Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Otomobile Tapanlar Tarikatı

Araba sahibi olmak ile tüm ulaşımı arabayla yapmak farklı şeyler. Yazı çok uzun olduğundan hangisinin kastedildiğini bilemiyorum. Ama genel bir yorum yapayım.

İstanbul’da ve pek çok şehirde araba malesef ihtiyaçtır. İnsanlar imkanları ölçüsünde almaya çalışırlar. Haksız bulmam.

Ancak geçen arkadaş ile yemeğe gittik. 500 m ilerideki lokantaya arabasıyla gitme konusunda ısrarcı oldu. 200 m kala park yeri bulup park ettik. Kalanı yürüdük:) Bunun yatırımla ihtiyaçla falan alakası yok. Arkadaş sporcu biri bu arada.

Ben ise haftasonu neredeyse hiç araba kullanmam. Haftaiçi mecburen kullanırım, ve yılda ortalama 20 bin km yaparım. Hiç zevk almadan geçen bir 20 bin km.
 
Scudo
Otomobil muazzam bir gereklilik fakat ihtiyaç değildir efendim şöyle ki.
Üniversite okurken kaldığım yer Ankara ataparktı. Okul ise bağlıcadaydı. Arabayla 45 dakikada rahat şekilde gidersiniz.
Yani 9daki derse 8 de çıksan varınca bir de kahve içebilirsin.
Ben servisle giderdim. Servisimin geçtiği saat 06.30. Servis durağına hızlı tempo yürüyüş süresi 20 dakika.
Yani benim saat 9 dersi için kalkmam gereken saat 5.30 idi
Kalktığımda zifiri karanlık zaten bilen bilir köpekler vs cebelleşerek girerdim.

Mersinde yaşıyorum valiz taşımam gereken bir durum oluyor bisikletle gidemezsin. Dolmuşlar 10 kişi olması gereken yere 20 kişi alıyor. Mersinde saat 24.00 ten sonra dolmuş yok.
Mesela çocuk cocuklu akraba geliyor onları bırakman gerek. Ailenden biri kötü hissediyor hastaneye gidiyorsun.
Haftasonu ailenle bir yere gitmek istiyorsun vs vs. Örnekler uzar gider.
Yani zorunlu ihtiyaç değil ama bence olmalı.

Ankara'da TRT spikerlerinden diksiyon eğitimi almıştık zamanında. Diğer arkadaşlar her yere kurumun verdiği servis ile gittiler. Ben bisikletle gittim. Sadece bir kere beni geçebildiler, onda da Meşhur Eymir Yokuşu'nu tırmanmıştık. %15 ortalama eğimde Mercedes Sprinter geçecek bacak ciğer bende yok. Olsaydı zaten çok farklı bir yerde olurdum. 🤣 Ankara'da otomobil kullanılmaz. Hatta Ankara'dan ikinci el otomobil alınmaz.
 
İnsanlar yalnızlaşmak, sürüden ayrılabilmek için para kazanmaya çalışırlar.
Örneğin hemen hemen hiç kimse 48 daireli bir apartmanda yaşamak istemez. Daha fazla kazanıp müstakil eve çıkmak isterler
Ya da bir servisten, bir toplu taşımadan kurtulmak için otomobil almak isterler ya da bisiklet, motosiklet almak isterler.Her durumda temel amaç yalnızlaşmaktır. Bisiklet ile otomobil temelde aynı amaca hizmet eder.Bisiklet ile otomobil arasındaki farkı cüzdanınızın durumu ya da bu araçlardan beklentinizdir, spor yapmak istersiniz vb ise bisiklete binersiniz ya da emme manifoldundan gelen benzin emiş sesini dinlemeyi seversiniz ya da otomobil daha pratik gelir. Kişilerin istek ihtiyaç ve beklentileri çeşitli olabildiğinden sebepler çeşitlendirilebilir. Zaten birincil amacınız yalnızlaşmak olduğundan neden 5 kişilik aracanıza 5 kişi doluşmak için can atasanız ki, verimlilik rantabil olmayı her zaman aramayabilirsiniz.
Yukarıdaki ifadelerdeki fiil kiplerinin kesinlik anlamı taşıdığına takılmayınız,illa bu işin mantığı budur da demiyorum. Bence kulağa çok da mantıksız gelmiyor.
 
emme manifoldundan gelen benzin emiş sesini dinlemeyi seversiniz

İşte arada bir arabayla işe gitmemin sebeplerden :D 60mm Ford mustang gaz kelebeği var :) Ayağın gazdan çektiğin an şiddetli bir emiş sesi geliyor, yoldakiler kaputa bakıyor, sleeper car bu sanırım bakışları :D Yazdıklarınıza katılıyorum, bazen tek başına, sakin müzikle araba kullanmak çok iyi oluyor. Bisikletlede istediğin yere ulaşabilme özgürlüğü oluyor. Bazende sabahları bisiklet üstünde limontepeye ter içinde ayakta tırmanmak çok keyifli oluyor. 2sini dengede tutmak önemli..
 
