Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Paris Olimpiyatında finiş çizgisini neden yine göremedik?

Richard Carapaz, 2019 senesinde Giro d'İtalia'yı kazandı. Memleketi Ekvator'da büyük bir sevinç yaşandı. Ekvator Devlet Başkanı, Carapaz'ın momentumunu da kullanarak bisikleti ve bisiklet sporunu teşvik için bisiklet üzerindeki vergileri kaldırdı.
Şimdi düşünün, bir sporcumuzun öyle ya da böyle üç büyük turdan birini kazandığını düşünelim. Oldu ya bu başarı, halkta bir bisiklet sempatisi oluşturdu. Soru şu: Bizim hükümet bisiklet sporundaki vergileri ne yapardı? Herhalde bu sorunun cevabı, hükümetin bisiklete ve bisiklet sporuna bakış açısını yansıtır.
 
Scudo
Forum özeli olduğu için bisiklet kullanımı ve sportif müsabıklık elbette önceliğimiz. Olimpiyatlar tüm branşları ile insanlığın kardeşliğini ve sportmence rekabeti yücelten bir felsefeye sahip.Toptancı bir yaklaşım her ne kadar yanlı olacaksa da ulus olarak kardeşliğe ve sportmenliğe bakış açımız bu minvalde tartışılmalı....
Futbol ile yatıp kalkan, taraftar aidiyetini kutsallaştıran, rakiplerini bırakın kardeş empatisini saygı bile duymayan, sporu hobi olarak bile yapmayan, dört teker tenekelerin tutsağı olmuş ve handiyse hımbıllaşmış, pro düzeyde ise yasaklı madde ve hilelerle başarı peşinde koşan ödül avcıları.....
Böyle bir toplumsal alt yapı üstüne her federasyonun içine iktidarın siyasi piyonlarının girip hamaset ürettiği spor kültürü varken tüm eleştiri oklarını sporcu arkadaşlara yöneltmek insafsızlık olur.
Deprem olduğunda istifa eden Bayındırlık Bakanı gibi Gençlik ve Spor Bakanı'ndan da aynı sorumlu davranışı bekliyoruz...😠
 
İsterdim ki federasyon başkanı çıksın desin ki "başarısız olduk ama önemli kazanımlar elde ettik, 2036 olimpiyatlarında İstanbul'da zafer için mücadele etmek gibi bir hedefimiz var ve bu hedef uğruna gerek bakanlıklarımız gerek belediyelerimizle koordine bir şekilde çalışmalarımıza başladık", İBB başkanı çıksın desin ki "belediye olarak yetkilerimizin elverdiği oranda bisikletli ulaşımı teşvik edecek projelerimiz hazır", cumhurbaşkanı desin ki "2036 olimpiyatlarını ülkemize getirmek için İBB'ye bakanlıklarımız ve cumhurbaşkanlığı olarak maddi manevi destek paketleri hazırladık, kararlıyız 2036'yı istiyoruz", antrenörlerimiz sporcularımız desin ki 2036'da olimpiyat takımımızın bir parçası olmak için canla başla çalışacağız" falan filan. Çok şey istiyorum evet.

Tokya'daki yarışta 4000 metre irtifa kazanımı vardı. O kadar çok tırmanışın olduğu bir yarışa akıllı federasyonumuz hangi akla hizmet olduğunu hiç anlayamadığımız bir şekilde Ahmet ve Onur gibi iki sprinteri göndermişti. Onlar yarışın yarısında bırakmıştı ama bence iyi bile dayanmışlardı.
Etaba uygun sporcu olimpiyata götürülür. Bizim federasyon yarışlardan pek anlamıyor.
Şaka maka ama şaka maka da değil yani, özellikle son cümle. :(
 
  • Beğen
Tepkiler: Aytaç DİREK
Bisiklet yarışlarından da pek anladığı söylenemez.
Tek günlük bir yarışta, ister dünya şampiyonası olsun, ister monument,ister olimpiyat yarışı olsun, ya da bahar klasiği olsun hiçbir sporcu sadece finiş çizgisini geçmek için yarışmaz. Gerilerden gelip zaman sınırı içinde finiş görmenin hiçbir anlamı yoktur.
Sadece anlamı kuvvetlendirmek için "finişi yine göremedik" dediyse bilemem tabi.

