi yardım sağlayalım.Tema bu konuda yardımlaşmayı açtı ve change.org üzerinde de destek verebiliyoruz. Halkın gücüne inanmadılar ama İstanbul Ankara resmen bu halk isterse vezirde eder rezilde durumuna düştüler.Hangi siyasetçi olursa olsun doğaya yaşama saygısı olmayanlar insana da saygı duymazlar.Hep birlikte daha güzel olacak ben inanıyorum.
 
Doğayı, tarihi, kültürü yok edici sermaye istilasına karşı Kirazlı’da umudun, direnişin ve kardeşliğin şarkıları söyleniyor.
Dünyaya bin yıldan fazla yetecek kullanım değerindeki altın, yeraltından çıkartılmış durumda. Daha fazlası emperyalist ülkelerin yeraltındaki kasalarına tekrar gömülmek için çıkartılıyor. Altın için halklar katlediliyor, iç savaşlar körükleniyor, madenciler emeğin en vahşi sömürü biçiminde çalıştırılıyor. Her şey kapitalizmin doymak bilmez sömürüsü için. Altının piyasa değeri artsın diye, kan ve gözyaşı ile borsa oyunları yaratılıyor. İnsanlık ve doğa bedel ödedikçe, savaşlar çoğaldıkça altının değeri artıyor. Ama artık altının ışıltısına kimse kanmıyor.
Devletin ve sermayenin dehlizlerinde altının ne işe yaradığı, Ergenekon ve FETÖ yargılamalarında bir kez daha ortalığa saçıldı. Altının sadece doğada değil, toplumsal ahlakta ve siyasette nasıl bir çürüme yarattığına Zarrap vakasında tanık olduk. Çanakkale ve Balıkesir’de şirketlerin ruhsat alanları, egemen sermaye bloğunun haritasını çiziyor. Madenlerin açtığı cehennem çukurları, her şeyden önce demokrasi ve yurttaşların hukuk güvenliğinde çok büyük yaralar açıyor. Ruhsat alır almaz kendi güdümünde çevre dernekleri kuran maden şirketleri, yöre halkını birbirine kırdırarak işletme sahalarını insansızlaştırma operasyonuna başlıyor. Toplumsal barışı tehdit ediyor. Köylülere açlıktan veya siyanürden ölmek tercihi dayatıyor. Bütün insanlığın ortak varlığı olan sular şirketler tarafından gasp ediliyor. Ekosistem içindeki bitki ve hayvan varlığıyla yok edilirken geriye milyarlarca tonluk siyanürlü çamurlar ve arsenikli sular bırakılıyor.
Türkiye’de önceki iktidarlar döneminde olduğu gibi “yerli” ve milli” yalanı, altın tekellerinin sömürge valisi olarak atadıkları hükümet yetkililerinin ağızdan dökülüyor. Irkçı karalama kampanyalarına rağmen Bergama’da ve Cerattepe’de çeyrek asrı aşan halk direnişi devam ediyor. Patriyarkanın doğaya hükmetme hamleleri, sermayenin emrindeki kolluk güçlerine dönüşürken; Tortum’dan Fatsa’ya, Gerze’ye kadar kadınlar direnişin en önünde saf tutuyor. Doğa düşmanlarının kışkırtmaları, Kazdağları’nın Hasankeyf’le kardeşliğini engelleyemiyor. Kanada’dan Güney Afrikaya’ya, Yunanistan’a kadar altın madenciliğine karşı gezegenin kurtuluşu için enternasyonalist dayanışma ağları örülüyor... demiş birileri.
 
"Askerine sahip çıkmayan bir toplum,ağaca sahip çıkamaz..Hiçbir şeye sahip çıkamaz..Olmaz,boşuna çırpınmayın..Nasılsa bir hafta sonra her şeyi unutacaksınız..!"