Arkadan motor ve arkadan itiş diyince akılda bir Porsche 911 canlanıyor tabi, ama o doğu avrupalı Skoda 120L :)

282154 dosyayı görüntüle
282155 dosyayı görüntüle
Arabayla aranızda eğer bir bağ oluşursa marka önemli değil benim görüşüm. İster 911 olsun ister gt3rs olsun veya herhangi bir model. Yeter ki arada bir sıcaklık ve bağ oluşsun. Ayrıca arabanız çok hoş görünüyor. Sanayiden çıkamadığını da tahmin ediyorum biraz :)
 
Arkadan motor ve arkadan itiş diyince akılda bir Porsche 911 canlanıyor tabi, ama o doğu avrupalı Skoda 120L :)

Nadir bulunan modeller ilgimi çeker :) aklıma porsche lambo vs gelmedi, fiat bis-vosvos, honda nsx ve clio v6 gibi :D
 
@Ali Kılıç 35.5 hocam yazının hepsini okudum. İşime gelmediği ve nefsime ağır geldiği için ben bu yazıdan hiç hoşlanmadım.
Emek vermişsiniz ,elleriniz dert görmesin.:harika:
 
İnsanlık olarak hayatı çok hızlandırdık. Ne mutlu hayatı yavaşlatabilenlere ama geri kalanlar maalesef bu hıza ayak uydurmak zorunda. Bu nedenle bir aileyi A noktasından B noktasına sorunsuz, konforlu, güvenli ve ekonomik bir sekilde götürebilecek bir otomobilin lüks değil bir ihtiyaç haline geldiğini düşünüyorum. Konu sahibinin mesajına bir çok noktada katilsam da bir çok noktada da günlük hayatın akışındaki bazı gerçekleri göz ardı ettiğini ve fazla agresif yargilarda bulunduğunu düşünüyorum. Ama herşeye rağmen bu kadar uzun bir yazıya emek harcayıp bizimle paylaştığı için teşekkür etmek lazım. Elinize sağlık.
 
@Ali Kılıç 35.5 hocam yazının hepsini okudum. İşime gelmediği ve nefsime ağır geldiği için ben bu yazıdan hiç hoşlanmadım.
Emek vermişsiniz ,elleriniz dert görmesin.:harika:

Abi senin şu samimiyetine hastayım. Delikanlı gibi beğenmediği şeye beğenmedim diyen "adam" sayısında ciddi azalma var memlekette. Âlem hep dansöz olmuş. Kıvırıyor.
Yüreğine sağlık.
❤️❤️❤️❤️❤️❤️
 
  • Beğen
Tepkiler: necmeddin
@Ali Kılıç 35.5 öğretmenim, "Don Quijote" 'un sömestr tatil ödevi gibi bir yazı döşenmişsin, emeğine sağlık..
Marjinallik, motorlu taşıtlar için bir manifesto olamıyor ne yazık ki...
"Teneke Tanrılar" ve onlara tapınanlar/ondan geçinenler neden ve sonuç olarak var olmaya devam ediyor...
Raylı sistemlere yatırım yapılıp özendirici olunsaydı; ne bu kadar trafik kazası olur, ne atmosfer kirlenir, ne en büyük tır filosu bizde olur, ne de prestij için otomobil bir gösterge olurdu ..
Yel değirmenleri ile savaşmaktan öte romantik bir çaba bizimki...
Sürdürülebilir bir gelecek için mecbur kalmadıkça gaz pedalına basmamayı öğrenmesi gereken milyonlar var..
Oysa forumca bastığımız pedalları hatırladığımızda kendi vicdanımızın rahatlığı bize züğürt tesellisi olarak kalmamalı ...
 