İtalyan yarışmacı olan Viviani bir sprinter. Az buçuk bahar sprinteri, daha çok saf sprinter. Muhtemelen toplu finiş olursa patlayıcı gücüm ile öne çıkarım, az buçuk da yokuş çıkabiliyorum belli mi olur mantığıyla gelmiştir. İstediği gibi gitmeyince de bırakmıştır. Bunlar çok normal.
Viviani kaçış grubundaydı, grup yakalanınca bıraktı. Biliyorsun kaçışta adamın olması o ülkenin pelotonu az çekmedi yada hiç çekmemesi demek. Sanırım taktiksel olarak getirdiler vivianiyi
 
  • Beğen
Tepkiler: hamlet2006
Kim acaba olimpiyatları Turkiyede yaptırılmasına izin verir? Hakikaten bazen rüya da yaşıyoruz gibi davranıyoruz. Abicim senin karşında bütün ab, abd var. Rusya, çin yanında gibi görünüyor. Ama en ufak çıkarlarında olay çıkarıyorlar. Diğer taraftan ülkenin bir defa iyi sporcu yetiştirmesi için ekonomi rahatlığı olması lazım. Spor işinin Tek gerçek nedeni budur. Ülkemizde eğitimli insanlar var. Bir Arabistan gibi parayla her şeyin hallolacagina inanmıyoruz. Ama bilgimizle parayı birleştirmemiz lazım. Biri az olunca olmuyor. Hele de milli bir konudan bahsediyorsak.
 
  • Beğen
Tepkiler: SerdarCYCoo2Bursa
Viviani kaçış grubundaydı, grup yakalanınca bıraktı. Biliyorsun kaçışta adamın olması o ülkenin pelotonu az çekmedi yada hiç çekmemesi demek. Sanırım taktiksel olarak getirdiler vivianiyi
Peleton çekebilecek İtalyan yol kaptanı var mı?Mesela Gianni Moscon gibi.Moscon'u getirseler adam doğuştan isyankar ,etaba kendi saldırırdı.Bettiol'a filan çalışmazdı zaten
 
tüm spor dalları üzerinde konuşmak gerekirse, sporcu kendi kendine yetebilmeli.

spor yaparak hayatını , ailesini cocuklarını gecindirebilecek kimse yok. herkes yaşam derdinde. sen adamı toplumsal refahı , mali yönden rahatlık verirsen başarı da gelir.

sporcunun işi spor yapmak olmalı tüm branşlarda.
 
genel olarak bakacak olursak spor bir kültürdür bunu da 7'den 70'e kazandıramadığımız sürece ancak 10-20 yılda bir yetenek çıkar onun aldığı madalya ile avunuruz söylemek istediğim her spor dalı için geçerli yönetimler ve yöneticiler değişse de hedef aynı olmalı
 
Geçen sene Eskişehir'de yapılan Türkiye Şampiyonasında küçük bir kızımız ile tanıştık. Kızcağızın şansı ailesi bisiklet sporunun pahalılığından şikayetçi olsa da kızlarının arkasında ama Eskişehir'de ne bir bisiklet takımı var ne de bölge (GSB) ilgileniyor.

GSB deki antrenör kendi işlerinin peşinde, fazlasının yazmayayım.

Dünyada amatör sporcular kolay kolay para kazanamaz. Ülkemizde diğer branşlarda başarılı olanlarında hali vakti çok da iyi değil. Ha başarı bir takım kazanımlar getiriyor. Burak Abay Eskişehir GSB'ye antrenör olarak atandı. Devletten maaşını alacak, ben antrenmana çıkıyorum dediği zaman kimse otur çalış demeyecek. Zaten şehirde sporcu yok ilgileneceği. Olsa biz takım açacağız.

Burak Abay yapar yapmaz demiyorum ama genç olsam, bu spora istediğim kadar vakit ayırabileceğim bir işim olsa büyük hedeflerim olurdu. Diğer branşlarda başarılı olan sporcularımızın bence farkı imkanlardan ziyade hedefe odaklı, inançlı olmaları. Federasyonlara rağmen bireysel başarılar olabilir. Ama devlet politikalarıyla, iyi çalışan, işini bilen federasyonlar ile genele yayılmış, devam ettirilebilir başarı olur.
 
Ülkemizde spor kültürü yok malesef. Bizim ülkemizde spor kültürü futboldan ibaret. Ilk once millet olarak spora bakis acimizi degistirmemiz gerekiyor. 3 tarafi denizlerle cevrili bir ülkede yüzmede yada kanoda bir madalyamizda yok mesela. 11 tane kayak merkezi olan bir ülkede kayaktada yada uzun atlamadada bir sporcumuz yok. Tabi bunda en büyük kabahat devlet büyüklerimizin. Futbola aktarilan imkanlarin 20de 1 i diger kisimlara aktarilsa şu olimpiyatlarda 10 altin madalyadan asagisi gelmezdi.
 
