Şu köpek kaçıran aletlerle ilgili de hazır denemişken birkaç kelam edeyim.
Cumartesi beraber tura çıktığımız arkadaşta köpek kaçıran zımbırtılardan vardı. Cumartesi yola çıkışlı, Pazar dönüşlü turun ilk ayağında herhangi bir köpek tacizine uğramadığımızdan aleti deneme şansımız olmamıştı. Pazar günü yola çıkmadan önce köydeki köpeklerin yanına gidip, başını okşarken aleti çalıştırdım ve köpek bir anda anlamsız bakışlarla uzaklaştı. "Vay be! Çalışıyor!" mutluluk nidalarıyla eve dönüp, turun hazırlıklarını tamamladım. Arkadaşım dönüş yolunu arabayla dönmeyi tercih ettiğinden bir başıma düştüm yollara, "ne olur ne olmaz, nasıl olsa işe yarıyor" diye düşünüp köpek kaçıran zımbırtıyı da yanıma aldım. Cumhuriyet Köyü - Reşadiye Köyü arasındaki rampayı tırmanırken yol kenarındaki işsiz köpekler tarafından ilk tacizime uğradım. Tırmanış acımasız, uzun ve dik. O kadar yavaş ilerliyorum ki, uzaktan bakan durduğumu sanabilir. Kulakları kesik, hınzır görünüşlü, değil köpek kaçıran zımbırtıyla, topla tüfekle bile iflah olmaz gibi görünen bir köpek yaklaşmama yakın taciz atışlarına başladı. Hemen çantanın yan gözüne koymuş olduğum zımbırtıyı çıkardım, köpeğe yaklaşınca verdim sinyali kafasına kafasına. Normal şartlarda uysal köpekleri "noluyor laan?" bakışlarıyla uzaklaştıran alet, kulağı kesik mahalle kabadayılarında ilk etkide sınıfta kaldı. Köpek iyice yaklaştı, durma noktasında olan bisikletimin dibine kadar geldi. O havlamaya, bense bir işe yarar ümidiyle zımbırtıyı ateşlemeye devam ettim ama köpekte herhangi bir geri vites atma niyeti göremedim. Bu kulağı kesikten cesaret alan yancı köpeklerin de olaya iştirakiyle etrafım bir anda onlarca köpek tarafından sarıldı.
Toplamda 100km üzerinde yol yapmışım, bacaklar ve kıç kemiğim ağlamak üzere, yokuş tırmanıyor ve durma seviyesinde yavaş gidiyorum, etrafım köpeklerle çevrilmiş ve dört bir tarafa elindeki sadece masum köylü köpeklerinde işe yarayan aleti ateşleyen Cem insanı orada bu kötü gidişe bir son vermek için, kalan son gücünü de harcayarak "YETER LAN" diye hömkürdü. Eski teknikleri kullanmanın zamanı gelmişti. Durmadan, rutin pedal çevirme hareketlerine devam ederek köpeğin gözünün içine baktım ve şimdi buraya yazmamın "Türk Aile Yapısına" kötü örnek olarak gösterilebilecek türden cümleler ve tehditlerle birlikte ilerledim. Bir süre önce lastiğin kenarını kemirecek kadar yaklaşmış olan kulağı kesik, Süper Cem'den zılgıtı yiyince susmuştu. Metroda herkese sövüp sayan "ağır abinin" dayağı yedikten ve herkes dağıldıktan sonraki vakur duruşuyla ardımdan havlamaya devam etti ama nafile. Yolumu almış, bir halta yaramayan zımbırtıyı yerine koymuş ve tekrar yokuşun bitmesini dili dışarda bekleyen adama dönmüştüm.
Kıssadan hisse; o zımbırtılara para vermeyin, tek kurtuluş -daha önce de söylediğim gibi- sakin duruşunuzda.