İnsanlık olarak hayatı çok hızlandırdık. Ne mutlu hayatı yavaşlatabilenlere ama geri kalanlar maalesef bu hıza ayak uydurmak zorunda. Bu nedenle bir aileyi A noktasından B noktasına sorunsuz, konforlu, güvenli ve ekonomik bir sekilde götürebilecek bir otomobilin lüks değil bir ihtiyaç haline geldiğini düşünüyorum. Konu sahibinin mesajına bir çok noktada katilsam da bir çok noktada da günlük hayatın akışındaki bazı gerçekleri göz ardı ettiğini ve fazla agresif yargilarda bulunduğunu düşünüyorum. Ama herşeye rağmen bu kadar uzun bir yazıya emek harcayıp bizimle paylaştığı için teşekkür etmek lazım. Elinize sağlık.

Emek ve zaman harcayarak yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederim. Tabii ki katıldığınız ve katılmadığınız noktalar olacak. Anlıyorum.

Agresiflik bende bir yaşam tarzı olmuş, yazarken de yaşarken de öyleyim. Mesela bugün çarşıya pazara bisikletle gittim. Yollar hep buz. Yolun sağ kenarında kıvrımlı bir buz var. Oradan gitmemek için arabaların lastik izini takip ediyordum. Arkadan bir araba geldi. Defalarca kornaya bastı, kenara çekileyim diye. O kornaya basınca sinirlendim ve yolu iyice ortaladım 1 km boyunca kenara çekilmedim. İp gibi dizdim hepsini.
@Ali Kılıç 35.5 öğretmenim, "Don Quijote" 'un sömestr tatil ödevi gibi bir yazı döşenmişsin, emeğine sağlık..
Marjinallik, motorlu taşıtlar için bir manifesto olamıyor ne yazık ki...
"Teneke Tanrılar" ve onlara tapınanlar/ondan geçinenler neden ve sonuç olarak var olmaya devam ediyor...
Raylı sistemlere yatırım yapılıp özendirici olunsaydı; ne bu kadar trafik kazası olur, ne atmosfer kirlenir, ne en büyük tır filosu bizde olur, ne de prestij için otomobil bir gösterge olurdu ..
Yel değirmenleri ile savaşmaktan öte romantik bir çaba bizimki...
Sürdürülebilir bir gelecek için mecbur kalmadıkça gaz pedalına basmamayı öğrenmesi gereken milyonlar var..
Oysa forumca bastığımız pedalları hatırladığımızda kendi vicdanımızın rahatlığı bize züğürt tesellisi olarak kalmamalı ...

İki buçuk sayfadır yorum yapılıyor yazıya. Türkiye'nin günlük petrol tüketimi ile ilgili yazdıklarıma ilk dikkat çeken siz oldunuz. 700000 varil! İlk okuduğum kaynağa inanmadım. Başka kaynaklardan da doğrulattım. 61000 varilini biz kendi kuyularımızdan çıkarıyormuşuz, gerisi tamamen ithal. Sırf bu tüketim bile 2022 sonunda doları 20 ₺ üzerine atacak düzeyde bir ithalat kalemi.

Bir ara demiryolu olayına da kafayı takmıştım. Demiryolu yapmadan sanayileşen bir ülke yok. Bizde cumhuriyet döneminde ne yapılmış ise o kadarla kalmış. Ondan sonra adam akıllı demiryolu yapılmamış. Üretilen malı demiryolundan daha güvenli şekilde limana indirecek ikinci bir taşıma yöntemi yok. Ama bizde komünist işi diye yaptırılmamış. Kimse de dememiş "Ulen ABD'nin toplam demiryolu ağı Avrupa'nın tamamına yakın. Bu nasıl komünist işi?" diye. Gavurun arabalarına binip gavurun petrolünü tüketiyoruz.

Dünkü rezalet bile Otomobile Tapanlar Tarikatı'nın müritlerinde bir aydınlanmaya neden olmadı. Kimi belediyeyi suçladı, kimi karayollarını suçladı. Ama kimse bindiği arabasını suçlamadı. Dün akşam İstanbul'da yaşayan ve işe bisikletle giden bütün arkadaşlarımız sağ salim, hiçbir kazaya karışmadan evlerine ulaştılar. Onlar ekran karşısında sıcak çaylarını yudumlarken otomobille ise gidenler arabalarının içinde dondular, tir tir titrediler. Otomobilin içinde 10 saat bekleyenler olmuş.