  • Beğen
Tepkiler: Alazarhus
Futbol bir bir aparat spor olarak bakmamak lazım. Gündemin en yoğun en cafcaflı olduğu gün eğer bir maç varsa girin bakın Twitter'a trend başlıkları ne? Oradan aparatın ne olduğunu anlarsınız.
 
Spor kültürümüz futboldan ibaret değil, bizim spor kültürümüz yok. Biz sadece futbolun kriminal yanını seviyoruz ve bağlıyız.
Herhangi bir branşta önce başarı istiyorsak kriminal yanını değil sportif yanını tercih etmeliyiz.

Türk futbolunu geliştiren tek şey yabancı transferlerdir.
Yabancı transfer serbestliği sayesinde Türk futbolcusu rekabet edebildi ve becerisi olanlar Avrupa'nın en iyi kulüplerine gidebildi.
Yarın yabancı transferleri tamamen sonlandır, Türk futbolu dibe çökecektir.

Aynı şeyi bisiklet sporu içinde yapmalıyız. Sporcularımızdan daha iyi yabancıları takımlara getirmeli ve rekabet ile gelişimlerini sağlamalıyız.
İşin maddi boyutunu da tabi göz ardı edemeyiz. Her gün tavuk pilav yedirip asgari ücret verdiğin adam gelişmez.
 
Futbol ile karşılaştırıyorsunuz hata yapıyorsunuz. Futbol gelişmesinde ki sebep ki bana göre bir gelişme yok ülkede futbol oynayanın çok olması. 1 milyon insandan da 1-2 çıksın.

Neden futbol?
  • Oturduğunuz yerden tüm karşılaşmaya hakim şekilde izleye bilirsiniz
  • Düne kadar sadece erkek sporuydu
  • Fiziğiniz kondisyonunuz fark etmez sadece bir top ile sokakta oynayabilir milyon dolarlık futbolcu olduğunuzu hayal edebilirsiniz
  • Sizin gibi milyonlarca kişi olduğu için bir sosyal grubun parçası olarak kendinizi yer bulmuş güçlü hissedersiniz.

Benzer sporlar,
Basketbol için konuşalım
Boy ister, pota ister
Voleybol için konuşalım
Genel algı kadın sporu, fizik ister, file ister

Bisiklete bakalım
Bisiklet, ana ihtiyaç gelişim geldikçe muhatabın o paraya araba alınırcılar olur.
Güvenli sahalar yerine trafik magandalarıyla yollarda antrenman yaparsın
İzlemeye kalksan canlı, ya finişi görürsün ya bir anlık önünden geçmelerini tvden izlesen ya kaçış grubunu ya peletonun başını, tüme hakim olman zordur.
Vs vs...

Bir milyarder abimiz bassa paraya en iyilerden takım kursa üstüne TDF yı kazansa en fazla ana haberde a takımı TDF'yi kazandı der 1 dakikadan uzun sürmez. Kimsenin de bi tarafında olmaz. Çeşitli branşlarda kaç sporcumuz dünya şampiyonluğu derecesi alıyor, hangisi ne kadar ses getiriyor?

Amatör sporlarda gelişim devlet desteği ve sporcu emeği ile olur.

Yabancı getirsen ne olacak? Niye rekabet edeyim ki? Rekabet edecek motivasyonum olsa zaten yabancıya gerek kalmaz.

Parayı nereden bulacaksın? Futbol gibi tribün, forma satış, naklen yayın gelirleri mi var ki para gelsin.

Ülkenin 3 te 1i sosyal olarak da olsa bisiklet kullanıyor olsa anca futbol ile bisiklet sporunu karşılaştırabilirsiniz.

İnsanlar çocuğunu bir ihtimal tutunur iyi para kazanır diye futbol alt yapılarına gönderirken, aman yollarda başına bir şey gelir diye bisikletten uzak tutuyor.
 
Amatör sporlarda gelişim devlet desteği ve sporcu emeği ile olur.

Hatırlayanlar olacaktır. 80'li yılların sonlarına doğru, TRT'de Beyaz Gölge isminde bir dizi yayınlanmıştı. ABD'de tamamen zencilerden oluşan bir kolej takımını çalıştıran beyaz bir koçu anlatıyordu dizi.