Yanlış. Ağacına sahip çıkmayan bir toplum askerine sahip çıkamaz. Hangi asker? Bu toplum %92 ile Kenan Evren'e sahip çıktı, o da gitti ülkeyi küresel sermayenin ellerine teslim etti. Halit Narin "şimdiye kadar işçiler güldü, şimdi biz güleceğiz" derken nafakasının peşindeki halkı kastetmiş değildi. Hangi asker? 15 Temmuz'da iktidarın tamamını istiyorum diyerek garibanın çocuğunu tanklarla sokaklara süren asker mi? Yurtta Sulh Cihanda Sulh anlayışıyla ordu yöneten asker mi, yoksa küresel aktörlerin güdümünde eline geçen her fırsatta darbe yapıp ülkeyi cunta rejimiyle yönetmeyi vatan ve rejim bekçiliği sanan asker mi? Askerine sahip çıkmaktan kasıt, cephede sınırda dağda canını veren gariban çocuklarına sahip çıkmak ise, eyvallah; lakin darbeci kuklalara sahip çıkmak ise, hadi ordan. Ölenler halkın çocukları, ağaçlar halkın ağaçları, onları karanlık güçlerin rant ve iktidar hayallerine kurban edenler ise halkın düşmanları.

Ağacına sahip çıkarsan kimse darbe yapamaz, ağacına sahip çıkarsan hiçbir iktidar halkın geçim kaynaklarını küresel sermayeye peşkeş çekemez, ağacına sahip çıkarsan gariban çocukları yalan yanlış politikalar uğruna toprağa düşmez, ağacına sahip çıkarsan sabilerin okullarda dershanelerde kurslarda vakıflarda yurtlarda beyni yıkanmaz, ağacına sahip çıkarsan kimse iktidarının bekasını kadın ve çocuk bedenleri üzerinden tesis edemez, ağacına sahip çıkarsan o asker şunun askeri bu asker onun askeri olmaz, ağacına sahip çıkarsan fabrikalarda tarlalarda işçiler sömürülmez, kolunu bacağını kaybetmez. Bütün bunlar sen ülkenin ve halkının nafakasına ve geçim kaynaklarına, doğasına iklimine sahip çıkarsan olur. Soyut bir "asker" kimliği üzerinden militarizm övgüsü yaparak iklim mücadelesine yol bulunmaz.

Kavramın ve kavramların içini boşaltarak iklim mücadelesinin meşruiyetine dil uzatmak marifet değil, topluma atfedilen bönlüğün ta kendisidir. Ülkenin en karanlık insanlarından biri olan Perinçek'in peşine takılmış insan, gelmiş burada halkı aşağılıyor, ağacına sahip çıkan on binleri bönlükle itham ediyor. Kimdir bu ağaçları kesenler, kim verdi bu izni onlara, o izni verenleri iktidara kimler getirdi, ülkenin ekonomik rejimi ne zaman değişti, hangi askerin hangi darbesiyle değişti, diye okuyup araştıracağına, kendi mankurtluğunu romantize edip mücadele insanlarına çamur atıyor. Bir ülkenin karanlıktan çıkması için en küçük bir umut kırıntısına dahi sahip çıkılmasına, değil on binler bir avuç insanın bile omuz omuza vermesine tahammül edemeyen insan hayata değil ölüme dönmüştür yüzünü, nekrofildir. Nihilizm desen değil, isyan desen değil, dünyanın acılarını hissediyor desen değil, aklını egosunun zindanından kurtaramamış, insandan hayvandan nefret eder hâle gelmiş, şuncağız forumda vasati kırk akıllıya güya akıl satmakta, çırpınıp durmakta. Aklına sahip çıkamayanın fikri makul ve makbul değildir.
 
Oraya giderken, yolda görülen orman içi villa ve yalılarada tepki gösterecek miyiz :)

Az ötede ormanı yarıp villa yaptıran sanatçıların maden için kesilen ağaçlara tepki göstermesine benzemesin bu iş.

Hayır hayır! Ormanların, maden için kesilmesini desteklemiyorum. Sadece popülerlik pastasından bir dilim almak için verilen bu riyakar tepkiden tiksiniyorum. Üstelik orman biçilip iş bittikten sonra.
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: mustang41
Geri