Biz Don Kişot değiliz, Otomobile Tapanlar Tarikatı'nın müritleri Don Kişot! Akıl ve bilim her zaman kazanır. Biz kazanacağız. Elbet bir gün. Bizim de ülkemizde çocuklar servis denen saçmalıkla değil bisikletle okullarına gidecekler, hem de otomobiller tarafından ezilmeden. Kimse selin karşısında duramaz. Otomobil karşıtı akım bir sel gibi geliyor. Önünde duran her ne varsa silip süpürecek. Ama on yıl sonra ama elli yıl sonra... Ecel kaçınılmaz.
 
Son düzenleme:
Emek ve zaman harcayarak yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederim. Tabii ki katıldığınız ve katılmadığınız noktalar olacak. Anlıyorum.

Agresiflik bende bir yaşam tarzı olmuş, yazarken de yaşarken de öyleyim. Mesela bugün çarşıya pazara bisikletle gittim. Yollar hep buz. Yolun sağ kenarında kıvrımlı bir buz var. Oradan gitmemek için arabaların lastik izini takip ediyordum. Arkadan bir araba geldi. Defalarca kornaya bastı, kenara çekileyim diye. O kornaya basınca sinirlendim ve yolu iyice ortaladım 1 km boyunca kenara çekilmedim. İp gibi dizdim hepsini.


İki buçuk sayfadır yorum yapılıyor yazıya. Türkiye'nin günlük petrol tüketimi ile ilgili yazdıklarıma ilk dikkat çeken siz oldunuz. 700000 varil! İlk okuduğum kaynağa inanmadım. Başka kaynaklardan da doğrulattım. 61000 varilini biz kendi kuyularımızdan çıkarıyormuşuz, gerisi tamamen ithal. Sırf bu tüketim bile 2022 sonunda doları 20 ₺ üzerine atacak düzeyde bir ithalat kalemi.

Bir ara demiryolu olayına da kafayı takmıştım. Demiryolu yapmadan sanayileşen bir ülke yok. Bizde cumhuriyet döneminde ne yapılmış ise o kadarla kalmış. Ondan sonra adam akıllı demiryolu yapılmamış. Üretilen malı demiryolundan daha güvenli şekilde limana indirecek ikinci bir taşıma yöntemi yok. Ama bizde komünist işi diye yaptırılmamış. Kimse de dememiş "Ulen ABD'nin toplam demiryolu ağı Avrupa'nın tamamına yakın. Bu nasıl komünist işi?" diye. Gavurun arabalarına binip gavurun petrolünü tüketiyoruz.

Dünkü rezalet bile Otomobile Tapanlar Tarikatı'nın müritlerinde bir aydınlanmaya neden olmadı. Kimi belediyeyi suçladı, kimi karayollarını suçladı. Ama kimse bindiği arabasını suçlamadı. Dün akşam İstanbul'da yaşayan ve işe bisikletle giden bütün arkadaşlarımız sağ salim, hiçbir kazaya karışmadan evlerine ulaştılar. Onlar ekran karşısında sıcak çaylarını yudumlarken otomobille ise gidenler arabalarının içinde dondular, tir tir titrediler. Otomobilin içinde 10 saat bekleyenler olmuş.

Biz Don Kişot değiliz, Otomobile Tapanlar Tarikatı'nın müritleri Don Kişot! Akıl ve bilim her zaman kazanır. Biz kazanacağız. Elbet bir gün. Bizim de ülkemizde çocuklar servis denen saçmalıkla değil bisikletle okullarına gidecekler, hem de otomobiller tarafından ezilmeden. Kimse selin karşısında duramaz. Otomobil karşıtı akım bir sel gibi geliyor. Önünde duran her ne varsa silip süpürecek. Ama on yıl sonra ama elli yıl sonra... Ecel kaçınılmaz.
Dün akşam olan rezillik araba ile işe gidenler yüzünden olmadı. Tıpkı 2003 yılında kar yağdığında YTÜ davutpaşa kampüsünden Fenerbahçeye Subaru İmoreza GT ile 4 teker kar lastiği olmasına rağmen 11 saatte gelebildiğimiz zamanki gibi, tamamen insanların bas bas her yerde kar geliyor denmesine kulak asmayıp "noolcağ yağ" deyip kar lastiği olmadan yollara çıkması sonucu, o insanların ahmaklığı sonucu, bugun İstanbul gibi bir büyük şehirde saat 13.00 e kadar hususi araçların trafiğe çıkmaları engellendi. Neden? O çok bilen aslanım kaplanım diyen aklı evvellerin akşam akşam g.tüne baka baka araçlarını yolda bırakıp evlerine ya da her nereye gitmeleri sonucu ortada kalan araçlarını almaları için, trafiği engelledikleri için, karmaşa olmaması adına. Hadi ordan. Akılsız cengaverler Bilinçsiz oldukları için araçlarına kar lastiği takmış kötü hava koşullarına hazır vatandaşlar evlerinde kaldı bugun. Sırf bu saçma insanlar yüzünden. Bugun neyi gördük? Koskoca şehirde trafiğe çıkma yasağı geldi 2 kar yağdı diye.