Beyaz Gölge, ülkede büyük bir heyecan yaratmış ve basketbol, gençler arasında bir anda popüler bir spor haline gelmişti. Sonraki dönemde Efes Pilsen gibi takımların uluslararası turnuvalardaki başarıları da ülkede basketbola yapılan yatırım için büyük bir itici güç olmuştu.

Devlet kanalı TRT'nin elinde muazzam bir kaynak var. Diriliş Ertuğrul, Payitaht Abdülhamid vb. tarihi çarpıtarak anlatan abuk subuk dizilere milyonlarca lira dökeceklerine, o kaynağı Beyaz Gölge gibi gençleri farklı spor dallarına özendirecek yapımlara aktarsalar, birkaç yıl içinde çok daha fazla genç amatör spor branşlarına yönelir ve spor bakanlığıyla ortak geliştirilecek projelerle birçok başarılı genç sporcu yetiştirebiliriz.
 
Bir yol da bisiklete anlam yüklemek. Bisikletin anlamı her ülkede farklı farklıdır. Fransa için Temmuz, ABD için Lance, Britanya için pist, Belçika için tutku,Flamanlar için milli benlik, Ruanda için kurtuluş.
Buna benzeyen bir anlam ülkemizde de var mı?
Elbette var:Karne hediyesi, çoluk çocuk işi bla bla :snzdglsn:
Hadi buradan kuralım bisiklet yarış kültürü.
 
Birgün şirkete yeni biri başlamıştı:

-Sporla ilgileniyor musun?
-Aaa olmaz mı, tabi abi.
-Çok iyi ya. Hangi branş?
-Futbol abi.
-Hımm, güzel. Hangi mevkiide oynuyorsun? Oynadığın bir amatör veya profesyonel kulüp var mı?
-Yok abi ya, öyle değil, ben iddia oynuyorum.

.....................
 
Hatırlayanlar olacaktır. 80'li yılların sonlarına doğru, TRT'de Beyaz Gölge isminde bir dizi yayınlanmıştı. ABD'de tamamen zencilerden oluşan bir kolej takımını çalıştıran beyaz bir koçu anlatıyordu dizi.

Beyaz Gölge, ülkede büyük bir heyecan yaratmış ve basketbol, gençler arasında bir anda popüler bir spor haline gelmişti. Sonraki dönemde Efes Pilsen gibi takımların uluslararası turnuvalardaki başarıları da ülkede basketbola yapılan yatırım için büyük bir itici güç olmuştu.

Devlet kanalı TRT'nin elinde muazzam bir kaynak var. Diriliş Ertuğrul, Payitaht Abdülhamid vb. tarihi çarpıtarak anlatan abuk subuk dizilere milyonlarca lira dökeceklerine, o kaynağı Beyaz Gölge gibi gençleri farklı spor dallarına özendirecek yapımlara aktarsalar, birkaç yıl içinde çok daha fazla genç amatör spor branşlarına yönelir ve spor bakanlığıyla ortak geliştirilecek projelerle birçok başarılı genç sporcu yetiştirebiliriz.
mevzu yapamamak değil yapmamak. öyle bir dertleri yok çünkü. falanca federasyonda yeni bir kadro açılsa da bizimkileri oraya yerleştirsek. tüm dertleri bu.
 
  • Beğen
Tepkiler: Alazarhus ve Skepo
T24’den Ali D. Ulusoy’un bugünkü yazısından:

Güya ülke olarak spora çok büyük yatırımlar yapıyoruz.
Sporda başarılı olmak ve bu yolla ülkemizin dünyadaki prestijini yukarıya çekmek uzun süredir hükümet politikası.
Üstelik olimpiyatlarda madalya kazananlara en yüksek maddi ödül veren ülkelerden biriyiz. Hong Kong ve Singapur gibi çok küçük iki ülkeden sonra madalyaya en yüksek ödülü dünyada biz veriyoruz.
Buna rağmen ve 85 milyonluk nüfusumuza oranla, sanırım dünyada sporda en başarısız ülkelerin başındayız.

Okçuluk ve atıcılık dışında başarılı olduğumuz hiçbir spor branşı yok.
Güreş, boks, taekwondo, halter gibi geleneksel olarak madalyalar aldığımız ve işin esası Dünya ölçeğinde artık pek fazla kimsenin önemsemediği ve popülerliğini kaybeden dövüş ve güç-kuvvet sporlarında bile çok başarısız durumdayız.