Ayrıca o yolda 1km çekilmeden benim önüme denk gelmiş olsaydınız muhtemelen 100mt sonra yolu mecburen paylaşıyor olurduk ve muhtemelen mecburen durmak zorunda kalırdınız. Ben o kadar tahammül etmezdim arkanızda olsaydım. Yolu paylaşmak başka bir şey, kasıtlı çekilmemek başka. Siz kast ediyorsanız size de kast ederler unutmayın. Karşılıklı hoşgörü önemlidir. Kimse enayi değil burada. Öyle ben agresifim diyip işin içinden çıkamazsınız. Ben de trafikte agresifim derim o zaman.

Araç sahibi olanlara tapanlar demek. Ne kadar talihsiz. Bu sene ilk defa ailemle araç olmadan seyahate çıktım. Çocuğum hastalandı. Otelin 3km uzanğındaki hastaneye git gel 350₺ para verdim taksiye. Toplam yola verdiğim tatil git gel parası uçak aktarma taksi VS 2.000₺ den fazla. Araba ile gitseydim Ekim ayı idi 1500km yol benzin 700₺ otoyol 600₺ 1.200 verecektim. Bir daha imkanım varsa arabasız gitmem.

İşe araba ile gidiyorum mecburum işim gereği bir çok yere gitmeliyim. Arabasız imkansız.

Yazınızın da tümünü okudum.

Çoğuna katılmıyorum. Aşırı tek taraflı bakış açısı içeriyor. Bazı argümanlara ben de katılıyorum, çişe bile arabayla gitme saçmalığı neredeyse çok abartı. Ama bir çok hakarete varan argümanınıza katılmıyorum, uzun uzun her birine cevap vermeye de üşeniyorum açıkçası. Zaten bir çok arkadaş vermiş. Onları da beğendim.

Bu kadar dar görüşlü olmayın derim. Biraz sevgi biraz saygı biraz empati yapın.
 
Evli olmasaydım ben de araba almazdım muhtemelen. Ama araba ayrı bisiklet ayrı. İkisinin de kendine göre farklı bir alanı var. Araba sürmekten tiksinen biriyim. Bireysel ulaşımımı toplu taşıma ile yapmak bana her zaman daha cazip geliyor. Bisiklet ise tamamen ayrı bir kategoride. Farklı bir dünya bisiklet. Şunu da unutmamak gerekir ki Türkiye'nin kendi gerçekleri var ve uymak zorundayız.
 
Evli olmasaydım ben de araba almazdım muhtemelen. Ama araba ayrı bisiklet ayrı. İkisinin de kendine göre farklı bir alanı var. Araba sürmekten tiksinen biriyim. Bireysel ulaşımımı toplu taşıma ile yapmak bana her zaman daha cazip geliyor. Bisiklet ise tamamen ayrı bir kategoride. Farklı bir dünya bisiklet. Şunu da unutmamak gerekir ki Türkiye'nin kendi gerçekleri var ve uymak zorundayız.


Tamamen katıldığım bir yorum. Bana ırgatlık geliyor araç kullanmak . Evli olmasaydım, ailemden uzak olmasaydım kattiyen almazdım. " Ayağımı yerden kessin " yeter diye aldık boşa duruyor. Şeytan diyor sat bir titanyum gravel yaptır ama işte.

Tabi ilçeleri birbirine bağlayan trenlerimiz olsa almazdım sanırım. Hafta sonu hariç kontağa dokunmuyorum bile. Gereksiz bir para tuzağı . Hiç ilgim olmadı araçlara hala yok. Ama bisikletler; 💓
 
Araba denilen araç/makine hizmet için var , tapınmak için değil elbette , bu noktaya katılıyorum ki ülkemizde bu derece tapan binlercesini görebilirsiniz. Aslında bizi de ilgilendirmez , kimsenin hürriyet alanını işgal etmediği sürece koynuna da alabilir sorun değil.

Araba benim için ihtiyaç çoluk çocuk olunca. Biryere gitmek için düşünmüyorsunuz , yağmur-soğuk-sıcak. Ha derseniz taksi var , var da içi ne kadar hijyenik ? Hele ki şu pandemi ortamında.

Ben araba kullanmayı seviyorum özellikle uzun yolları, şehir içi çok keyifsiz.

Herşeyin yeri ayrı , araba bir araç özetle , işimi yapacak.

Şu nokta da yaşadığımız bir gerçek; trafikte aşırı sayıda araç var. Bu pandemi olayında biraz daha arttı elbet ama öncesinde de böyleydi. Çoğu araçta hep bir tek şöför görüyorum. Bisikleti yolda sürmek zorlaşıyor ve riski artıyor bu sebepten.
Yakıta gelen zamma sevinilmez ama bir yandan da araç sayısını azalttığı doğru.

Bisiklet ise hobi, spor , aşk (hanım duymasın boşar 😅 ), tutku , başka bir şey.
 
Dün akşam olan rezillik araba ile işe gidenler yüzünden olmadı. Tıpkı 2003 yılında kar yağdığında YTÜ davutpaşa kampüsünden Fenerbahçeye Subaru İmoreza GT ile 4 teker kar lastiği olmasına rağmen 11 saatte gelebildiğimiz zamanki gibi, tamamen insanların bas bas her yerde kar geliyor denmesine kulak asmayıp "noolcağ yağ" deyip kar lastiği olmadan yollara çıkması sonucu, o insanların ahmaklığı sonucu, bugun İstanbul gibi bir büyük şehirde saat 13.00 e kadar hususi araçların trafiğe çıkmaları engellendi. Neden? O çok bilen aslanım kaplanım diyen aklı evvellerin akşam akşam g.tüne baka baka araçlarını yolda bırakıp evlerine ya da her nereye gitmeleri sonucu ortada kalan araçlarını almaları için, trafiği engelledikleri için, karmaşa olmaması adına. Hadi ordan. Akılsız cengaverler Bilinçsiz oldukları için araçlarına kar lastiği takmış kötü hava koşullarına hazır vatandaşlar evlerinde kaldı bugun. Sırf bu saçma insanlar yüzünden. Bugun neyi gördük? Koskoca şehirde trafiğe çıkma yasağı geldi 2 kar yağdı diye.

Ayrıca o yolda 1km çekilmeden benim önüme denk gelmiş olsaydınız muhtemelen 100mt sonra yolu mecburen paylaşıyor olurduk ve muhtemelen mecburen durmak zorunda kalırdınız. Ben o kadar tahammül etmezdim arkanızda olsaydım. Yolu paylaşmak başka bir şey, kasıtlı çekilmemek başka. Siz kast ediyorsanız size de kast ederler unutmayın. Karşılıklı hoşgörü önemlidir. Kimse enayi değil burada. Öyle ben agresifim diyip işin içinden çıkamazsınız. Ben de trafikte agresifim derim o zaman.

Araç sahibi olanlara tapanlar demek. Ne kadar talihsiz. Bu sene ilk defa ailemle araç olmadan seyahate çıktım. Çocuğum hastalandı. Otelin 3km uzanğındaki hastaneye git gel 350₺ para verdim taksiye. Toplam yola verdiğim tatil git gel parası uçak aktarma taksi VS 2.000₺ den fazla. Araba ile gitseydim Ekim ayı idi 1500km yol benzin 700₺ otoyol 600₺ 1.200 verecektim. Bir daha imkanım varsa arabasız gitmem.

İşe araba ile gidiyorum mecburum işim gereği bir çok yere gitmeliyim. Arabasız imkansız.

Yazınızın da tümünü okudum.

Çoğuna katılmıyorum. Aşırı tek taraflı bakış açısı içeriyor. Bazı argümanlara ben de katılıyorum, çişe bile arabayla gitme saçmalığı neredeyse çok abartı. Ama bir çok hakarete varan argümanınıza katılmıyorum, uzun uzun her birine cevap vermeye de üşeniyorum açıkçası. Zaten bir çok arkadaş vermiş. Onları da beğendim.

Bu kadar dar görüşlü olmayın derim. Biraz sevgi biraz saygı biraz empati yapın.