Gerek popüler takım sporlarında (basketbol, futbol, voleybol gibi), gerek atletizm gibi popüler bireysel sporlarda (kadın voleybol gibi istisnalar dışında), ya katılım bile sağlayamıyoruz ya da madalyaya çok uzağız.
Üstelik halter ve atletizm gibi bazı alanlarda doping sicilimiz dünyaya rezil olacak kadar kötü.

Olimpiyat madalya sıralamasında komşularımız Bulgaristan, Gürcistan, İran ve Yunanistan bizden bariz ileride.
Örneğin ülkede gerek kamu kaynaklarından gerekse özel sektörden en çok yatırım yapılan ve en popüler olan iki spor olan futbol ve basketbolda hem erkeklerde hem de kadınlarda Olimpiyatlara katılım bile sağlayamadık. Katılım elemelerini bile geçemedik.
Şu anda ülkedeki erkek çocukların ve gençlerin onda dokuzunun oynamaya çalıştığı basketbol gibi bir sporda Avrupa’nın en vasat takımlarına bile yeniliyoruz.

Bu sporda ülke olarak bu kadar başarısız olduğumuz bir dönem hatırlamıyorum.
Federasyon başkanı hükümet yandaşı olunca kimse hesap soramıyor sanırım.
Üstelik daha geçen olimpiyatlarda bile madalya kovaladığımız bir sporken.

Jimnastik de aynı şekilde.
Geçtiğimiz yıllarda ciddi bir seviyeye ulaştığımız bu sporda bir anda niçin yok olduk?

Kadın voleybola gelirsek.
Toplumda çok büyük ilgi var.
Ciddi yatırım da var.
Kız çocuklarına rol model olan çok başarılı ve yetenekli oyuncular var.
Üstelik dünyanın en iyi smaçörlerinden (belki de en iyisi) birini de yapay yoldan “devşirmiş” durumdayız.

(“Yapay devşirme” diyorum, çünkü batılı ülkeler üstün yetenekli yabancı sporcuları keşfedince küçük yaştan getirip ülkesinin kültürüne adapte ederken, Vargas’ın daha kendisini normal ifade edecek kadar bile Türkçe bilmediğini maçlar sonrasında kendisine mikrofon uzatılmamasından anlıyoruz!)
Bu takım daha 1 sene önce dünyada bir numaraya kadar yükselmişti.
Ne oldu da bu kadar kısa sürede ve üstelik olimpiyatlarda normal seviyelerinin çok altında kaldılar?
Başarısızlığın faturasını hakemlere çıkarmak ise sanırım gelişmemiş ülke olmanın göstergesi.

Neymiş Türklerin başarısını kıskandıkları için ve Türk düşmanlığı nedeniyle hakemler madalyamızı çalmış!
Hiçbir Batılı gelişmiş ülke sporcusu ve antrenöründen bu bahaneleri duyamazsınız.
Üstelik bu bahanelere sığınanların kaybettikleri rakipleri İranlı ve Çinli.
Hadi Fransız, İngiliz veya ABD’liye karşı yenilseler, bir derece.
Ama el insaf.
Batılı hakemler önyargılı olacaksa herhalde bizden önce İran veya Çin’e karşı önyargılı olur.

Sonuçta, spor yönetiminde akıl ve bilimin ışığında ve hak edene objektif biçimde yaklaşan bir iktidar gelmediği sürece sporda kalıcı başarı gelmez.

Ya siyasi iktidarın arka bahçesi ya da (futbolda yakın zamanda yaşandığı gibi) mafyanın oyun bahçesi olma dışında, spor yönetimlerinde demokratik ve meşru bir seçenek tanınmayan sistemden ülkeye fayda gelmez.

Siyasi baskının alternatifinin mafyatik ilişkiler ağı olmadığı bir spor yönetimi de yeni siyasi iktidarın öncelikleri arasında olmalı.
 
Ülkemizde bisiklet yarışlarına katilarak hayatini kazanabilen kimse var mi bilmiyorum. Herkes amatör. Sert sporcularin olduğu bu yarışı süre sınırı içinde tamamlayabilmesi büyük sürpriz olurdu, üstelik tek başına. Yarış hizlan yavaşla , hizlan yavaşla şeklinde gelişince bizim sporcumuzun bir atımlık barutuda bitti. Ishal oldum dedi çikti.
 
  • Beğen
Tepkiler: MUSA Ç.
Geri