Tabii ki yazının tamamına katılmak zorunda değilsiniz. Ama Otomobiline tapanların var olduğu gerçeğini de inkâr edemezsiniz. Asıl eleştirilen, size ağır gelen ifadelerin muhatapları onlar. Üslup konusu bir özgürlük alanıdır, yasalara aykırı olmadığı sürece herkes istediğini istediği üslupla yazar. Yazıyı blogda yayınlanmadan önce basın davaları konusunda uzman bir avukat arkadaşa okuttum. İfadeler ağır ama düşünce özgürlüğü kapsamında... Yasanın yasaklamadığı bir üslupla yazmayı yasaklamak kimsenin hakkı değil. Böyle yazıyorum çünkü yasal olarak böyle yazilabiliyor. İleride yasalar değişir, biz de yasalara saygılı her yurttaş gibi hızamızı ona göre alırız. Onu yazamazsın, bunu söyleyemezsin diye diye geldiğimiz nokta da ortada zaten. Herkes istiyor ki kimse beni ve yaşam tarzımı eleştirmesin, yok öyle bir dünya. Ben nasıl ki otomobili yaşamlarının merkezine yerleştirenleri eleştirme hakkına sahipsem, onlar da bisikleti yaşamının merkezine yerleştiren insanları eleştirme konusunda özgürdür. Aynı üslupla eleştirildiğimde de aynı demokratik tepkisizlik ile durumu karşılama olgunluğuna sahibim. Yukarıda yazının aleyhinde yorum bildiren ne kadar arkadaş varsa hepsinin yorumunu istisnasız beğendim. Evet, eleştirdikleri noktalara katılmıyorum, evet sundukları karşı fikirleri mantıklı ve makul bulmuyorum; ama özgürce fikirlerini ifade etmelerine saygı duyuyorum.

Yazıda eleştirdiğim insanlar ailesini bir noktadan bir noktaya güvenle taşımak için otomobil satın alıp kullanan insanlar değil. Upuzun yazıda bu insanları eleştiren tek bir cümle yok. Olamaz da zaten. Yazıyı yazarken böyle anlaşılmaması için elimden geleni de yaptığımı düşünüyorum. Hâlâ böyle anlaşılıyorsa benim açımdan yapacak bir şey yok. Yazının koskoca bir parafrafında özellikle iş dolayısıyla otomobil kullanmak zorunda olanları ayrı tuttuğumu defaatle belirtmeme rağmen hâlâ yorumlarda bu argümanı savunan arkadaşlar var.
Yazıyı baştan sona okuyabilen varsa benden ülker çikolatalı gofret

Biz zamanında sizin yazdığınız uzun yazıların tamamını sabırla okuduk. Çok şey de öğrendik o yazılardan. Yine yazsanız yine okuruz.
Tamamen katıldığım bir yorum. Bana ırgatlık geliyor araç kullanmak . Evli olmasaydım, ailemden uzak olmasaydım kattiyen almazdım. " Ayağımı yerden kessin " yeter diye aldık boşa duruyor. Şeytan diyor sat bir titanyum gravel yaptır ama işte.

Tabi ilçeleri birbirine bağlayan trenlerimiz olsa almazdım sanırım. Hafta sonu hariç kontağa dokunmuyorum bile. Gereksiz bir para tuzağı . Hiç ilgim olmadı araçlara hala yok. Ama bisikletler; 💓

Arkadaşlar en az üç kişiyi (anne, baba, çocuk) A noktasından B noktasına taşımak için otomobil kullanmak zorunda olanları anlıyorum. Bu bir mecburiyet. Yazıda da ifade ettiğim gibi ekmek almaya 1600 motorlu araçla gidenleri eleştiriyorum.

Yalnız çok üzülerek söylüyorum ki otomobil on yıla kadar haftasonu bir noktadan bir noktaya kriz geçirmeden seyahat edebileceğiniz bir araç olmaktan çıkacak. Neden? 1. Otomobil fiyatları daha da artacak, maaşlarınız aynı oranda artmayacak, Otomobil alamayacaksınız. 2. Otomobil aldınız diyelim, finanse edemeyeceksiniz, vergileri ve diğer masrafları yüklenmeye gücünüz yetmeyecek. 3. Ya benzin alabilecek kadar paranız olmayacak yahut benzincide satın alınabilecek petrol bulamayacaksınız.
 
Geri